Atatürk'ün Son Meclis Konuşması İle İlgili Tartışmalar

Hazım Koral

10-11-2022 13:09

Mustafa Kemal'in 1937 yılındaki son meclis konuşmasında laik rejimin yönetim şekliyle ilgili sarf ettiği sözler dün olduğu gibi bugün de polemik ve tartışma konusu yapılmaktadır. Özellikle sosyal medya üzerinden bu tartışmalar yoğun bir şekilde sürdürülmektedir.

Atatürk'ün tartışma konusu yapılan konuşmasındaki bölüm şu: "Bizim devlet idaresindeki ana programımız Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipleri gökten indiği 'sanılan' kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

Bir kısım insanlar Atatürk'ün sarf etmiş olduğu bu sözlerle din değerlerine reddiyede bulunmadığını ve dolayısıyla Atatürk'ün din düşmanı olmadığını iddia etmektedir. Kimileri de bu konuşması ile Atatürk'ün çok açık bir şekilde dinî değerleri reddettiğini ve kullandığı "sanılan" ifadesiyle dine inanmadığını iddia etmektedirler. Yani "sanılan" kelimesi olanın olmadığını varsaymak, kabul etmemek anlamındadır. Bir başka ifadeyle, sadece Müslümanlar değil, Hıristiyan ve Yahudiler de dahil olmak üzere milyarlarca insan kutsal kitapların Allah'tan geldiğine, gaipten/gökten indiğine inanmaktadır; buna rağmen Atatürk, "inanılan" demek yerine "sanılan" kelimesini kullanmakla inancın dayanaksız olduğunu düşündüğünü kapalı (aslında meseleye vukufiyeti olan için açık) olarak vurguluyor. Aynı şekilde "Dogma" sözcüğünü kullanmakla "değişmez" anlamının içi boş olduğuna vurgu yapıyor.

"Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz'' sözü tamamen seküler yani laik mantığın ürünüdür. Aynı şekilde "Kitaplar" demekle elbette ki kutsal kitapları kastettiği açık. Atatürk inancını söylemiş ve icraatlarıyla bunu ispatlamış kişidir.

Aslında Atatürk'ün bu sözleri tartışma konusu yapılmamalı. Zira "Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz" darb-ı meselinden yola çıkarak Atatürk'ün yapmış olduğu uygulamalara bakmak yeterlidir. Atatürk, devletin idare şeklinden söz ederken Cumhuriyet Halk Partisi programına atıfta bulunuyor ve "Bizim devlet idaresindeki ana programımız Cumhuriyet Halk Partisi programıdır." diyor. Altı okla sembolize edilen CHP'nin devlet idaresindeki prensiplerinden biri olan ve Anayasa'da "değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez" laiklik ilkesi gereği dinî kurallar yönetim işinden uzaklaştırılmış. Atatürk yapmış olduğu bu icraatını şu şekilde gerekçelendiriyor:

"Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz." Elbette cümlede geçen "hayattan almış bulunuyoruz" ifadesinden kasıt Avrupa ülkeleridir. Zira mutlak adaletin teminatı olan "İslâm Hukuku" yürürlükten kaldırılmış yerine bizim toplumumuzun yapısına uymayan ve aidiyet değerlerimize tezat olan "İtalyan Ceza Hukuku" konulmuş. Kutsal aile yuvasının yegâne teminatı olan "İslâm Aile Hukuku" lağv edilmiş, yerine aile yuvalarının dağılmasına zemin hazırlayan "İsviçre Aile Hukuku" getirilmiş. Ayrıca "kılık - kıyafet kanunu" ile müstehcenliğe teşvik yapılmış. (Bugün gelinen nokta malumunuz.) Öte yandan, faiz ve sömürü düzenini men eden "İslâm İktisat Hukuku" ilga edilip yerine faiz ve sömürü sistemini ön gören, fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapan "Alman Ticaret Hukuku" devreye sokulmuş. Bilim, kültür ve kişilik gelişimi adına, ahlâk ve yüce erdemleri kuşandıran ve bu şekilde gelecek nesiller için teminat olan "İslâm Eğitim Sistemi" kaldırılıp yerine akidemize tezat ve imândan men eden agnostik ders müfredatı olan "İngiltere Eğitim Sistemi" ikâme edilmiş. Ayrıca Kûr'ân alfabesini yasaklayıp yerine Latin alfabesi konmuş. O yıllarda, köy yerlerinde, samanlıklarda gizli gizli çocuklara Kûr'ân alfabesi öğretilirmiş. Böyle bir esnada cami imâmı köye baskın yapan jandarma tarafından yakalanırsa karakola götürüp tartaklanıp dövülür, sonra da "cürmü meşhud" (büyük bir suç işlemiş (!) olarak inkilap yasalarına muhalefetten mahkum ediledilirmiş. (Allah aşkına, böylesine bir din düşmanlığının tevili mi olurmuş?) O yıllarda maliye bakanlığı ve başbakanlık yapmış olan din düşmanı Şükrü Saracoğlu diyor ki: "Dinin tesirinden kurtulmak için 30 yıla daha ihtiyacımız var." Demek ki yapılan despotik baskılarla güdülen amaç buymuş. Tevekkeli, dinin tesirinden kurtulmak için Kûr'ân alfabesini yasaklayıp bir gecede halkımızı okur-yazar olmayan/cahil bir tabaka hâline getirdiler. O yıllarda iki kez milletvekiliği yapmış olan Kemalettin Kamu yüce dinimizi tahfif ve tahkir ederek diyor ki: "Ne örümcek, ne yosun. Ne mucize, ne afsun. Kâbe Arabın olsun bize Çankaya yeter." İşte o yıllarda laik kadroların Müslümanlığa ve İslâmiyete böylesine bir düşmanlığı söz konusuydu. Kendileri dinsiz ve din düşmanı olduğu gibi halkımızı da kendilerine benzetmek için olmadık baskılar uyguluyorlardı. Propagandaları ise işin cabasıydı. Büyük bir laik propagandist olan Halide Edip Adıvar diyor ki: "Öyle bir din istemem Arap felsefesinden bana bir din yarat Türk'ün nefesinden."

Şimdi bütün bu yapılanlar ortada iken ve Müslüman bir toplumun yüz yıldan beri dinden men eden seküler ilke ve kanunlarla yönetilmesi sonucu yaşanan inanç ve ahlâk erozyonu ile (gelinen nokta itibariyle) her şey ayan - beyan ortada iken daha neyin tartışması yapılmaktadır? Kimi temize çıkarmaya çalışıyorlar? Buna gerek var mı? Olan olmuş. Atatürk laiklik ilkesi ile Müslüman bir toplumu muasır medeniyetler seviyesine taşımak istedi fakat gelinen destinasyon ortada. Ne ileri  teknolojide, ne bilimsel kalkınmada; ne medeniyet, ne görgü, ne ahlâk bağlamında ve ne de hedeflenen anlamda çağdaş uygarlık düzeyine ulaşamadık. Zira adres, yazılım ve uygulama yanlıştı. Bizi biz yapacak değerler İslâm'ın hayat bahşeden prensipleriydi. Madem ki toplumumuz gelişim ve aydınlanma adına dizayn edilmek istendi, madem ki yeni bir formatla bu rejimin ismini "cumhuriyet" koydular. O hâlde sormuş olalım: Halkın aidiyet değerleri hiçe sayılarak nasıl cumhuriyet kurulur? "Halka rağmen halk için" hiç olur mu? Böyle bir rejimin adı cumhuriyet değil, tepeden inmeci despotizmdir. Kısacası dik âlâ bir diktatörlüktür.

Bakınız, cumhuriyet adına değil, laiklik adına İsâmî prensipler yürürlükten kaldırıldı, yerine Batı'nın ilke ve prensipleri konuldu. Olayın bir de şu boyutu var. Kûr'ân-ı Kerim'in birçok ayetinde belirtildiği üzere Allah Teâlâ biz Müslümanlara İslâm hukukuna mütenasip bir müesses nizam "varsa korumamızı, yoksa tesis etmemizi" emretmektedir. "Yeryüzünde adaleti kaim kılmanız için Kûr'ân'ı ve mizanı indirdik." (Hadid: 25) Bu sorumluluk aynı zamanda ümmet için "ibadî" bir vecibedir. Bunun dışındaki sistem ve beşeri ideolojileri reddetmemiz yine imânımızın gereğidir. Böyle bir sorumluluk karşısında biz olaya bigâne ve ilgisiz kalamayız. "Biz siyasetle iştigal etmiyelim, siyaset istismara müsait ve kirli bir iştir, isteyen gelsin bizi istediği gibi ve istediği kanunlarla yönetsin" diyemeyiz. Bunu akidemiz bize müsaade etmemektedir. İslâm temizdir, İslâm nezihtir, biz temiz ve nezih olana talip olmalıyız ve nezih ile temiz olanı tesis etmeye çabalamalıyız. (Al-i İmrân: 110)

Şimdi birileri kalkıp "Atatürk dinsiz veya din düşmanı değildi" derken, birçok insanlarımız ise  "Atatürk laiklik ilkesi gereği dinî kuralları, din hukukunu yürürlükten kaldırdı, bunu yapan kişi elbette ki dine olan saygısından dolayı değil, dine olan inançsızlığından, dine olan düşmanlığından yaptı" diyorlar.

Bazıları da "laiklik prensibini dine olan saygısından yürürlüğe koydu" diyor. Bunu diyenlerin gerekçeleri ise, "bünyesinde kirliliği barındıran siyasete yüce dinimizin alet edilmesini önlemek için din - devlet işini birbirinden ayırmış" diyor. Bir kesim insanlarımız da bu sava karşılık, "doktorluk mesleği istismar edilse biz tıp eğitim ve mesleğini yürürlükten kaldırabilir miyiz?" diyor. Bu siyasette de olsa bir işte istismar varsa, istismar eden cezalandırılıp o işten men edilmeli. Adama sormazlar mı, "İslâm hukukunu yürürlükten kaldırdınız peki şimdi siyasette istismar veya rant-çıkar elde etmek için görevini kötüye kullanan yok mu?

Kısacası gerekçesi ne olursa olsun Allah Teâlâ'nın hayat bahşeden, hayatı teminat altına alan, huzurun, güvenin ve mutlak adaletin teminatı olan evrensel hukuk kuralları ilga edilmemeliydi. Bizim sorumluluğumuz, "varsa korumak, yoksa ikâme etmek"tir. Bir Müslümanlar için bunun aksi asla düşünülemez.

Bakınız, bu tartışmalarla bir yere varılmaz. Olan olmuş. Atatürk köhnemiş ve laçkalaşmış olan saltanat rejimi Osmanlı'nın son durumlarından yola çıkarak "reddi miras" yapmış. Eşyanın tabiatı boşluk kabul etmez, doğal olarak zihni seleksiyon içerisinde gelişen böylesi bir inancın gereği bu sefer Osmanlı nezdinde dinle arasına mesafe koymuş ve laiklik ilkesiyle din hükümlerini yürürlükten kaldırmış. Bunlar olmuş şimdi asıl önemli olan yukarıda da söz konusu ettiğimiz gibi biz Müslümanlar toplumsal düzenimizin tanzimine ilişkin sorumluluğumuzu hatırlamalı ve gereğini yapmak için çabalamalıyız. Merhum Erbakan Hocamız diyor ki: "Hangi cemaatten, hangi tarikattan, hangi mezhepten olursan ol eğer adil düzen için, İslâm birliği için ve İslâm'ın hakimiyeti için mücadele etmiyorsan beş para etmezsin." İşte bütün mesele bu.

Vesselâm...  

DİĞER YAZILARI Nedir Bu İran Düşmanlığınız? 01-01-1970 03:00 Yenileceksiniz Ve Cehenneme Sürüleceksiniz 01-01-1970 03:00 İslam Birliği Ve Şirk... 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi Ve Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çetenin İşgal Ve Tahakküm Alanı... 01-01-1970 03:00 BM Değil Ümmet Olarak Biz Suçluyuz... 01-01-1970 03:00 Hamas'ın Esirlere Yaptığı Muamele Peygamber Ahlakıdır... 01-01-1970 03:00 Canavar Siyonizm ve Canavar Batı Rejimleri 01-01-1970 03:00 Gazze'ye Sağır Olmak Katliama Ortak Olmaktır 01-01-1970 03:00 Mescid-i Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 İmanımızı Gözden Geçirmek... 01-01-1970 03:00 Devlet Yapılanması Kapsamında ve Hayatın Her Alanında İslam Bir Paket Programdır... 01-01-1970 03:00 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ve Bilmemiz Gerekenler... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Ve Hatırlattıkları... 01-01-1970 03:00 Kurbanın Hikmet Ve Felsefesi 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni'yi Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 Seçim Tartışmaları ve Bizim Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Seçimin Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyasi Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çete Yine Şaşırtmadı... 01-01-1970 03:00 Oruç'un Fayda Ve Hikmetleri... 01-01-1970 03:00 Sigaranın Zararları 01-01-1970 03:00 Depremde Ölenlerin Katili Kim... 01-01-1970 03:00 Depremin Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 ABD'nin Bitmeyen Entrikaları 01-01-1970 03:00 Hak Batıl Savaşında Kukla Charlie Hebdo ve Pİyon Rasmus Paludan... 01-01-1970 03:00 Charlie Hebro Çağdaş Kab Bin Eşref 01-01-1970 03:00 Çocuk Gelin Mevzusu... 01-01-1970 03:00 Terör Ve Kısas 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç'i Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 İran'da Yaşanan Olaylar ve Türkiye Kıyaslaması... 01-01-1970 03:00 T.C'nin Siyonist Çete İle İlişkileri 01-01-1970 03:00 Misyonumuz Evrensel Nitelikte Müesses Bir Nizam Kurmak Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz... 01-01-1970 03:00 Suriye ve Diğer Arap Ülkelerinin Filistin'e Bakışı... 01-01-1970 03:00 Takva Mücadeledir 01-01-1970 03:00 28 Şubat Darbesinin Hatırlattıkları.... 01-01-1970 03:00 Biz Neyin Derdindeyiz Suud Ve Avanesi Ne Yapıyor? 01-01-1970 03:00 Haya İmandandır... 01-01-1970 03:00 Merhamet İnsanın En Temel Hasleti Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz 01-01-1970 03:00 Azerbaycan ABD Ve Siyonist İsrail Kıskacında... 01-01-1970 03:00 Tarih Tekerrür Ediyor ve Taliban'lı Yeni Dönem 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Bosna Savaşı ve Srebrenica Katliamı... 01-01-1970 03:00 Ey Allah'ın Kulları Kardeş Olunuz... 01-01-1970 03:00 Ateşkes Filistin'i Unutturmamalı... 01-01-1970 03:00 Sicili Bozuk Ve Küstah ABD 01-01-1970 03:00 Erbakan'ı Tanımak 01-01-1970 03:00 Tarım Ve Ekolojik Sorunlarımız 01-01-1970 03:00 Sürdürülebilir Aile Yuvasının Ön Şartı İyi Geçimdir.. 01-01-1970 03:00 Batıl Ehlinin İslâm'a Ve Peygamberimiz'e Olan Düşmanlığı... 01-01-1970 03:00 İftira Dezenformasyon Ve Tezvirat Olguları Üzerinden İran Düşmanlığı.. 01-01-1970 03:00 Kısasta Hayat Vardır 01-01-1970 03:00 Kerbelâ Kıyamını Anlamak... 01-01-1970 03:00 Istanbul Sözleşmesi Mi, İslam Sözleşmesi Mi.... 01-01-1970 03:00 Bir Hukuk Skandalı Ve 22 Yıllık Hasret... 01-01-1970 03:00 Aile Mahremiyeti Üzerine 01-01-1970 03:00 Dünya Kudüs Günü Ve Asıl Mesele 01-01-1970 03:00 Oruç Ve Nefs Tezkiyesi.. 01-01-1970 03:00 Koronavirüs (Kovid-19) Hakkında... 01-01-1970 03:00 Mayın Eşeği Olmamak 01-01-1970 03:00 İslâm Devriminin 41'nci Yılı Muhasebesi 01-01-1970 03:00 İran'ın Suriye'de Ne İşi Var? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Evlilik Hayatını Bitiren Faktörler... 01-01-1970 03:00 Nikâh Akdi.. 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Maneviyat... 01-01-1970 03:00 Takva İslam’ı En İyi Şekilde Yaşamaktır 01-01-1970 03:00 Gürültü Kirliliği 01-01-1970 03:00 Ramazan Ayı Ve Oruç 01-01-1970 03:00 Tesettürün Cılkının Çıkarılması Ve Müstehcenliğin Yaygınlaşması Üzerine... 01-01-1970 03:00 Şer Ekseni 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi’nin 40. Yılı 01-01-1970 03:00 Nikâhta Keramet Vardır 01-01-1970 03:00 Uygurlu Müslüman Türklere Uygulanan Çin Zulmü 01-01-1970 03:00 Evliliğe Giden Yolda Kıskançlık... 01-01-1970 03:00 Unutulan Vecibe Emr-İ Maruf -Nehyi Münker Ve Nasihat.. 01-01-1970 03:00 Akraba Ve Komşuluk İlişkileri 01-01-1970 03:00 Art Niyet - Suizan Veya Önyargı 01-01-1970 03:00 Emin, Güvenilir Ve Nezaket Sahibi Olmak 01-01-1970 03:00 Gelin Ve Damat Mevzusu 01-01-1970 03:00 Yarınlar Bizim 01-01-1970 03:00 Siyonistlerin Kuklası Küstah Trump 01-01-1970 03:00 Evlilik Oyunu (!) 01-01-1970 03:00 Geçimsizlik Ve Boşanma Hadiseleri 01-01-1970 03:00 Anlamlı Ve Bir O Kadarda Stratejik Ziyaret... 01-01-1970 03:00 Evlilik Huzurun Teminatıdır… 01-01-1970 03:00 Evlilik İçin Mümeyyiz Olmak… 01-01-1970 03:00 Medeniyetimiz Ve Ufak Ayrıntılar 01-01-1970 03:00 Eşler Arasındaki Kıskançlık Ve Duygu Kontrolü... 01-01-1970 03:00 Sevgi Ve Aşk Üzerine Kısa Bir Analiz.... 01-01-1970 03:00 Farkındalık... 01-01-1970 03:00 Mesuliyet Hissi Ve Merhamet Duygusu.. 01-01-1970 03:00 İnsanı Ve Misyonunu Tanımak. 01-01-1970 03:00 Terör Ve Şiddetin Meşruiyeti Yoktur. 01-01-1970 03:00 Fethullah Gülen’in İnanç Ve Psikolojisi... 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’da Âşura Öncesi 01-01-1970 03:00 Azmettirici ABD Tetikçi FETÖ Destekçi NATO 01-01-1970 03:00 İşgalci Siyonist İsrail İle Anlaşmaya Hayır.. 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimine Bir Başka Açıdan Bakış... 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimi Hangi Amaca Matuf.. 01-01-1970 03:00 Sıbgatullah; Allah'ın Boyası.. 01-01-1970 03:00 Ramazan Ve Oruç 01-01-1970 03:00 İkra 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Manevîyat 01-01-1970 03:00 Edep 01-01-1970 03:00 Erbain Yürüyüşü 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’yi Anmak Bidat Mi? 01-01-1970 03:00 Kûr’ân Ve İmâm Hüseyin 01-01-1970 03:00 Üst Kimlik Manifestomuz.. 01-01-1970 03:00 Teberrâ Ve Tevellâ 01-01-1970 03:00 Uhuvvet Ve Tasavvuf 01-01-1970 03:00 Ümmet Birlikteliğinin Önündeki Engeller 01-01-1970 03:00 Diyalog Ve Uhuvvet'in Ön Şartları… 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı (2) 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı -1- 01-01-1970 03:00 Tevhid Selâm Terör Örgütü Mü? 01-01-1970 03:00