Yeni Dünya Düzeni (New World Order-NWO) adıyla formüle edilen neo-firavunluk sistemine göre Antik Mısır’da İsrailoğulları üzerindeki zulüm ve baskı, küresel boyutta tüm dünyada, tüm insanlığa karşı harekete geçirildi.
NWO’nun, yani Deccal’ın On Emir’i, amentüsü olarak da isimlendirilen, Georgia Guidestones (Georgia Rehber Taşları) anıtında küresel projenin temel ilkeleri bulunur;
Bu maddelerin teker teker şerhine geçmeyeceğim; ancak yeşil (insansız) dünya hedefine gidiş yolunu dört madde ile özetlemek mümkün (küresel elitler/efendiler hariç, hepimizi kuşatacak şekilde);
Şimdi bu yazacaklarımı siyasi bir yapıyla ilişkilendirmeden, “Mısır’ın rabbiyim ben” diyen firavun misali, “tüm dünyanın rabbliğine” cür’et eden küreselci efendilerin, hükümetler üstü ve hükümetler eliyle yürüttüğü küresel bir ifsad projesi olarak okuyun.
Madde 1:
Memlekete gittikçe sohbet ettiğim bir kasap var; Serkan Usta.
İşler nasıl diye sordumbirgün.
“Çok kötü abi, dedi. Her zaman gelen yaşlı, fukara müşterilerim var; fiyat değişimlerinden bihaberler. Bunlar kilo, gram bilmezler, 20 liralık kuşbaşı ver, 30 liralık kıyma ver, derler.Abi, 20 lirayı uzatıyor teyze; tartsam, avuç içi kadar et çıkıyor. Eski usul miktarda et veriyorum; çünkü avuç içi kadar tartıp vermeye utanıyorum.” dedi.
Bugün asgari ücretle geçinen bir ailenin sofrasına et girmiyor artık. Her kurban bayramında kurban kesebilen bildiğim emekli akrabalarım, komşularım artık kesemiyorlar.
Ücretli çalışıp kirada oturan birinin, “başımı sokacak bir evim olsun, ayağımı yerden kesecek bir arabam olsun” hayalini gerçekleştirmesi ihtimali imkânsız hâle geldi.
BM 2030 Ajandası ve G20 Deklarasyonu’nun, NWO efendilerinin emirleriyle, hükümetler eliyle uygulanması durumunda, bir zaman sonra, torunlarımıza, piştiği zaman etin ne kadar güzel koktuğunu, ne kadar lezzetli olduğunu dil ile tarife çalışacağız belki de.
Bir tek et mi?
Küresel firavunların, “İnsanların hakkı olan şeyleri (nimetleri) kısıtlamayın; yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” (Şuara 183) Emr-i İlahi’sine mugayir şekilde Allah’ın, kullarına helal kıldığı tüm nimetlere erişimimizi engellemeye çalışıyor oldukları gün gibi ortada artık.
Madde 2:
Ortada gerçek bir kıtlık hiçbir zaman olmayacak. Ancak medya, Bill’in adamları ve hükümetler eliyle kıtlık algısı, gayet ustaca oluşturulacak. Projenin bu ayağının başarıya ulaşması, tarımsal nüfusun ve tarımsal üretimin azaltılmasıyla doğrudan ilgilidir aslında. Yerel bir politikacının, “Önümüzdeki 10 yıl içinde tarımsal nüfusun % 25’ten, % 5’e çekilmesi için çalışacağız.” dediği şey, 85 milyonu 21 milyon tarım nüfusu beslerken, bunun 4 milyona çekilmesi, bir başka deyişle, 4 milyonun büyük bir kitleyi beslemekte kifayetsiz bırakılacağı gerçeğinden başka bir şey değildir. (85 milyon gibi yerel bir örneğe takılmadan, meseleyi, her ülkenin kendi vatandaşları ve toplam 8 milyar nüfus üzerinden düşünün.)
Peki, bu boşluk nasıl doldurulacak? İnsanlar nasıl doyurulacak?
Tarım Bakanlığı ile içeriğini bilmediğimiz, ancak emarelerini fark etmeye, sonuçlarını gittikçe artacak bir şiddette yaşamaya başladığımız, başlayacağımız iki anlaşma imzalayan, Türkiye’nin (ve hatta dünyanın) muhtemelen en büyük toprak ağası olan Bil Gavats’ınsatın aldığı, almaya devam ettiği tarım arazilerinin ekilmesiyle belki de. Peki, susuzluktan kırılıp, kapısına gitseniz, size bir damla su vermeyecek bu firavun faresi, gerçekte bu milleti, insanları doyurur mu?
Madde 3:
Bir insanın senelerce emek verip alınteriyle veya ondan bundan çalıp çırptığıyla aldığı mülkler nasıl elinden alınır?
NWO’nun yerel hükümetler eliyle çıkaracakları kanunlar, kendiliğinden sizi mülkünüzden vazgeçirecektir. Üstelik bunun için dualar edip, minnet duyacağız belki de.
Fransa’nın eski cumhurbaşkanı FransuvaMitterand’ın danışmanı Prof. Jacques (Cek)Attali, “İnsanlar, kendilerinin iyiliğine gibi gösterdiğimiz mezbahaneye, kendi ayaklarıyla gidecekler.” derken, mülkiyetlerimizden kendi isteğimizle vazgeçeceğimizi de ifade etmiş oluyor aslında.
Küreselcilerin, kendi ihtiyaçlarını görecek olan işgücünü barındıracakları FEMA kampları
(fikir edinmek içinbkz; https://en.wikipedia.org/wiki/FEMA_camps_conspiracy_theory ve https://eyalling.blogspot.com/2014/05/fema-toplama-kamplar-ve-gercek-nedenleri.html)
denilen konteyner kentler, kamplar tasarlanacağını söylüyor küresel efendiler.
Sözgelimi iki milyonluk liralık bir arabanız ve üç milyon liralık bir eviniz var.
Dizel yakıt kullanıyorsunuz ve yerel hükümet, fosil yakıt kullanan araç sahiplerinin “karbon ayak izi” puanının düşüren uygulamaları başlatarak, seyahat ve kullanım haklarınızı kısıtlamaya başladı. Misal, 3 milyon tl değeri olan evinizin, emlak ve çevre temizlik vergileri yıllık 200-300 bin liralara çıkarıldı. Üstüne üstlük yeşil dünya, yaşanabilir iklim, karbon emisyonu masallarıyla şahsa ait özel mülklere elektrik, su, doğalgaz, kanalizasyon hizmetleri de durduruldu ve kışın ısınabileceğiniz odun, kömür de bulamaz oldunuz.
Artık ailenize diyeceğiniz şey en fazla şudur; “Yahu hanım, kalk gidelim şu devletimizin yaptığı konteyner kamplara, küçük müçük, ama vergi derdi yok, suyu, elektriği, doğalgazı da var…”
Bu kamplara yerleşip, Allah razı olsun büyüklerimizden diyerek, neyi feda ettiğinizi bilmeden bir süre daha yaşamış olursunuz.
Artık mali yükünü kaldıramadığınız, sosyal ihtiyaçlarınızı karşılayamadığınız o 3 milyonluk, 5 milyonluk, 10 milyonluk evinizin kıymeti ne olur?
Ya arabanız?!
Biri benden arabamı gasp etmeye çalışacak olsa, vururum onu, dediğiniz arabanız. Fosil yakıt kullandığınız için arabanızın trafiğe çıkması bir zaman sonra yasaklandığında, habireSahibinden.com’da üzerine zam koyup sattığınız o kıymetli arabanızın değeri ne olur?
O müthiş ileri görüşlülüğünüzle fosil yakıt kullanmanın sıkıntısını gördünüz ve onun yerine aldığınız elektrikli arabanızı çarptınız ve arabayı aldığınızın yarı fiyatında olan bataryasını değiştirmeye ekonomik gücünüz yetmediğinizde ne olur? Hatta gittikçe daraltılan bir çemberde, sureta aracınızı günlük kullanma süreleriniz, yeşil dünya, yaşanabilir iklim bahanesiyle bir iki saate kadar düşürüldüğünde, o milyonluk liralık arabanıza kim alıcı çıkar?
Madde 4:
Georgia Guidestones anıtının birinci ve onuncu maddelerini bir kez daha okuyunuz.
Şimdiiii, tam da burada bir soru soralım;
“Şeytan hiç şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de ona düşmanlık yapın.” diyen Fatır suresinin 6’ıncı âyetiyle konunun ne alakası var acaba?