Gelin Ve Damat Mevzusu

Hazım Koral

04-04-2018 17:18

Her ailenin kendi koşulları içerisinde mahremiyeti ve kutsiyeti vardır. Hiç kuşkusuz genel anlamda Müslüman ailelerin geleneksel yapısı sağlam, muhkem ve tutucudur. Her şeyden önce İslâm dini aileyi kutsamaktadır. İslâm’da aileye biçilen rol, hem dünya hayatının huzuru ve insicamıyla alakalı, hem ahiretin kazanılmasında en önemli faktördür. İslâm’a göre ailesiz bir hayat düşünülemez. Hatta bazı rivayetlerde, “ölümünüze bir gün kalsa bile onu nikahsız geçirmeyin” denilmekte. Bu sözden yola çıkarak dinimizde bekarlığın tasvip edilmediği anlaşılmaktadır. Nasıl ki, “kıyametin kopmakta olduğunu görseniz, elinizde bir fidan varsa onu dikin” denildiği gibi.. Risalet döneminde yaşanmış meşhur bir olay var: Bir kısım genç Sevgili Peygamberimiz’in huzuruna gelerek: “Ya Resûlullah, Hıristiyan rahipler kendilerini hadım ederek evlenmekten içtinap ediyorlar ve kendilerini Allah’a adayarak manastır ve kiliselerde bütün zamanlarını ibadetle geçiriyorlar, biz de onlar gibi kendimizi evlenmekten men edip gündüzleri oruçla, geceleri zikirle hem hâl olmak istiyoruz.” Gençlerin bu teklifi karşısında, Resûl-ü Ekrem Efendimiz şu sözleri söylüyor: “Hayır,sizi böyle bir şey yapmaktan men ediyorum. Gördüğünüz gibi ben evliyim ve aile hayatım var. Sizin de evlenip aile hayatı kurmanızı tavsiye ediyorum. Şunu da bilin ki, kıyamet günü diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övüneceğim.”

Bu hadis-i şerif bile evliliğin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuş oluyor.Hatta ayet-i kerimede bu işin sadece ailelerle ilintili olmadığı, bekarların evlendirilmesinin kamusal bir görev olduğu ibraz edilmektedir. “Bekâr olanları…evlendirin.”Nur:32)Sadece sivil toplum kuruluşlarına değil, bizzat İslâm Devleti’ne tevdi edilmiş ilâhî bir görev bu.. Zira, ailesiz bir hayat düşünülemez. Ailesiz hayat bekâr kişinin zindanıdır. Her şeyden önce aile sahibi olmak fıtri bir gereksinim, fıtri bir duygudur. Komünizm ideolojisi ailesiz, komün bir hayatı öneriyordu ama 70 yıllık uygulamalarına rağmen buna muvaffak olamadı. Çünkü böyle bir önerme insan fıtratına ters düşmektedir. Kadim tarihleri inceleyen antropoloji verilerine göre insanoğlu ailesiz bir dönem yaşamamıştır. Sadece bir takım deistler geçmişte bazı  toplumların komün yaşadıklarını iddia etmektedir. Onların hayata bakışları bu olduğu için öyle bir çıkarsamada bulunmaktadırlar. Bu yaklaşım vehimden başka bir şey değildir. Elbette ki, günümüzde bile bazı rijit ve sapkın görüşe sahip olanlar komün yaşam biçimine öykünmektedirler. Ki bunlar istisnadır. Dinî literatürümüzde bunlara “deyyus”  denilmektedir. Kısacası İslâm’da aile müessesesi diye bir kurum vardır ve kutsaldır. Şu hâlde sadede gelmiş olalım.

Sorumuz şu: Gelin ve damat adayı hangi kriterlere göre tercih edilmelidir? Aslında bu soruyu irdelemeden önce tarih boyu ve günümüz gerçekliğine uygun bir olgudan söz etmek istiyoruz. İster gelin olsun, ister damat olsun yeni bir aileye eklemlendiği zaman uyum ve entegrasyon sorunu yaşayabilmektedir. Çünkü her ailenin kendine özgü kültürel ve ananevi yapısı farklılık arzetmektedir. Aileler arası yemek kültürü bile farklı olabilmektedir. Buna uyum sağlamak bazıları için zordur, bazıları için kolay. Ayrıca yeni ailenin sırlarına muttali olunmaktadır. Bunlar bazıları tarafından sır olarak saklanmayabilir. Gelin veya damat bu sırları önce kendi ailesine taşır ve oradan konu komşuya yayılır. Bu durum geçmiş tarihlerde aristograt ailelerde ve saraylarda çok görülmüştür. Gelin ve damatlar ispiyon ve jurnal aracı olarak kullanılmıştır. Aralarında devletler arası ajanlık yapanlar da vardır. Avama ait normal aile yapılarında bir takım sırlara muttali olmak sadece dedikoduya sebebiyet verilmiş olur ki, bu da hoş olmayan bir tutumdur. Elbette ki, İslâm’ın edep ve adabı muaşeretine sahip olan gelin ve damatlar muttali oldukları sırları kendi ailelerine de olsa taşımazlar ve dedikodu malzemesi yapmazlar. Belki birçokları bu hususu dikkate almamaktadır veya basit görülmektedir; ama ailenin bekası ve huzuru için bunlar önemli hususlardır.

Konumuzla ilgili olduğu için 21.09. 2017 tarihli Aydınlık Gazetesi’nde yayımlanan Mehmet Yuva isimli köşe yazarının “Damat Ya Vezir Eder Ya Da Rezil Eder” isimli makalesinden bir paragraf aktarmış olalım: “Damat ve gelin evlat gibidir. Aile ve özelini tüm teferruatlarıyla öğrenmeye başlar, zamanla asli unsur ve bünyenin parçası haline gelir. Bunun idrakinde damat ve gelin adaylarını itinayla seçiniz. Zira hanenize gülümseyerek kabul ettiğiniz bu yeni fert sizi ya vezir ya da rezil edebilir. Rezil etmekten ötesi de gerçekleşebilir. Hayatınızın en şiddetli kâbusu olur. Bu önerimiz özellikle nüfuzlu ve makam sahibi aileler tarafından nazar-i dikkate alınmalı.” Aslında bu öneri tüm aileler için geçerlidir, sadece nüfuzlu aileler için geçerli değildir. (Elbette ki, yazar siyasî perspektiften olaya yaklaştığı için öyle bir ifade kullanmış olabilir.) Alıntı yaptığımız bu paragrafta dikkatimizi çeken husus “damat ve gelin adaylarını itina ile seçiniz” vurgusudur. Her Müslüman aile buna özenle dikkat etmelidir. Şu hâlde sorumuzu bir kez daha tekrarlamış olalım: Gelin ve damat adayı hangi kriterlere göre tercih edilmelidir?  Burada elbette ki, Sevgili Peygamberimiz’in tavsiyelerini dikkate almak zorundayız. Resûl-ü Ekrem Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Evlilik şu 4 şey için yapılır: Malı için, asaleti-soyu- için, güzelliği için ve dini için. Sen dindar olanı tercih et, mesut olursun.”

Elbette ki, bir çok hadiste denklikten de söz edilmektedir. Sevgili Peygamberimiz’in eşleriyle ilgili şöyle yorumlar da yapılmaktadır: Filan hanımı ile hem zenginliği ve hem dindarlığı için evlenmiştir. Filan hanımı ile hem asaleti ve hem dindarlığı için evlenmiştir. Filan hanımı ile hem güzelliği ve hem dindarlığı için evlenmiştir. Filan hanımı için ise sadece dindarlığı için evlenmiştir. Ve bu gerçeklikten yola çıkarak, “siz dindar olanı tercih edin” derken en önemli faktörün ve olmazsa olmaz denebilecek özellik olarak dindar olanın tercih edilmesi tavsiye edilmektedir. Çünkü diğerleri geçici olabilmektedir. Ancak burada “dindarlık”tan kasıt nedir buna bakmamız gerekmektedir. Zira bu kavram günümüz de o kadar evrilmiş ve çeşitli şekillere bürünmüş ki, adeta kişiye göre “dindarlık”  anlayışı değişmektedir. Dinî değerler bakımından kimi insanlar belirli alanlara ağırlık verirken, bazı alanları ihmal edebilmektedir. Dindarlık edebiyle, adabıyla, ahlâkıyla, nezaket ve nezafetiyle birçok yönü olan kavramdır. Özellikle adalet anlayışı “olmazsa olmaz kabilinden” mutlaka Müslüman şahsiyetin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Müslümanın en önemli sıfatlarından biri de güvenilir olmasıdır. Bu haslet özellikle aile mahremiyetinin muhafazası ile de alâkalıdır.

Allah muhafaza buyursun, en kötü haslet güven yitimidir. Zira güven namus gibidir, asla ihlâl edilmemelidir. Zahiren dinî temel vecibelerin yerine getirilmesi yeterli değildir. Namaz, oruç ve tesettür, sakal, şalvar, sarık dürüst olmanın ölçüsü değildir. Adil olmak, adalet duygusuyla ilintilidir. Dindar olmayan insanlarda da görülebilen bu haslet aslında dindarlığın da ayrılmaz bir parçasıdır. Elbette ki, dindarlığı belirleyen helâl-haram hudutlarıdır. Şöyle bir örnek verelim: Rabbimiz bedenimizi helâl rızka göre yaratmış bulunmaktadır. Biz bedenimize asla ve asla haram lokma sokmamalıyız. Zira bedene haram lokma girerse amino asidinden itibaren başlayan değişim ve mutasyon hücrelere sirayet etmekte ve oradan da menfi anlamda psikolojik ve ruhsal değişim de devreye girmektedir. İster gelin, ister damat adayı olsun evlâtlarımızdan randıman alabilmemiz için onları helâl rızık ile büyütmeliyiz. “Bu evlât neden böyle oldu?” dememek için bu hususa itina ve hassasiyet göstermeliyiz. Ayrıca kul hakkı yiyenler hayırlı evlât beklemesinler. “Nerede hata yaptım?” dememek için helâl-haram hudutlarına karşı titiz davranmalıyız. Sadece gıda maddelerimizi değil, elbette mal ve eşyamızı da helâl çerçevesinde tedarik etmeliyiz. Daha önce söz konusu ettiğimiz yazardan bir paragraf daha aktarmış olalım:

“Kâinatın Başmühendisi Aziz ve Celil Allah, Kûr’an’da hayırlı evlat ile helâl kazanılmış malı İnsanoğlu için yaşamın ziyneti olarak anlatır. Yaşamın iki güzel süsü olarak evlat ve mali saadet, rahatlık, varlık ve huzurun temeli olarak takdim eder. Ama ve lakin Başmühendis aynı Kûr’an’da, bazı evlatlar ile malların İnsanoğlu için en şiddetli düşman ve imtihan aracı olduklarını ve onlardan sakınmamız gerektiğini tavsiye eder.” Bu demektir ki, bütün tedbirlere rağmen (Nuh aleyhiselamın oğlu ile imtihanı gibi) bazı evlâtler ve eşler birer fitne ve birer sınav aracı olabilmektedir: “Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının.” (Tegabun:14) Bir başka ayet-i kerimede ise şöyle buyrulmaktadır. “Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.” (Kehf:46) Evet, Allah Teâlâ’nın rızası istikametinde olunduğu süre mallar ve evlâtlar dünya hayatının süsüdür. Aksi bir durum ise mal ve evlâtlar fitne ve musibete dönüşebilmektedir. Yine aynı yazardan, arabaşlık olarak adına “En Büyük İmtihan” dediği bir paragraf daha aktarmış olalım:

“İnsanoğlunun en büyük kavgası ve imtihanı kendi nefsidir. Yani bizatihi kendisi ile ilgilidir. Evlat ve mal imtihanı kıssadan hisse Vicdan (Ruh) ve Cüzdan (Ceset) arasında vuku bulan rekabet ve kavga İnsanoğlunun şer veya hayır seçimini belirleyen en önemli faktördür. Bu imtihanda vicdan cüzdana ağır bastığında huzur, tersi durumda ise, yani cüzdan vicdana galip geldiğinde son merhalede keder, hüsran ve hüzün başa bela olmaktadır.” Şu hâlde her hususta olduğu gibi gelin ve damat seçiminde de tercihimizi çok iyi yapmak durumundayız. Bu hususta İmâm Ali buyuruyor ki: “İyi damat kazanılmış bir evlâttır; kötü damat kaybedilmiş kız evlâdıdır.” Bu söz özellikle günümüzde gelin için de geçerlidir. Zira her ne kadar anaerkil bir toplumda yaşamıyor olsak da, günümüzde bazı gelinler eşinin ailesini adeta hiçe saymaktadır. Damat hele biraz mülayimse, yani yumuşak huyluysa gelin tarafı bir şekilde onu ailesinden koparmaktadır. Bunun adına ister içgüveysi deyin, ister kılıbık, durum değişmez. İşte bu olmamalı. Her iki taraf da dünürlerine saygı duymasını bilmeli, saygılı olmalı. Aslında dünür olan ailelerin birbirleriyle uyumlu bir şekilde iletişimde olması yeni evliler için de bir mutluluktur.

Dünürler, yani her iki taraf çocuklarının mutluluğu için çabalamalıdır. Ve taraflar asla birbirlerini rakip olarak görmemeli. Birbirlerine çocukları üzerinden tahakküm etmeye kalkmamalı. İlişkiler akrabalık çerçevesinde sürdürülmeli. Düğün yaparken yersiz masraflardan, lüks ve israftan kaçınılmalı. Ehl-i Beyt kaynaklarında geçtiği üzere yine İmâm Ali Buyuruyor ki: “Kadınların mihrini yüksek tutmayın; zira bu düşmanlığa sebep olur.”  Elbette ki, damat tarafının maddi durumu göz önünde bulundurularak makul taleplerde bulunulmalı. Yüksek talepler sonucu borçla harçla yapılan düğünün külfeti sonradan ağır olmaktadır. Ve bu tutum zamanla aile ilişkilerinde soğumalara sebebiyet vermektedir. Düğün ve gerekli eşyaların tedariki için dünürler dayanışma içerisinde olmalı. Özellikle çeyiz eften püften danteller değil, ihtiyaç giderici eşya olmalı. Ne yazık ki, bu konuda halâ yanlışlar yapılmaktadır. Çeyiz adı altında hayatta kullanılşmayacak eşyalarla dolaplar tıkabasa doldurulmaktadır. Eşya ihtiyaca binaen alınmalı. Aksi ise külfettir, vebaldir. Şu hâlde sonuç olarak ifade edecek olursak, gelin ve damat hususunda titiz olunmalı ki, yeni kurulacak yuva beraberinde külfeti ve geçimsizlikleri değil, mutluluk ve huzur getirsin.

 

DİĞER YAZILARI Nedir Bu İran Düşmanlığınız? 01-01-1970 03:00 Yenileceksiniz Ve Cehenneme Sürüleceksiniz 01-01-1970 03:00 İslam Birliği Ve Şirk... 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi Ve Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çetenin İşgal Ve Tahakküm Alanı... 01-01-1970 03:00 BM Değil Ümmet Olarak Biz Suçluyuz... 01-01-1970 03:00 Hamas'ın Esirlere Yaptığı Muamele Peygamber Ahlakıdır... 01-01-1970 03:00 Canavar Siyonizm ve Canavar Batı Rejimleri 01-01-1970 03:00 Gazze'ye Sağır Olmak Katliama Ortak Olmaktır 01-01-1970 03:00 Mescid-i Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 İmanımızı Gözden Geçirmek... 01-01-1970 03:00 Devlet Yapılanması Kapsamında ve Hayatın Her Alanında İslam Bir Paket Programdır... 01-01-1970 03:00 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ve Bilmemiz Gerekenler... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Ve Hatırlattıkları... 01-01-1970 03:00 Kurbanın Hikmet Ve Felsefesi 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni'yi Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 Seçim Tartışmaları ve Bizim Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Seçimin Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyasi Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çete Yine Şaşırtmadı... 01-01-1970 03:00 Oruç'un Fayda Ve Hikmetleri... 01-01-1970 03:00 Sigaranın Zararları 01-01-1970 03:00 Depremde Ölenlerin Katili Kim... 01-01-1970 03:00 Depremin Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 ABD'nin Bitmeyen Entrikaları 01-01-1970 03:00 Hak Batıl Savaşında Kukla Charlie Hebdo ve Pİyon Rasmus Paludan... 01-01-1970 03:00 Charlie Hebro Çağdaş Kab Bin Eşref 01-01-1970 03:00 Çocuk Gelin Mevzusu... 01-01-1970 03:00 Terör Ve Kısas 01-01-1970 03:00 Atatürk'ün Son Meclis Konuşması İle İlgili Tartışmalar 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç'i Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 İran'da Yaşanan Olaylar ve Türkiye Kıyaslaması... 01-01-1970 03:00 T.C'nin Siyonist Çete İle İlişkileri 01-01-1970 03:00 Misyonumuz Evrensel Nitelikte Müesses Bir Nizam Kurmak Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz... 01-01-1970 03:00 Suriye ve Diğer Arap Ülkelerinin Filistin'e Bakışı... 01-01-1970 03:00 Takva Mücadeledir 01-01-1970 03:00 28 Şubat Darbesinin Hatırlattıkları.... 01-01-1970 03:00 Biz Neyin Derdindeyiz Suud Ve Avanesi Ne Yapıyor? 01-01-1970 03:00 Haya İmandandır... 01-01-1970 03:00 Merhamet İnsanın En Temel Hasleti Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz 01-01-1970 03:00 Azerbaycan ABD Ve Siyonist İsrail Kıskacında... 01-01-1970 03:00 Tarih Tekerrür Ediyor ve Taliban'lı Yeni Dönem 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Bosna Savaşı ve Srebrenica Katliamı... 01-01-1970 03:00 Ey Allah'ın Kulları Kardeş Olunuz... 01-01-1970 03:00 Ateşkes Filistin'i Unutturmamalı... 01-01-1970 03:00 Sicili Bozuk Ve Küstah ABD 01-01-1970 03:00 Erbakan'ı Tanımak 01-01-1970 03:00 Tarım Ve Ekolojik Sorunlarımız 01-01-1970 03:00 Sürdürülebilir Aile Yuvasının Ön Şartı İyi Geçimdir.. 01-01-1970 03:00 Batıl Ehlinin İslâm'a Ve Peygamberimiz'e Olan Düşmanlığı... 01-01-1970 03:00 İftira Dezenformasyon Ve Tezvirat Olguları Üzerinden İran Düşmanlığı.. 01-01-1970 03:00 Kısasta Hayat Vardır 01-01-1970 03:00 Kerbelâ Kıyamını Anlamak... 01-01-1970 03:00 Istanbul Sözleşmesi Mi, İslam Sözleşmesi Mi.... 01-01-1970 03:00 Bir Hukuk Skandalı Ve 22 Yıllık Hasret... 01-01-1970 03:00 Aile Mahremiyeti Üzerine 01-01-1970 03:00 Dünya Kudüs Günü Ve Asıl Mesele 01-01-1970 03:00 Oruç Ve Nefs Tezkiyesi.. 01-01-1970 03:00 Koronavirüs (Kovid-19) Hakkında... 01-01-1970 03:00 Mayın Eşeği Olmamak 01-01-1970 03:00 İslâm Devriminin 41'nci Yılı Muhasebesi 01-01-1970 03:00 İran'ın Suriye'de Ne İşi Var? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Evlilik Hayatını Bitiren Faktörler... 01-01-1970 03:00 Nikâh Akdi.. 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Maneviyat... 01-01-1970 03:00 Takva İslam’ı En İyi Şekilde Yaşamaktır 01-01-1970 03:00 Gürültü Kirliliği 01-01-1970 03:00 Ramazan Ayı Ve Oruç 01-01-1970 03:00 Tesettürün Cılkının Çıkarılması Ve Müstehcenliğin Yaygınlaşması Üzerine... 01-01-1970 03:00 Şer Ekseni 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi’nin 40. Yılı 01-01-1970 03:00 Nikâhta Keramet Vardır 01-01-1970 03:00 Uygurlu Müslüman Türklere Uygulanan Çin Zulmü 01-01-1970 03:00 Evliliğe Giden Yolda Kıskançlık... 01-01-1970 03:00 Unutulan Vecibe Emr-İ Maruf -Nehyi Münker Ve Nasihat.. 01-01-1970 03:00 Akraba Ve Komşuluk İlişkileri 01-01-1970 03:00 Art Niyet - Suizan Veya Önyargı 01-01-1970 03:00 Emin, Güvenilir Ve Nezaket Sahibi Olmak 01-01-1970 03:00 Yarınlar Bizim 01-01-1970 03:00 Siyonistlerin Kuklası Küstah Trump 01-01-1970 03:00 Evlilik Oyunu (!) 01-01-1970 03:00 Geçimsizlik Ve Boşanma Hadiseleri 01-01-1970 03:00 Anlamlı Ve Bir O Kadarda Stratejik Ziyaret... 01-01-1970 03:00 Evlilik Huzurun Teminatıdır… 01-01-1970 03:00 Evlilik İçin Mümeyyiz Olmak… 01-01-1970 03:00 Medeniyetimiz Ve Ufak Ayrıntılar 01-01-1970 03:00 Eşler Arasındaki Kıskançlık Ve Duygu Kontrolü... 01-01-1970 03:00 Sevgi Ve Aşk Üzerine Kısa Bir Analiz.... 01-01-1970 03:00 Farkındalık... 01-01-1970 03:00 Mesuliyet Hissi Ve Merhamet Duygusu.. 01-01-1970 03:00 İnsanı Ve Misyonunu Tanımak. 01-01-1970 03:00 Terör Ve Şiddetin Meşruiyeti Yoktur. 01-01-1970 03:00 Fethullah Gülen’in İnanç Ve Psikolojisi... 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’da Âşura Öncesi 01-01-1970 03:00 Azmettirici ABD Tetikçi FETÖ Destekçi NATO 01-01-1970 03:00 İşgalci Siyonist İsrail İle Anlaşmaya Hayır.. 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimine Bir Başka Açıdan Bakış... 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimi Hangi Amaca Matuf.. 01-01-1970 03:00 Sıbgatullah; Allah'ın Boyası.. 01-01-1970 03:00 Ramazan Ve Oruç 01-01-1970 03:00 İkra 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Manevîyat 01-01-1970 03:00 Edep 01-01-1970 03:00 Erbain Yürüyüşü 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’yi Anmak Bidat Mi? 01-01-1970 03:00 Kûr’ân Ve İmâm Hüseyin 01-01-1970 03:00 Üst Kimlik Manifestomuz.. 01-01-1970 03:00 Teberrâ Ve Tevellâ 01-01-1970 03:00 Uhuvvet Ve Tasavvuf 01-01-1970 03:00 Ümmet Birlikteliğinin Önündeki Engeller 01-01-1970 03:00 Diyalog Ve Uhuvvet'in Ön Şartları… 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı (2) 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı -1- 01-01-1970 03:00 Tevhid Selâm Terör Örgütü Mü? 01-01-1970 03:00