DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Ramazan DEVECİ
Ramazan DEVECİ
Giriş Tarihi : 15-04-2019 05:35

31 Mart seçimlerinin düşündürdükleri…

31 Martta Türkiye, genel erzincan escort seçim havasında bir yerel seçim yaşadı. Nedense hiçbir olayı kendi gerçekliğinde yaşayamıyoruz. İktidar ittifakının/ Cumhur ittifakının beka söylemi, bir yerel seçimi genel seçim havasına soktu.

Cumhur ittifakı 24 Haziran seçimlerine göre yüzde 2’lik bir düşüşle yüzde 51 oy aldı. Ancak İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Mersin gibi önemli şehirleri kaybetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sanki Cumhurbaşkanlığı seçimi imiş gibi çalıştığı, rakiplerini teröristlerle iş birliği yapmakla suçladığı, PKK ve FETÖ işbirlikçisi ilan ettiği ve ötekileştirici bir dil kullandığı erzurum escort bir seçime şahit olduk. Hatta içinden çıktığı Milli Görüş hareketinin temsilcisi olan Saadet Partisi’ni de aynı sertlikte eleştirdi. SP Türkiye’nin her yerinde aday çıkartan tek parti olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan ısrarla SP’ni Millet ittifakının bir parçası olarak gösterdi.

Seçim sonuçları eskişehir escort gösterdi ki 24 Haziran seçimlerinin üzerinden çok fazla bir zaman geçmemesine rağmen Ak Parti’nin oy oranları düşmüş Ankara ve İstanbul gibi önemli belediyeler kaybedilmişti. Bu durumda ötekileştirici, rakiplerini hain ilan etme dili başarılı olmamış demektir.

Bence bu başarısızlığın üzerinde düşünmek gerekiyor ve nerede hata yaptık sorusu sorulmalı ve doğru cevapları bulunmalı.

CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu ise ötekileştirmeyen, yumuşak ve kuşatıcı bir dil kullanarak CHP’ye hiçbir zaman oy vermeyecek kesimlerin bile sempatisini kazanmıştı. Seçim sonuçları gösterdi ki sadece sempatisini değil oylarını da kazanmış.

31 Mart seçimlerinden sonra kendime şu soruyu sordum: 31 Mart seçimlerinde İstanbul Ve Ankara’da yüzde 50 oy alan CHP bu başarısını Cumhurbaşkanlı seçimlerinde gösterebilir mi? Çünkü 31 Mart seçimlerine kadar ne yaparsa yapsın CHP’nin hiçbir seçimde yüzde 30 barajını aşamayacağını düşünen biri idim.

Sayın Cumhurbaşkanı ve Ak Parti yöneticileri de kendilerine bu soruyu sorsunlar.

Bilindiği gibi Türkiye’de sol deyince aklımıza CHP, CHP deyince de aklımıza yüzde 25- 30 aralığında bir oy gelirdi. Zira çok partili süreçte CHP hiçbir zaman tek başına iktidar olamamıştı.

Laik Cumhuriyetin kurucu partisi olan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu parti olmakla övünen CHP’nin tarihi pek parlak sayılmaz.

Tek parti döneminin baskıcı rejiminin uygulayıcısıdır. Halkın değerleri ile barışık değildir. Dine ve dindarlığa düşmanlık konusunda hiçte parlak bir geçmişi yoktur.

Kemal Kılıçtaroğlu’nun CHP’si laiklik üzerinden siyaset yapmak istemiyor ve halkın değerleri ile barışık bir politika izlemek istiyor görüntüsü veriyor. Bu anlamda CHP içerisinde jakoben baskıcı laik kafalarla bir mücadele içerisinde.

Kemal Kılıçtaroğlu 31 mart seçimlerinde Ankara ve İstanbul adaylarını belirlerken de halkın değerleri ile barışık tipleri seçti. Seçim sonuçları açıklandığında da başarılı olduğu görüldü.

CHP’sinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, güler yüzü, yumuşak ve herkesi kuşatan tavrı ile güzel bir seçim çalışması sonunda seçimleri kazandı.

2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP, MHP ile birlikte Ekmelettin İhsanoğlu'nu aday göstermişlerdi. CHP ve MHP’nin ortak adayı Ekmelettin İhsanoğlu yüzde 38 Ak Parti nin adayı Recep Tayyib Erdoğan hiçbir ittifak yapmadan yüzde 51 oy alarak Cumhurbaşkanı seçilmişti. 24 Haziran 2018 seçimlerinde Recep Tayyib Erdoğan Cumhur ittifakı ile yüzde 52 oy aldı.

Siyasette kullanılan ötekileştirici ve rakiplerine hain ilan eden dil ne yazık ki ülkeyi yüzde 51- 49 bölmüş durumda.

31 Mart seçimlerinden sonra artık hiç kimse CHP bu ülkede Cumhurbaşkanlığını kazanamaz diyemez. 31 Mart seçimlerinde İstanbul Ve Ankara’da yüzde 50 oy alan CHP bu başarısını Cumhurbaşkanlı seçimlerinde gösterebilir mi? Surusunun cevabı doğru adaylarla ve ittifaklarla evettir.

Kuruluş aşamasında Ak Parti kendisini muhafazakâr demokrat olarak nitelendirmiş, Avrupa Birliği’ni kendisine hedef seçerek daha çok demokrasi, daha çok özgürlük söylemleri ile birçok seküler ve liberal düşünceli insanın da desteklediği bir parti olmuştu. Avrupa birliği idealinden vazgeçmeyen ancak uyguladığı politikalar ile kimi özgürlükleri kısıtlayan bir görüntü çizen, milli ve devletçi bir söylemle, güvenlik merkezli bir siyasete yönelen Ak Parti, süreç içerisinde liberal düşünceli insanların desteklerini kaybetti.

Sosyal devlet politikasını çok iyi uygulayan ve yaptığı hizmetlerle geniş halk kitlesinin desteğini alan Ak Parti, çok partili dönemin on altı yıldır iktidarda olan ve girdiği her seçimi kazanan tek partisi idi.

Ak Parti kuruluş aşamasında lider oligarşisine karşı kollektif aklın temsilcisi bir anlayışla kurulmuştu. Ak Parti lideri Tayyib Erdoğan 14 Ağustos 2001’de Ak Parti kuruluşunda Ak Partinin kuruluş felsefesini şöyle anlatmıştı. “Bugün Türk siyaset hayatına lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak, tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak geçecek.”  Ama süreç içerisinde ne yazık ki Ak Parti’de bir lider oligarşisine dönüştü. Kolektif akıl reddedildi. Her şey lidere göre ayarlandı. Lideri eleştirenler hain muamelesi gördü. İşte esasen Ak parti’de yanlışlarda daha çok bu noktada kendini göstermeye başladı.

Hz. Ali “Devletin dini adalettir” der. Bir devleti Allah’ın rızasına uygun kılan değer adalettir. Yoksa adaleti esas almadıktan sonra o devletin dini ya da, seküler bir devlet olmasının bir önemi yoktur. Hz. Ali’nin devlet yönetiminde maslahat adına adaletten taviz verilmemiş, devlet yönetiminde adalet her şeyden önce gelmiştir. İslam dünyasında tarih boyunca Muaviye’den sonra Müslümanlar adaleti değil maslahatı tercih etmişlerdi.  Emevi, Abbasi, Osmanlı devletinde “adalet merkezli siyaset” yerine “güvenlik merkezli siyaset” uygulanmış, adalet maslahata kurban edilmişti. Devletin güvenliği adına masum insanlar katledilmişti.

Ne yazık ki bu gelenekçi çizgi Ak Parti iktidarının siyaset anlayışında hakim olmuş, yönetim felsefesinde belirleyici olan adalet değil güvenlik olmuştur.

Onun için Ak Parti döneminde özellikle 2011 yılından sonra adalet tartışmaları artarak devam etmiştir.

31 Mart seçimlerinde Ak Parti’yi destekleyen İslamcıların söylemi Sayın Cumhurbaşkanının söylemi ile aynı idi. Terör ve dış güçlerin destelediği Millet ittifakına karşı Cumhur ittifakını destelememiz gerektiğini söylediler.

Ak Parti yerel seçimleri kaybederse bir meşruiyet tartışması başlayacak ülke karışacaktı, ve beklide Ak Parti iktidardan uzaklaşacaktı. İslamcılar olarak kazanımlarımızı kaybetmememiz için iktidarı desteklememiz gerekiyordu. Zira CHP İslam düşmanı bir parti idi.

Rakiplerinin kötülüğü üzerine kurulan bu dil bana yetmişli seksenli yıllardaki Nurcuların ehveni şer söylemini hatırlattı.

Ak Parti’nin bir adı adaletti. Ama kimse Ak Parti’nin adil bir yönetim uyguladığını rakiplerinin ise bu adaleti ortadan kaldıracağını söylemiyordu. Hatta Ak Parti’yi eleştirenler yapılan adaletsizlikleri dile getiriyorlardı. Adaletsizlikleri en fazla vurgulayanda Milli Görüşün temsilcisi SP idi.

İslamcılar yıllarca eleştirdikleri FETÖ yapılanmasının oportünist mantığı ile hareket ediyor kazanımlarımızı kaybetmeyelim diyorlardı.

Bu dil İslamcılığın dili değil. İslamcılık çokluğu ve faydacılığı değil ilkeli olmayı adil olmayı gerektirir.

Esasen bana göre sorun Ak Parti’ye oy verilip verilmemesinde değil sorun, tarafgirlik adına adaletsizliklere sahip çıkılması, yanlışlara sahip çıkılması hatta yanlışların doğru gibi algılanıp savunulması. Sonuçta bir seçimde, var olan adaylardan daha iyi gördüğünü seçebilirsin geçersiz oyda kullanabilirsin ancak takım tutar gibi parti tutmaktan kurtulmamız gerekiyor. Yanlışları yapıcı bir şekilde eleştirmemiz, bizim gibi düşünmeyenleri ötekileştirmememiz gerekiyor.

Hz. Ali’nin dediği gibi insanlar “Ya soyda eşimiz yada dinde kardeşimizdir”.

(Bu yazı ÖZGÜN iRADE dergisinin Nisan- 2019 tarihli 180. sayısında yayınlanmıştır)

NELER SÖYLENDİ?
@
Ramazan DEVECİ

Ramazan DEVECİ

DİĞER YAZILARI Filistin Direnişi ve Aksa Tufanı... ‘Kayıp Direniş’ Kitabı ve Direnişi Tanımak… 14 Mayıs Seçimleri Üzerine… Oruç Tutmak İhram Giymek, Ramazan Kuran Ahlakını Kuşanmaktır... 13 Recepte Kâbe’de Doğdu Onun Adı Ali… Hz. Fatıma'ya Mektup..... Adalet ve Merhamet Timsali Peygamberimizin Örnek Kişiliği… Muhammed Emin Yıldırım Hoca Ve Muaviye Sevgisi... Adalet Liyakat ve İktidar... İslam ve İslamcılık Üzerine… Kötülüğe İyilikle Karşılık Vermek ve Hatalara Karşı Af Edici Olmak... Hz. Ali: Adalet İçin Hilafet  Adaleti Somutlaştırmak, Somutlaşmış Adalet İmam Ali’dir… ‘Baba’ Aşk, Ahlak, Direniş, Sevgi Ve Fedakarlık Dizisi… Ali Şeriati Üzerine… Okullar Açılmaz Yine İşyerleri Kapatılırsa Üçüncü Aşıyı Yaptırmayacağım… Saadet Partisi Cumhur İttifakında mı yoksa millet ittifakında mı yer almalı? Babalar Günü Üzerine… 20 Soruya 20 Cevap… Dünyadan Ahirete, Anneme Mektup… İslam’ın Özgürlük Anlayışı ve Adem-Şeytan Kıssası… Allah'ın İstediği Gibi Müslüman Olmak... Yemen’den Yükselen Feryad, Bu Feryadı Duyun… İslamofobi Ve İslam’a Saldırılar… Yusuf’un İmtihanı Züleyha… Konuşan Kuran Hz. Ali Kitabını Niye Yazdım? Müslüman Ahlak İlişkisi ve Riya, İhlas Arasına Sıkışan Amellerimiz .. Filistin’e Sadece Türkiye mi Sahip Çıkıyor? Amerika’ya Karşı Olmak, Küresel Adalet Mücadelesi Vermektir… Adalet İçin Mücadele Örneği: Hılfu’l-Fudûl… 41. Yılında İran İslam Devrimi: Başarıları Ve Başarısızlıkları? Cemaatten PY'ya, PY'dan Terör Örgütüne FETÖ, FETÖ Mücadelesinde Yapılan Adaletsizlikler Takva Adalet Sahibi Olmak, Adalet Mücadelesi Vermektir.. Nijerya İslami Hareketi ve Şeyh İbrahim Zakzaki… Şehitlerin Mesajı: Tevhid- Adalet- Vahdet- Özgürlük- Kudüs İmam Humeyni Düşüncesinde ve İslam Devrimi'nin 40 Yıllık Sürecinde İslami Vahdet Günümüzün Kerbela’sı Yemen’in Serencamı ve Ümmetin Duyarsızlığı… Hz. Osman’ın Kanı Üzerinden, Hz. Ali’den İstenen Adalet mi, Yoksa Adaletsizlik mi? Ak Parti ve 24 Haziran Seçimleri... ‘Türkiye- ABD İlişkilerinin Psikolojisi’ Kitabı ve Büyük Şeytan Amerika’yı Tanımak… Erzincan İzlenimleri Erzincan Candır…. Bize de Ali’nin yalnızlığı düştü… Piri Aşk’ın, Davası Devrimden Özgür Kudüs’e… Üstad Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur’ları Doğru Anlamak… Kudüs İçin ne Yapmak gerekiyor, Kudüs eylemleri Müslümanların gazını mı alıyor? Yalnız Devrimciler Ali ve Ebuzer Ümmetin Dirilişi ve Direnişi Kudüs’ten Geçer… Kurban Yaklaşırken, İbrahim’in İmtihanına Hazır Mıyız? Hz. Ali Örnekliğinde: Tevhid, Adalet ve Vahdet 15 Temmuz Darbe Girişiminin Düşündürdükleri… İktidarın Dayanılmaz Cazibesi ve İslamcılardaki Değişim.. İyi olmak kolaydır zor olan adil olmaktır…. Devletin Dini adalettir, dinin devleti de özgürlüktür... Emperyalizm ve Sömürgecilik Karşısında İnsanlığa Umut Olmak… İmam Ali ve Nefsini Tanımak… Şubat Ayı Şahadet Ayıdır; Şahadet Kudüs’tür…. İnsanı Tanımak mı Zor Yoksa Anlamak mı? Aşk Yolculuğu Kerbela... Kuran’da Sevgi ve Aşk.. Ali’nin Adaleti, Muaviye’nin Maslahatçılığı… Medeniyet ve Modernizm Üzerine ….. İmamı Azam Ebu Hanife’nin Siyasi Mücadelesi... İmamı Azam Ebu Hanife… Müslümanların Kardeşliği ve Vahdet Çağdaş Medrese; İslami Değerler Akademisi… İslami Mücadelede Metot Ebul Fazl Abbas; Kerbela’nın Yiğit Savaşçısı Mustafa İslamoğlu hoca ve Uydurulmuş din-İndirilmiş din söylemi… Ak saçlı bilge: Atasoy Müftüoğlu İran Gezi Notları Miraç, Namaz ve Kudüs Aşka ve Sevgiye Dair Kuran'da Müslüman Fıtratın İlahi Yanı; Kamil İnsan Olmak Hz. Zeynep; Babasının Süsü…. Kerbela ve Kuran Kurbanda İbrahim’ce Bir Duruş… Kudüs, İslahiye Ve İstanbul Kuran Rehberliğinde Huriyi Doğru Anlamak Kudüs Sevdamız Aşkımız Hayalimiz Bizim. Bireysellik Ve Bencillik Hayat Sigortamı Annemi Kaybettim Dostluk Üzerine Nisa Suresi Tevhid Adalet ve Kadın Dünya Sevgisi ya da Dünyevileşme Kadınlardan Yönetici Olur mu? Annem.... Müslümanların Suriye İmtihanı Hz. Fatıma Timsali Bir Anne ve Onun Çocuk Eğitimi Bebeğini Özleyen Anne
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA