28 Şubat Darbesinin Hatırlattıkları....

Hazım Koral

28-02-2022 09:49

Sadece Anadolu topraklarında değil, İslâm tarihi boyunca Müslümanlar kendi yaşadıkları coğrafyalarda birçok darbelere maruz kaldı. Hiç kuşkusuz, bunların her birini ayrı başlıklar altında analiz edip yazmaya kalksak ciltler dolusu bir literatür meydana gelir. Konumuz 28 Şubat Darbesi olduğu için analizimizi bu "hain müdahale" üzerinde yapmış olalım. Elbette "28 Şubat Post-modern Darbesi" hakkında bugüne kadar çok şey yazıldı ve söylendi. Öncelikle bu darbe hangi saikle yapıldığını irdelemek ve analiz etmek durumundayız. 28 Şubat; 60 İhtilâli, 71 Muhtırası ve 12 Eylül Darbesi gibi alışılmışın dışında bir yöntemle yapıldığı için "Post-modern" kavramı ile anılmaktadır.

Biz her şeyden önce bu ve diğerleri için hangi niyet ve amaçla yapıldıysa onun tespitinde bulunup tel'in ve yorumlarımızı o şekilde yapmak durumundayız. Bir ara matbuatımızda "Kahpe Bizans" metaforu kullanılıyordu. Oysa normal koşullarda "kahpe" kelimesi hem argo bir sözcük, hem çok ağır ve aşağılamak maksadı ile kullanılan bir terim, bu yüzden şimdilik (duygularımızla mukayyet olduğumuz süre) "hain" ifadesini kullanmakla yetinmek istiyoruz. İlk sorumuzu şöyle sormuş olalım: Bu nesebi gayri sahih hainler hangi gerekçeli kararla REFAHYOL Hükümeti'ni devirdiler sorusu yerine, bunlar hangi niyetle ve hangi projelere engel olmak için bu hain darbeyi yaptılar? Cumhuriyet tarihi boyunca ilk defa "denk bütçe" politikalarıyla, "havuz sistemi" yöntemiyle, "eşel-mobil" uygulamasıyla  bütçe açık vermemişti. Hükümet işçiye, memura ve askere yaptığı maaş arttırımı ile toplumumuzun her kesiminin gönlünü kazanmıştı. Kısacası hükümet gayet istikrarlı bir şekilde yoluna devam ediyordu.

Peki ne oldu da REFAHYOL Hükümeti'nden memnun kalmayıp bu hain darbeyi yaptılar? 12 Eylül ihtilâlinin ve 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında nasıl ABD ve Siyonist çete vardıysa aynı şekilde 28 Şubat Post-modern Darbesi'nin ardında yine bu melun mihraklar var. Bakınız, Merhum Erbakan Başbakan olduğunda ABD Büyükelçisi elinde bir klasörle kendisini ziyarete geliyor. Büyükelçi sohbete başlarken şu ifadeyi kullanıyor: "Sayın Erbakan, açıkça ifade edecek olursam sizin başbakan olmanızdan memnun olmadık, ancak müttefik olmamızdan dolayı birlikte çalışmak zorundayız." Büyükelçi bu ifadeleri kullanır kullanmaz gayet gergin bir şekilde elindeki klasörü açarak maddeler halinde talimatları (sömürge valisi gibi, buyurgan bir üslupla) sıralamaya başlıyor. 

Madde: 1- "İlk yurtdışı ziyaretinizi İran'a yapmayacaksınız.

Madde: 2- İran ile ticarî ilişkilerinizi bizim belirlediğimiz miktara çekeceksiniz, belirttiğimiz limiti aşmayacaksınız...

Bu şekilde 8 madde hâlinde tek tek buyruklar sıralanıyor. Dikkat çeken maddelerden biri ise, D-8 kapsamındaki "İslâm Birliği" projesinin askıya alınmasına ilişkindi...

Merhum Erbakan Hocamız diyor ki: "Büyükelçi ne dediyse aksini yaptım. İlk yurtdışı ziyaretimi İran'a gerçekleştirdim. Ticarî hacmimizi onların söylediğinden kat kat yukarı çıkardım. D-8'i kurup bu kapsamda "İslâm Birliği"ni tesis etmek için gece-gündüz çalıştım. Bütün bu yaptıklarım ABD ve Siyonist İsrail'i ziyadesiyle rahatsız etmişti."

Evet, Merhum Erbakan Hocamız'ın dediği gibi, telaşa kapılıp rahatsız olmuşlardı. Bu yüzden 28 Şubat'ı yaptılar.

Biz Müslümanlar açısından imâna taallûk eden "İslâm Birliği"ne ilişkin projelerden elbette ABD, Siyonist çete ve içimizdeki omuzu demirli piyonlar rahatsız olmuştu. Zira "İslâm Birliği" tesis edilirse ABD ve Siyonist çetenin İslâm coğrafyalarındaki tasallut ve sömürüsü son bulur...

Güdümlü/aşağılık medya ise o günlerde "Asker Rahatsız" diye sekiz sütuna manşet atıyordu. ("ABD ve Siyonist çete rahatsız" diye neden manşet atmıyorlardı? Gerçi zaman zaman o dönemde, "Türkiye'deki gelişmelerden ABD endişeli" diye manşetler de attıkları oluyordu.) Provakatif içerikte attıkları her manşetle adeta askere davetiye çıkarıyorlardı. Muhalefet parti başkanları, sol ve sağ tandanslı sendikalar da hükümetin istifa etmesi için baskı grupları oluşturup çirkin çirkin beyanatlarda bulunuyorlardı. Bu kampanyaya FETÖ'nün o günkü gazetesi de iştirak etmişti. Onlar da, "Beceremediniz bırakın artık" diye manşet atmıştı.

Sağcısı, solcusu ve cemaat görünümlü FETÖ hainleri elbirlik hükümete saldırıyordu.

Olmadı halkı da sokağa dökmek istediler. Ufak bir azınlık sokaklara çıkıp, "Türkiye laiktir laik kalacak, Türkiye İran olmayacak, kahrolsun şeriat" diyerek avazları çıktığı kadar bağırıyordu.

Tam o dönemde Sincan Belediyesi'nin organize etmiş olduğu "Kudüs Günü" etkinliği ABD, Siyonist çete ve içimizdeki piyonlar için kaçırılmaz fırsattı. Düğmeye basılır basılmaz piyon Çevik Bir tankları Sincan sokaklarına indirip ABD ve işgal çetesi Siyonist İsrail adına Mescid-i Aksa maketinin karşısında gövde gösterisi yaptı. Bu nasıl bir küstahlık, bu nasıl bir alçaklık böyle? Tankların Sincan sokaklarına indirilmesiyle verilmek istenen mesaj şuydu: "Ey Müslümanlar! Siz Sincan Belediyesi'nin önüne Mescid-i Aksa'nın maketini yapmakla bizim piyonu olduğumuz İsrail'e kafa mı tutuyorsunuz? Siz İsrail'e kafa tutarsanız biz de böyle yaparız. Hatta silah bile kullanırız. Sizinle savaşımız gerekirse bin yıl sürer." Son iki beyanat derhal manşetlere taşındı. Açık açık malum gazeteler söz konusu ABD ve Siyonist çete yanlısı muvazzaf subayların talimatıyla, "Gerekirse silah kullanırız" tehditlerini manşetlerine taşıdılar. Yine aynı gazeteler, "Gerekirse bu savaş bin yıl sürer" diye manşet attılar.

Sayın okuyucumuz, bu nasıl bir refleks, bu nasıl bir şeytanî savunma psikozu, bu nasıl bir kin böyle? Nitekim "Kudüs Günü" etkinliğini fırsata dönüştürdüler ki, buradan yola çıkarak 28 Şubat Darbesi'ni yaptılar. Hükümeti devirdiler, Refah Partisi'ni kapattılar. Akabinde Sincan Belediyesi'nin organize ettiği "Kudüs Günü" etkinliğini tertipleyenlere, tiyatro sergileyen çocuklara ve konuşma yapan şahıslara ceza yağdırmaya başladılar. "Siz misiniz mazlum Filistin halkı için böyle bir etkinlikte bulunan? Siz misiniz Siyonist çetenin işlemiş olduğu cinayet ve zulümleri anlatan?" diyerek alçakça/kahpece (sorry) cezalar verdiler. Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'a, Sincan Belediyesi Kültür Daire Başkanı Hüseyin Avni Yazıcı'ya ve mazlum Filistin halkının uğradığı zulümleri sergileyen tiyatrocu çocuklara 5'er buçuk yıl hapis cezası verdiler. Bu etkinlikte konuşma yapan İran Büyükelçisi Muhammed Bakirî'yi ise nezaket kurallarını aşarak, çirkince "persona non grata" (istenmeyen adam) ilân edip apar topar sınırdışı ettiler. Bu girişim aslında diplomatik açıdan nezaketsizlikten, küstahlıktan ve mütekabiliyet ilkelerini ihâl etmekten başka bir şey değildi. Asıl skandal ise bu etkinlikte konuşma yapan Selam Gazetesi Haber Müdürü Nurettin Şirin'e verilen cezaydı.

Nurettin Şirin bu etkinlikte konuşma yaptı diye tutuklanıyor ve hakkında MİT ile Emniyet birimlerinden HAMAS ve Hizbullah'ın Türkiye'de faaliyetleri olup olmadığı ve faaliyetleri varsa Nurettin Şirin'in bu örgütlerle irtibatı/üyeliği var mı diye bilgi isteniyor. MİT ve Emniyet, "söz konusu örgütlerin Türkiye'de faaliyetleri olmadığına ve Nurettin Şirin'in bu örgütlerle irtibatlı bulunmadığına" dair savcılığa rapor veriyor. Buna rağmen savcılık bir hukuk skandalı olarak, "Nurettin Şirin muhtelif zamanlarda yapmış olduğu konuşmalarında HAMAS ve Hizbullah'ı övücü nitelikte sözler sarfettiği için, bu örgütlerin 'sair efradı' olmak" ithamıyla 17.5 yıla mahkum ediliyor. Nurettin Şirin'e böylesine haksız bir ceza vermekle hukuk dışı bir skandala imza atmış oldular.

Bakınız, Nurettin Şirin bu konuşmasında Türkiye aleyhinde bir tek kelime kullanmıyor. Sadece mazlum Filistin halkının uğradığı zulümleri dile getiriyor. Zulmü dile getirmenin bedeli 17.5 yıl hapis öyle mi? Allah aşkına bu nasıl bir çelişki? Bu hükmü verenlerde nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir kin ve nefret var ki bu cezayı verebiliyorlar? Nurettin Şirin bu konuşmasını Sincan'da değil de işgal topraklarında, yani Tel-Aviv'de yapsaydı Siyonistlerin ceza kanununa göre, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek" maddesinden 3.5 aya mahkum edilecekti...

28 Şubat mağdurlarıyla ilgili bir başka örnek verecek olursak: Bilindiği üzere REFAHYOL Hükümeti'nden önce TSK Siyonist çetenin askerî birimleriyle bir takım anlaşmalar yapmışlardı. Bu anlaşmalar gereği Konya Askerî Hava Üssü Siyonist çetenin hava kuvvetlerine peşkeş çekilmişti. Buraya konuşlanan İsrail uçakları Van ilimize kadar yaptıkları sortilerle bir taraftan hububat ambarı olan Konya ovası uçaklardan püsküren kanserojen içerikli korozyonlu egzoz gazı ile zehirleniyor, diğer taraftan ise manevra kabiliyetini geliştiren pilotlar gidip mazlum Gazze halkını bombalayıp katliam yapıyor.

Her vicdan sahibi insan bu durumdan rahatsızlık duyar. Bu rahatsızlığı duyan vatandaşlarımızdan biri de Selam Gazetesi Genel Yayın  Yönetmeni Aydın Koral. Kendisi  söz konusu ettiğimiz askerî işbirliği anlaşmaları ile ilgili o dönemde eleştirel yazılar yazdığı için bizzat Çevik Bir'in talimatıyla hakkında 18 dosya, 26 tane dava ve milyarlarca para cezası ile birlikte toplam 157 yıl altı ay hapis istemiyle yargılama süreci başlatılıyor. Bu  astronomik cezaya ömür yetmez. Nitekim Aydın Koral ailesini/sevdiklerini ve doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Ancak çeyrek asır sonra gurbetin kahır dolu günleri geride kalıyor ve hicret son buluyor. (Tahminimize göre bu astronomik ceza istemi Guinness Rekorlar Kitabı'na girmiştir.) O dönemde Müslüman halkımızın mütedeyyin kesimine adeta sürek avı başlatılmıştı.

Başörtüsü zulmü ayyuka çıkmış, köfteci dükkanlarına kadar birçok esnaf dinî içerikli isim kullandığı için fişlemelere maruz kalmıştı. Bugün aradan bunca sene geçmiş olmasına rağmen 28 Şubat mağduru olarak hapishanelerde hâlâ çile çeken insanlarımız var. Gayri ihtiyari aklımıza geliyor, ülkemiz Siyonist çetenin veya ABD'nin işgali altında mı ki, mütedeyyin halkımızın başına bunlar geliyor? Cumhuriyet tarihinin en istikrarlı hükümetini alaşağı ettiler. Filistin davasını gündeme taşıyan "Kudüs Günü" etkinliğini gördüklerinde paranoyokça/çıldırmışcasına saldırıya geçtiler.

Merhum Erbakan Hocamız'ın kurmuş olduğu partilerin kapatılma gerekçelerine bakın, ya İslâm Birliği'nden söz etti diye veya Filistin davasını gündeme taşıdı diye kapatma davaları açıldı ve dört parti de bu sebeple kapatıldı. Bakınız 12 Eylül ihtilâlini de aynı paranoyak korku ile yaptılar. Hatırlayalım, 6 Eylül 1980 senesinde Merhum Erbakan Hocamız Konya'da "Büyük Kudüs Mitingi" düzenlemişti. Bu mitinge yüz binlerce insan katılmış ve ihtişamlı bir gövde gösterisi olmuştu. ABD bir buçuk yıl önce kaybettiği İran'dan dolayı telaşa kapılıp, "acaba Türkiye'yi de mi kaybediyoruz" endişesiyle derhal düğmeye basıp piyonları olan Kenan Evren'e bu mitingten 6 gün sonra 12 Eylül İhtilâli'ni yaptırdılar.

Sayın okuyucumuz 28 Şubat Post-modern Darbesi bizlere 12 Eylül İhtilâli'ni hatırlattığı gibi 15 Temmuz darbe girişimini de aklımıza getirmektedir. Bilindiği üzere 15 Temmuz'un kilometre taşları 17-25 Aralık operasyonunda döşenmişti. 17-25 Aralık 2013  tarihinde Halk Bankası'na bir operasyon yapılmıştı. Nedeni ise ABD'nin ambargosuna rağmen Türkiye ile İran arasında gayet legal bir şekilde, altın, doğalgaz ve petrol ticareti yapılıyordu. Para transferi ise ABD'nin baskılarına maruz kalınmaması için Hindistan üzerinden Halk Bankası'na yapılıyordu. ABD bu durumun farkına varınca bu sefer piyon olarak kullandığı FETÖ savcılarını harekete geçirip operasyon için düğmeye bastı.

Bu operasyonlarla birlikte devreye sokulan tezvirat ve iftiralarla dolu üç yıl geçti. Emellerine ulaşamadıklarından dolayı 15 Temmuz darbe girişimini devreye soktular. Burada da muvaffak olamadılar. Eğer başarsaydılar ne olurdu? Bir zamanlar FETÖ elebaşısının sağ kolu olan Latif Erdoğan bir gazeteye verdiği röportajda, "FETÖ eğer 15 Temmuz'da muvaffak olsaydı üç ay içerisinde Türkiye İran'a saldırtılıp savaşa sokulacaktı. Böyle bir savaşın ise kazananı olmayacak ve belki de 10 milyon dolayında insan ölecekti."

Sayın okuyucumuz, atalarımız boşuna dememiş, "Su uyur, düşman uyumaz." 28 Şubat Post-modern Darbesi bize aslında düşmanlarımızı ve içimizdeki hainleri net bir şekilde tanıtmaktır. 15 Temmuz ise bizim tarihimizde bir milattır. Şu hakikati bilmiş olalım ki, 15 Temmuz da dahil olmak üzere Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan ve yapılmaya teşebbüs edilen bütün darbelerin ardında ABD ve Siyonist çete var. Evet, "Su uyur, düşman uyumaz." Fakat, biz Müslümanlar da teyakkuz hâlinde olmak durumundayız. Halkımız bu basiret ve iradeyi 15 Temmuz hain darbe girişiminde gösterdi. Şimdi ise başımızdaki siyasilere düşen görev Merhum Erbakan Hocamız'ın imâna taallûk eden D-8 kapsamındaki "İslâm Savunma Gücü", "İslâm Ortak Para Birimi" gibi projeleri hayata geçirip 57 ulus devlete bölünmüş olan İslâm ümmetini bir araya getirmek ve böylece "İslâm Birliği"ni tesis etmek.

Sonuç olarak iki milyara varan nüfus potansiyelimizle "İslâm Birliği"ni tesis edersek bu birliğin bünyesinde kurulacak olan "İslâm Savunma Gücü" dünya barışının da teminatı olacak... Bakınız Ukrayna NATO'ya umut bağladı ve ne oldu? Olan sivil halka oluyor yazık değil mi? Bu son olayda bile İslâm ümmetinin sorumluluğu var. Tek çare "İslâm Birliği" vesselâm...

DİĞER YAZILARI Nedir Bu İran Düşmanlığınız? 01-01-1970 03:00 Yenileceksiniz Ve Cehenneme Sürüleceksiniz 01-01-1970 03:00 İslam Birliği Ve Şirk... 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi Ve Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çetenin İşgal Ve Tahakküm Alanı... 01-01-1970 03:00 BM Değil Ümmet Olarak Biz Suçluyuz... 01-01-1970 03:00 Hamas'ın Esirlere Yaptığı Muamele Peygamber Ahlakıdır... 01-01-1970 03:00 Canavar Siyonizm ve Canavar Batı Rejimleri 01-01-1970 03:00 Gazze'ye Sağır Olmak Katliama Ortak Olmaktır 01-01-1970 03:00 Mescid-i Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 İmanımızı Gözden Geçirmek... 01-01-1970 03:00 Devlet Yapılanması Kapsamında ve Hayatın Her Alanında İslam Bir Paket Programdır... 01-01-1970 03:00 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ve Bilmemiz Gerekenler... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Ve Hatırlattıkları... 01-01-1970 03:00 Kurbanın Hikmet Ve Felsefesi 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni'yi Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 Seçim Tartışmaları ve Bizim Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Seçimin Düşündürdükleri... 01-01-1970 03:00 Siyasi Sorumluluğumuz... 01-01-1970 03:00 Siyonist Çete Yine Şaşırtmadı... 01-01-1970 03:00 Oruç'un Fayda Ve Hikmetleri... 01-01-1970 03:00 Sigaranın Zararları 01-01-1970 03:00 Depremde Ölenlerin Katili Kim... 01-01-1970 03:00 Depremin Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 ABD'nin Bitmeyen Entrikaları 01-01-1970 03:00 Hak Batıl Savaşında Kukla Charlie Hebdo ve Pİyon Rasmus Paludan... 01-01-1970 03:00 Charlie Hebro Çağdaş Kab Bin Eşref 01-01-1970 03:00 Çocuk Gelin Mevzusu... 01-01-1970 03:00 Terör Ve Kısas 01-01-1970 03:00 Atatürk'ün Son Meclis Konuşması İle İlgili Tartışmalar 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç'i Rahmetle Anmak... 01-01-1970 03:00 İran'da Yaşanan Olaylar ve Türkiye Kıyaslaması... 01-01-1970 03:00 T.C'nin Siyonist Çete İle İlişkileri 01-01-1970 03:00 Misyonumuz Evrensel Nitelikte Müesses Bir Nizam Kurmak Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz... 01-01-1970 03:00 Suriye ve Diğer Arap Ülkelerinin Filistin'e Bakışı... 01-01-1970 03:00 Takva Mücadeledir 01-01-1970 03:00 Biz Neyin Derdindeyiz Suud Ve Avanesi Ne Yapıyor? 01-01-1970 03:00 Haya İmandandır... 01-01-1970 03:00 Merhamet İnsanın En Temel Hasleti Olmalı... 01-01-1970 03:00 Allah'a Koşunuz 01-01-1970 03:00 Azerbaycan ABD Ve Siyonist İsrail Kıskacında... 01-01-1970 03:00 Tarih Tekerrür Ediyor ve Taliban'lı Yeni Dönem 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Bosna Savaşı ve Srebrenica Katliamı... 01-01-1970 03:00 Ey Allah'ın Kulları Kardeş Olunuz... 01-01-1970 03:00 Ateşkes Filistin'i Unutturmamalı... 01-01-1970 03:00 Sicili Bozuk Ve Küstah ABD 01-01-1970 03:00 Erbakan'ı Tanımak 01-01-1970 03:00 Tarım Ve Ekolojik Sorunlarımız 01-01-1970 03:00 Sürdürülebilir Aile Yuvasının Ön Şartı İyi Geçimdir.. 01-01-1970 03:00 Batıl Ehlinin İslâm'a Ve Peygamberimiz'e Olan Düşmanlığı... 01-01-1970 03:00 İftira Dezenformasyon Ve Tezvirat Olguları Üzerinden İran Düşmanlığı.. 01-01-1970 03:00 Kısasta Hayat Vardır 01-01-1970 03:00 Kerbelâ Kıyamını Anlamak... 01-01-1970 03:00 Istanbul Sözleşmesi Mi, İslam Sözleşmesi Mi.... 01-01-1970 03:00 Bir Hukuk Skandalı Ve 22 Yıllık Hasret... 01-01-1970 03:00 Aile Mahremiyeti Üzerine 01-01-1970 03:00 Dünya Kudüs Günü Ve Asıl Mesele 01-01-1970 03:00 Oruç Ve Nefs Tezkiyesi.. 01-01-1970 03:00 Koronavirüs (Kovid-19) Hakkında... 01-01-1970 03:00 Mayın Eşeği Olmamak 01-01-1970 03:00 İslâm Devriminin 41'nci Yılı Muhasebesi 01-01-1970 03:00 İran'ın Suriye'de Ne İşi Var? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Evlilik Hayatını Bitiren Faktörler... 01-01-1970 03:00 Nikâh Akdi.. 01-01-1970 03:00 Evlilikte Liyakat Ve Sadakat.. 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddet Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Maneviyat... 01-01-1970 03:00 Takva İslam’ı En İyi Şekilde Yaşamaktır 01-01-1970 03:00 Gürültü Kirliliği 01-01-1970 03:00 Ramazan Ayı Ve Oruç 01-01-1970 03:00 Tesettürün Cılkının Çıkarılması Ve Müstehcenliğin Yaygınlaşması Üzerine... 01-01-1970 03:00 Şer Ekseni 01-01-1970 03:00 İslâm Devrimi’nin 40. Yılı 01-01-1970 03:00 Nikâhta Keramet Vardır 01-01-1970 03:00 Uygurlu Müslüman Türklere Uygulanan Çin Zulmü 01-01-1970 03:00 Evliliğe Giden Yolda Kıskançlık... 01-01-1970 03:00 Unutulan Vecibe Emr-İ Maruf -Nehyi Münker Ve Nasihat.. 01-01-1970 03:00 Akraba Ve Komşuluk İlişkileri 01-01-1970 03:00 Art Niyet - Suizan Veya Önyargı 01-01-1970 03:00 Emin, Güvenilir Ve Nezaket Sahibi Olmak 01-01-1970 03:00 Gelin Ve Damat Mevzusu 01-01-1970 03:00 Yarınlar Bizim 01-01-1970 03:00 Siyonistlerin Kuklası Küstah Trump 01-01-1970 03:00 Evlilik Oyunu (!) 01-01-1970 03:00 Geçimsizlik Ve Boşanma Hadiseleri 01-01-1970 03:00 Anlamlı Ve Bir O Kadarda Stratejik Ziyaret... 01-01-1970 03:00 Evlilik Huzurun Teminatıdır… 01-01-1970 03:00 Evlilik İçin Mümeyyiz Olmak… 01-01-1970 03:00 Medeniyetimiz Ve Ufak Ayrıntılar 01-01-1970 03:00 Eşler Arasındaki Kıskançlık Ve Duygu Kontrolü... 01-01-1970 03:00 Sevgi Ve Aşk Üzerine Kısa Bir Analiz.... 01-01-1970 03:00 Farkındalık... 01-01-1970 03:00 Mesuliyet Hissi Ve Merhamet Duygusu.. 01-01-1970 03:00 İnsanı Ve Misyonunu Tanımak. 01-01-1970 03:00 Terör Ve Şiddetin Meşruiyeti Yoktur. 01-01-1970 03:00 Fethullah Gülen’in İnanç Ve Psikolojisi... 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’da Âşura Öncesi 01-01-1970 03:00 Azmettirici ABD Tetikçi FETÖ Destekçi NATO 01-01-1970 03:00 İşgalci Siyonist İsrail İle Anlaşmaya Hayır.. 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimine Bir Başka Açıdan Bakış... 01-01-1970 03:00 Kanlı Darbe Girişimi Hangi Amaca Matuf.. 01-01-1970 03:00 Sıbgatullah; Allah'ın Boyası.. 01-01-1970 03:00 Ramazan Ve Oruç 01-01-1970 03:00 İkra 01-01-1970 03:00 Önce Ahlâk Ve Manevîyat 01-01-1970 03:00 Edep 01-01-1970 03:00 Erbain Yürüyüşü 01-01-1970 03:00 Kerbelâ’yi Anmak Bidat Mi? 01-01-1970 03:00 Kûr’ân Ve İmâm Hüseyin 01-01-1970 03:00 Üst Kimlik Manifestomuz.. 01-01-1970 03:00 Teberrâ Ve Tevellâ 01-01-1970 03:00 Uhuvvet Ve Tasavvuf 01-01-1970 03:00 Ümmet Birlikteliğinin Önündeki Engeller 01-01-1970 03:00 Diyalog Ve Uhuvvet'in Ön Şartları… 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı (2) 01-01-1970 03:00 Tekfircilik Hastalığı -1- 01-01-1970 03:00 Tevhid Selâm Terör Örgütü Mü? 01-01-1970 03:00