Emin, Güvenilir Ve Nezaket Sahibi Olmak

Hazım Koral

10-05-2018 18:34

"Din ahlâktır" prensibinden mütevellit Müslüman bireyin en belirgin sıfatlarından biri de "nezaket" sahibi olmasıdır. Hatta bu sıfat Müslüman kişinin olmazsa olmazıdır. Nasıl ki "emin" sıfatı Müslüman şahsiyetin bir yansıması ise "nezaket" olgusu da bir mü'minin ayrılmaz parçası olmalıdır. Elbette ki bu güzel haslet ailede kazanılır. Her ev bir okuldur. Ailedeki yerleşik görgü kuralları, daha doğrusu ailenin yaşam biçimi ders müfredatıdır. Şahsiyet ve kişilik aile içi yaşam biçimine göre şekillenir.

Fıtrî bir duygu olarak istisnasız her birey aile yaşamının huzur ve mutluluk içerisinde sürmesini ister. Bunun ön koşulu kesinlikle nezakettir. Aile bireyleri birbirine karşı sevgi ve saygıda kusur etmeme hususunda azamî derecece gayret sarf ediyorsa mutlaka bunun sonucunu göreceklerdir. Şu hâlde Müslüman aileler evlerinde huzur ve mutluluğu teminat altına almak istiyorlarsa mutlaka nezaket kuralkarına riayet etmelidirler. Bu kurallara riayet etmek öncelikli olarak eşlerin ödevidir. Hatta ilk önce evin reisi bu kurala uymalıdır.

Neden reis? Çünkü toplumumuzda en çok istismar edilen ve hatta sık sık şiddete maruz kalan kadınlar olduğu için. Bir şekilde bu işi en çok ihlâl eden koca olmaktadır. Evin erkeği Nisâ Sûresi'nin 34'ncü ayetindeki sorumluluğunu asla bir baskı unsuruna dönüştürmemelidir. Ayette geçen "Kavvamuna elen nisa" vurgusu, kişinin eşine şefkât ve merhamet kanatlarını gererek onu güvenlik içerisinde barındırması anlamına gelmektedir. Onun üzerine gestapo kesilmesi değil, ona nezaketle davranmasıdır asıl olan..

Biraz açacak olursak, bir mü'min şahsiyet öncelikli olarak riayet etmesi gereken ve hatta kişiliğinin ayrılmaz bir parçası haline getirmesi gereken nezaketle ilgili en önemli iki haslet "ses tonunu yükseltmemek" ve "kızgın bakmamak".. "Başarabilene aşkolsun" dediğinizi duyar gibiyim. Oysa Yüce Rabbimiz bizden bunu talep etmektedir. Kûr'ânî tabirle şu da bir hakikat ki Allah Teâlâ kullarına kaldıramıyacakları yükü yüklemez. (Bkz: Bakara:286) Şu hâlde Rabbimiz'in buyrukları başarılamayacak bir talep değil. Yeter ki bunları "davranış kalıbı" hâline getirmiş olalım.

Ses tonunun yükseltilmemesi, insanlara bağırıp çağırılmaması ile ilgili ilâhî hükmü Lokman aleyhisselamın oğluna nasihatinde görüyoruz: "Tutum, davranış ve yürüyüşünde dengeli ol. Sesini alçaltarak nazik ve kibar bir tarzda konuş. Doğrusu seslerin en çirkini eşeklerin sesidir." (Lokmân:19) Bir başka ayet-i kerimede, "İnsanlara güzel söz söyleyin" (Bakara:83) diye buyrulmaktadır. Nezaket sahibi olmanın ön koşuludur insanlarla nazik ve kibar konuşup güzel söz söylemek. Velev ki muhatabınız eşiniz ve çocuklarınız olsa da.. Zira Allah Teâlâ'nın hükmü umuma şamildir. Bu ilâhî hüküm herkes için caridir. Bu işin bir tek istisnası vardır  o da ayette şöyle belirtilmektedir: "Zulme uğrayanlar müstesna" (Nisâ:148)

Demek ki, zulüm ve bir haksızlık söz konusu olduğunda Allah Teâlâ bile kulunu mazur görüyor. Hatta bu medenî itiraz hakkı bazen zorunluk olabilmektedir. Zira Rabbimiz her insanı "hür" yaratmıştır. Eşi de olsa, çocuğu da olsa ona zulmedemez, ona kızgın bakamaz, ona eziyet edemez, onunla incitici konuşamaz, ona şiddet uygulayamaz. Hatta ayette belirtildiği üzere ona bağırıp çağıramaz ve surat ekşitemez. Zira bağırıp çağırmak, kızgın bakmak ve hatta surat ekşitmek psikolojik terördür. Bu bir insanlık suçudur. Bu zulmü önlemek maksadıyla Avrupa'da "mobbing suçu" diye yeni yeni yasalar çıkartılmaktadır. Oysa yüce dinimiz İslâm 1400 yıl önce koyduğu evrensel kurallarla nezaket dışı davranışları suç unsuru olarak telakki etmektedir.

Ayrıca diyebiliriz ki, aziz İslâm dini diğer canlılara ve tabiata karşı hırçın ve hoyratça davranmayı da men etmektedir. Yüce dinimiz hayvanlara da merhametli davranmamızı emretmektedir. Hâkezâ, tabiata karşı da aynı hassasiyeti göstermemiz emredilmektedir. "Karınca incitmez" sıfatı Müslüman bireyin en belirgin özelliğidir. Velâyet Şahı İmâm Ali (a.s) buyuruyor ki: "Bütün dünyanın bana verilmesine mukabil, benden bir karıncanın ağzındaki yarım arpa tanesini almamı isteseler bu zulmü asla yapmam."  İşte bir Müslüman için ne mükemmel bir ölçü. Her Müslüman birey böylesi bir hassasiyet sahibi olmalı ve asla zulme sebebiyet vermemeli ve zulme aracı olmamalıdır. Kısacası bir mü'min asla zulme tevessül etmemeli ve zalimlere de meyletmemelidir. (Bkz: Hud:113) Yine İmâm Ali (a.s) buyuruyor ki: "Bin kere zulme uğrasanda bir kez olsun zalim olma." Yani defalarca zulme ve haksızlığa uğrasan da bunu bertaraf etmek için sakın haddi aşma, zalim pozisyonuna düşme. Zira, "Allah haddi aşanları ve zalimleri sevmez." (Bakara:190; Âl-i İmrân:57)

Bir başka ayet-i kerimede Rabbimiz biz Müslümanlara toplumsal dirliği ve sosyal huzuru sağlama adına affedici olmamızı salık vermektedir: "Bir kötülüğün cezası onun misli kadardır. Fakat kim affeder ve ıslah ederse artık onun mükâfatı Allah'a aittir. Muhakkak ki Allah zalimleri sevmez." (Şûrâ:40) Affedici olmak hem pisikolojik olarak, hem Allah Teâlâ nezdinde gerçekten büyük bir kazanımdır. Nezaket ve hoşgörü sahibi insanlar ancak affedici olurlar. Bu nedenledir ki, bir mü'min her şeyden önce nezaket sahibi olmaya çalışmalıdır. Şu da bir gerçek ki, nezaket olgusu asil insanlarda vardır. Bu da Allah vergisi bir haslettir."İzzet ve şeref Allah'ın, O'nun Resûlü'nün ve mü'minlerindir." (Munâfikûn:8)

Hiç kuşkusuz,  nezaketini yitiren kişi aynı zamanda izzet ve asaletini de yitirmiş demektir. Kabalık ve hodgâmlık en çirkin davranış biçimidir. "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokmân:18) Gerek aile içerisinde, gerek sosyal çevrede sevilmeyen ve saygı duyulmayanlar kaba ve bön kişilerdir. Böylelerini Allah Teâlâ sevmemektedir. Nezaket sahibi bir insanı ise Allah ta sever, kul da sever ve herkes ona saygı gösterir.

Yazımızın başında nezaket ve görgü kuralları evde öğrenilir demiştik. Şu hâlde ebeveynler her şeyden önce hem hâl ve hem kâl dili ile çocuklarına nezaketli ve kibar olmayı öğretmelidir. Ebeveynler öncelikli olarak çocuklarına iyi bir "rol-model" olmalılar. Zira çocukların kişiliği anne-babayı taklitle başlar. Çocuk ebeveynde neyi görür, neyi öğrenirse sosyal hayata onu yansıtır. "Ön teker nerden giderse, arka teker peşinden gider." Veya "Armut dibine düşer" sözü bu durumlar için söylenmiş ata sözleridir. Çocuklar ebeveynlerin prototipleridirler.

İmâm Câfer Sadık (a.s) nezaketli olmanın temel prensibini şu veciz söz ile açıklıyor: "Güzel ahlâk: Yumuşak huylu olman, güzel ve edepli konuşman ve kardeşine güler yüzlü davranmandır."

Bir özlü sözde ifade edildiği gibi "Kişi dilinin altında gizlidir." Münafıklar hariç genel olarak konuşma üslubu kişinin karakterini yansıtmaktadır. Ayrıca konuşulan ve iştigal edilen konular da sahibi için ipuçları verir. İmâm Ali (a.s) buyuruyor ki: "Özü doğru olanın, sözü de doğru olur." Evet, bu bir kişilik ve tîynet meselesidir. Bir başka özlü sözde şöyle buyrulmaktadır: "Kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde." Tutum, davranış, söz ve yapıp edilenler şahsiyet ve kişiliğin aynasıdır. İyi insandan iyilikler sadır olur, kötü kişiden kötülük.. Bunun aksi ise sadece istisnadır. Asıl olan sözde ve eylemde sabit ber kadem olabilmektir. Zira dengesiz ve haddini bilmeyen insanlar emin ve nezaket sahibi olamazlar. Onlardan her an edep ve nezaket dışı davranış sadır olabilir.

Edep, haya ve haddini bilmek en önemli nezaket kurallarıdır. Edep güzel ahlâktır. Güzel ahlâkın ilk yansıması ise haya ve nezaket sahibi olmaktır. Müslüman bu hasletleri taşıyan kişidir. Bu güzel hasletler aile ortamında ve küçük yaşta kazanılır. "Bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur" sözü bu bağlamda doğru ve yerindedir. "Can çıkar huy çıkmaz" sözü menfî anlamda söylenmiş olsa da bu müspet anlamda da doğru ve yerindedir. Nezaketle ilgili hasletleri huy edinmek bağımlılık yapar. Elbette ki, böylesi bir bağımlılık ahlâksal mükemmelliktir. Bu ise sabır ve metanet olgularıyla elde edilir. Biz buna kombine ve mütemmim hasletler de diyebiliriz. Biri olmazsa diğeri de olmaz. Örneğin sabırsız kişi nezaket sahibi olamaz. Bir başka örnek, edep olmayanda nezaket de olmaz. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Şu hâlde nezaket erdemli olmanın en belirgin örneğidir.

Medya vasıtasıyla veya çevremizde bir takım şiddet okaylarına sıkça tanık olmaktayız. Şiddet ve kreminal olayların bu kadar yoğunlukta olması, insanların birbirlerine tahammül edememesi ve en ufak bir anlaşmazlığın şiddete baş vurularak çözümlemeye kalkışılması gazetelerde "Toplumsal Cinnet Geçiriyoruz" diye manşetler atılmasına vesile olmaktadır. Bütün bu şiddet olaylarının en aslî tetikleyici unsuru nezaket eksikliğidir. Nezaketin olmadığı yerde kabalık ve tahammülsüzlük vardır. Böyle bir ortamda insanlar sorunlarını primitif-ilkel yöntemlere başvurarak çözümlemeye kalkar. Bu tutum cözüm değil çözümsüzlük üretir ve büyük pişmanlıkları beraberinde getirir.

Bu satırlar yazarken medya bir gün içerisinde işlenen dört ayrı cinayeti haber konusu yapmakla meşguldü. En ilginçi ise bir profesör bir doçentin boğazını keserek işlemiş olduğu cinayetti. Akil insan olarak tanımlanan ve toplumun her kesiminden saygı ve hürmet gören profesörler bile böylesi cinayetler işleyebiliyorsa varın o toplumun hâlini siz düşünün. Bu durum toplumsal cinnet değil de nedir? Gün geçmiyor ki medya vasıtasıyla insanlık dışı cinayet olaylarına tanık olmayalım. Toplumumuz büyük bir nezaket yitimi yaşamaktadır. Nezaketten, maneviyattan, incelik ve kibarlıktan mahrum bir toplumda asla merhamete yer yoktur. Zira nezaket merhametin, yani yufka yürekliliğin bir tezahürüdür.

İnsanlar her şeyden önce merhametli ve yufka yürekli olmalılar ki, nezaket sahibi olsunlar. Allah Teâlâ'nın en belirgin sıfatlarından biri de merhamet sahibi olmasıdır. Evet, Yüce Rabbimiz sonsuz merhamet sahibidir. Hiç kuşkusuz, Allah Teâlâ bu sıfatı kullarında da görmek istemektedir. Müslüman kişi merhamet sahibi olmalı ki bunun tezahürü olan nezaketi de kuşanmış olsun. İmâm Muhammed Bâkır (a.s) şefkât ve merhamet duygusunun imânın tezahürü olduğunu söylemektedir: "Kimin payına şefkât duygusu düşmüşse, onun payına iman düşmüştür."

“Hayat iman ve mücadeledir" ifadesi yerinde söylenmiş bir sözdür. En büyük uğraş ise nefs tezkiyesidir. Tezkiye edilip arındırılmış bir nefs hiç kuşkusuz nezaketin doruğuna ulaşmış demektir. Zira nefsini tezkiye edip zapt-ı rapt altına almış kişi bencillik ve hodgâmlık duygularından sıyrılıp mütevazılığın, centilmenliğin, halim -selim olmanın zirvesine ulaşmış demektir. Bu tür insanlardan kaba tutum, incitici söz ve şiddet gibi davranış beklenmez. Bunlar "emin" ve "güvenilir" insanlardır, nezaket sahibi ve kibardırlar. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz'in (s.a.a) ve Ehl-i Beyt imâmlarımızın en belirgin yönleri "emin" ve "nezaket sahibi" olmalarıydı. Onların örnekliği biz Müslümanlar için en güzel miyardır. Ne mutlu bu güzel ölçüye talip olanlara...

 "Akıl gibi servet, iyi huy gibi dost, edep gibi miras ve ilim gibi şeref olmaz." İmam Ali

 

DİĞER YAZILARI Nedir Bu İran Düşmanlığınız? 01-01-1970 03:00 Yenileceksiniz Ve Cehenneme Sürüleceksiniz 01-01-1970 03:00 İslam Birliği Ve Şirk... 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi Ve Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çetenin İşgal Ve Tahakküm Alanı... 01-01-1970 03:00 BM Değil Ümmet Olarak Biz Suçluyuz... 01-01-1970 03:00 Hamas'ın Esirlere Yaptığı Muamele Peygamber Ahlakıdır... 01-01-1970 03:00 Canavar Siyonizm ve Canavar Batı Rejimleri 01-01-1970 03:00 Gazze'ye Sağır Olmak Katliama Ortak Olmaktır 01-01-1970 03:00 Mescid-i Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 İmanımızı Gözden Geçirmek... 01-01-1970 03:00 Devlet Yapılanması Kapsamında ve Hayatın Her Alanında İslam Bir Paket Programdır... 01-01-1970 03:00 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ve Bilmemiz Gerekenler... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Ve Hatırlattıkları... 01-01-1970 03:00 Kurbanın Hikmet Ve Felsefesi 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni'yi Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 Seçim Tartışmaları ve Bizim Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Seçimin Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyasi Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çete Yine Şaşırtmadı... 01-01-1970 03:00 Oruç'un Fayda Ve Hikmetleri... 01-01-1970 03:00 Sigaranın Zararları 01-01-1970 03:00 Depremde Ölenlerin Katili Kim... 01-01-1970 03:00 Depremin Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 ABD'nin Bitmeyen Entrikaları 01-01-1970 03:00 Hak Batıl Savaşında Kukla Charlie Hebdo ve Pİyon Rasmus Paludan... 01-01-1970 03:00 Charlie Hebro Çağdaş Kab Bin Eşref 01-01-1970 03:00 Çocuk Gelin Mevzusu... 01-01-1970 03:00 Terör Ve Kısas 01-01-1970 03:00 Atatürk'ün Son Meclis Konuşması İle İlgili Tartışmalar 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç'i Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 İran'da Yaşanan Olaylar ve Türkiye Kıyaslaması... 01-01-1970 03:00 T.C'nin Siyonist Çete İle İlişkileri 01-01-1970 03:00 Misyonumuz Evrensel Nitelikte Müesses Bir Nizam Kurmak Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz... 01-01-1970 03:00 Suriye ve Diğer Arap Ülkelerinin Filistin'e Bakışı... 01-01-1970 03:00 Takva Mücadeledir 01-01-1970 03:00 28 Şubat Darbesinin Hatırlattıkları.... 01-01-1970 03:00 Biz Neyin Derdindeyiz Suud Ve Avanesi Ne Yapıyor? 01-01-1970 03:00 Haya İmandandır... 01-01-1970 03:00 Merhamet İnsanın En Temel Hasleti Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz 01-01-1970 03:00 Azerbaycan ABD Ve Siyonist İsrail Kıskacında... 01-01-1970 03:00 Tarih Tekerrür Ediyor ve Taliban'lı Yeni Dönem 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Bosna Savaşı ve Srebrenica Katliamı... 01-01-1970 03:00 Ey Allah'ın Kulları Kardeş Olunuz... 01-01-1970 03:00 Ateşkes Filistin'i Unutturmamalı... 01-01-1970 03:00 Sicili Bozuk Ve Küstah ABD 01-01-1970 03:00 Erbakan'ı Tanımak 01-01-1970 03:00 Tarım Ve Ekolojik Sorunlarımız 01-01-1970 03:00 Sürdürülebilir Aile Yuvasının Ön Şartı İyi Geçimdir.. 01-01-1970 03:00 Batıl Ehlinin İslâm'a Ve Peygamberimiz'e Olan Düşmanlığı... 01-01-1970 03:00 İftira Dezenformasyon Ve Tezvirat Olguları Üzerinden İran Düşmanlığı.. 01-01-1970 03:00 Kısasta Hayat Vardır 01-01-1970 03:00 Kerbelâ Kıyamını Anlamak... 01-01-1970 03:00 Istanbul Sözleşmesi Mi, İslam Sözleşmesi Mi.... 01-01-1970 03:00 Bir Hukuk Skandalı Ve 22 Yıllık Hasret... 01-01-1970 03:00 Aile Mahremiyeti Üzerine 01-01-1970 03:00 Dünya Kudüs Günü Ve Asıl Mesele 01-01-1970 03:00 Oruç Ve Nefs Tezkiyesi.. 01-01-1970 03:00 Koronavirüs (Kovid-19) Hakkında... 01-01-1970 03:00 Mayın Eşeği Olmamak 01-01-1970 03:00 İslâm Devriminin 41'nci Yılı Muhasebesi 01-01-1970 03:00 İran'ın Suriye'de Ne İşi Var? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Evlilik Hayatını Bitiren Faktörler... 01-01-1970 03:00 Nikâh Akdi.. 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Maneviyat... 01-01-1970 03:00 Takva İslam’ı En İyi Şekilde Yaşamaktır 01-01-1970 03:00 Gürültü Kirliliği 01-01-1970 03:00 Ramazan Ayı Ve Oruç 01-01-1970 03:00 Tesettürün Cılkının Çıkarılması Ve Müstehcenliğin Yaygınlaşması Üzerine... 01-01-1970 03:00 Şer Ekseni 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi’nin 40. Yılı 01-01-1970 03:00 Nikâhta Keramet Vardır 01-01-1970 03:00 Uygurlu Müslüman Türklere Uygulanan Çin Zulmü 01-01-1970 03:00 Evliliğe Giden Yolda Kıskançlık... 01-01-1970 03:00 Unutulan Vecibe Emr-İ Maruf -Nehyi Münker Ve Nasihat.. 01-01-1970 03:00 Akraba Ve Komşuluk İlişkileri 01-01-1970 03:00 Art Niyet - Suizan Veya Önyargı 01-01-1970 03:00 Gelin Ve Damat Mevzusu 01-01-1970 03:00 Yarınlar Bizim 01-01-1970 03:00 Siyonistlerin Kuklası Küstah Trump 01-01-1970 03:00 Evlilik Oyunu (!) 01-01-1970 03:00 Geçimsizlik Ve Boşanma Hadiseleri 01-01-1970 03:00 Anlamlı Ve Bir O Kadarda Stratejik Ziyaret... 01-01-1970 03:00 Evlilik Huzurun Teminatıdır… 01-01-1970 03:00 Evlilik İçin Mümeyyiz Olmak… 01-01-1970 03:00 Medeniyetimiz Ve Ufak Ayrıntılar 01-01-1970 03:00 Eşler Arasındaki Kıskançlık Ve Duygu Kontrolü... 01-01-1970 03:00 Sevgi Ve Aşk Üzerine Kısa Bir Analiz.... 01-01-1970 03:00 Farkındalık... 01-01-1970 03:00 Mesuliyet Hissi Ve Merhamet Duygusu.. 01-01-1970 03:00 İnsanı Ve Misyonunu Tanımak. 01-01-1970 03:00 Terör Ve Şiddetin Meşruiyeti Yoktur. 01-01-1970 03:00 Fethullah Gülen’in İnanç Ve Psikolojisi... 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’da Âşura Öncesi 01-01-1970 03:00 Azmettirici ABD Tetikçi FETÖ Destekçi NATO 01-01-1970 03:00 İşgalci Siyonist İsrail İle Anlaşmaya Hayır.. 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimine Bir Başka Açıdan Bakış... 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimi Hangi Amaca Matuf.. 01-01-1970 03:00 Sıbgatullah; Allah'ın Boyası.. 01-01-1970 03:00 Ramazan Ve Oruç 01-01-1970 03:00 İkra 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Manevîyat 01-01-1970 03:00 Edep 01-01-1970 03:00 Erbain Yürüyüşü 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’yi Anmak Bidat Mi? 01-01-1970 03:00 Kûr’ân Ve İmâm Hüseyin 01-01-1970 03:00 Üst Kimlik Manifestomuz.. 01-01-1970 03:00 Teberrâ Ve Tevellâ 01-01-1970 03:00 Uhuvvet Ve Tasavvuf 01-01-1970 03:00 Ümmet Birlikteliğinin Önündeki Engeller 01-01-1970 03:00 Diyalog Ve Uhuvvet'in Ön Şartları… 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı (2) 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı -1- 01-01-1970 03:00 Tevhid Selâm Terör Örgütü Mü? 01-01-1970 03:00