Sanal Resepsiyon..

Cevdet Işık

03-11-2019 18:54

Modernleşme ile birlikte, hayatımızın rengi de değişti. Farklı algılar, farklı yaşantılar ve farklı alışkanlıklarla hayatımız renklenmiş oldu. Aslında renklenmiş oldu derken, lafın gelişi renklenmiş oldu diyoruz.

Hayatın renklenmesi, aslında hayatımızdaki farklılıkların varlığına işaret eder. Ama modernleşme ile birlikte, hayatımızın rengi soldu. Tabir caizse hayat tek renge dönüştü.

Farklı yetenek, farklı kültür, farklı inanç, farklı düşünce, farklı zevk, farklı beğeni, farklı tercih… gibi hayatın doğal akışında yer alan varoluşsal ayarlara müdahale edilerek, bir tek tipleşme, bir şeyleşme ve bir sıradanlaşma oluştu. Bu da doğal olarak, robotlara işaret eden bir monotonluk anlamına gelmektedir.

Modern monotonluk dediğimiz bir hayat tarzı bütün dünyayı hükmü altına almıştır. Bu hayat tarzına göre, hayatın birer zenginliği olan farklılıklar birer tehdit kategorisinde yer alır. Böylece monoton modernleşme ile birlikte insan, büyük bir müdahalenin konusu olmuş ve farklı medeniyetlerin oluşumunu sağlayan kaynak ifsat edilmiştir.

Bütün bir dünyanın, bütün bir insanlığın karar alıcıları artık aynı potada yer almaktadır. En farklı olanların ağzından bile, laik, demokratik, liberal, çağdaş dünya kriterleri imanın birer rüknü gibi çıkmaktadır.

Miadı çoktan dolan modernizmin her alandaki ulusçu kalıpları kırılırken, Müslümanların içinde bulundukları uyuşukluk halinin devam ediyor olması, ayrıca büyük bir hayret ve ibretin konusudur.

Resepsiyon özelinde modern hayatın kristalize edildiğini söylemek mümkündür. Resmi ya da resmi olmayan bir kabulün (resepsiyon) muhataplarının içine girdikleri kalıplara bakınca, yaşanan sıkıcılığı görmek mümkündür. Resepsiyon ortamı, aynı konuşmalar, aynı mimikler, aynı zevkler, aynı davranışlar ila ahir, tüm katılımcıların tek insan gibi göründüğü bir ortamın adı olmaktadır.

Bir kuşatılmışlık halinde olan modern insan için resepsiyon türü etkinlikler birer ritüelden farksızdır. Aslında bunu yadırgıyor değilim. Her insanın yaptığı tercihle yaşaması, sahip olduğu en doğal hakkıdır. Burada dikkatleri üzerine çekmeye çalıştığım husus, Müslümanım diyen bir kimsenin, böyle bir “din”le olan ilişkisidir.

“Din”i bir hayat tarzı olarak ele alırsak (Maide 5:3), Müslümanın hayat tarzını da İslam’ın oluşturması gerekiyor. Modern veya postmodern gerekliliklerin Müslümanın hayatında etkileyici/belirleyici olmasını izah etmek mümkün müdür? Mümkündür diyen bir anlayışın sahip olduğu bir İslami sınırdan söz etmek mümkün değildir. İslami olduğu gerekçesiyle şeklen ileri sürülecek bireysel söz ve davranışlar, aslında dine uymak değil, dini kendine uydurmak anlamına gelmektedir.

İnternetin oluşturduğu sanal dünyayı bilmeyen ve hatta bu sanal dünya ile şöyle ya da böyle bir ilişki içinde olmayan neredeyse kimse kalmadı. Aslında bundan kaçınmak mümkün olmadığı gibi, kaçınmaya gerek de yoktur. Fakat buradaki iplerin sizin elinizde olması gerekir. Yani gerçek dünyada nasıl ki egemenler var ise burada da egemenler vardır. Eğer burada gündem oluşturabiliyorsan, bütünüyle etkileyici ve belirleyici bir pozisyonun sahibi olabiliyorsan, pekâlâ bu dünyada yer alabilirsin. Alabilirsin değil bu durumda kesin kes almalısın. Ama bir nesne pozisyonundan öteye gidemiyorsan, bu durumda yarardan çok zarar görmen mümkündür.

Sanal dünya, gerçek dünyamızın yerine geçmektedir. Hâlbuki sanal dünyada ne yaparsan yap, yaptığın şey, gerçek dünyada yapman gereken bir sorumluluğun yerini tutmayacaktır. Bu düşünceyle hareket ediyor olmak, büyük bir aldatmacadan ibaret olacaktır: Kendi kendini aldatmak.

Sanal dünya, sanal bir resepsiyona dönüşmüştür. Resepsiyon nasıl ki, modernleşmenin kristalize olmuş hali ise, bunun tam aksine, sanal dünya da gerçek hayatın kömürleşmiş halidir. Bu kömür, hem elmas hem de insanı kanser edecek imkânları içinde barındırmaktadır. İnsan, sanal dünyayı gerçek hayatla ilişkilendirebildiği oranda elmasa doğru yol alabilir. Aksi takdirde, gerçek hayatı da karartacak, aydınlığını yok edecek bir yola girmiş olur.

Müslüman bilinç insanı olduğu için, sorumluluk sahibidir. Müslümanın sorumluluğu, Kerim Kitabımız olan Kur’an’ın çizdiği sınırlarla mukayyettir. Öyle ise her nerede olursa olsun, ister gerçek hayatta ve isterse de sanal dünyada, yapıp ettiklerini büyük bir sorumluluk bilinciyle (takva) yapması gerekir. Çok önemli noktalardan birisi de, belki de en önemlisi, düşünce dünyamızın, zihinsel dünyamızın, inançlarımızın, kabullerimizin, retlerimizin, samimiyetimizin sanal bir nitelikte olmasıdır.

 

DİĞER YAZILARI Gazze Bir İşarettir 01-01-1970 03:00 Yanılsamaları Fark Etmek.. 01-01-1970 03:00 Olduğun Yer Bulunduğun Durum... 01-01-1970 03:00 Kanla Yazılan Manifesto: Gazze 01-01-1970 03:00 İnsani Bir Sorun ve Sorumluluk Olarak Filistin... 01-01-1970 03:00 Ben Öteki ve Ötekileştirme... 01-01-1970 03:00 Açık Vermek... 01-01-1970 03:00 İleri Toplumsal Tahayyül Ve Kuran.... 01-01-1970 03:00 Akılsız ve Düşüncesiz Umutlar... 01-01-1970 03:00 Deprem ve Ölüm.. 01-01-1970 03:00 Sistemsel Meşruiyet... 01-01-1970 03:00 Sistemin İçi Ve Dışı... 01-01-1970 03:00 Bir Umut Devrimi Yapmak 01-01-1970 03:00 Mezopotamya’da Hüzün: Engelleri Aşıp Da Geldim... 01-01-1970 03:00 Algısal Yanılgılar 01-01-1970 03:00 Yakınlaşmanın Doğası Üzerine-1 01-01-1970 03:00 İnsan Bir Yolcudur.... 01-01-1970 03:00 Adalet Düşüncesinin İnşası 01-01-1970 03:00 Gerçekliğe Düşen Cemre: Oruç 01-01-1970 03:00 Bir Yolcu Gelir Gibi... 01-01-1970 03:00 Dumdum Kurşunu 01-01-1970 03:00 Tarih Felsefesinin Gerekliliği 01-01-1970 03:00 Konuşan Kuran Hz. Ali.... 01-01-1970 03:00 Mikro Milliyetçilikler 01-01-1970 03:00 Sezai Karakoç Tanıklığım.. 01-01-1970 03:00 Milliyetçi Tasavvurları Aşmak-2- 01-01-1970 03:00 Milliyetçi Tasavvurları Aşmak-1 01-01-1970 03:00 İtibar Üzerine... 01-01-1970 03:00 İktidar Tiryakiliği 01-01-1970 03:00 Kesintisiz Çoklu Okumalar 01-01-1970 03:00 Hayatsız Gündem Gündemsiz Hayat.. 01-01-1970 03:00 Kudüs Gerçekliğini Doğru Okumak... 01-01-1970 03:00 Nadide Zamanlar 01-01-1970 03:00 Yaşamsal Bir Unsur Olarak “Müphemlik” 01-01-1970 03:00 Bir Sorunsal Olarak Gündem 01-01-1970 03:00 Sorumluluğun Zirvesinde Bir Mü’min: Mehmet Akif.. 01-01-1970 03:00 Öznelliğin İktidarı-2 01-01-1970 03:00 Öznelliğin İktidarı-1 01-01-1970 03:00 Zamanın Ayarını Kaçırmak 01-01-1970 03:00 Öznel Özerklik-3 01-01-1970 03:00 Öznel Özerklik-2 01-01-1970 03:00 Öznel Özerklik-1 01-01-1970 03:00 Hayat Ve Hicret 01-01-1970 03:00 Yanıltıcı Varoluşsal Katılık... 01-01-1970 03:00 Kur’an Ahlakının Gerekliliği 01-01-1970 03:00 Hüzünle Giden Ramazan.. 01-01-1970 03:00 İnsanı Tanımak 01-01-1970 03:00 Müslümanların Kafes Hayatı 01-01-1970 03:00 Şuradan Şuraya 01-01-1970 03:00 Post Truth Dünyada Müslüman Kalmak 01-01-1970 03:00 Adaletin Ayağa Kalkması 01-01-1970 03:00 Yaraların Kabuk Bağlaması... 01-01-1970 03:00 Bir Nitelik Olarak Adaleti Ayakta Tutmak.. 01-01-1970 03:00 Can Alıcı Ve Can Yakıcı Kısım 01-01-1970 03:00 İçerik Bakımından Adalet Çarkı 01-01-1970 03:00 Adl Üzere Bir Hayat 01-01-1970 03:00 Adaletin Kuşatıcılığı 01-01-1970 03:00 Aklın Hakikatinden Uzaklaşmak 01-01-1970 03:00 Cenneti Arayan Adam 01-01-1970 03:00 Felsefik Bir Nazarla Seçim Olgusu 01-01-1970 03:00 Kilitli Labirent: Üstünlük Çıkmazı 01-01-1970 03:00