Yarınlar Bizim

Hazım Koral

20-02-2018 12:01

Bir zamanlar Ali Rıza Binboğa adındaki bir sanatçının "Yarınlar Bizim" isimli meşhur parçası vardı. İçeriği hoşuma gittiği için zaman zaman ben de terennüm ederdim. Gerçi bu şarkıyı özellikle komünist gençler dinlerdi. Parça içerik olarak yarınlara dair umut vaat ediyordu. Ancak bu vaad komünizm adına yapıldığı için tabiri caizse fos çıktı. Çünkü vaat edilen dünya cenneti gerçekleşmeden komünizm yıkılıp gitti. Komünizm iki dünya görüşüne reaksiyon - tepki ile gelişmiş bir ideoloji idi. Birincisi, din bağnazlığı. İkincisi kapitalizm. Din adına insanlara yapılan baskı ve sürü muamelesinden dolayı, "Din halkları uyuşturan bir afyondur" sloganıyla, ilâhî değerler toptan reddedilerek halkların dinsiz - inançsız bir yaşam biçimine angaje olmaları isteniyordu. Oysa inanç ve din duygusu ontolojiktir, yani fıtrî bir durumdur. Bunda muvaffak olamadılar. Elbette ki, Engizisyon Hıristiyanlığı ile Emevî İslâm'ı yüzyıllarca dini afyon olarak kullanmışlardır. Kominizmin kapitalizme tepkisi ise, yine içerisinde haklılığı olan bir tepkiydi. Zira kapitalizmin temelinde haksız kazanç, emek sömürüsü ve faiz vardı. Komünizm bu istismarlara son verme adına özel mülkiyete de düşman kesilmişti. Yani burada da ifrattan tefrite gidilmişti. Sonuç itibariyle maya tutmamış yarınlara yönelik vaad boşa çıkmıştı.

Biz ise "yarınlar bizim" sözünü Emevî İslâm'ı adına değil, öz Muhammedî İslâm adına söylüyoruz. Kendimizden emin bir şekilde ve tam bir kalp mutmainliği ile bunu söylerken elbette ki, Kûr'ân ve Sahih Sünnet'i referans alıyoruz. Zira hem Rabbimiz Celle Celaluhu ve hem Sevgili Peygamberimiz bütün dünyaya egemen olacak bir medeniyetin müjdesini veriyor. Bir gün gelecek dinin afyon olarak, dinin sömürü aracı olarak kullanılmasına son verilecek. Bağnazlığa, yobazlığa son verilecek. Din, nefretin değil sevginin kaynağı olacak. Bir gün gelecek emek ve alınteri sömürüsüne son verilecek, bir gün gelecek hak ve adalet dünyaya hakim olacak. "Biz mustazaflara lutfedip onları yeryüzünün varisleri kılmak istiyoruz." (Kasas:5) Ayetten de anlaşıldığı üzere ilâhî vaad herhangi bir coğrafya ile sınırlanmıyor, aksine bütün bir yeryüzünü kapsıyor. Hadis-i Şerif'lerde de şöyle müjde verilmekte: "Öyle bir gün gelecek ki, bu muazzez din dünyanın her köşesine egemen olacaktır." Ancak ilâhî hakikat olarak vaad edilen bütün bu güzelliklerin vuku bulması için Rabbimizin ön şartları var. Hak edilmemiş nimet sahibine neden ulaşsın ki? Önce hak etmek lazım. Rabbimiz buyuruyor ki: "Herkese emeğinin karşılığı vardır." (Necm:39) Biz sebeplere tevessül ederek sorumluluklarımızı yerine getirirsek Rabbimiz mutlaka bunu karşılıksız bırakmayacaktır.

Örneğin: "Eğer siz Allah'a (Allah adına İslâm'a) yardım ederseniz Allah da size yardım eder, ayaklarınızı yeryüzünde sabit ber kadem kılar." (Muhammed:7) Yukarıda söz konusu ettiğimiz hususlar toplumsal düzenin tanzimine ilişkin olduğu için iş siyasî boyut kazanmaktadır. İslâm'ın ibadeti siyaset, siyaseti ibadet olduğuna göre bu işe ibadî bir sorumluluk olarak bakmak zorundayız. Tarih boyu bu alan Emevî zihniyetine terk edildiği için hep liyakat sahibi olmayanlar işin başında oldu. Gönülleri feth etmenin çabası verilmesi gerekirken, toprakları ele geçirmenin derdine düştüler. İslâm'ı dünyaya kılıç dini, zorbalık ve tiranlık dini olarak tanıttılar. Oysa İslâm adı üzerinde barış demektir, sevgi ve merhamet demektir. Bizler Rahman ve Rahim olan Allah Teâlâ'nın kullarıysak yeryüzüne rahmeti egemen kılmalıydık. Rabbimiz adil-i mutlaktır. Biz sözüm ona "İnsanlık için çıkarılmış hayırlı bir ümmet" olarak adaleti yeryüzüne egemen kılamadık. Sorumluluklar ihmal edilince istihkak yitimi yaşamak kaçınılmaz oldu. Peki bu makus gerçekliğe rağmen nasıl oluyor da "yarınlar bizim" diyebiliyoruz? Yoksa bu bir züğürt tesellisi midir?

Hayır züğürt tesellisi değil. Bakınız Rabbimiz ne buyuruyor! "Ey iman edenler! Sizden kim dininden (sorumluluklarınızı yerine getirmekten) dönerse, bilsin ki, Allah sizin yerinize öyle bir topluluk getirir ki, onlar Allah'ı severler, Allah da onları sever. Onlar kendi aralarında mütevazı ve alçak gönüllüdürler, kâfirlere karşı ise onurlu ve izzetlidirler. Onlar Allah yolunda mücadele verirler ve hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmezler. Bu Allah'ın dilediğine verdiği lütuftur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir." (Mâide:54) Ayette geçtiği üzere "Allah lütfunu dilediğine verir" peki Allah'ın dilemesi ve muradı kimlerden yanadır? Bakınız, bir ayet-i kerimede Rabbimiz buyuruyor ki, "Zalimler benim ahdime erişemez." (Bakara:124) Bir başka ayette ise, "Allah hainleri sevmez." (Enfâl:58) buyurmaktadır. Demek ki, Rabbimizin lütfu  otolojik - yaratılışsal sorumluluğunu yerine getirmeyen zalimlerden ve bezmi âlemdeki misaka ihanet eden hainlerden yana değil. Peki bu lütuf kimlere şamil ona bakalım. "Ey Resûlüm de ki: 'Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin." (Al-i İmrân:31) Demek ki, Allah Teâlâ'nın sevgisine ve dolayısıyla lütfuna mazhar olmak Resûlü Ekrem Efendimize ittiba etmeye bağlıymış. Bu sınıf insanlar başka bir ayet- i kerimede "sâlih kullar" olarak tasvir edilmektedir. "Muhakkak ki, yeryüzüne sâlih kullarım varis olacaktır." (Enbiya:105) Bazı meâllerde ise sâlih kullar ibaresi  "erdem sahibi iyi kullar" olarak geçmektedir.

Sonuç itibariyle Mâide Sûresi'nin 54'ncü ayetine dönecek olursak ve diğer aktarmış olduğumuz ayetler üzerinden genel bir analizde bulunacak olursak, istikbâlin yani yarınların bizim olduğu ortaya çıkacaktır. Zira Rabbimizin vaadi haktır ve bundan dönüş yoktur. An itibariyle karanlık bir dönemden geçtiğimiz herkesin malumu ancak bir özlü sözde dile getirildiği üzere, "Sabahın en yakın olduğu zaman, karanlığın en yoğun olduğu zamandır." Rabbimiz buna ilişkin şöyle bir müjdede bulunuyor: "Sabah yakın değil mi?" (Hûd:81) Evet, aydınlık yarınlar çok yakın, yeter ki biz meyus olmayalım. Ümitvar olalım. Merhum Said Nursî diyor ki: "Ümit var olunuz. Şu istikbal inkîlâbı içinde en yüksek gür sada İslâmiyet'in olacaktır." Hiç şüphesiz bu düşünceye sadece merhum Said-i Nursî değil birçok âlim ve aydınımız da aynı ümitvar duygu ve düşüncelere sahip. Üstelik Said-i Nursî'nin yaşadığı dönem tek parti diktatörlüğüne rastlamaktadır. O dönem, çok daha kesif bir karanlık zaman dilimiydi. Buna rağmen yine de ümit var bir şekilde dile getirdiği o anlamlı sözleriyle adeta "yarınlar bizim" diyordu.

Bu insanlar elbette ki Yüce Allah'ın vaadinden yola çıkarak yarınlara umutla bakıyorlardı. Yoksa sadece zahiren görülen manzaraya bakıp yarınlara dair yorum yapmaya kalksak meyus olmamız, ümidimizi yitirmemiz işten bile değil. Nitekim Yüce Rabbimizin vaadinden bi haber yaşayan nice insanlarımız var ki, "biz bitmişiz, biz ölmüşüz de cenazemizi kaldıran yok" diyebilmektedirler. İslâm komünizm ideolojisi gibi beşer mahsûlü değil ki ondan ümidimizi kesmiş olalım. Bu dini inzâl eden âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ'dır. Bu dinin hükümleri kıyamete kadar insanlığın yolunu aydınlatmaya namzettir. Bu aydınlıktan faydalanmak isteyenlere Rabbimiz kapısını ardına kadar açmış bulunmaktadır. Nitekim bugün dünyamızda mevcut olan bütün olumsuz koşullara rağmen insanların fevc fevc İslâmî yaşam biçimine yöneldiklerini ve kamusal alanın İslâm'ın rengine bürünmekte olduğunu, insanların siyasal tercihlerini İslâm'dan yana yaptıklarını gözlemliyebiliyoruz. Bütün manipülasyonlara rağmen diyebiliriz ki, "Arap Baharı" aslında İslâm'ın bir yönetim biçimi olarak hayata hakim kılınması talebinden başka bir şey değildir. Bu talep Batılı güçler tarafından akamete uğratılmaya çalışılsa da buna muvaffak olamayacaklardır. İnsanlarımız sevginin, merhametin, huzurun, güvenliğin, paylaşım ve dayanışmanın İslâm'da olduğunu görüyorlar artık. İnsanlarımız emek ve alın terine değer veren yegâne  sistemin İslâm olduğunu biliyorlar artık. İnsanlarımız İslâm hukuk kurallarının ne kadar adil olduğunu "Asr-ı Saadet" örnekliği ile anlamaya başladılar. Beşerî ideolojilerin iflas etmesi insanların daha da İslâm'a yönelmelerine vesile olmuştur.

Batılı müsteşrikler kendi ideolojilerinin iflasına tanık oldukça İslâm'ın da aynı akîbete uğramasını istemektedirler. Bunlardan biri de Oliwer Roy'dur. Bu şahıs yıllar öncesinde, "Siyasal İslâm'ın İflası" diye hayal ürünü bir kitap yazmıştı. Oysa gelişmeler bunun tam tersini gösteriyor. "Onlar Allah'ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Kâfirler istemese de Allah nûrunu tamamlayacaktır. Müşrikler istemese de dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur." (Saff:8-9) Şu hâlde büyük bir ümitle diyoruz ki: Yarınlar bizim…

DİĞER YAZILARI Nedir Bu İran Düşmanlığınız? 01-01-1970 03:00 Yenileceksiniz Ve Cehenneme Sürüleceksiniz 01-01-1970 03:00 İslam Birliği Ve Şirk... 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi Ve Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çetenin İşgal Ve Tahakküm Alanı... 01-01-1970 03:00 BM Değil Ümmet Olarak Biz Suçluyuz... 01-01-1970 03:00 Hamas'ın Esirlere Yaptığı Muamele Peygamber Ahlakıdır... 01-01-1970 03:00 Canavar Siyonizm ve Canavar Batı Rejimleri 01-01-1970 03:00 Gazze'ye Sağır Olmak Katliama Ortak Olmaktır 01-01-1970 03:00 Mescid-i Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 İmanımızı Gözden Geçirmek... 01-01-1970 03:00 Devlet Yapılanması Kapsamında ve Hayatın Her Alanında İslam Bir Paket Programdır... 01-01-1970 03:00 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ve Bilmemiz Gerekenler... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Ve Hatırlattıkları... 01-01-1970 03:00 Kurbanın Hikmet Ve Felsefesi 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni'yi Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 Seçim Tartışmaları ve Bizim Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Seçimin Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyasi Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çete Yine Şaşırtmadı... 01-01-1970 03:00 Oruç'un Fayda Ve Hikmetleri... 01-01-1970 03:00 Sigaranın Zararları 01-01-1970 03:00 Depremde Ölenlerin Katili Kim... 01-01-1970 03:00 Depremin Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 ABD'nin Bitmeyen Entrikaları 01-01-1970 03:00 Hak Batıl Savaşında Kukla Charlie Hebdo ve Pİyon Rasmus Paludan... 01-01-1970 03:00 Charlie Hebro Çağdaş Kab Bin Eşref 01-01-1970 03:00 Çocuk Gelin Mevzusu... 01-01-1970 03:00 Terör Ve Kısas 01-01-1970 03:00 Atatürk'ün Son Meclis Konuşması İle İlgili Tartışmalar 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç'i Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 İran'da Yaşanan Olaylar ve Türkiye Kıyaslaması... 01-01-1970 03:00 T.C'nin Siyonist Çete İle İlişkileri 01-01-1970 03:00 Misyonumuz Evrensel Nitelikte Müesses Bir Nizam Kurmak Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz... 01-01-1970 03:00 Suriye ve Diğer Arap Ülkelerinin Filistin'e Bakışı... 01-01-1970 03:00 Takva Mücadeledir 01-01-1970 03:00 28 Şubat Darbesinin Hatırlattıkları.... 01-01-1970 03:00 Biz Neyin Derdindeyiz Suud Ve Avanesi Ne Yapıyor? 01-01-1970 03:00 Haya İmandandır... 01-01-1970 03:00 Merhamet İnsanın En Temel Hasleti Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz 01-01-1970 03:00 Azerbaycan ABD Ve Siyonist İsrail Kıskacında... 01-01-1970 03:00 Tarih Tekerrür Ediyor ve Taliban'lı Yeni Dönem 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Bosna Savaşı ve Srebrenica Katliamı... 01-01-1970 03:00 Ey Allah'ın Kulları Kardeş Olunuz... 01-01-1970 03:00 Ateşkes Filistin'i Unutturmamalı... 01-01-1970 03:00 Sicili Bozuk Ve Küstah ABD 01-01-1970 03:00 Erbakan'ı Tanımak 01-01-1970 03:00 Tarım Ve Ekolojik Sorunlarımız 01-01-1970 03:00 Sürdürülebilir Aile Yuvasının Ön Şartı İyi Geçimdir.. 01-01-1970 03:00 Batıl Ehlinin İslâm'a Ve Peygamberimiz'e Olan Düşmanlığı... 01-01-1970 03:00 İftira Dezenformasyon Ve Tezvirat Olguları Üzerinden İran Düşmanlığı.. 01-01-1970 03:00 Kısasta Hayat Vardır 01-01-1970 03:00 Kerbelâ Kıyamını Anlamak... 01-01-1970 03:00 Istanbul Sözleşmesi Mi, İslam Sözleşmesi Mi.... 01-01-1970 03:00 Bir Hukuk Skandalı Ve 22 Yıllık Hasret... 01-01-1970 03:00 Aile Mahremiyeti Üzerine 01-01-1970 03:00 Dünya Kudüs Günü Ve Asıl Mesele 01-01-1970 03:00 Oruç Ve Nefs Tezkiyesi.. 01-01-1970 03:00 Koronavirüs (Kovid-19) Hakkında... 01-01-1970 03:00 Mayın Eşeği Olmamak 01-01-1970 03:00 İslâm Devriminin 41'nci Yılı Muhasebesi 01-01-1970 03:00 İran'ın Suriye'de Ne İşi Var? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Evlilik Hayatını Bitiren Faktörler... 01-01-1970 03:00 Nikâh Akdi.. 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Maneviyat... 01-01-1970 03:00 Takva İslam’ı En İyi Şekilde Yaşamaktır 01-01-1970 03:00 Gürültü Kirliliği 01-01-1970 03:00 Ramazan Ayı Ve Oruç 01-01-1970 03:00 Tesettürün Cılkının Çıkarılması Ve Müstehcenliğin Yaygınlaşması Üzerine... 01-01-1970 03:00 Şer Ekseni 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi’nin 40. Yılı 01-01-1970 03:00 Nikâhta Keramet Vardır 01-01-1970 03:00 Uygurlu Müslüman Türklere Uygulanan Çin Zulmü 01-01-1970 03:00 Evliliğe Giden Yolda Kıskançlık... 01-01-1970 03:00 Unutulan Vecibe Emr-İ Maruf -Nehyi Münker Ve Nasihat.. 01-01-1970 03:00 Akraba Ve Komşuluk İlişkileri 01-01-1970 03:00 Art Niyet - Suizan Veya Önyargı 01-01-1970 03:00 Emin, Güvenilir Ve Nezaket Sahibi Olmak 01-01-1970 03:00 Gelin Ve Damat Mevzusu 01-01-1970 03:00 Siyonistlerin Kuklası Küstah Trump 01-01-1970 03:00 Evlilik Oyunu (!) 01-01-1970 03:00 Geçimsizlik Ve Boşanma Hadiseleri 01-01-1970 03:00 Anlamlı Ve Bir O Kadarda Stratejik Ziyaret... 01-01-1970 03:00 Evlilik Huzurun Teminatıdır… 01-01-1970 03:00 Evlilik İçin Mümeyyiz Olmak… 01-01-1970 03:00 Medeniyetimiz Ve Ufak Ayrıntılar 01-01-1970 03:00 Eşler Arasındaki Kıskançlık Ve Duygu Kontrolü... 01-01-1970 03:00 Sevgi Ve Aşk Üzerine Kısa Bir Analiz.... 01-01-1970 03:00 Farkındalık... 01-01-1970 03:00 Mesuliyet Hissi Ve Merhamet Duygusu.. 01-01-1970 03:00 İnsanı Ve Misyonunu Tanımak. 01-01-1970 03:00 Terör Ve Şiddetin Meşruiyeti Yoktur. 01-01-1970 03:00 Fethullah Gülen’in İnanç Ve Psikolojisi... 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’da Âşura Öncesi 01-01-1970 03:00 Azmettirici ABD Tetikçi FETÖ Destekçi NATO 01-01-1970 03:00 İşgalci Siyonist İsrail İle Anlaşmaya Hayır.. 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimine Bir Başka Açıdan Bakış... 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimi Hangi Amaca Matuf.. 01-01-1970 03:00 Sıbgatullah; Allah'ın Boyası.. 01-01-1970 03:00 Ramazan Ve Oruç 01-01-1970 03:00 İkra 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Manevîyat 01-01-1970 03:00 Edep 01-01-1970 03:00 Erbain Yürüyüşü 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’yi Anmak Bidat Mi? 01-01-1970 03:00 Kûr’ân Ve İmâm Hüseyin 01-01-1970 03:00 Üst Kimlik Manifestomuz.. 01-01-1970 03:00 Teberrâ Ve Tevellâ 01-01-1970 03:00 Uhuvvet Ve Tasavvuf 01-01-1970 03:00 Ümmet Birlikteliğinin Önündeki Engeller 01-01-1970 03:00 Diyalog Ve Uhuvvet'in Ön Şartları… 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı (2) 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı -1- 01-01-1970 03:00 Tevhid Selâm Terör Örgütü Mü? 01-01-1970 03:00