Oruç bana nedense hep ihramı hatırlatır.
Dikkat edilirse sözlük ve fıkıh anlamlarının da birbirine yakın olduğu görülecektir.
Oruç kelimesinin Arapçası, siyam ve savm`dır ki, nefsi tutmak ve engellemek manasınadır. Oruç, fecir (imsak) vaktinden günesin batımına kadar geçen süre içinde yeme, içme ve cinsel arzulardan uzak durmaktır.
İhram sözlükte "haram etmek, kendini mahrum bırakmak" anlamına gelir. İhram fıkıhta hac veya umre yapmaya niyet eden kişinin, diğer zamanlarda mubah olan caiz olan bazı fiil ve davranışları belirli bir süre boyunca yani ihram boyunca nefsine haram kılması yasaklamasıdır.
Oruç ve ihramın özellikleri kimi helallerin belli bir zaman nefse yasaklanmasıdır. Elbette bu yasakların birçok hikmeti vardır. Ama bence asıl hikmet nefsin terbiye edilmesi, haramlar noktasında bir hassasiyetin gelişmesidir. Kişde güzel ahlakın kimlik kişilik haline gelmesini sağlamaktır.
Allah’ın yüce resulünün oruçlu Müslüman’a gıybet, yalan söylemek ve bir Müslüman kardeşinin kalbinin kırmama, bir Müslüman’a kötü söz söyleme gibi haramlar noktasında daha titiz olmasını tavsiye etmesi ondandır.
Oruç tutan Müslüman’ın ihram yasaklarını da dikkate alarak yaşaması gerekir diye düşünüyorum.
Bir canlıya, bir karıncaya veya bir bitkiye zarar vermeme, bir gönlü kırmama hassasiyeti ile oruç tutmak nefisi daha çok arındıracak, ilahi ikramlara mazhar kılacaktır.
Ramazan ayı arınma ayıdır. Şeytanların bağlanıp, cehennem kapılarının kapandığı bu ayda hem nefsimizi, hem de mallarımızı kirlerden arındıra biliriz.
Zekatı verilmemiş bir mal, Allah’a teslim olmamış bir nefis bir anlamda kirlidir arınması gerekir. Gerçek bir arınma için infakı zekat ile sınırlandırmamak, rabbimizin bize rızık olarak verdiklerinden ihtiyacı olanlara vermek gerekir.
Unutmayalım ki “İman edenler bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar” (al-i İmran 136) Darlıkta harcamak, ihtiyacın varken, sevdiğin şeylerden vermek demektir.
Dünyevileşen nefislerimizi oruçla terbiye ederken, ancak böylesi infaklarla arınma sürecine girmiş oluruz. Dünyevileşmenin dini bir kimlik kazandığı günümüzde, lüksün, konforun, israfın tüm hayatımızı kuşattığı şu günlerde Kuran ayı Ramazan’ı fırsat bilerek kendimizi yeniden sorgulamamız gerekiyor.
Milyonlarca Müslüman’ın göz kamaştırıcı ihtişamlarla lüks içerisinde yaşadıkları bir dünyada, bazı Müslümanlar açlıktan ölüyorlarsa bazı şeylerin bozuk olduğunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok.
Hz. Ebuzer’in Muaviye ve yandaşlarına sıkça hatırlattığı Tövbe 34’ü hepimize ve herkese hatırlatma zamanı. “Altın ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayan kimseleri can yakıcı bir azapla müjdele(!).”
Nefsimizi dünyevileşme kirinden arındırmak için öncelikle servete bakışta, Ka’bül Ahbar mantığından kurtulmamız gerekiyor. Ka'bul Ahbar mantığı farz olan zekatı verdikten sonra hertürlü lüks ve konforu hatta israfı meşru gören serveti sınırsız yığma ve sınırsız kullanma mantığıdır.
Arınma ayı olan Ramazan’da yapılması gereken diğer bir önemli nokta ibadetlerde yoğunlaşmaktır. Özellikle gece namazlarını Ramazan’da mutlaka kılmak gerekiyor. Gece namazlarında okuduğumuz sure ve duaların anlamını düşünmeli ve uzun secdeler yapmalıyız. Unutmayalım ki namazların son secdelerini daha uzun yapmak sünnettir.
Okuduğumuz sure ve duaların anlamını düşünmek bizi namazda dünyevi şeyler düşünmekten alıkoyacaktır. Gecenin sessizliği namazda huşuu yakalamamızı biraz daha kolaylaştıracaktır. Namaz sonunda mutlaka uzun dualar etmeli rabbimizle konuştuğumuzu hissetmeye çalışmalıyız. Hata ve günahlarımızı düşünerek rabbimize tövbe edip bağışlanma dilemeliyiz. Bu dualarda arkadaşlarımızı dostlarımızı, unutmamalı İslam kardeşliğini dualarımızda da yaşatmalıyız.
Ramazan ayı yeniden iman edin, buyruğuna “Ey iman edenler iman edin” emrine, leybeyk deme ayıdır. Gerçek bir tövbe ile günahlardan arınıp, Allah’a teslim olma ayıdır. Rabbimizin kimi geceleri, kimi mekanları kutsamasının bir hikmeti de budur. Mübarek ay ve gecelerin, hatta kutsal mekanların bu anlamda bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Yeniden iman etmek ve yeni bir başlangıç yapabilmek için bu fırsatı değerlendirmek gerekiyor.
Ramazan ayı Kuran ayıdır. Kuran’ın çokça okunduğu bir aydır. Yanında meal okunmayan bir Kuran okuma, Kuran’ı eksik okumaktır. Mutlaka Ramazan ayında meal okunmalı ve nefsimizi okuduğumuz Kuran’larla hesaba çekmeliyiz. Ve Kuran'ın ahlakı ile ahlaklanmalı yaşayan Kuranlar olmaya çalışmalıyız. Kuran bizim ahlakımızı inşa etmediği sürece Müslümanlığımız lafta kalacaktır. Rabbimizin bizden istediği bolca nafile ibadetlerin yapıldığı kaba softa bir dindarlık değil güzel ahlakın hayatımızın tümüne hakim olduğu erdemli bir insan adil bir kişilik kazanarak ibadetlerle Allah'a yaklaşan bir Müslümanlıktır. Böyle bir Müslüman çevresinde örnek bir kişi olaçağı için yeni dirilişlere vesile olacaktır.
Kuran'la inşa olarak ihramdan çıkar gibi Ramazan’dan çıkmalı ve günahlarımızdan arınmış bir şekilde, Kuran’la yenilenerek yeni bir hayata başlamalıyız.
Rabbim gerçek bir arınma gerçekleştirerek, Ramazan’ı yaşamayı hepimize nasip etsin.