Siyasi Sorumluluğumuz...

Hazım Koral

30-04-2023 07:00

Seçim sath-ı mâiline gireli epey oldu, hatta seçime günler kaldı. Millet olarak yoğun siyasi propagandaların ve bir takım vaatlerin muhatabı oluyoruz. Söylenen ateşli sözlere ve yapılan tumturaklı vaatlere baktığımızda her bir partinin hedef seçmen kitlesine bir hayli umut vaddettiklerini görüyoruz. Oysa içselleşmiş ve kanıksanmış bir netameli durum var ki bunun muhasebesini pek yapan yok gibi! Seçmen kitle ve iktidara talip olan partiler için açmaz bir durum var ki bunun hesabını (bilerek veya bilmeyerek) adeta kimse yapmıyor. Müslüman halkımız adına bu netameli durumu izah edecek olursak, TC Anayasası'nda laikliğin güvencesi olan ilgili maddede geçtiği üzere, "İktidara gelecek olan partinin programı devletin resmî ideolojisi doğrultusunda olmak zorunda." Görüldüğü üzere sadece siyasî partiler değil, bütün seçmen halk da bu koşulun muhatabı olmaktadır. Düşünelim, laiklik ilkesinin gereği olarak "halkın aidiyet değerleri" yönetim işinden uzak tutulmaktadır. Kısacası, size bu konuda tercih hakkı bile verilmemektedir. Oysa İsviçre aile hukuku, İtalyan ceza hukuku, Fransız idare mahkeme sistemi, İngiltere/Almanya ticarî hukuku, ABD (Fulbright) eğitim sistemi ile, yani küfrün yasalarıyla, gâvur kanunlarıyla "yönetmek ve yönetilmek" istemek İslâm'ın hukuk sistemini reddetmek anlamına geldiği için bu küfürdür, kişiyi dinden çıkarır.

Ayrıca ve asıl olarak şunu belirtmiş olalım ki, İslâmî değerlerle mütenasip bir siyasi yapının teşekkülü ilâhî bir vecibe olarak Müslüman halkımızın uhdesine tevdi edilmiş bir sorumluluktur ve bu imâna taallûk etmektedir. "Yeryüzünde adaleti kaim kılmanız için Kûr'ân'ı ve mizanı indirdik." (Hadid: 25) "Yönetim hususunda seni hukuk düzeni üzerine görevli kıldık. Sen o şeriata (hukuka) uy, bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma." (Casiye: 18) "Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, onların arzularına uyma ve seni Allah'ın indirdiği hukuk normlarını ihlâle sevk etmelerinden sakın." (Mâide: 49) Allah Teâlâ'nın bu emirleri "İslâm"ı bir devlet mekanizması, bir kamu düzeni adına "müesses nizam" hâline getirmeyi zorunlu kılmaktadır.

Bu yüzden, bu amaç uğruna çalışıp çabalamak imânî bir görevdir.

Hatırlayalım, Merhum Erbakan Hocamız bu sorumluluk bilinciyle siyasî hayata adım atmıştı ve diyordu ki: "Hangi cemaatten, hangi tarikattan, hangi mezhepten olursan ol, eğer İslâm'ın hâkimiyeti için mücadele etmiyorsan beş para etmezsin." diyordu. Bazen bunu "Adil Düzen" ve "İslâm Birliği" metaforu ile ifade etmekteydi. Daha henüz yolun başında Milli Nizam Partisi'nin kuruluş tüzüğünde de benzeri amaç ve hedefler dile getirilmekteydi. "Tek yol İslâm" sloganından da kastı buydu. Nitekim kapatılan bütün partilerin kapatılma gerekçesi olarak "İslâmî bir düzene temayül ve özlem duyulması" gösteriliyordu.

Başımızdaki rejim öylesine ceberut, öylesine despot, öylesine anzavur ki, Müslüman halkımızın inanç değerlerine tahammülü yok. Tam bir istibdat yönetimi. Maatteessüf ki, kurucu irade laiklik adına öyle buyurmuş. İslâmî yasalara mütenasip bir yönetim anlayışına asla razı değiller. Utanmadan, sıkılmadan bunun adına "halkın kendi iradesiyle kendi yönetim şeklini belirleyip, kendi kendini yönettiği demokrasi" diyorlar. Demek ki, adına "demokrasi" dedikleri sadece göz boyama ve aldatmaca imiş. Yıllar öncesinde bir televizyon programında Merhum Erbakan Hocamız, "Eğer halkın iradesi söz konusu ise, eğer seçimle halkın iradesine müracaat edilmiş oluyorsa, şu hâlde size bir teklifim var: Her partinin programı/tüzüğü 'Anayasa' niteliğinde olsun ve halkın seçtiği parti iktidara geldiğinde halkı kendi tüzüğü, kendi programı ile yönetsin." Elbette bu teklif kabul görmedi. Çünkü devlet ideolojik olarak laiklik adına her türlü dinî değeri reddetmektedir. Kısacası laik devlet refleksi böyle olunca sonuç itibarıyla, bu şartlar altında "yönetim şeklini seçme" hakkı seçmene (halkımıza) verilmemektedir. Az önce ifade ettiğimiz gibi ceberut, despot ve anzavur kavramlarından kastımız budur. Halkımızın büyük kesimi olayın bu yönünden haberdar değil. Rejim böylesi bir müdahil refleksle hukukun üstünlüğü prensibini ihlâl etmektedir ve halkın iradesini hiçe saymaktadır. Bu acı gerçeğe rağmen meseleye vukufiyeti olan halkımızın bir kesimi kendilerine yakın gördüğü partiye kerhen oy vermektedir.

"Kerhen" diyoruz, çünkü hukukun üstünlüğü prensibini esas almayan, insan temel hak ve özgürlüklerini ihlâl eden rejimler despotiktir, meşru değillerdir, illegaldirler. Şunu da bilmiş olalım ki, kurucu irade Müslüman halkımız adına yönetim şeklini belirlerken daha işin başında İslâm'a/aidiyet değerlerimize mütenasip bir şekilde "dizayn" işine girişeceğine "muasır medeniyetler seviyesi" (çağdaş uygarlık düzeyi) adına Batı'yı kıble edinmesi, Batı değerlerini esas alması eksen kaymasından ve hedef sapmasından başka bir şey değildi. Zira Müslüman bir toplum adına yapılması gereken bu değildi.

Halkımız adına asıl yapılması gereken, yüce dinimiz İslâm'ın hukuk sistemine taalluk eden prensiplerin (ilke ve kuralların) "belirleyici ve yönlendirici faktör olarak" müesses bir nizam hâline getirilmesiydi. Şimdi bugünlerde (olayın bir yönüyle), ceberut sistemin bekâsı için insanlarımız referanduma, yani sandık başına davet edilmektedir. Neden bekâ? Çünkü partiler istibdat rejimini kamufle eden emniyet ventilidir. Elbette bu oyunu bozmak için siyaset sahnesine çıkan merhum Erbakan Hocamız kırk küsur yıl bu işin mücadelesini verdi. Ceberut rejim Hocamızın başına ne gaileler açtı. İslâmî söylemlerinden dolayı, "laiklik ihlâl ediliyor" gerekçesiyle dört kez partisi kapatıldı; o ise beşinci partiyi kurdu. Kurucu iradeyi (Kemalizmi) temsil eden ceberut anzavurlar en son 28 Şubat Darbesi'ni yaparak Sincan sokaklarına tankları indirmişlerdi ve "gerekirse silah kullanırız" diyecek kadar gözleri dönmüştü...

Oysa Merhum Erbakan Hocamız "Huzur, barış ve kardeşlik İslâm'dadır" diyerek kırk küsur yıllık siyasî hayatı boyunca verdiği  mücadelede ve kullandığı demeçlerde hep merhamet ve ilâhî adaletten söz etmişti. "Adil Düzen" sloganından da kastı buydu. Başbakan olduğunda ise Allah Teâlâ'nın emri olan İslâm Birliği'ni (D-8 projesi ile) tesise koyulmuştu. Öte yandan uyguladığı ve adına "havuz sistemi" ve "denk bütçe" dediği ekonomi politikalarıyla Cumhuriyet tarihinde ilk defa bütçe açık vermemişti. Hocamız, Allah Resulü'nün, "ayaklarımın altındadır" dediği ve ayetle sabit olduğu üzere "Allah'a ve Resulü'ne savaş açmak" (Bakara: 279) anlamına gelen faize bizzat kendisi savaş açmış ve kapitalizmin bir sömürü düzeni olduğunu serâhaten dile getirmekteydi. Bu sömürü düzenin devamından yana olan iflâh olmaz kalpazan güruh ise, "Erbakan Kemalizm'in altını oyuyor" deyip duruyordu.

Kemalizm onların tapındığı puttan, mabetten başka bir şey değildir. Dinî yasaları yürürlükten kaldırdıkları günleri bayram ilân ederek yıl dönümlerinde Apollon Hephaistos Tapınağı'nın kopyası olan maşatlığa gidip biat ve imân tazelemektedirler. Zaten kendisi sağlığında, "Gaipten ve gökten indiği sanılan dogmalarla bu ülke yönetilmez" demiyor muydu? Nitekim bu işi laiklik adına kurala bağlayıp rejimin temel değişmezi hâline getirmemiş miydi? Laiklik, yani dinî değerleri reddeden ilke, TC Anayasası'na "değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez" bir madde olarak yerleştirilmişti. Tiranlık, Allah Teâlâ'ya savaş açmak, dinî kuralları yönetimden uzak tutmak bunu gerektiriyordu! Şimdi bu ceberut/tepeden inme yaklaşıma istinaden bir takım mütedeyyin insanlarımız referanduma gitmekten, oy kullanmaktan ictinap etmektedirler. Bir sınıf insanlarımız ise despot rejimin altını oymak adına "kol kırılır yen içinde kalır" diyerek kendilerine yakın hissettikleri partilere kerhen oy vermektedirler. Bunlar, "Evet bu işte vebâl var, bu işte ödün vermek var, bu işte günaha girmek var ama Rabbimiz bizim niyetimizi biliyor, İslâm adına bir şeyler yapmak için en azından meydanı bu zalimlere boş bırakmayalım" diyorlar.

Vesselâm...

DİĞER YAZILARI Nedir Bu İran Düşmanlığınız? 01-01-1970 03:00 Yenileceksiniz Ve Cehenneme Sürüleceksiniz 01-01-1970 03:00 İslam Birliği Ve Şirk... 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi Ve Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çetenin İşgal Ve Tahakküm Alanı... 01-01-1970 03:00 BM Değil Ümmet Olarak Biz Suçluyuz... 01-01-1970 03:00 Hamas'ın Esirlere Yaptığı Muamele Peygamber Ahlakıdır... 01-01-1970 03:00 Canavar Siyonizm ve Canavar Batı Rejimleri 01-01-1970 03:00 Gazze'ye Sağır Olmak Katliama Ortak Olmaktır 01-01-1970 03:00 Mescid-i Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 İmanımızı Gözden Geçirmek... 01-01-1970 03:00 Devlet Yapılanması Kapsamında ve Hayatın Her Alanında İslam Bir Paket Programdır... 01-01-1970 03:00 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ve Bilmemiz Gerekenler... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Ve Hatırlattıkları... 01-01-1970 03:00 Kurbanın Hikmet Ve Felsefesi 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni'yi Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 Seçim Tartışmaları ve Bizim Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Seçimin Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çete Yine Şaşırtmadı... 01-01-1970 03:00 Oruç'un Fayda Ve Hikmetleri... 01-01-1970 03:00 Sigaranın Zararları 01-01-1970 03:00 Depremde Ölenlerin Katili Kim... 01-01-1970 03:00 Depremin Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 ABD'nin Bitmeyen Entrikaları 01-01-1970 03:00 Hak Batıl Savaşında Kukla Charlie Hebdo ve Pİyon Rasmus Paludan... 01-01-1970 03:00 Charlie Hebro Çağdaş Kab Bin Eşref 01-01-1970 03:00 Çocuk Gelin Mevzusu... 01-01-1970 03:00 Terör Ve Kısas 01-01-1970 03:00 Atatürk'ün Son Meclis Konuşması İle İlgili Tartışmalar 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç'i Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 İran'da Yaşanan Olaylar ve Türkiye Kıyaslaması... 01-01-1970 03:00 T.C'nin Siyonist Çete İle İlişkileri 01-01-1970 03:00 Misyonumuz Evrensel Nitelikte Müesses Bir Nizam Kurmak Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz... 01-01-1970 03:00 Suriye ve Diğer Arap Ülkelerinin Filistin'e Bakışı... 01-01-1970 03:00 Takva Mücadeledir 01-01-1970 03:00 28 Şubat Darbesinin Hatırlattıkları.... 01-01-1970 03:00 Biz Neyin Derdindeyiz Suud Ve Avanesi Ne Yapıyor? 01-01-1970 03:00 Haya İmandandır... 01-01-1970 03:00 Merhamet İnsanın En Temel Hasleti Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz 01-01-1970 03:00 Azerbaycan ABD Ve Siyonist İsrail Kıskacında... 01-01-1970 03:00 Tarih Tekerrür Ediyor ve Taliban'lı Yeni Dönem 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Bosna Savaşı ve Srebrenica Katliamı... 01-01-1970 03:00 Ey Allah'ın Kulları Kardeş Olunuz... 01-01-1970 03:00 Ateşkes Filistin'i Unutturmamalı... 01-01-1970 03:00 Sicili Bozuk Ve Küstah ABD 01-01-1970 03:00 Erbakan'ı Tanımak 01-01-1970 03:00 Tarım Ve Ekolojik Sorunlarımız 01-01-1970 03:00 Sürdürülebilir Aile Yuvasının Ön Şartı İyi Geçimdir.. 01-01-1970 03:00 Batıl Ehlinin İslâm'a Ve Peygamberimiz'e Olan Düşmanlığı... 01-01-1970 03:00 İftira Dezenformasyon Ve Tezvirat Olguları Üzerinden İran Düşmanlığı.. 01-01-1970 03:00 Kısasta Hayat Vardır 01-01-1970 03:00 Kerbelâ Kıyamını Anlamak... 01-01-1970 03:00 Istanbul Sözleşmesi Mi, İslam Sözleşmesi Mi.... 01-01-1970 03:00 Bir Hukuk Skandalı Ve 22 Yıllık Hasret... 01-01-1970 03:00 Aile Mahremiyeti Üzerine 01-01-1970 03:00 Dünya Kudüs Günü Ve Asıl Mesele 01-01-1970 03:00 Oruç Ve Nefs Tezkiyesi.. 01-01-1970 03:00 Koronavirüs (Kovid-19) Hakkında... 01-01-1970 03:00 Mayın Eşeği Olmamak 01-01-1970 03:00 İslâm Devriminin 41'nci Yılı Muhasebesi 01-01-1970 03:00 İran'ın Suriye'de Ne İşi Var? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Evlilik Hayatını Bitiren Faktörler... 01-01-1970 03:00 Nikâh Akdi.. 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Maneviyat... 01-01-1970 03:00 Takva İslam’ı En İyi Şekilde Yaşamaktır 01-01-1970 03:00 Gürültü Kirliliği 01-01-1970 03:00 Ramazan Ayı Ve Oruç 01-01-1970 03:00 Tesettürün Cılkının Çıkarılması Ve Müstehcenliğin Yaygınlaşması Üzerine... 01-01-1970 03:00 Şer Ekseni 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi’nin 40. Yılı 01-01-1970 03:00 Nikâhta Keramet Vardır 01-01-1970 03:00 Uygurlu Müslüman Türklere Uygulanan Çin Zulmü 01-01-1970 03:00 Evliliğe Giden Yolda Kıskançlık... 01-01-1970 03:00 Unutulan Vecibe Emr-İ Maruf -Nehyi Münker Ve Nasihat.. 01-01-1970 03:00 Akraba Ve Komşuluk İlişkileri 01-01-1970 03:00 Art Niyet - Suizan Veya Önyargı 01-01-1970 03:00 Emin, Güvenilir Ve Nezaket Sahibi Olmak 01-01-1970 03:00 Gelin Ve Damat Mevzusu 01-01-1970 03:00 Yarınlar Bizim 01-01-1970 03:00 Siyonistlerin Kuklası Küstah Trump 01-01-1970 03:00 Evlilik Oyunu (!) 01-01-1970 03:00 Geçimsizlik Ve Boşanma Hadiseleri 01-01-1970 03:00 Anlamlı Ve Bir O Kadarda Stratejik Ziyaret... 01-01-1970 03:00 Evlilik Huzurun Teminatıdır… 01-01-1970 03:00 Evlilik İçin Mümeyyiz Olmak… 01-01-1970 03:00 Medeniyetimiz Ve Ufak Ayrıntılar 01-01-1970 03:00 Eşler Arasındaki Kıskançlık Ve Duygu Kontrolü... 01-01-1970 03:00 Sevgi Ve Aşk Üzerine Kısa Bir Analiz.... 01-01-1970 03:00 Farkındalık... 01-01-1970 03:00 Mesuliyet Hissi Ve Merhamet Duygusu.. 01-01-1970 03:00 İnsanı Ve Misyonunu Tanımak. 01-01-1970 03:00 Terör Ve Şiddetin Meşruiyeti Yoktur. 01-01-1970 03:00 Fethullah Gülen’in İnanç Ve Psikolojisi... 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’da Âşura Öncesi 01-01-1970 03:00 Azmettirici ABD Tetikçi FETÖ Destekçi NATO 01-01-1970 03:00 İşgalci Siyonist İsrail İle Anlaşmaya Hayır.. 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimine Bir Başka Açıdan Bakış... 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimi Hangi Amaca Matuf.. 01-01-1970 03:00 Sıbgatullah; Allah'ın Boyası.. 01-01-1970 03:00 Ramazan Ve Oruç 01-01-1970 03:00 İkra 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Manevîyat 01-01-1970 03:00 Edep 01-01-1970 03:00 Erbain Yürüyüşü 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’yi Anmak Bidat Mi? 01-01-1970 03:00 Kûr’ân Ve İmâm Hüseyin 01-01-1970 03:00 Üst Kimlik Manifestomuz.. 01-01-1970 03:00 Teberrâ Ve Tevellâ 01-01-1970 03:00 Uhuvvet Ve Tasavvuf 01-01-1970 03:00 Ümmet Birlikteliğinin Önündeki Engeller 01-01-1970 03:00 Diyalog Ve Uhuvvet'in Ön Şartları… 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı (2) 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı -1- 01-01-1970 03:00 Tevhid Selâm Terör Örgütü Mü? 01-01-1970 03:00