Evlilikte Liyakat Ve Sadakat..

Hazım Koral

29-10-2019 20:55

Bilindiği üzere dünyanın hemen hemen her yerinde nikâh memurları veya din adamları evlenecek çiftlere, sadakat üzerine yaptıkları nasihatte sözlerine “iyi günde, kötü günde” diye başlarlar. Bütün meselenin odak noktası ve mutluluğun sırrı çiftlerin Rableri huzurunda “iyi günde, kötü günde” diyerek birbirlerine verdikleri sadakat sözünde yatmaktadır. Yaşam boyunca bu sözün gereğine sadık kalınırsa çiftlerin mutluluğu da garantilenmiş olur. Bunun ön şartı elbette ki evlenecek çiftlerin bu işte liyakat sahibi olmaları gerekmektedir. Erişkin olmak çoğu zaman mümeyyiz olmak anlamına gelmemektedir.

Bunun tam tersi ise günümüzde de oldukça yaygın olan liyakatsiz evlilikler ve akabinde gelen geçimsizlikler, sadakatsizlikler ve sonra boşanma hadiseleri.. Özellikle geri kalmış ve şiddete teşne toplumlarda iş sadece boşanma hadiseleri ile sonuçlanmamaktadır. Boşanmak isteyen bayan olunca hemen eşi tarafından tepki görmekte ve şiddete maruz kalmakta, hatta şiddet cinayetle bile sonuçlanabilmektedir. Gazetelerde sıkça bu tür cinayet olaylarına tanık olmaktayız.

Eşler birbirlerine “iyi günde, kötü günde” iyi geçineceklerine dair söz vermekteler. “İyi günde” sözünü anladık, öylesi günler zaten mutluluk günleridir fakat “kötü günde” ifadesi  her hangi bir sebepten dolayı eşler birbirlerine karşı kırgın olsalar da bu gibi durumlara “bertaraf edilebilir sorun” olarak bakılırsa ve çözüm yolları aranırsa makul olan ortak bir nokta bulunduktan sonra problem çözülebilir ve mutlu bir şekilde yola devam edilebilir. İşte bu liyakattir. Fakat bu gibi durumlarda ödün veren hep tek taraflı olmamalıdır. Nobran ve inatçı hâller bir tarafa bırakılıp diyalog yolları aranmalıdır. Liyakat ve sadakat her iki taraf için geçerlidir. Sevgi ise birliğin kopmaz bağıdır. Sevgi aynı zamanda fedakarlık, hoşgörü ve tahammül demektir.

Müslüman aklını, mantığını kullanan feraset sahibi insandır. Cahil kişi ise cesur olur, duygularının ve nefsani dürtülerinin esiri olur. Cahil insan aidiyet duygularını çabuk yitirir. Ufak bir tartışma onun için her şeyin bittiği anlamına gelir. “Pire için yorgan yakar” sözü adeta böyleleri için söylenmiştir. Fındık kabuğunu doldurmaz sebeplerle yuvasını yıkmaya kalkar. Aslında böylesi ruh hâline sahip olanlar kendileri ile de barışık değillerdir ve ne istediklerini bilmeyen kişiliğe sahiptirler. Maymun iştahlıdırlar. Zihinsel anlamda sürekli gel gitler yaşarlar. Özellikle daha duygusal oldukları için bu tür bayanlar sebepsiz yere ikide bir annelerinin evinin yolunu tutarlar. Aileler araya girer barış hasıl olur fakat yeni bir tartışmada yine evi terk edişler devreye girer. Bütün bunlar aslında cehaletten, duyguların stabil olmayışından ve sevgi yitiminden kaynaklanmaktadır. Elbette ki burada asıl olan liyakat eksikliğidir.

Şu hâlde akl-ı selimce hareket edilerek tartışmalar, anlaşmazlıklar asla sevgi yitimine sebebiyet vermemelidir. Sevgi yitimi yaşandığı an dönüşü olmayan yola girilmiş demektir. Bütün mesele çiftlerin birbirlerine karşı sevgi ve sadakat içerisinde olmalarıdır. Aralarında vuku bulan hiçbir tartışma sevgi zedelenmesine ve başka arayışlara yol açmamalıdır. Liyakat ve sadakat böylesi durumlarda kendini gösterir. Özellikle biz Müslümanlar sınav dünyasında olduğumuzu unutmayalım. Bütün mesele pak ve temiz kalabilmektir. “Onlar için orada temiz eşler vardır.” (Bakara:25) İşte dünya hayatında da böyle olmak gerekmektedir. Bu konu fevkalade öneme haizdir.

Münakaşalar, geçimsizlikler ve küsüşmeler şeytanın en çok sevdiği şeydir. Ruh hâlinizin gel gitler yaşadığı böylesi bunalımlı günlede öyle bir durum olur ki karşınıza biri çıkar. Bunun sizin için sınav olduğunu anlamazsınız ve karşınıza alternatif bir fırsat çıktı sanırsınız. Fakat o durum sizi felakete götüren bir süreç olabilir. Çünkü şeytan böylesi durumları fırsata dönüştürür ve yaptığı kışkırtma ve provakatif tahriklerle yuvaları yıkmaya çalışır. Ne yazık ki bazı bayanlar duygusal davranıp adeta bu işe bodoslama dalar kendi felaketine zemin hazırlamış olur. Oysa bu gibi durumlarda asla fevri davranılmamalıdır. Sağduyulu hareket edip yuvanın tekrar sürdürülebilir hâle gelmesi için barış ve diyalog yolları aranmalıdır. Gurur yaparak “önce o barış için adım atsın” dememelidir.

Yaşlı bir amca diyor ki, “benim hanım bana küstüğü zaman, ben de gurur yapar konuşmazdım, ama onun benimle konuşmasını sağlamak için turşu kavanozunun kapağını sıkıca kapatırdım, onun da bana işi düşer ve kavanoz kapağını açtırma bahanesiyle benimle konuşmaya başlardı, böylece küskünlük biter, barışmış olurduk.” Barış için ne kadar güzel bir yöntem değil mi? Demek ki, bir takım küskünlükleri sonlandırmak için basit yöntemler geliştirmesini bilmeliyiz. Kırmak, dökmek ve sonlandırmak kolaydır. Asıl olan yapıcı olmaktır, asıl olan sürdürülebilir yollar aramaktır. Bunun ön koşulu ise sorumluluk duygularına göre hareket edip sadakat konusunda sabit ber kadem olabilmektir. Zira sorumluluk duygusu ve sadakat olunca uzlaşma ve barış yolları zaten açık demektir. Az önce ifade etmiş olduğumuz gibi sadakat yitimi varsa gönül kapısı da başka arayışlara, başka maceralara açık demektir. Olayın en tehlikeli yönü budur. Çiftler ne olursa olsun buna mahâl vermemelidir. Fakat eğer gerçek manada sevgi yitimi varsa yeni gönül ilişkilerine yelken açmaktansa medenice boşanma yoluna gidilmelidir. Boşanana kadar asıl olan yine sadakattir. Boşanmadan böyle bir mecraya girmek sadece sadakatsizlik değil aynı zamanda namusun pazarlanmasıdır. Zira o namus henüz boşanmadığınız eşinize de aittir. Böylesi durumlarda bayan sadece kendi namusuna değil eşinin ve (her iki taraf) tüm ailesinin namusuna ihanet etmektedir. Bu tür gayri ahlâkî ilişkiler soysuz ve pespaye insaların işidir. En yüz kızartıcı çirkinlikte bir iştir ve bir zaman diliminin değil tüm hayatın lekelenmesi ve kirletilmesidir. Hatta dinî rivayetlerde ihanet edenin mürted olduğu geçmekte. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.a) “Aldatan bizden değildir” diye buyurarak ihanetçinin akidevî anlamda durumunu ibraz etmektedir.

Bazı insanların böylesi bir çirkinliğe gark olduktan sonra vicdan yapıp intihar etmesi de bundandır. Aldatılan, ihanete uğrayan için ifade edecek olursak hiçbir onur sahibi insan buna tahammül edemez. Ederse bilin ki o kişi deyyustur. Eşi kendisine ihanet etti diye intihar eden erkekler var.  Öte yandan işlenen kadın cinayetlerini araştırın, kesinlikle büyük bir kısmı böylesi bir tutumun sonucu ortaya çıkmaktadır. Çünkü erkek böyle bir ilişkiyi öğrendiği an psikolojik olarak travma yaşaması ve cinnet geçirmesi olası bir durumdur. “Öfke aklı alır” sözü yerinde bir sözdür.

Zira bu coğrafya insanlarında aidiyet duygusu yoğunluğu ve ekstrem kıskançlık vardır. Bu aynı zamanda sosyolojik bir vakadır. Bu coğrafyanın erkeklerinin genlerinde bu temayül bulunmaktadır. En mülayim, en naif erkekte bile böylesi bir cinayet işleme potansiyeli vardır. Psikiyatristler de bu gerçeği teyit etmektedirler. İhanet öfke patlamasına neden olan en etkin faktördür. Zaten böyle olmasa bunca yoğunlukta cinayetler işlenmezdi. Şeriat elbette ki buna cevaz vermemektedir. Fakat şeriatı kaale almayan ve nefsanî temayüllerin esiri olan insanlar kendilerine malik olma gücünü kaybedince her türlü şiddeti işlemeye girişebilirler. Şu hâl de böylesi bir fecaate fırsat verilmemesi için diyeceğimiz o ki: “Boşan ve sonra ne halt işlersen işle, boşan ve sonra ne hâlin varsa gör veya en doğrusu boşan sonra git namusunla, haysiyet ve onurunla kimle evleneceksen evlen!” Din zaten bu duruma cevaz vermektedir. Hıristiyanlıkta boşanmaya cevaz vermeyen “Katolik nikahı” vardır. İslâm’da son çare olarak boşanma mubah görülmektedir. Fakat bazı nobran ve şiddete teşne erkekler var ki, boşandığı hâlde eşinin başka biri ile evlenmesine asla tahammül edememekte.. Bu psikiyatrik bir durumdur. Böyleleri yakın çevresi tarafından ikna edilerek en az birkaç seanslı psikiyatrik tedaviye ikna edilmelidir. Yoksa her an bir vukuat işleyebilirler. Böylesi hastalıklı ruh hâline sahip olanlar elektronik kelepçe gibi yöntemlerle ve daha başka polisiye tedbirlerle zapt-u rapt altına alınmalılar.

Yine bazıları var ki, eşlerine psikolojik zulümlerde bulunarak boşanmaya yanaşmamaktadırlar. “Ya benimsin, ya toprağın” mantığı ile hareket ederek ayrılmak isteyen eşine ölüm tehditlerinde bulunmaktadırlar. Hatta böylesi tavır içerisinde olanlar cinayet de işleyebilmektedirler. Bazı erkekler ayrılmış olduğu eşlerinin evlenmelerine karşı gelmelerinin bir başka gerekçeleri olmaktadır. Öyle ki, kızının velayeti ayrıldığı eşinde kalmıştır ve evleneceği yeni yuvasına kızını götürmesine karşı çıkmaktadır. Bazı kavga ve sürtüşmeler bu sebepten kaynaklanmaktadır. Zira kız çocuğu üvey babasına namahrem olmaktadır. Nitekim bizim toplumumuzda eşinin kızına musallat olan soysuz insanlara tanık olmaktayız. Böylesi bir endişe ile evlenmek isteyen eski eşinden kızının velayetini istemekte, olmayınca bu sefer iş cinayete kadar varmaktadır. Kısa bir süre önce bütün gazete ve televizyonlara yansıyan çok acı bir olaya tanık olmuştuk. Soysuz bir kişi yeni evlenmiş olduğu eşinin erişkin kızına tecavüz ediyor, sonra duyulacak korkusu ile kızı öldürüp ormana gömüyor. Bu olay meydana çıkınca maktul kızın annesi deniz sahiline gidip kayalardan aşağı kendini atarak intihar ediyor. Ne yazık ki buna benzer hadiseler çokça vuku bulmaktadır. Böylesi durumlarda velayet babaya verimeli fakat ya baba da sorunlu biri ise ne yapılmalı? Ebeveynler boşandığında genellikle olan çocuklara oluyor. Yetimhanelere verilen çocuklar bakıyorsunuz oralarda da kötü muamelelere maruz kalabiliyorlar.

Sonuç olarak evlenecek çiftler her şeyden önce kuracakları yuvayı sağlıklı bir zeminde ve sadakat içerisinde yürütebilecek liyakatte ve donanımda olmalılar. Evlilik oyun değildir, sorumluluk isteyen ve müteâl boyutu olan bir iş ortaklığıdır. Bu son derece hassasiyet ve ciddiyet isteyen bir konudur. Günümüzde evli insanların pek çoğunda liyakat eksikliği olduğu kanaatindeyiz. Bugün boşanma hadiselerinin ve aile facialarının yoğun bir şekilde artış göstermiş olması ne yazık ki bu erzurum escort savımızı haklı çıkarmaktadır. Şunu da ifade etmiş olalım ki seküler-agnostik ders müfredatının aile yapıları üzerinde negatif etkisi çok büyüktür. Batı’nın bize dayatmış olduğu “İstanbul Sözleşmesi” ile bu işler düzelmez.. Sadece ders müfredatlarımızda değil hayatın her alanında “Önce Ahlâk Ve Maneviyat” diyoruz.

Vesselam..

DİĞER YAZILARI Nedir Bu İran Düşmanlığınız? 01-01-1970 03:00 Yenileceksiniz Ve Cehenneme Sürüleceksiniz 01-01-1970 03:00 İslam Birliği Ve Şirk... 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi Ve Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çetenin İşgal Ve Tahakküm Alanı... 01-01-1970 03:00 BM Değil Ümmet Olarak Biz Suçluyuz... 01-01-1970 03:00 Hamas'ın Esirlere Yaptığı Muamele Peygamber Ahlakıdır... 01-01-1970 03:00 Canavar Siyonizm ve Canavar Batı Rejimleri 01-01-1970 03:00 Gazze'ye Sağır Olmak Katliama Ortak Olmaktır 01-01-1970 03:00 Mescid-i Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 İmanımızı Gözden Geçirmek... 01-01-1970 03:00 Devlet Yapılanması Kapsamında ve Hayatın Her Alanında İslam Bir Paket Programdır... 01-01-1970 03:00 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ve Bilmemiz Gerekenler... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Ve Hatırlattıkları... 01-01-1970 03:00 Kurbanın Hikmet Ve Felsefesi 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni'yi Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 Seçim Tartışmaları ve Bizim Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Seçimin Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyasi Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çete Yine Şaşırtmadı... 01-01-1970 03:00 Oruç'un Fayda Ve Hikmetleri... 01-01-1970 03:00 Sigaranın Zararları 01-01-1970 03:00 Depremde Ölenlerin Katili Kim... 01-01-1970 03:00 Depremin Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 ABD'nin Bitmeyen Entrikaları 01-01-1970 03:00 Hak Batıl Savaşında Kukla Charlie Hebdo ve Pİyon Rasmus Paludan... 01-01-1970 03:00 Charlie Hebro Çağdaş Kab Bin Eşref 01-01-1970 03:00 Çocuk Gelin Mevzusu... 01-01-1970 03:00 Terör Ve Kısas 01-01-1970 03:00 Atatürk'ün Son Meclis Konuşması İle İlgili Tartışmalar 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç'i Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 İran'da Yaşanan Olaylar ve Türkiye Kıyaslaması... 01-01-1970 03:00 T.C'nin Siyonist Çete İle İlişkileri 01-01-1970 03:00 Misyonumuz Evrensel Nitelikte Müesses Bir Nizam Kurmak Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz... 01-01-1970 03:00 Suriye ve Diğer Arap Ülkelerinin Filistin'e Bakışı... 01-01-1970 03:00 Takva Mücadeledir 01-01-1970 03:00 28 Şubat Darbesinin Hatırlattıkları.... 01-01-1970 03:00 Biz Neyin Derdindeyiz Suud Ve Avanesi Ne Yapıyor? 01-01-1970 03:00 Haya İmandandır... 01-01-1970 03:00 Merhamet İnsanın En Temel Hasleti Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz 01-01-1970 03:00 Azerbaycan ABD Ve Siyonist İsrail Kıskacında... 01-01-1970 03:00 Tarih Tekerrür Ediyor ve Taliban'lı Yeni Dönem 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Bosna Savaşı ve Srebrenica Katliamı... 01-01-1970 03:00 Ey Allah'ın Kulları Kardeş Olunuz... 01-01-1970 03:00 Ateşkes Filistin'i Unutturmamalı... 01-01-1970 03:00 Sicili Bozuk Ve Küstah ABD 01-01-1970 03:00 Erbakan'ı Tanımak 01-01-1970 03:00 Tarım Ve Ekolojik Sorunlarımız 01-01-1970 03:00 Sürdürülebilir Aile Yuvasının Ön Şartı İyi Geçimdir.. 01-01-1970 03:00 Batıl Ehlinin İslâm'a Ve Peygamberimiz'e Olan Düşmanlığı... 01-01-1970 03:00 İftira Dezenformasyon Ve Tezvirat Olguları Üzerinden İran Düşmanlığı.. 01-01-1970 03:00 Kısasta Hayat Vardır 01-01-1970 03:00 Kerbelâ Kıyamını Anlamak... 01-01-1970 03:00 Istanbul Sözleşmesi Mi, İslam Sözleşmesi Mi.... 01-01-1970 03:00 Bir Hukuk Skandalı Ve 22 Yıllık Hasret... 01-01-1970 03:00 Aile Mahremiyeti Üzerine 01-01-1970 03:00 Dünya Kudüs Günü Ve Asıl Mesele 01-01-1970 03:00 Oruç Ve Nefs Tezkiyesi.. 01-01-1970 03:00 Koronavirüs (Kovid-19) Hakkında... 01-01-1970 03:00 Mayın Eşeği Olmamak 01-01-1970 03:00 İslâm Devriminin 41'nci Yılı Muhasebesi 01-01-1970 03:00 İran'ın Suriye'de Ne İşi Var? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Evlilik Hayatını Bitiren Faktörler... 01-01-1970 03:00 Nikâh Akdi.. 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Maneviyat... 01-01-1970 03:00 Takva İslam’ı En İyi Şekilde Yaşamaktır 01-01-1970 03:00 Gürültü Kirliliği 01-01-1970 03:00 Ramazan Ayı Ve Oruç 01-01-1970 03:00 Tesettürün Cılkının Çıkarılması Ve Müstehcenliğin Yaygınlaşması Üzerine... 01-01-1970 03:00 Şer Ekseni 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi’nin 40. Yılı 01-01-1970 03:00 Nikâhta Keramet Vardır 01-01-1970 03:00 Uygurlu Müslüman Türklere Uygulanan Çin Zulmü 01-01-1970 03:00 Evliliğe Giden Yolda Kıskançlık... 01-01-1970 03:00 Unutulan Vecibe Emr-İ Maruf -Nehyi Münker Ve Nasihat.. 01-01-1970 03:00 Akraba Ve Komşuluk İlişkileri 01-01-1970 03:00 Art Niyet - Suizan Veya Önyargı 01-01-1970 03:00 Emin, Güvenilir Ve Nezaket Sahibi Olmak 01-01-1970 03:00 Gelin Ve Damat Mevzusu 01-01-1970 03:00 Yarınlar Bizim 01-01-1970 03:00 Siyonistlerin Kuklası Küstah Trump 01-01-1970 03:00 Evlilik Oyunu (!) 01-01-1970 03:00 Geçimsizlik Ve Boşanma Hadiseleri 01-01-1970 03:00 Anlamlı Ve Bir O Kadarda Stratejik Ziyaret... 01-01-1970 03:00 Evlilik Huzurun Teminatıdır… 01-01-1970 03:00 Evlilik İçin Mümeyyiz Olmak… 01-01-1970 03:00 Medeniyetimiz Ve Ufak Ayrıntılar 01-01-1970 03:00 Eşler Arasındaki Kıskançlık Ve Duygu Kontrolü... 01-01-1970 03:00 Sevgi Ve Aşk Üzerine Kısa Bir Analiz.... 01-01-1970 03:00 Farkındalık... 01-01-1970 03:00 Mesuliyet Hissi Ve Merhamet Duygusu.. 01-01-1970 03:00 İnsanı Ve Misyonunu Tanımak. 01-01-1970 03:00 Terör Ve Şiddetin Meşruiyeti Yoktur. 01-01-1970 03:00 Fethullah Gülen’in İnanç Ve Psikolojisi... 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’da Âşura Öncesi 01-01-1970 03:00 Azmettirici ABD Tetikçi FETÖ Destekçi NATO 01-01-1970 03:00 İşgalci Siyonist İsrail İle Anlaşmaya Hayır.. 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimine Bir Başka Açıdan Bakış... 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimi Hangi Amaca Matuf.. 01-01-1970 03:00 Sıbgatullah; Allah'ın Boyası.. 01-01-1970 03:00 Ramazan Ve Oruç 01-01-1970 03:00 İkra 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Manevîyat 01-01-1970 03:00 Edep 01-01-1970 03:00 Erbain Yürüyüşü 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’yi Anmak Bidat Mi? 01-01-1970 03:00 Kûr’ân Ve İmâm Hüseyin 01-01-1970 03:00 Üst Kimlik Manifestomuz.. 01-01-1970 03:00 Teberrâ Ve Tevellâ 01-01-1970 03:00 Uhuvvet Ve Tasavvuf 01-01-1970 03:00 Ümmet Birlikteliğinin Önündeki Engeller 01-01-1970 03:00 Diyalog Ve Uhuvvet'in Ön Şartları… 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı (2) 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı -1- 01-01-1970 03:00 Tevhid Selâm Terör Örgütü Mü? 01-01-1970 03:00