Cenneti Arayan Adam

Cevdet Işık

29-05-2019 06:26

 “Cenneti Arayan Adam, septik bir müslümanın yolculuğu”, Ziyaüddin Serdar’ın otobiyografi tadında olay-anı-fikir yelpazesinde hatıralarını yazdığı kitabın adıdır. Mahya Yayıncılık tarafından basılan kitabı, İbrahim Kapaklıkaya tercüme etmiş. On dört bölüm ve bir de sonuç kısmından oluşan kitabı okumaya başladıktan sonra, insanda, kitabı bitirmeden elden bırakmama duygusu kendiliğinden oluşuyor. Kitabı okurken, yazarın yaptığı seyahatleri, tanıştığı ve tartıştığı kimseleri, yaşadığı maceraları ve ölümün kıyısını gösteren heyecanlı durumları, her açıdan insanı düşündüren ve aydınlatan tanıklıklar olarak karşımıza çıkmaktadır.

“Aramak” sözcüğü potansiyel olarak soru sormayı ve sorgulamayı da beraberinde getirir. Ne aradığını bilen insanların karşılaştıkları olay, olgu ve fikirlere şüphe ile yaklaşmasını garipsemek doğru değildir. O sebepten yaşanan arama sürecinin açık ve yalın olması, kabul ve ret bağlamında zihinde oluşan bütün soru ve sorunların dile getirilmesi önemlidir. Fakat bu durumun getirdiği önemli risklerin olduğunu da unutmamak gerekir. Örneğin öteden beri tanıştığınız samimi arkadaşınız tarafından yaban ellerde bir başınıza ve çaresiz bırakılabilirsiniz. Beraber çalıştığınız, hayranı olduğunuz kimseler tarafından kapı dışarı edilebilir, kovulabilirsiniz. Fikirlerine itiraz ettiğiniz ünlü kimselerin protestosuna maruz kalabilirsiniz…

Kitabı okuyup bitirdikten sonra, kitapla ilgili kanaatim son derece olumlu oldu. Genel olarak, her insan için, insan olmaktan kaynaklanan, var olması gereken, hatta var olması kaçınılmaz olan “kişilik” sahibi olmanın ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Kitap, sorumlu olmak, sorumluluğun bilincinde olmak, bu kaygıyla ulaşmak istediği “cennet”i arama/oluşturma külfetine katlanmanın; hele hele aynı anlayıştaki insanlarla bir ekip olmanın, bir ekip ruhuyla hareket etmenin sahnelerini bir film gibi gözler önüne sermektedir.

Yazar, kitaba, Londra’da Tebliğ Cemaati mensuplarıyla yaşadığı kısa süreli bir ilişkiyle başlamış. Burada altını çizdiğim şu cümle önemlidir: “Milyarlarca Müslüman tüm problemlerin çözümlerinin İslam’da olduğundan emindi; ancak bu çözümlerin ne olduğu konusunda en ufak bir mutabakatları bile yoktur.” (s.13) Arkadaşlarıyla birlikte kurmuş oldukları dergi vasıtasıyla (The Muslim) adeta ilgi odağı haline gelirler. İhvanı Müslim’den Cemaatı İslami’ye ve Malkom X’ten Malik bin Nebi’ye kadar birçok kişi ve kesimle görüşmeler olur. Yazarın bu kesim ve kişilerle ilgili yaptığı değerlendirmeler, kitapta uzun uzadıya yer almaktadır.

Yazar, doğduğu yerin ve yaşadığı dönemin bir yan etkisi olarak “birçok şeyi sorgulayarak büyümüştüm” diyor. Mevdudi ile ilgili yaptığı okumalarda, Mevdudi’nin, “geleneksel âlimlerin modern dünya ile temasının olmadığını” söylediğini, fakat Mevdudi’nin de aynı durumda olduğunu belirtirken; özellikle de kadınlar hususundaki görüşlerinden rahatsız olduğunu söylemektedir. Müslüman Kardeşler, Hasan el-Benna ve Seyyid Kutup ile ilgili yaptığı değerlendirmelerden sonra “Allah gayemiz, Resul önderimiz, Kur’an anayasamız, Allah yolunda can vermek en yüce emelimiz” sloganı bağlamında şu izahatlara yer vermektedir:

“Düşünüyorum da; ben ölmek isteyenler arasına katılmak istemiyorum, kesinlikle Allah için yaşama seçeneğini tercih ediyor ve Allah’ı “gayem” olarak değil, yaratıcım olarak alıyorum. “Kur’an’ı anayasamız” olarak görmek için hayalimi çok fazla zorlamam gerekiyor. Çünkü hukuk dinamik ve değişken bir kurumdur. Kur’an’da oldukça az sayıda hukuki kural yer almaktadır. Kendisini ebedi rehberlik kitabı olarak tanıtan Kur’an, sabit kurallar setine indirgenemez. Ayrıca problemleri çözmenin silahlı mücadele dışında da başka yollarının olduğuna inancım sürüyordu.” (s. 44) Yazar, Tebliğcilerle yaşadığı problemler ve cennet hakkındaki yeni düşüncelerden dolayı, Müslümanların kriz zamanlarında daima yöneldikleri tek kaynak olan Kur’an’a yöneldiğini belirtmektedir.

Ziyaüddin Serdar’ın, Kur’an, namaz ve cennet ile ilgili olarak annesiyle yapmış olduğu tartışmalardan sonra, bilgili ve bilinçli bir anne ve babanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu, insan gıptayla müşahede ediyor. Her konuda işbirliği içinde olmanın ne kadar mükemmel olduğunu, kurmuş oldukları usre(aile) grubuyla yapmış oldukları düzenli okumalardan görmek mümkündür. Yazarın, Kıbrıslı Şeyh Nazım Adil Hakkani ve Şeyh Adulkadir es-Sufi gibi tasavvuf ile uğraşan kimselerle yaşanmış diyalogların getirdiği sonucu şu şekilde ifade etmektedir: “Aniden, bütün tarikatlarda gözlemlediğim şeyin bir rolden ibaret olduğunu, asıl hatırlamamız gerekenin tam tersini yapmayı içerdiğini düşünmeye başladım.” (s.86) Hele bir de tesadüfen/tevafuken Konya’da şeyh Ahmet adındaki bir şeyhle görüşmesi ve Nasrettin Hoca’nın mezarını ziyaret etmesiyle yaşanan tanıklıklar, ilgi ve alakayı üst düzeye çıkarmaktadır.

Ziyaüddin Serdar’ın eleştirel mantığını, dilini ve tutumunu anlatan birçok olay ve görüşmeler olmuştur. Ama Londra’da üniversiteden tanıştıkları İranlı Rıza ile Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesi ile cennet bahçesini görmek için yaşadıkları, oldukça ilginçtir. İran’da henüz devrim olmamıştır. Rıza’nın Humeyni ve faaliyetleriyle ilgili değerlendirmelerine kuşkuyla yaklaşması ve sorular sorması, Rıza’nın sabrını taşırır. Aniden fren yaparak arabasını durdurur ve Ziyaüddin Serdar’ı indirir. Oracıkta Serdar’ı bir başına bırakarak uzaklaşır gider. Eleştirinin yer ve zamanı ve eleştiriye muhatap olan şahsın tahammül sınırlarını tahmin ederek konuşmanın ne kadar önemli olduğunu, bu olay gözler önüne sermektedir.

İran, Irak, Suriye, Arabistan, Çin, Malezya ve daha birçok ülkedeki faaliyetler, sayısız devlet ve bilim adamları ile yaşanan diyaloglar gerçek anlamda birer hazine niteliğindeki deneyimlerden oluşmaktadır. Sevinçler, hüzünler ve hayal kırıklıkları, insanı, ibretlerle/derslerle dolu bir yolculuğun tanığı yapmaktadır. “Cenneti Arayan Adam” alınması, okunması ve yararlanılması gereken bir eserdir.

 

DİĞER YAZILARI Gazze Bir İşarettir 01-01-1970 03:00 Yanılsamaları Fark Etmek.. 01-01-1970 03:00 Olduğun Yer Bulunduğun Durum... 01-01-1970 03:00 Kanla Yazılan Manifesto: Gazze 01-01-1970 03:00 İnsani Bir Sorun ve Sorumluluk Olarak Filistin... 01-01-1970 03:00 Ben Öteki ve Ötekileştirme... 01-01-1970 03:00 Açık Vermek... 01-01-1970 03:00 İleri Toplumsal Tahayyül Ve Kuran.... 01-01-1970 03:00 Akılsız ve Düşüncesiz Umutlar... 01-01-1970 03:00 Deprem ve Ölüm.. 01-01-1970 03:00 Sistemsel Meşruiyet... 01-01-1970 03:00 Sistemin İçi Ve Dışı... 01-01-1970 03:00 Bir Umut Devrimi Yapmak 01-01-1970 03:00 Mezopotamya’da Hüzün: Engelleri Aşıp Da Geldim... 01-01-1970 03:00 Algısal Yanılgılar 01-01-1970 03:00 Yakınlaşmanın Doğası Üzerine-1 01-01-1970 03:00 İnsan Bir Yolcudur.... 01-01-1970 03:00 Adalet Düşüncesinin İnşası 01-01-1970 03:00 Gerçekliğe Düşen Cemre: Oruç 01-01-1970 03:00 Bir Yolcu Gelir Gibi... 01-01-1970 03:00 Dumdum Kurşunu 01-01-1970 03:00 Tarih Felsefesinin Gerekliliği 01-01-1970 03:00 Konuşan Kuran Hz. Ali.... 01-01-1970 03:00 Mikro Milliyetçilikler 01-01-1970 03:00 Sezai Karakoç Tanıklığım.. 01-01-1970 03:00 Milliyetçi Tasavvurları Aşmak-2- 01-01-1970 03:00 Milliyetçi Tasavvurları Aşmak-1 01-01-1970 03:00 İtibar Üzerine... 01-01-1970 03:00 İktidar Tiryakiliği 01-01-1970 03:00 Kesintisiz Çoklu Okumalar 01-01-1970 03:00 Hayatsız Gündem Gündemsiz Hayat.. 01-01-1970 03:00 Kudüs Gerçekliğini Doğru Okumak... 01-01-1970 03:00 Nadide Zamanlar 01-01-1970 03:00 Yaşamsal Bir Unsur Olarak “Müphemlik” 01-01-1970 03:00 Bir Sorunsal Olarak Gündem 01-01-1970 03:00 Sorumluluğun Zirvesinde Bir Mü’min: Mehmet Akif.. 01-01-1970 03:00 Öznelliğin İktidarı-2 01-01-1970 03:00 Öznelliğin İktidarı-1 01-01-1970 03:00 Zamanın Ayarını Kaçırmak 01-01-1970 03:00 Öznel Özerklik-3 01-01-1970 03:00 Öznel Özerklik-2 01-01-1970 03:00 Öznel Özerklik-1 01-01-1970 03:00 Hayat Ve Hicret 01-01-1970 03:00 Yanıltıcı Varoluşsal Katılık... 01-01-1970 03:00 Kur’an Ahlakının Gerekliliği 01-01-1970 03:00 Hüzünle Giden Ramazan.. 01-01-1970 03:00 İnsanı Tanımak 01-01-1970 03:00 Müslümanların Kafes Hayatı 01-01-1970 03:00 Şuradan Şuraya 01-01-1970 03:00 Post Truth Dünyada Müslüman Kalmak 01-01-1970 03:00 Adaletin Ayağa Kalkması 01-01-1970 03:00 Yaraların Kabuk Bağlaması... 01-01-1970 03:00 Bir Nitelik Olarak Adaleti Ayakta Tutmak.. 01-01-1970 03:00 Sanal Resepsiyon.. 01-01-1970 03:00 Can Alıcı Ve Can Yakıcı Kısım 01-01-1970 03:00 İçerik Bakımından Adalet Çarkı 01-01-1970 03:00 Adl Üzere Bir Hayat 01-01-1970 03:00 Adaletin Kuşatıcılığı 01-01-1970 03:00 Aklın Hakikatinden Uzaklaşmak 01-01-1970 03:00 Felsefik Bir Nazarla Seçim Olgusu 01-01-1970 03:00 Kilitli Labirent: Üstünlük Çıkmazı 01-01-1970 03:00