DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Harun Yılmaz
Harun Yılmaz
Giriş Tarihi : 21-12-2023 14:12

Bizi İsrail Değil, Ebu Ubeyde Mahvedecek!

Merhum Erbakan Hoca, bir programda şu misali anlatır:

Farz et ki, sen Hz. Peygamber’in, Bedir Savaşı’nı yaptığı gün, o civarda develerini güden bir çobansın. Görüyorsun ki, Efendimiz ile Ebu Cehil taraftarları Bedir Kuyuları yakınında savaşa tutuşmak üzereler…

Eğer sen; “Şöyle yüksek bir tepeye çıkayım da yaşanan savaşı seyredeyim.” dersen kâfirler zümresinden olursun.

Eğer, “Ya Rabbi! Bunlardan kim haklı ise ona yardım et.” diye dua edersen, yine kâfirlerden olursun. Çünkü sen bu dünyaya hangisi haklı, hangisi haksız, bunu bilmek, bunun ayrımını yapmak için gönderilmişsin; haklı-haksız, hak-batıl ayrımını yapamayan kişi mü’min olamaz.

Eğer, “Ya Rabbi! Peygamberin Hz. Muhammed’e yardım et, onu muzaffer kıl.” diye dua edersen, günahkâr bir fâsık olursun. Çünkü o gün dua değil, eyleme geçme günüdür.

Eğer hakiki bir mü’min isen yapacağın şudur; “Olaydan haberdar olur olmaz, yerinden öyle bir fırlayışla fırlayacaksın ki, savaş alanına varana kadar birkaç kez yüzüstü yere kapaklanacaksın. Eline ne geçerse, ne bulursan onunla düşmana saldıracaksın!”

Hakiki ve geçerli bir mazereti olmadıkça, Müslüman bir fert için ne şiş yansın, ne kebap tavrının ahirette karşılığını izah eden çok güzel bir misaldir bu.

İşte biz, bir tepe üzerinden dua ederken; HAMAS’ın İzzettin El Kassam Tugayları, Ebu Ubeyde’nin “Birliklerimizdeki askerlerin % 85’ini, ailesi işgal devleti tarafından şehit edilmiş yetim çocuklar oluşturuyor. İşte onlar bugün büyüdü ve gönülleri intikam ateşiyle yanıp tutuşuyor.” sözleriyle tanımladığı mücahitlerle, 7 Ekim 2023, Cumartesi, yani Yahudiler için kutsal olan şabat günü, siyonist terör örgütü İsrail’in sınırdaki şehirlerine karşı bir seriyye düzenledi.

Ebu Hamza’nın, “Birliklerimizin içinde kaza namazı olan hiçbir kimse yok. Kaza namazı olanları, işgale karşı savaştırmıyoruz. İnşallah yakında Mescid-i Aksa’da cemaatle namaz kılmaya başlayacağız.” dediği erler, İslam dünyasının şerefi oldular.

Müslüman kimliğine sahip olan Türkiye Müslümanlarının (bazılarının) HAMAS, Gazze ve İsrail’e dair yaptıkları yorumları duyduk, okuduk, gördük; “Şimdi sırası mıymış; HAMAS, arı kovanına çomak sokmuş, on binlerce Gazzelinin öldürülmesine sebep olmuşmuş; gücünün yetmeyeceği düşmana niye tokat atmışmış; HAMAS, aslında Netanyahu’nun gizli planını uygulamışmış…”

Erbakan Hoca’dan alıntısını yaptığımız söz mucibince, çok konuşanlara değil; “Çok konuşmayacağız, açıklama da yapmayacağız; düşman, pişmanlıktan parmaklarını yiyecek.” diyen Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’nin söylediklerine, Kudüs Tugayı Sözcüsü Ebu Hamza’nın sözlerine bakacağız.

Ebu Ubeyde, bir seslenişinde, Rum suresinin 47’inci âyetini okudu; “Senden önce nice peygamberi kendi kavimlerine gönderdik. Peygamberler apaçık mucizeler getirdi. Buna rağmen suç işleyenlere hak ettikleri cezayı verdik. İnananlara yardım etmek de bize düşer.” Aynı damardan beslenen bizler için bir mucize oldu Direniş’in kararlılığı ve sebatkârlığı.

Yeni evlendiği hanımı, çocuk özlemi, büyüteceği, evlendireceği evlatları, torun bekleyen gözleri, evi barkı, varlığı, düzgün bir işi gücü, malı mülkü, dünyaya dair umutları olan hepimize nazire edercesine şöyle söylüyordu Ebu Ubeyde; “Şu an ailemin ve çocuklarımın yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum, onlardan haber alamıyorum. Şu an gündemimde ailem yok. Tek hedefimiz Kudüs’ün özgürlüğü, tek hedefimiz İsrail’in yıkılışı biiznillah.

Arap ve İslam âleminin liderlerine, ekranlarından izledikleri savaşın kalbinden sesleniyorum! Sizden, İslam’ın çocuklarını savunmak için harekete geçmenizi istemiyoruz. Arap ülkelerinden, savaşa girmelerini istemiyoruz. Biz, mukaddesatımızı korumak için zaten savaşıyoruz. Fakat çocuklar ve kadınlar için yardım göndermekten de mi acizsiniz?” diyerek, Gazze’nin hayal kırıklıklarına sarılı ilk sitemini iletti önce.

Sonra eli silah tutan Müslüman erkekleri çağırdı Gazze’nin yardımına; “Bu ümmetteki her şerefli asker ve savaşçıyı, fırsatı değerlendirip, bu savaşa katılmaya davet ediyoruz.” çağrısına, (muhakkak başka yiğitler de vardır) Adıyamanlı bir Kürt olan Yakup Erdal ile Edirneli bir Türk olan Seyfullah Bilal Öztürk’ün icabet ettiğini, Lübnan sınırından Gazze’ye geçmeye çalışırlarken İsrail tarafından şehit edildiklerini duyduğumuzda öğrendik.

Bunu yapamıyorsanız, en azından şunu yapın dercesine, siyonistlerin hurma ağaçlarını kesmeye* davet etti bizi Ebu Ubeyde; “İşgal devletine her türlü boykotu uygulamak ve onlara karşı durmak, herkesin borcudur.” Bu davete icabet eden Yemen Husileri, Yahudilerin Kızıldeniz’den geçen hurma ağaçlarını vurmaya başladı.

7 Ekim’den önce, İslam beldelerinden destek geleceğine dair azıcık olsun umut varmış kalplerinde belli ki; önceleri, “Ey Arap halkı ve İslam Milleti!..” hitabıyla seslenişine başlıyordu Ebu Ubeyde.

Pek az İslam ülkesi hariç, yukarıdan emir gelmedikçe miting, protesto yap(a)mayan Müslüman ahali, hükümetlerini Gazze için harekete geçirebilecek bir eylem ve baskı gücü oluştur(a)madı bile. Ferdi sayılacak birkaç eylem ve protesto dışında, doğru adreslerin önünde, doğru talepler iletil(e)medi; ama bir zamanlar Sünni dünyanın büyük umudu olan Afganistan mücahitlerinin, talep olması hâlinde Gazze’ye mücahitleri göndereceklerini belirten bir sosyal medya haberiyle umutlanıverdik (Hususi bir bilgi; Afganistan’da yaşayan bir arkadaşımla telefonda görüştüğümde, Taliban’ın gündeminde Gazze’nin yerini sordum. Gündemlerinde Gazze yok, dediğinde şaşırdım. Nasıl yani, dedim; aldığım cevap rahatsız ediciydi; ABD’den gelen fonların kesileceğini biliyorlar. Buna inanıp inanmamak kişiye kalmış; bir kenarda dursun).

Ancak, “Güneş, batıdan mı doğuyor ne?..” dedirtecek özgün ve aktif eylemlerin, hükümetlerinin, siyonist teröre açıkça destek verdiği ABD’de, Kanada’da, Hollanda’da, Polonya’da, Fransa’da, İngiltere’de, Almanya’da, İsveç’te, İsviçre’de, Peru’da, Arjantin’de, Meksika’da, Japonya’da, Kore’de, hatta dünün Apartheid Rejimi Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yaşayan insanların temiz vicdanlarında parladığına, bizimle beraber Gazze halkı da şahit oldu.

Ebu Ubeyde de İslam dünyasının hâl-i pürmelali karşısında hitap ettiği muhataplarını, üslubunu ve kelimelerini değiştirerek, tüm şerefli insanlara seslenmeye başladı bundan sonra; “Ey mücadeleci, sebatkâr ve gururlu halkımız! Ey dünyanın bütün özgür insanları! Dünyanın her yerinde Siyonist saldırıya tepki gösteren her güzel kalbe sevgilerimizi iletiyoruz. Bu cani düşmana hayır demek için ayağa kalkan her tüfeği, silahı, sesi ve kalemi selamlıyoruz.

Âlem-i İslam’ın sessizliğine rağmen, İsrail’i vurarak destek veren Direniş Ekseni de Gazze gibi bir avuçtan ibaretti zaten, unutmadı onları anmayı; “Düşmana acı veren destek cephelerini, yardımımıza koşan Yemen’i, kuzey cephesinde düşmanı kuşatıp, kalelerini yıkan Lübnan’daki Hizbullah’ı ve Amerikan askerlerinin bulunduğu üsleri vuran Irak’taki direniş erlerini özellikle saygıyla anıyoruz.

Nurlu ve mübarek simasını setreden kefiyesinden görünen keskin gözlerinde yorgunluk emaresini fark ediyorduk bazen, ancak siyonist terör çetesi İsrail’e karşı gardını hiç düşürmedi;

İsrail, başına ne geldiğini ve ileride neler olacağını anladığında şoka girecek. Müslümanlar nerede diyordunuz? İşte geldik, ortada yoksunuz.

Büyük savaş başladı ve devam ediyor. Düşman, bunun sonuçları hakkında hiçbir öngörüye sahip değil.

İsrail yalan söylüyor. Nerden ve ne kadar kuvvetle gelirse gelsin, onları burada şiddetli ölümler bekliyor. Gazze’de düşmanın yüzü yere sürtülecek.

Gazze’ye karadan gelirseniz dört seçeneğiniz var; ya öldürüleceksiniz ya yakalanacaksınız ya sakatlanacaksınız ya da ölene kadar psikolojiniz bozulmuş şekilde yaşamaya çalışacaksınız.

Kudüs Tugayları Sözcüsü Ebu Hamza, kararlılık içinde olduklarını, umutlarını yitirmeyeceklerini duyurdu; “Aksa Tufanı Savaşı ne kadar sürerse sürsün teslim olmayacağız ve beyaz bayrak kaldırmayacağız, çünkü biz onun (Aksa’nın) halkıyız.

Açık bir şekilde ifade ediyoruz ki, Siyonist-Amerikan işgaliyle açık bir savaş içindeyiz ve Mescid-i Aksa'yı milyonlarca insanın temsilcisi olarak savunuyoruz. Milyonlarca insan, bu utanç ve zulmü bizimle birlikte reddetmelidir.” sözleriyle de İslam dünyasını utandırdı.

HAMAS Sözcüsü Fevzi Berhum da “Daha askerlerimizin ve mühimmatımızın sadece % 3’ünü kullandık.” açıklamasıyla, Ebu Ubeyde’yi ve Ebu Hamza’yı doğruladı.

Seriyyenin hedeflerinden biri de İsrail’in, zindanlarda tuttuğu Müslümanların bırakılmalarını sağlamak amacıyla Yahudi esirler almaktı; “Biz, esirlerimizi, işgalcilerin elinde bırakmayacak bir topluluğuz.” sözleri, esir takasının ilanı oldu. Bu esirler, aynı zamanda Siyonist çetenin hareket kabiliyetini zayıflatmak için kullanılacaktı; “Aldığımız esirleri Gazze’nin her noktasına yerleştirdik. Gazze halkının başına gelenler, onların da başına gelecektir. Adımlarınıza dikkat edin.

Savaşın ortasında bize umut vermeye çalıştı Ebu Ubeyde; “Mücahitlerimiz, ümmet için gurur kaynağıdır. Sizinle paylaştığımız görüntüler, sahada olanların yanında toz zerresi kadardır. Yakında buzdağının tamamını paylaşacağız. Fiilen yanımızda değilsiniz, ancak dualarınız burada; bizim için duaya devam edin.

Sonra, her biri kurşun gibi çarpan, ahirette yakamızdan tutacak, hesabımızı ağırlaştıracak sözler duyduk ondan; “Neden İslam ülkelerinden yardım istemekte ısrarcı değilsiniz, diye soruyorlar. Biz, yardımı ancak Allah’tan isteriz; O da kimi layık görürse, onu vesile kılar. Zulme sessiz kalanlar bilsin ki, Allah, kendilerini bu zafere layık görmemiştir. Allah, diğer Müslümanlara bizim zaferimize ortak olmayı nasip etmemişse eğer, onlardan yardım istemiyoruz.

Bazen İslam beldelerinin başındaki iktidarları hedef aldı; “İslam dünyasının korkak liderleri, Gazze’de olanlar için üzgün olduklarını söylüyorlar. Siz onlara üzülmeyin, onlar şehit oldular. Kendi hâlinize üzülün.

Sonra hem lider kadrosuna hem Müslüman ahaliye beraber seslendi; “Topraklarımızı işgal edenlerin hesabını biz soracağız. Bu işgale ve zulme sessiz kalanların hesabını da Allah soracak.

En ağırı da her birimizi fert fert vuran sözleriydi; “Mazlumların çığlıklarına karşı sağır ve dilsiz olan İslam dünyasına sesleniyorum; cehennem melekleri zebaniler sağır ve dilsiz yaratılmıştır, sizi işitmeyecekler.

Doğrudur; bizi siyonist katiller ve küreselci çetenin şerli işleri, işbirlikçileri değil, eli silah tutan her yetişkin Müslüman erkeğin ahiretteki hesabını ağırlaştıran Ebu Ubeyde mahvedecek!

Ebu Ubeyde’nin sözleri, şahsen nefsimi ciddi şekilde rahatsız ediyor, ancak her zaferle, öldürdükleri her siyonist çete üyesi için kalbimdeki sevinçle, “elhamdulillah” diyorum.

İnsanlarımızın, gençliğimizin içinde bulunduğu hâl Gazze’den bakınca pek belli olmuyordur, ama âmîn dediğim şu sözleri gerçekten söylemiş olmasını temenni ediyorum; “Biz inanıyoruz; Osmanlı’nın torunlarıyla birlikte Mescid-i Aksa’da namaz kılacağız.

Bir tepenin üzerinden bakarak, “Allah’ım! Filistin halkına ve orada savaşan İslam erlerine yardım et, onları muzaffer kıl.” demek kifayet etmese de hâlimize, Ebu Ubeyde, avucundaki bir yudum suyu kalplerimize serpiyor; “Bize dua edin ki, yarın Allah hesap sorduğunda, belki duanız hatırına bahaneleriniz kabul olunur.

Sadece gözlerinin göründüğü kefiyesinin altında, asla doğrulanamayan ve en az 15 yıl öncesine ait bir fotoğrafla, işte Ebu Ubeyde’nin yüzü budur dese de siyonist çete; “Yüzümün açılacağı gün, Kudüs’ün fethedildiği gündür.” sözleriyle, nur’un âlâ nur o mübarek simaya şahit olmayı nasip etsin Allah, âmîn diyen herkese.

-o-

(*) “(Yahudilerin ticaret edindikleri) hurma ağaçlarından her ne kesmiş veya kökü üzere bırakmış iseniz, hepsi de Allah'ın izniyle olmuştur. (Bu izin) yoldan çıkanları rezil etmek içindir.” (Haşr 5)

İslam Ordusu, Hayber kalesini kuşatınca, Yahudiler kaleye sığınarak, yıllarca kendilerine yetecek yiyecek ve içecek stok ettikleri için, rahat bir şekilde Müslümanlarla muharebeye başladılar. Hayber çok muhkem bir kale olduğu için fetih gerçekleşmiyordu. Yahudi için serveti, parası, malı, kendi canından bile kıymetlidir. Peygamberimiz, Yahudileri teslime zorlamak için, onların servetlerinin kaynağı olan hurma ağaçlarının kesilmesini emretti. Ağaçlar kesildikçe feryat figan eden Yahudilerin direnme gücü kırıldı ve nihayet kaleyi teslim ettiler.

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Harun Yılmaz

Harun Yılmaz

DİĞER YAZILARI Yirmibeş Kuruşun Hikâyesi... Yine Bir Ramazan, Yine Bir Sahurun Vakti Filistin, İsrail Ekseninde Türkiye... Prof. Dr. Kâbus Süleyman Salih Zoroğlu ve Hucurat 6 Daldan Dala Bir Toplumuz! Pacta Sund Servanda; Ahde Vefa.. Ey İnsan! Sana Verdiğim Evladı İnşa Et! DSÖ’nün Dişine Kan Değdi Bir Kere!-2 Yeni Dünya Düzeni Projesinin Üç Ayağı... Yitik Bir Meziyetimiz; Dürüstlük ve Hakkaniyet Diyarbakırlı Hacının Şeytanla Arkadaşlığı ve Şeytanın İnsana Düşmanlığı... Geldiğimiz Nokta! Allah'ın Teveccüh Ettiği Bir Müslüman Olmak LGBTQ+ Dayatmasına Karşı Aileyi Korumak Müslüman Mahallesinde Domuz Eti Satılıyor mu?-2 Ben, Dr. Orhan Koyuncu; Zırhlı Memurlarla Eşit Can Güvenliği Hakkı İstiyorum.. DSÖ’nün Dişine Kan Değdi Bir Kere -1- Müslüman Mahallesinde Domuz Eti Satılıyor mu? -1- Engelleri Aşanlar, Engeline Takılanlar... Müntehir Enes Kara ve Ülkemin Mal Bulmuş Mağribileri.. Küfrün İhsanı Olmaz.. Müşfik Bir Millet(tik) Biz; Ne Oldu Bize? Zaman Çok Kısa; Ye, İç, Gül, Oyna… Bir Daha mı Geleceksin Dünyaya? Koronavirüs, Hastalık Değil, Servetin El Değiştirmesi Aracı Olabilir mi? Sahurun Vakti.. Abid Özmen, Sevda Kuşun Kanadında ve Bilderberg Toplantısı Her İnsan, Yapmadığı Tüm İyiliklerin Suçlusudur* Ziyanda Olan Kitlelerdir, Şahsiyetler Her Zaman Kazanır Yine Bir 24 Kasım Daha Geldi... Conseil Français Du Culte Musulmane veya Müslümanların Birlik Sorunu Türkiyeliler Defolsun! Baba Ne İşe Yarar?* Toplumsal Cinsiyet Eşitliği - STK'lar Uyanıyor mu? Atam Lut Gibi Bir Mürteciyim Ben! Dünyanın Öbür Ucundaki Kardeşlerimizin Ayağına Diken Battı LGBT’nin Onur Yürüyüşü İnsan Birey midir, Şahsiyet midir? Dilin Kavramsal Bütünlüğünün Bozulması Hac mı, Panayır mı? İnsan Bu! Yaprak Misali: Ya Şimale Savrulur Ya Kıbleye Eğilir! Pacta Sund Servanda İdam Cezası Neden Getirilemez? Sırat Köprüsü Nerededir, Bilir Miyiz?
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA