DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Ramazan DEVECİ
Ramazan DEVECİ
Giriş Tarihi : 12-08-2015 19:00

Ak saçlı bilge: Atasoy Müftüoğlu

Atasoy Müftüoğlu’nu seksenli yıllarda okuduğum, “Vakti Kuşanmak” isimli kitabı ile tanıdım. Kitabın “tanış olmak” bölümüne hayran kalmıştım.

“Tanış olmak, birlikte bütünleşmektir. Yürekleri birbiri içinde eritmeksizin tanışmak olmaz. Gövdelerin birbirini tanımasına, tanışma demek olmaz. Tanışmak, sele dönüşen bir rahmet içinde, yine bir rahmet için birlikte sırılsıklam ıslanmaktır. Tanış olmak, birlikte özlemek, birlikte kucaklamak, birlikte sahip olmak, birlikte mahrum olmak, birlikte istemektir.”  Diyordu Atasoy Müftüoğlu. Sorgulamaya başlamıştım kendimi, tanıştığımı sandığım insanlarla gerçekten tanışıyor muydum diye.

10 Haziran 1987 tarihinde Atasoy Müftüoğlu’nun Kilis’e geldiğini söyledi arkadaşlar. Kilis-İslâhiye arası 83 km. Atasoy Müftüoğlu gibi bir yazar Kilis’e gelirde gidilmez mi? Bir araba ayarlayarak Kilis yollarına düştük. Çok heyecanlı idim. Hayranı olduğum bir yazarla tanışacak sohbet edecektim.

Kilis’teki o doyumsuz sohbetin üzerinde tam 28 yıl geçmiş. Ama o sohbetin sıcaklığını hala yüreğimde hissediyorum.

Atasoy Müftüoğlu, o gün bize İslam dünyasının ve Türkiyeli Müslümanların bir değerlendirmesini yapmış, ismini ilk defa duyduğumuz İslam ülkelerindeki gelişmelerden, çalışmalardan bizleri haberdar etmişti. Şeyh Said Şaban’dan, Üstad Kelim Sıddıki’den bahsetmişti. 1979 İslam devriminin dünya gerçekliğindeki yerini ve önemini vurgulamış, İslam devriminden çıkartılması gereken dersler üzerinde durmuştu. Küresel güçlerin, batılı ülkelerin İslam dünyası ile ilgili yaptığı çalışmaları anlatmış, İslam dünyası ve Müslümanlar üzerine çok ciddi araştırmalar yaptıklarını ifade etmişti.  Ama Müslüman olarak bizlerin ne İslam dünyası hakkında, ne batılılar hakkında, hiçbir nitelikli çalışma içerisinde bulunmadığımızı söylemişti.

Geleneksel, mezhepsel, cemaatsel bakış açısı ile aziz İslam’ın ve kerim kitabın ne kadar gerisinde olduğumuzu hatırlatmıştı.

Sohbet entelektüel bir birikimi, ufak açıcı bir bakışı yansıtıyordu. Bütün bir ümmeti yüreğinde taşıyordu sanki Atasoy Müftüoğlu. Ümmet bilinci yüklüyordu yüreklerimize. Bununla birlikte üst perdeden konuşmuyor, muhataplarına yukardan bakmıyordu. Bizden biri gibi konuşuyordu. Tevazu abidesi bir şahsiyeti dinliyorduk. Dün hayranı olduğum bir yazar iken bugün kendime çok yakın hissettiğim bir abi gibi idi.

O gün Atasoy abiye “Tevhidi Gerçekliğin Işığında” kitabını imzalatmıştım. Benim kitap imzalamak gibi adetlerim yok demişti. Ama çok ısrar edince kırmamıştı beni ve imzalamıştı kitabını sağ olsun.

Atasoy abiyi 1988 yılında Eskişehir’de Yasin iş merkezinde bir mektep gibi kullandığı, bürosunda ziyaret ettim. Yine bir abi sıcaklığı ile kucakladı beni. O sıcak samimi sohbeti ile vahyin kılavuzluğunda, tevhidi gerçeklerle buluştururken, bunca tuğyana sessiz kalmamamız gerektiğini hatırlattı. Ümmetçi bir bakış açısı ile olaylara bakarken nitelikli çalışmaların, okumaların önemi üzerinde durdu. Evine götürdü ikramda bulundu kardeşçe.

Atasoy abi çok vefalı bir Müslüman’dır. Hiçbir selamı, hiçbir mektubu karşılıksız bırakmaz. Kısa bir selamla da olsa mutlaka cevap yazar. Atasoy abinin ilk mektubuna çok heyecanlandığımı hatırlıyorum.

1990 yılında sanıyorum Eylül ayı idi eşim ile birlikte Çanakkale’den İslâhiye’ye dönerken Eskişehir’e gidip Atasoy abiyi ziyaret etmeye karar verdik.  Sabah saat 10:00 gibi Atasoy abinin evinin zile bastığımızda evde kimsenin olmadığı gördük. O sırada sokaktan geçmekte olan kısa boylu bir ayağı da sakat olan sakallı bir Müslüman, avazı çıktığı kadar bağırıyordu.

“O Humeynici öldü sizde öleceksiniz” diyordu…

Şaşkın şaşkın bakarken adamın bize bağırdığını anladım. Humeyniciden kastı Atasoy abi idi. Eşim kolumdan tutup uyma bu adama, deli bu adam diyerek beni bırakmadı. Atasoy abi böyle delilerle uğraşıyordu demek ki.

Atasoy abiyi tanıştığımız ilk günden bu yana hep yakından takip ettim. Yazdıklarını okumaya konuştuklarını dinlemeye çalıştım. Onu gereği kadar arayıp sormasam da, onun kadar vefalı davranmasam da, farklı zaman ve farklı yerlerde bir çok kez görüştük Atasoy abi ile ilişkimiz hiç kopmadı.

Atasoy abi Türkiyeli Müslümanların hep önünde yürüdü. İslam dünyasındaki siyasi olayları, sadece görünen boyutu ile değil görünmeyen boyutu ile de değerlendirmesini bildi. Olayların arkasındaki güçleri, olayların arka planını, küresel güçlerin İslam dünyası üzerindeki oyunlarını görerek ümmeti hep uyardı. Ama Türkiyeli Müslümanlar Atasoy abiyi gereğince anlayamadılar.  Ama tarih Atasoy abiyi hep haklı çıkardı.

Afganistan gerçeğini önce o gördü. Türkiye Müslümanlarının Afganistan cihadını bir cihat mektebi, Afganlı mücahitleri birer Asr-ı saadetten gelme sahabeler gibi gördüğü dönemde, Atasoy abi Afganistan gerçekliğini gözlerimizin önüne serdi. Afganlıların ne kadar sığ bir İslam anlayışına sahip olduklarını ve birbirlerini öldürmekten çekinmediklerini söylediğinde Atasoy abiye birçok hakaretler edilmişti. Hatırlıyorum bende o zaman Atasoy abiye çok kızmıştım. Ama tarih Atasoy abiyi haklı çıkarmıştı. Keşke çıkarmasaydı.

Türkiye İslamcılarının Arap baharı ayaklanmalarını, İslam devrimleri olarak selamladıkları dönemde, Atasoy abi Arap baharı gelişmelerini gerçek boyutu ile ortaya koyup bu ayaklanmaların İslam devrimi ile uzaktan yakından alakası olmadığını söylediğinde, yine çok tepki gördü. Ama tarih bir kez daha Atasoy abiyi haklı çıkartacaktı. Arap baharı ayaklanmaları sonucu, Libya’da bölünme ve iç savaş, Mısır’da kargaşa, Tunus’ta eskiye dönüş, Suriye’de iç savaş ve İslam dünyasında tekfirci fitnesinin artması başka bir şey değildi. Arap baharı bölge halkları için bir kışa dönüşmüştü.

Atasoy abi Suriye konusunda da iktidarların doğrularını değil, iktidarlara doğruyu söyleyecekti. Yetmiş yaşını geçen bu ak saçlı bilge adam, şehir şehir gezerek küresel güçlerin Müslümanlar üzerinde oynadıkları oyunlara dikkat çekecekti. Ama ne yazık ki söyledikleri hakikatler hamasi duygularla mahkûm edilecekti.

Tarih Suriye konusunda da Atasoy abiyi haklı çıkarmıştı ama görmeyen gözler görmüyor, duymayan kulaklar işitmiyor, anlamayan akıllar anlamıyordu.

Atasoy Abi FETÖ konusunda da bu hareketin ilk ortaya çıktığı ve yeni güçlenmeye başladığı yıllarında uyarmıştı.

Toplumun hizmet hareketi diyerek övgüler dizmek için birbiri ile yarıştığı dönemde bu hareketi NEO NURCULUK olarak nitelendirmiş, ortaya koyduğu din mantığını ve küresel güçlerle olan bağlantısını eleştirmiş, bu hareketin Siyonizm kadar İslam dünyası için tehlike oluşturduğunu söylemişti.

Hizmet hareketi denilen bu hareketin CİA ile bağlantısına dikkat çekmiş, bu hareketin Amerikancı İslam’ın bir ifadesi olduğunu söylemişti. Doğrusu bu ifadeleri bende çok ağır bulmuştum. Ama tarih Atasoy Abiyi birkez daha haklı çıkaracaktı.

Atasoy abi bizim derneklerimiz cemaatlerimiz nitelikli insan yetiştirmiyor, daha çok yardım faaliyeti yapıyor, onun için, bu ülkede İslam’ı ve dünyayı iyi bilen olayları görünen boyutu ile değil arka planları ile birlikte değerlendiren nitelikli alim, İslamcı aydın ve entelektüel yetişmiyor diyordu. Atasoy abinin bu tespitinin çok doğru olmadığını düşünürdüm. Son gelişmelerden sonra artık bu konuda da Atasoy abinin haklı olduğunu gördüm. 

Ne yazık ki ülkemizde Ak Saçlı Bilge Adam; Atasoy Müftüoğlu’ndan başka iktidarın karşısında dik duran İslamcı aydın ve entelektüel kalmadı. İslamcı aydın ve entelektüellerimiz İktidara yamanmamın derdindeler. İktidara doğruyu söylemektense iktidarın doğrularını söylemeyi tercih ediyorlar.  

Rabbim Atasoy abiye hayırlı ömür versin ve onun gibi güzel insanları çoğaltsın….

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Ramazan DEVECİ

Ramazan DEVECİ

DİĞER YAZILARI Filistin Direnişi ve Aksa Tufanı... ‘Kayıp Direniş’ Kitabı ve Direnişi Tanımak… 14 Mayıs Seçimleri Üzerine… Oruç Tutmak İhram Giymek, Ramazan Kuran Ahlakını Kuşanmaktır... 13 Recepte Kâbe’de Doğdu Onun Adı Ali… Hz. Fatıma'ya Mektup..... Adalet ve Merhamet Timsali Peygamberimizin Örnek Kişiliği… Muhammed Emin Yıldırım Hoca Ve Muaviye Sevgisi... Adalet Liyakat ve İktidar... İslam ve İslamcılık Üzerine… Kötülüğe İyilikle Karşılık Vermek ve Hatalara Karşı Af Edici Olmak... Hz. Ali: Adalet İçin Hilafet  Adaleti Somutlaştırmak, Somutlaşmış Adalet İmam Ali’dir… ‘Baba’ Aşk, Ahlak, Direniş, Sevgi Ve Fedakarlık Dizisi… Ali Şeriati Üzerine… Okullar Açılmaz Yine İşyerleri Kapatılırsa Üçüncü Aşıyı Yaptırmayacağım… Saadet Partisi Cumhur İttifakında mı yoksa millet ittifakında mı yer almalı? Babalar Günü Üzerine… 20 Soruya 20 Cevap… Dünyadan Ahirete, Anneme Mektup… İslam’ın Özgürlük Anlayışı ve Adem-Şeytan Kıssası… Allah'ın İstediği Gibi Müslüman Olmak... Yemen’den Yükselen Feryad, Bu Feryadı Duyun… İslamofobi Ve İslam’a Saldırılar… Yusuf’un İmtihanı Züleyha… Konuşan Kuran Hz. Ali Kitabını Niye Yazdım? Müslüman Ahlak İlişkisi ve Riya, İhlas Arasına Sıkışan Amellerimiz .. Filistin’e Sadece Türkiye mi Sahip Çıkıyor? Amerika’ya Karşı Olmak, Küresel Adalet Mücadelesi Vermektir… Adalet İçin Mücadele Örneği: Hılfu’l-Fudûl… 41. Yılında İran İslam Devrimi: Başarıları Ve Başarısızlıkları? Cemaatten PY'ya, PY'dan Terör Örgütüne FETÖ, FETÖ Mücadelesinde Yapılan Adaletsizlikler Takva Adalet Sahibi Olmak, Adalet Mücadelesi Vermektir.. Nijerya İslami Hareketi ve Şeyh İbrahim Zakzaki… Şehitlerin Mesajı: Tevhid- Adalet- Vahdet- Özgürlük- Kudüs 31 Mart seçimlerinin düşündürdükleri… İmam Humeyni Düşüncesinde ve İslam Devrimi'nin 40 Yıllık Sürecinde İslami Vahdet Günümüzün Kerbela’sı Yemen’in Serencamı ve Ümmetin Duyarsızlığı… Hz. Osman’ın Kanı Üzerinden, Hz. Ali’den İstenen Adalet mi, Yoksa Adaletsizlik mi? Ak Parti ve 24 Haziran Seçimleri... ‘Türkiye- ABD İlişkilerinin Psikolojisi’ Kitabı ve Büyük Şeytan Amerika’yı Tanımak… Erzincan İzlenimleri Erzincan Candır…. Bize de Ali’nin yalnızlığı düştü… Piri Aşk’ın, Davası Devrimden Özgür Kudüs’e… Üstad Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur’ları Doğru Anlamak… Kudüs İçin ne Yapmak gerekiyor, Kudüs eylemleri Müslümanların gazını mı alıyor? Yalnız Devrimciler Ali ve Ebuzer Ümmetin Dirilişi ve Direnişi Kudüs’ten Geçer… Kurban Yaklaşırken, İbrahim’in İmtihanına Hazır Mıyız? Hz. Ali Örnekliğinde: Tevhid, Adalet ve Vahdet 15 Temmuz Darbe Girişiminin Düşündürdükleri… İktidarın Dayanılmaz Cazibesi ve İslamcılardaki Değişim.. İyi olmak kolaydır zor olan adil olmaktır…. Devletin Dini adalettir, dinin devleti de özgürlüktür... Emperyalizm ve Sömürgecilik Karşısında İnsanlığa Umut Olmak… İmam Ali ve Nefsini Tanımak… Şubat Ayı Şahadet Ayıdır; Şahadet Kudüs’tür…. İnsanı Tanımak mı Zor Yoksa Anlamak mı? Aşk Yolculuğu Kerbela... Kuran’da Sevgi ve Aşk.. Ali’nin Adaleti, Muaviye’nin Maslahatçılığı… Medeniyet ve Modernizm Üzerine ….. İmamı Azam Ebu Hanife’nin Siyasi Mücadelesi... İmamı Azam Ebu Hanife… Müslümanların Kardeşliği ve Vahdet Çağdaş Medrese; İslami Değerler Akademisi… İslami Mücadelede Metot Ebul Fazl Abbas; Kerbela’nın Yiğit Savaşçısı Mustafa İslamoğlu hoca ve Uydurulmuş din-İndirilmiş din söylemi… İran Gezi Notları Miraç, Namaz ve Kudüs Aşka ve Sevgiye Dair Kuran'da Müslüman Fıtratın İlahi Yanı; Kamil İnsan Olmak Hz. Zeynep; Babasının Süsü…. Kerbela ve Kuran Kurbanda İbrahim’ce Bir Duruş… Kudüs, İslahiye Ve İstanbul Kuran Rehberliğinde Huriyi Doğru Anlamak Kudüs Sevdamız Aşkımız Hayalimiz Bizim. Bireysellik Ve Bencillik Hayat Sigortamı Annemi Kaybettim Dostluk Üzerine Nisa Suresi Tevhid Adalet ve Kadın Dünya Sevgisi ya da Dünyevileşme Kadınlardan Yönetici Olur mu? Annem.... Müslümanların Suriye İmtihanı Hz. Fatıma Timsali Bir Anne ve Onun Çocuk Eğitimi Bebeğini Özleyen Anne
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA