Üstad Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur’ları Doğru Anlamak…

Ramazan DEVECİ

15-01-2018 00:46

“Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere, ‘eleştirel düşünme’ dersleri koyardım. Batı’nın aksine Doğu, bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur”  Aliya İzzetbegoviç

Üstad Bediüzzaman 1900 yıllarında Anadolu coğrafyasında yaşamış en önemli İslam alimlerinden biridir. Üstadın diğer alimlerden en önemli farkı ise ortaya koyduğu mücadeledir. Üstad Osmanlı döneminde başladığı tevhid ve adalet mücadelesine Osmanlı sonrasında kurulan laik devletin din ve dindarlara karşı geliştirdiği zulümlere dik bir duruş ortaya koyarak devam ettirmiştir.

Laik devletin laikliği din karşıtlığı temelinde uygulayarak, bir taraftan dindar insanlara zulüm yaparken diğer taraftan, toplumda dinsizliği fen bilimleri temelinde yaygınlaştırılmaya çalışıldığını gören Bediüzzaman fen bilimleri verilerini kullanarak ilahi hakikatleri insanlara anlatmaya çalıştı.

Bu düşünce ile Risale-i Nur’ları yazdı. Nurculuk hareketini oluşturdu. Bu mücadelesinden dolayı mahkemelerde yargılandı, zehirlendi, cezaevlerinde yattı ama yılmadan mücadelesini sürdürdü. Ömrü boyunca dünya namına hiçbir şeye sahip olmayan ve çok mütevazi bir hayat yaşayan üstada öldükten sonra bir mezarı bile çok gördüler.

Ama bugün nur talebeleri Anadolu’nun her yerinde ve dünyanın pek çok ülkesinde açtıkları medreselerle Risale-i Nur’ları okumaya ve okutmaya devam ediyorlar.

Dünya’da ilahi kitaplar dışında, böyle tekrar-tekrar döne-döne okunan başka kitap var mıdır bilmiyorum. Birçok nur talebesi otuz yıldır on-onbeş kez okudukları kitapları tekrar tekrar ve düzenli bir şekilde okumaya devam ediyorlar.

Risale-i Nur’ların en büyük hedefinin taklidi imandan tahkiki imana geçiş olarak anlatır üstad. Bu anlamda risalelerin en büyük hedefi taklid değil tahkik ehli insan yetiştirmektir.

Ama nedense nur talebelerinin zihninde tahkiki iman denilince akıl ile fen bilimleri ile Allah’ın varlığına iman etmek geliyor. Peki dinin diğer meselelerinde tahkik gerekmiyor mu? Mezhebini seçerken tahkik gerekmiyor mu mesela? Yada bir mezhebe bidat, diğer mezhebe hak mezhep derken tahkik gerekmiyor mu? Yada kimi düşüncelerinden dolayı birilerine sapık derken, sapık dediğiniz adamın düşüncelerini tahkik gerekmiyor mu?

Tahkiki iman eleştirel bir bakış demektir, sorgulamak demektir, bu sorgulamalar sonucunda bir sonuca ulaşmak demektir.

Üstad bu anlamada risalelerinde sorgulanmasını, hatta kendisinin de sorgulamasını ister. "Benim yazdıklarım elmas ise alınız kabul ediniz değil ise bana geri iade ediniz" der. Üstad insanın aklını kullanması gerektiğini aklını kimseye teslim etmemesi gerektiğini söyler. Kendileri akletmeyip ağaları, şeyhleri, üstadları liderleri ne derse vardır bir hikmeti diyerek sorgulamadan yapan birilerine hitap ederken "Ben sizinle ağanızın cebine koyduğunuz aklınıza hitap ederek konuşuyorum" der. Sofi meşrep birilerine hitap ederken "ben sizin şeyhinizi sizden daha çok seviyorum, çünkü ben onu hataları ile seviyorum siz ise onu hatasız zannederek seviyorsunuz, hatasını gördüğünüzde ona olan sevginiz azalacak yada kaybolacak" der. Yine Üstad Risalelerle ilgili olarak hiçbir eserin Kuran'a perde olmaması gerektiğini, her eserin Kuran'ın anlaşılmasına katkı sunduğu ölçüde muhatabını Kuran'la buluşturduğu ölçüde başarılı olduğunu Risalelerin görevinin insanları Kuran'a yöneltmek olduğunu söyler. Bu anlamda Risale-i nurları yaşadığı asrın ihtiyaçlarına cevap veren bir Kuran tefsiri olarak nitelendirir.

Peki Risale-i Nur böyle tahkiki imana ulaşmış eleştirel düşünceye sahip sorgulayıcı, Kuran'la direk ilişki kuran bir nesil yetiştirmiş midir?

Elbette Risale-i nur mektebinden yetişen böyle insanlar var. Ama genel olarak görülen o ki nur talebeleri tahkiki imandan ilmi ve aklı verilerle Allah'a iman etmeyi algılamış diğer dini meselelerde taklitçi bir düşünceye sahip olmuşlardır. Bazı nur talebeleri Risale-i Nurlara ilahi kitap muamelesi yapmış, onun sanki üstada ilham yolu ile Allah tarafından yazdırıldığını iddia etmişlerdir. Genelde abilerin ve hocaların sözleri sorgulanmadan kabul edilmiş vardır bir hikmeti mantığı ile hareket edilmiştir.

Risale-i Nur mektebine yaslandığını söyleyen Fethullah Gülen'in söylemleri Risale-i Nur okuyan insanlar tarafından sorgulanmadan, vardır bir hikmeti anlayışı ile senelerce kabul edilmiştir. Birçok insan tarafından bir dönem nurcu akım içerisinde sayılan bu yapı bugün FETÖ olarak kabul edilmektedir. Risale-i Nur'un tahkiki iman söylemi, aklını birilerinin cebine koymama anlayışı doğru anlaşılsa idi bugün belki de FETÖ oluşumu ile karşılaşmayacaktık.

Rabbimiz "Aklını kullanmayanları Allah pisiliğe mahkum eder.” (Yunus- 100) der. İşte üstadın aklınızı birilerin cebine koymayın söylemi bu ayetin tefsiridir. Ama bizim insanımız genelde aklını birilerinin cebine koyan başkalarını eleştirirde, kendisi aklını siyasi liderinin, şeyhinin, yada kendi cemaat liderinin cebine koymakta bir sakınca görmez.

Ben bu nokta da Üstadın ve Risale-i nurların bu kadar çok okunmasına rağmen doğru anlaşılmadığını düşünüyorum. Sorgulayıcı, eleştirel bir bakış açısı, tahkiki imanın vazgeçilmez şartı ve Risale-i nurlarında asıl hedefidir diye düşünüyorum. Dolayısı ile sorgulayıcı, eleştirel bir bakış açısına sahip olmayan Risale-i nurları doğru anlamamıştır. Sorgulayıcı eleştirel bakış açısına sahip olmak sadece karşı olduklarını değil tarafgir olduklarına da aynı bakış açısı ile bakmayı gerektirir. Yani Risale-i nurları da bu gözle sorgulayıcı eleştirel bir bakışla okuya bildiğimiz zaman Risale-i nurları doğru anlamışız demektir.

İşte ben eleştirel bir gözle Risale-i nurları okuduğum zaman Üstadın kendi şahsı konusunda çok mütevazi iken Risale-i nurlara karşı aşırı bir övgü içerisinde olmasını doğrusu çelişkili buluyorum. Elbette üstadın niyetinin doğruluğundan hiç bir şüphem yok. Eleştirel bakış niyet sorgulamakta değildir. Kuran bize insanlara karşı hüsnüzan ile iyi niyet ile bakmamızı emreder. Üsadın Risale-i nurları aşırı övmesi nur talabelerinin daha sonraki süreçte Risale-i nurlara ilahi kitap muamelesi yapmasının önünü açmıştır diye düşünüyorum.

Risale-i nurlar üstadın yaşadığı dönemin şartlarında yazılmış bir çeşit Kuran tefsiridir. Evet Risale-i nurlar alışılmış Kuran tefsirlerinden farklıdır ama bir çeşit tefsir olarak İslam düşünce tarihindeki yerini almıştır.

Bugün Dünya Risale-i nurların yazıldığı dönemden çok farklı bir noktaya gelmiş bulunuyor.

Nur talebelerinin iddialarına göre asr-ı saadetten sonra her yüz yılda bir müceddit gelmiş, o yüzyılın ihtiyacına göre Kuran’ı tefsir etmiştir. 1900 lü yılların müceddidi Bedüüzzaman Said Nursi’dir. Üstad Bediüzzaman’ın büyük bir İslam alimi olduğu tartışılmaz bir gerçek ama her yüzyılda bir müceddit  geleceği iddiası tartışılır. Bununla birlikte bu iddiayı doğru kabul etsek bile 2000’li yılların müceddidi kim diye sormak durumundayız.

Günümüzde 1900 yıllarda olduğu gibi inkar ve küfür bilim yolu ile gelmiyor. Günümüzün problemi ateizm değil deizm, dünyevileşme ve sekülerleşme artık. Dün üstadın ifadesine göre ateizmle birlikte küfrün ve zulmün merkezi Rusya’dır. Üstadın bu ifadesini dün doğru kabul etsek bile ki o bile tartışılır.  Bugün tartışmasız bir şekilde küfrün ve zulmün merkezi Büyük şeytan Amerika ve İsrail’dir.  Dolayısı ile dün Kominizm fitnesine karşı batı dünyası ile birlikte olmak gerekiryor diyen üstad bugün yaşasaydı Amerika zulmüne karşı belki Rusya ile birlikte olmak gerekiyor diyecekti.

Dün Amerika’nın isteği ile Kore’ye asker gönderen DP iktidarının kararını destekleyen üstad bugün Amerika’nın isteği ile bir yere asker gönderilmesine karşı çıkacaktır. Esasen o günün şartlarında bile Amerika’nın isteği ile Kore’ye asker gönderme kararı iktidarın Amerikancı düşüncesinden başka bir şey değildi. Ama Bediüzzaman dahil o günün İslamcıları komünizm karşıtlığından dolayı bu yanlış kararı sorgulamamışlardı.

Sonuç olarak Evet 2000 li yıllarda Risale-i nurları, dünyanın bu değişen şartlarını göz önüne alarak, yeni bir bakış açısı ile okuyup yorumlamak gerekiyor ve yeni günün koşullarına göre Kuran’ı yorumlayan yeni şeyler yazmak ve okumak gerekiyor diye düşünüyorum, bilmiyorum yanlış mı düşünüyorum.

Bu sözlerimden Risale-i nurlar artık okunmasın diye bir şey çıkartılmasın lütfen. Elbette asırlar sonra Mesneviyi, Faherettin-i Razi’nin tefsiri nasıl okumaya devam ediyorsa Risale-i nurlarda asırlarca okunacak, okunması da gerekiyor. Ama bu asrın tefsiri Risale-i nurlardır başka kitap okumaya gerek yoktur anlayışından kurtulup, değişen şartlara göre yeni bir bakış ve eleştirel bir gözle okuyalım diyorum.

Her kitap Kuran’ın doğru anlaşılmasına katkı sunduğu ölçüde başarılıdır.

Rabbim Kuran’ı doğru anlayıp doğru yaşamayı nasip etsin.

Üstad Bedüzzaman’a ve fedakar talebelerine selam olsun….

 

DİĞER YAZILARI Filistin Direnişi ve Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 ‘Kayıp Direniş’ Kitabı ve Direnişi Tanımak… 01-01-1970 03:00 14 Mayıs Seçimleri Üzerine… 01-01-1970 03:00 Oruç Tutmak İhram Giymek, Ramazan Kuran Ahlakını Kuşanmaktır... 01-01-1970 03:00 13 Recepte Kâbe’de Doğdu Onun Adı Ali… 01-01-1970 03:00 Hz. Fatıma'ya Mektup..... 01-01-1970 03:00 Adalet ve Merhamet Timsali Peygamberimizin Örnek Kişiliği… 01-01-1970 03:00 Muhammed Emin Yıldırım Hoca Ve Muaviye Sevgisi... 01-01-1970 03:00 Adalet Liyakat ve İktidar... 01-01-1970 03:00 İslam ve İslamcılık Üzerine… 01-01-1970 03:00 Kötülüğe İyilikle Karşılık Vermek ve Hatalara Karşı Af Edici Olmak... 01-01-1970 03:00 Hz. Ali: Adalet İçin Hilafet  01-01-1970 03:00 Adaleti Somutlaştırmak, Somutlaşmış Adalet İmam Ali’dir… 01-01-1970 03:00 ‘Baba’ Aşk, Ahlak, Direniş, Sevgi Ve Fedakarlık Dizisi… 01-01-1970 03:00 Ali Şeriati Üzerine… 01-01-1970 03:00 Okullar Açılmaz Yine İşyerleri Kapatılırsa Üçüncü Aşıyı Yaptırmayacağım… 01-01-1970 03:00 Saadet Partisi Cumhur İttifakında mı yoksa millet ittifakında mı yer almalı? 01-01-1970 03:00 Babalar Günü Üzerine… 01-01-1970 03:00 20 Soruya 20 Cevap… 01-01-1970 03:00 Dünyadan Ahirete, Anneme Mektup… 01-01-1970 03:00 İslam’ın Özgürlük Anlayışı ve Adem-Şeytan Kıssası… 01-01-1970 03:00 Allah'ın İstediği Gibi Müslüman Olmak... 01-01-1970 03:00 Yemen’den Yükselen Feryad, Bu Feryadı Duyun… 01-01-1970 03:00 İslamofobi Ve İslam’a Saldırılar… 01-01-1970 03:00 Yusuf’un İmtihanı Züleyha… 01-01-1970 03:00 Konuşan Kuran Hz. Ali Kitabını Niye Yazdım? 01-01-1970 03:00 Müslüman Ahlak İlişkisi ve Riya, İhlas Arasına Sıkışan Amellerimiz .. 01-01-1970 03:00 Filistin’e Sadece Türkiye mi Sahip Çıkıyor? 01-01-1970 03:00 Amerika’ya Karşı Olmak, Küresel Adalet Mücadelesi Vermektir… 01-01-1970 03:00 Adalet İçin Mücadele Örneği: Hılfu’l-Fudûl… 01-01-1970 03:00 41. Yılında İran İslam Devrimi: Başarıları Ve Başarısızlıkları? 01-01-1970 03:00 Cemaatten PY'ya, PY'dan Terör Örgütüne FETÖ, FETÖ Mücadelesinde Yapılan Adaletsizlikler 01-01-1970 03:00 Takva Adalet Sahibi Olmak, Adalet Mücadelesi Vermektir.. 01-01-1970 03:00 Nijerya İslami Hareketi ve Şeyh İbrahim Zakzaki… 01-01-1970 03:00 Şehitlerin Mesajı: Tevhid- Adalet- Vahdet- Özgürlük- Kudüs 01-01-1970 03:00 31 Mart seçimlerinin düşündürdükleri… 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni Düşüncesinde ve İslam Devrimi'nin 40 Yıllık Sürecinde İslami Vahdet 01-01-1970 03:00 Günümüzün Kerbela’sı Yemen’in Serencamı ve Ümmetin Duyarsızlığı… 01-01-1970 03:00 Hz. Osman’ın Kanı Üzerinden, Hz. Ali’den İstenen Adalet mi, Yoksa Adaletsizlik mi? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ve 24 Haziran Seçimleri... 01-01-1970 03:00 ‘Türkiye- ABD İlişkilerinin Psikolojisi’ Kitabı ve Büyük Şeytan Amerika’yı Tanımak… 01-01-1970 03:00 Erzincan İzlenimleri Erzincan Candır…. 01-01-1970 03:00 Bize de Ali’nin yalnızlığı düştü… 01-01-1970 03:00 Piri Aşk’ın, Davası Devrimden Özgür Kudüs’e… 01-01-1970 03:00 Kudüs İçin ne Yapmak gerekiyor, Kudüs eylemleri Müslümanların gazını mı alıyor? 01-01-1970 03:00 Yalnız Devrimciler Ali ve Ebuzer 01-01-1970 03:00 Ümmetin Dirilişi ve Direnişi Kudüs’ten Geçer… 01-01-1970 03:00 Kurban Yaklaşırken, İbrahim’in İmtihanına Hazır Mıyız? 01-01-1970 03:00 Hz. Ali Örnekliğinde: Tevhid, Adalet ve Vahdet 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Darbe Girişiminin Düşündürdükleri… 01-01-1970 03:00 İktidarın Dayanılmaz Cazibesi ve İslamcılardaki Değişim.. 01-01-1970 03:00 İyi olmak kolaydır zor olan adil olmaktır…. 01-01-1970 03:00 Devletin Dini adalettir, dinin devleti de özgürlüktür... 01-01-1970 03:00 Emperyalizm ve Sömürgecilik Karşısında İnsanlığa Umut Olmak… 01-01-1970 03:00 İmam Ali ve Nefsini Tanımak… 01-01-1970 03:00 Şubat Ayı Şahadet Ayıdır; Şahadet Kudüs’tür…. 01-01-1970 03:00 İnsanı Tanımak mı Zor Yoksa Anlamak mı? 01-01-1970 03:00 Aşk Yolculuğu Kerbela... 01-01-1970 03:00 Kuran’da Sevgi ve Aşk.. 01-01-1970 03:00 Ali’nin Adaleti, Muaviye’nin Maslahatçılığı… 01-01-1970 03:00 Medeniyet ve Modernizm Üzerine ….. 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife’nin Siyasi Mücadelesi... 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife… 01-01-1970 03:00 Müslümanların Kardeşliği ve Vahdet 01-01-1970 03:00 Çağdaş Medrese; İslami Değerler Akademisi… 01-01-1970 03:00 İslami Mücadelede Metot 01-01-1970 03:00 Ebul Fazl Abbas; Kerbela’nın Yiğit Savaşçısı 01-01-1970 03:00 Mustafa İslamoğlu hoca ve Uydurulmuş din-İndirilmiş din söylemi… 01-01-1970 03:00 Ak saçlı bilge: Atasoy Müftüoğlu 01-01-1970 03:00 İran Gezi Notları 01-01-1970 03:00 Miraç, Namaz ve Kudüs 01-01-1970 03:00 Aşka ve Sevgiye Dair 01-01-1970 03:00 Kuran'da Müslüman 01-01-1970 03:00 Fıtratın İlahi Yanı; Kamil İnsan Olmak 01-01-1970 03:00 Hz. Zeynep; Babasının Süsü…. 01-01-1970 03:00 Kerbela ve Kuran 01-01-1970 03:00 Kurbanda İbrahim’ce Bir Duruş… 01-01-1970 03:00 Kudüs, İslahiye Ve İstanbul 01-01-1970 03:00 Kuran Rehberliğinde Huriyi Doğru Anlamak 01-01-1970 03:00 Kudüs Sevdamız Aşkımız Hayalimiz Bizim. 01-01-1970 03:00 Bireysellik Ve Bencillik 01-01-1970 03:00 Hayat Sigortamı Annemi Kaybettim 01-01-1970 03:00 Dostluk Üzerine 01-01-1970 03:00 Nisa Suresi Tevhid Adalet ve Kadın 01-01-1970 03:00 Dünya Sevgisi ya da Dünyevileşme 01-01-1970 03:00 Kadınlardan Yönetici Olur mu? 01-01-1970 03:00 Annem.... 01-01-1970 03:00 Müslümanların Suriye İmtihanı 01-01-1970 03:00 Hz. Fatıma Timsali Bir Anne ve Onun Çocuk Eğitimi 01-01-1970 03:00 Bebeğini Özleyen Anne 01-01-1970 03:00