DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Harun Yılmaz
Harun Yılmaz
Giriş Tarihi : 14-01-2022 20:54

Müntehir Enes Kara ve Ülkemin Mal Bulmuş Mağribileri..

Ön not: Üstad İhsan Süreyya Sırma, Paris’te bir cuma namazı öncesinde, hocası Merhum Muhammed Hamidullah Hoca’nın kendisine şu nasihatte bulunduğunu söyledi: “Bir şey söyleyeceğim sana. Bunu kulağına küpe yap, hiçbir zaman da çıkarma. Günahkâr Müslüman kardeşin sana kâfirden daha yakındır. Müslümanlar olarak birbirinizle uğraşmayın, birbirinizin aleyhinde konuşmayın.”
-o-
Haber: Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara, “ailesinin zoruyla cemaat yurdunda kaldığını” anlattığı 10 dakikalık bir videoyu sosyal medyada yayınlayıp, 10 Ocak 2022 günü bir binanın yedinci katından atlayarak intihar etti.

Bu haberi okuduktan sonra, alttaki görseli inceleyip, öyle yazıyı okumaya geçmenizi öneririm:

14 Temmuz 2021’de Kastamonu Barosu’na kayıtlı Avukat Gizem Saraçoğlu, “Ben artık dayanamıyorum.” şeklinde bir veda notu bırakarak kendini astı.

14 Aralık 2021’de Hatay Barosu’na kayıtlı avukat Ünsal Kirmit intihar etti.

30 Haziran 2021’de İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat Gökhan Dirican, Küçükçekmece’de E-5 Karayolu’nda yola atlayarak intihar etti.

7 Kasım 2021’de Bodrum’da cinsel saldırı suçlamasıyla tutuklanan avukat Orçun Çetinkaya cezaevinde intihar etti.

28 Haziran 2021’de Ankara İŞKUR şube müdürü Mukadder Can, genel müdürlüğün terasından atlayarak intihar etti.

24 Eylül 2021’de ameliyatta yaptığı hata nedeniyle Yalova’da çalıştığı özel hastaneyle ilişiği kesilen Dr. Güven Mete canına kıydı.

18 Şubat 2021’de Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde asistan Dr. Mustafa Yalçın, damar yolundan vücuduna narkoz ve potasyum vererek intihar etti.

29 Kasım 2021’de Samatya’daki İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde asistan Dr. Melike Erdem, görev yaptığı hastanenin 6. katından atlayarak yaşamına son verdi.

30 Ekim 2021’de TÜBİTAK MAM’da Malzeme Enstitüsü Sensör Teknolojileri Proje Grubu’nda başuzman araştırmacı Doç. Dr. Dilek Dündar Erbahar intihar etti.

ABD’nin Minnesota Eyaleti’nde Ekim ayında down hastası altı aylık kızını, boğazını keserek öldüren, Türk asıllı Yrd. Doç. Mine Ener 4 Kasım 2021’de cezaevinde intihar etti.

2020 yılında Prof. Dr. Tolga Fikri Köroğlu, Prof. Emine Coşkun, Prof. Dr. Kadir Eser, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sadık Akşit intihar etti.

10 Haziran 2013’te Finike Adliyesi’nde Asliye Hukuk Hâkimi Fatma Kuşçuoğlu intihar etti.

23 Ağustos 2013’te Ankara Adliyesi’nde stajyer hâkim Didem Yaylalı intihar etti.

11 Eylül 2013’te Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde Cumhuriyet Savcısı Ramazan Yaldızkaya intihar etti.

27 Kasım 206’da Ardahan Cumhuriyet Savcısı Fikret Sünbül, beylik tabancasıyla intihar etti.

16 Ağustos 2010’da Deniz Eğitim Komutanlığı Personel Başkanı Albay Cihat Kalfa intihar etti.

30 Aralık 2020’de Tekirdağ 8. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nda Yarbay Serpil Mert intihar etti.

Daha nice polis, uzman çavuş, astsubay, öğretmen, hemşire, işçi, memur; yılda ortalama 3.143 insan…

…ve bu örnekler böylece çoğalır gider; ama…
…kendini ülkemizin elit sınıfından sayan mal bulmuş mağribileri olan kokainman, alkolik, pedofilik, tecavüzcü yobaz, bağnaz, gerici kesiminden hiç kimse; bu intiharlardan dolayı adliyeler kapatılsın, hastaneler yasaklansın, kışlalar lağvedilsin demedi.
-o-
Gelelim daha ilginç sayısal verilere;
2019 yılında Türkiye’de 232 masum çocuk intihar etmiş. En vahim tarafı ise intihar yaşının 13’e kadar inmesi… https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/turkiyede-intihara-suruklenen-cocuklar-gercegini-uzmanlar-cumhuriyete-anlatti-1877016

Ölümle sonuçlanan intihar sayısı;
2017’de 3.168,
2018’de 3.161,
2019’da ise 3.406 kişi olmuş.
İntihar edenlerin % 75,6’sını erkekler, % 24,4’ünü ise kadınlar oluşturmuş.
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Olum-Istatistikleri-2018-30701

2021 yılının Ocak ve Mayıs ayları arasında, Mayıs 2021 verileri ile yerel basındaki intihar girişimleri ve ölümler de eklendiğinde intihar sayısı 600’e dayanmış. 
https://www.milliyet.com.tr/siyaset/pandemi-kosullari-intihari-tetikledi-6517439

Teşebbüsler hariç, Türkiye’de 2002-2019 yılları arasında 53.425 (elli üç bin dört yüz yirmi beş) vatandaşımız intihar ederek yaşamına son vermiş; yani, yılda ortalama 3.143 insanımız kendini öldürmüş.

İntihar vakası en sık görülen yaş grubu 15-24 arasıymış.
https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_intihar

Çok enteresan bir bilgi de şöyle; 2017 yılından itibaren TÜİK, intihar verilerini yayınlamamaya, başka bir ifadeyle intihar verilerine sansür uygulamaya başlamış.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/chpden-akp-donemine-ait-intihar-raporu-gecinemiyorum-deyip-canlarina-kiydilar-1840045

Günde ortalama 8 kişinin intihar ettiği ülkemizde, müntehir Enes Kara, “İstemediğim hâlde beni namaza kaldırıyorlar, cemaat yurdunda kalmak istemiyorum.” diyerek kendini öldürüyor ve bu ülkenin neredeyse 200 yıldır başına bela olan Jön Türk, dönme artığı Batı kompleksli elitist azınlık, ellerindeki güçlü manipülasyon araçlarını kullanarak, kokain kokan leş ağızlarıyla, Enes’in “Son üç yıldır Müslüman olmadığım hâlde cemaat yurdunda istemeden kalıyorum…” cümlesini cımbızlayıp, her yıl ortalama 3.142 intiharın sebebine dair tek cümle etmeden, 1 intihar üzerinden Müslümanlara yürüyor.

Kokain kullanarak, içinde bulunduğu mutsuzluğu bastıran şarkıcı Tarkan, “Çocuklar bağnaz, yobaz zihniyetlere hizmet ettirilmemeli. Özgür iradelerine saygı duyarak, sevgiyle yetiştirilmeli. Önceliğimiz onların mutluluğu olmalı.” derken, yıllardır içinde debelenip durduğu kokain kokan magazinsel modernist, hazcı, sürüngen, müptezel, içi boş hayatıyla, çocuklarımıza, gençlerimize verilmesini istediği özgürlük neyin özgürlüğü, o sevgi nasıl bir sevgi, o mutluluk nasıl bir mutluluk oluyor acaba? Bu sevginin, bu mutluluğun tarifini de yapsaydı ya bize; “…abi, şunu burnuna çekme özgürlüğünü kullanarak bir fırt çekiyosuuuun, bulutların üstündesin, mutluluktan uçuyosuuun aaaaaabi.”
https://www.magazinci.com/icerikler/magazin/evinde-esrar-bulunan-tarkan-ben-kokain-kullaniyorum_21654.html 

Peki, aynı hedonist/hazcı kesimin diğer 3.142 intihardan, ülkede kaybolan, belki de kaybedilen binlerce masum çocuktan, katledilen yüzlerce çocuk ve erkek maktulden, kokain, esrar partilerinden, o partilerde balkonlardan atılarak öl(dürül)en kızlardan, satanist ayinlerinde neleri kurban edip, nasıl kan akıttıklarından bahsettiklerini duyduk mu hiç?

Oysa Enes Kara, “Dinî baskı altında olduğunu, son üç yıldır Müslüman olmadığı hâlde bir cemaat yurdunda kaldığını ve namaza kaldırıldığını…” şikâyet ederken, “…güzel bir hayat istediğini, ancak artık yaşama isteğinin ve enerjisinin kalmadığını…” söylemiş ve “Tıp bitse, TUS (tıpta uzmanlık sınavı) var, TUS okumak tıptan daha zor, ardından uzmanlık eğitimi var. Herkes doktorluktan kaçıyor, çünkü mobbing var, uzun süreli nöbetler var, hastadan şiddet görme ihtimali var, köle gibi çalışıyorsunuz, ben böyle bir gelecek istemiyorum, bunun bir sonu yok.” yazılı bir de not bırakmış. Yani konunun bütünü bir cemaat veya İslamî bir yaşama icbar edilmekle ilgili değil, güzel (!) bir hayatının yokluğunu, dünyevi bir hayata nispet ettiğini gözden kaçırmamak gerekir.

Aslında Enes’e babası, git oğlum istediğin gibi yaşa, demiş olsaydı da sonuç farklı olmayacaktı; çünkü intiharla biten yığınla özgür, mutlu, ama İslam’sız hayatlar var.

Şimdi Enes’in ilk bir iki cümlesini geçersek, altta bahsettiği gayrıinsani şikâyetlerin hangisinin sebebi olarak Müslümanları, İslam’ı gösterebiliriz?
Toplumsal algıda hâlâ itibarlı bir meslek olmasına rağmen, bugün yeni mezun bir doktor mesleğe yeni başlarken 6 bin 500 lira (465 dolar, 8 gram altın) baz maaş alıyor; ek gelir elde etmek için nöbetten nöbete koşarken insanlıktan çıkan ve hatta maalesef mesleği dışında ek iş yapan doktorlar da var.

Be alçak ve şuursuz sırtlanlar, çakallar güruhu sizi…

İnsanı insanca yaşamaktan çıkaran, içindeki yaşama enerjisini sömürüp alan, tefekkür, tevekkül, sabır ve mücadele öğretisini reddeden kapitalist, materyalist, hedonist çarklarınızın neresinde Müslümanlar var, neresinde İslam var da cemaat yurtlarını, tarikatları, Müslümanları suçluyorsunuz?..
…ve siz ey şuursuz reaya, ey tefekkürsüz, tevekkülsüz toplum; bu müptezel çakalların manipülasyonuna, yere attıklarında oynaşıp duran (Şuara 44) dezenformasyonlarına nasıl inanıyorsunuz?.. Onlara inanarak Müslümanların üzerine yürümekten (Hucurat 6) mesul tutulacağınızı bilmiyor musunuz?

Şu tespiti yapmak zorundayız; bu ülkedeki her intihar bir cinayettir ve her cinayetin zanlısı, sanığı, katili, mahkûmu bu elit hedonist çakallar güruhu ile onların büyüledikleri sizsiniz.

Oysa, benim büyüdüğüm köyümüzde, benden üç kuşak, iki kuşak önceki dedelerimizden, nenelerimizden bir tane bile intihar, depresyon, şizofreni vakası ne gördüm, ne duydum…

Rahmetli nenem felç geçirip, 8 Mart 1997’de vefat edene kadar, dili de bağlı olmak üzere, son beş yılında yatağa bağlı idi; ne dilinden duası, ne o hâlinde abdesti, ne dili dönmese de namazı, ne tevekkülü, ne de sabrı eksildi.

Peki, asıl sorumlu kim?

Hiçbir akademik okul diplomasına sahip olmayan, hiçbir pozitivist eğitim çarklarından geçmemiş olan dedelerinden, nenelerinden öğrendikleri tefekkür, tevekkül ve sabrı evlatlarına aktaramayan, ama her fırsatta gençlerin çok bozulduğundan şikâyetçi olan her ana baba, bütün bu intiharlardan mesuldür.
-o-

Ön nota atıf: Dümdüz ve ek sıfatsız bir Müslüman olmam dışında, hiçbir cemaat, tarikat, STK, yapı, çatıya mensup değilim ve 5 binin üzerinde SKT’nın varlığına, binlerce üyelerinin olmasına rağmen topunun bir Âdem, bir Nuh, bir İbrahim, bir İsa etmemesi veçhesiyle ciddi içtimai eleştirilerim de var onlara, ancak hiçbir kefere, seküler, deist algı mühendisine tek bir günahkâr Müslüman kardeşimi feda etmem. 

 


 

NELER SÖYLENDİ?
@
Harun Yılmaz

Harun Yılmaz

DİĞER YAZILARI Yirmibeş Kuruşun Hikâyesi... Yine Bir Ramazan, Yine Bir Sahurun Vakti Filistin, İsrail Ekseninde Türkiye... Bizi İsrail Değil, Ebu Ubeyde Mahvedecek! Prof. Dr. Kâbus Süleyman Salih Zoroğlu ve Hucurat 6 Daldan Dala Bir Toplumuz! Pacta Sund Servanda; Ahde Vefa.. Ey İnsan! Sana Verdiğim Evladı İnşa Et! DSÖ’nün Dişine Kan Değdi Bir Kere!-2 Yeni Dünya Düzeni Projesinin Üç Ayağı... Yitik Bir Meziyetimiz; Dürüstlük ve Hakkaniyet Diyarbakırlı Hacının Şeytanla Arkadaşlığı ve Şeytanın İnsana Düşmanlığı... Geldiğimiz Nokta! Allah'ın Teveccüh Ettiği Bir Müslüman Olmak LGBTQ+ Dayatmasına Karşı Aileyi Korumak Müslüman Mahallesinde Domuz Eti Satılıyor mu?-2 Ben, Dr. Orhan Koyuncu; Zırhlı Memurlarla Eşit Can Güvenliği Hakkı İstiyorum.. DSÖ’nün Dişine Kan Değdi Bir Kere -1- Müslüman Mahallesinde Domuz Eti Satılıyor mu? -1- Engelleri Aşanlar, Engeline Takılanlar... Küfrün İhsanı Olmaz.. Müşfik Bir Millet(tik) Biz; Ne Oldu Bize? Zaman Çok Kısa; Ye, İç, Gül, Oyna… Bir Daha mı Geleceksin Dünyaya? Koronavirüs, Hastalık Değil, Servetin El Değiştirmesi Aracı Olabilir mi? Sahurun Vakti.. Abid Özmen, Sevda Kuşun Kanadında ve Bilderberg Toplantısı Her İnsan, Yapmadığı Tüm İyiliklerin Suçlusudur* Ziyanda Olan Kitlelerdir, Şahsiyetler Her Zaman Kazanır Yine Bir 24 Kasım Daha Geldi... Conseil Français Du Culte Musulmane veya Müslümanların Birlik Sorunu Türkiyeliler Defolsun! Baba Ne İşe Yarar?* Toplumsal Cinsiyet Eşitliği - STK'lar Uyanıyor mu? Atam Lut Gibi Bir Mürteciyim Ben! Dünyanın Öbür Ucundaki Kardeşlerimizin Ayağına Diken Battı LGBT’nin Onur Yürüyüşü İnsan Birey midir, Şahsiyet midir? Dilin Kavramsal Bütünlüğünün Bozulması Hac mı, Panayır mı? İnsan Bu! Yaprak Misali: Ya Şimale Savrulur Ya Kıbleye Eğilir! Pacta Sund Servanda İdam Cezası Neden Getirilemez? Sırat Köprüsü Nerededir, Bilir Miyiz?
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA