Saadet Partisi Milli Görüş çizgisinin son siyasal partisi. Milli Görüş, rahmetli Erbakan’ın kurduğu Türkiye İslami mücadele çizgisinin en önemli hareketi. Türkiye’de siyasal İslam’ın temsilcisi olarak Milli görüş çizgisindeki partiler değerlendirilebilir.
Milli Görüş çizgisindeki siyasal partiler içinden rahmetli Turgut Özal dahil 3 Cumhurbaşkanı 4 Başbakan çıkardı. Gerçi rahmetli Erbakan hariç diğerleri bu görevlerde Milli Görüş kimliği ile yer almadılar. Ama hepside yıllarca Milli Görüş partilerinde aday oldular görev yaptılar.
Saadet Partisi demek benim için Erbakan demek.
Erbakan ise:
Adil düzen demek, İslam birliği demek, Özgür Kudüs mücadelesi demek, İsrail’i tanımamak, İsrail ile mücadelede tek yol direniş demek, Siyonizm’e Emperyalizme Amerika’ya karşı olmak, Amerika üstlerini kapatmak demek, İran, Pakistan, Endonezya, Malezya, Irak, Suriye, Mısır yani İslam ülkeleri ile siyasal birlik demek, D8 demek……..
Onun için Saadet Partisi’nin varlığı ve Milli Görüş çizgisinde, Erbakan çizgisinde siyaset yapması çok önemli.
Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’de koalisyonları ortadan kaldırmak iddiası ile getirildi. Ancak ne yazık ki seçimleri kazanmak için yüzde 51 zorunluluğu önce seçim ittifaklarını ardından iktidar için örtülü koalisyonları zorunlu hale getirdi.
23 Haziran 2019 seçimlerinde partilerin çoğunluğu ittifakla seçimlere girdiler.
Saadet Partisi’de bu seçimlerde Millet İttifakı içerisinde yer aldı ve 2 milletvekili çıkardı.
Bu seçim sürecinde Ak Parti’yi destekleyen İslamcılar Ak Parti’nin MHP ile ittifak yapmasına hiçbir eleştiri getirmezken Saadet Partisi’ne çok çirkin ve sert eleştiriler yönelttiler, hakaretler yaptılar. Elbette SP taraftarlarından da Ak Parti’ye yönelik çirkin eleştiri ve hakaret yapanlar olduğu bir gerçek. Bu durum bizim eleştiri ahlakına sahip olmadığımızın en açık göstergesi. Bir düşünceyi beğenmeye bilirsiniz, o düşünce gerçekten yanlışta olabilir ancak birbirimizin düşüncesine saygı duymamız Müslüman ahlakı ile eleştirmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Ak Parti MHP ittifakı Ak Parti’de zaten var olan milliyetçi düşünceyi daha da arttırırken Ak Parti içindeki İslamcıların da milli bir çizgiye evirilmelerini çabuklaştırdı.
SP yetkilileri Millet İttifakı ile ilişkilerinin bir seçim ittifakı olduğunu seçimden sonra kendilerinin Millet ittifakının parçası olmadıklarını söylemelerine ve yerel seçimlerde Millet ittifakı ile birlikte hareket etmemelerine rağmen Cumhur ittifakı taraftarları tarafından hala millet ittifakının bir parçası gibi değerlendiriliyor ve mahkum ediliyorlar.
Cumhur ittifakının bu tavrı doğru değil. Halbuki iktidara düşen SP’nin muhalefetinden dersler çıkarmak nerde gerçekten hata yapıyoruz diye düşünmek olmalı idi.
SP’nin bağımsız muhalif duruşu bence çok önemli. SP iktidara karşı Milli Görüş çizgisini hatırlatan muhalif bir tavır ve dille hareket etmeli.
SP yöneticilerine düşen cumhur ittifakına dahil olup iktidarın yanında yer almak değil. Biz Milli Görüş ilkeleri içerisinde daha etkili, daha faydalı, muhalefet anlayışını, tavrını, dilini, nasıl ortaya koyabiliriz diye çalışmalar yapmak olmalı.
Son günlerde özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın SP Yüksek İstişare Kurulu başkanı sayın Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesinden sonra SP’nin Cumhur ittifakı ile birlikte hareket edeceği konuşuluyor tartışılıyor.
Doğrusu ben SP’nin ne Cumhur ittifakında nede Millet ittifakında yer almaması gerektiği düşüncesindeyim.
Ak Parti iktidarı kendisini hiçbir zaman İslamcı olarak nitelendirmediği ve İslami ilkeleri dikkate alan bir siyaset izlemediği halde ısrarla siyasal İslam’ın temsilcisi gibi görülüyor, gösterilmek isteniyor ve Ak Parti’nin yanlışlarından dolayı İslami düşünce ve dindar insanlar töhmet altında bırakılıyor.
Ak Parti siyasi harekete Milli Görüş gömleğini çıkartarak başladı ve kendisini “Muhafazakar Demokrat” bir parti olarak nitelendirdi. Ak Parti iktidarında başörtü yasağının kalkmış olması hükümette başörtülü bakanların bulunması iktidarı İslamcı yapmaz. Tipik merkez sağ bir iktidarın siyasi faaliyetlerinde biraz daha dini değerleri dikkate alması olarak değerlendirmek belki daha doğru olacaktır. Dolayısı ile Ak Parti’nin yanlışları üzerinde İslamcılığa, siyasal İslam’a hele hele İslam’ın kendisine eleştiri yöneltmek hiç doğru bir tavır değildir.
İşte bu noktada Milli Görüş davasının siyasi hareketi olarak SP’nin muhalif duruşu çok önem arz ediyor. Ak Parti iktidarının en çokta SP gibi İslami değerleri dikkate alarak muhalefet yapacak bir dile ihtiyacı var. İktidar’da dini değerleri önemseyen bir duruş görüntüsü veren ancak yönetimde adalet ve liyakat konusunda ciddi hatalar yapan, yolsuzluklar konusunda ciddi suçlamalara muhatap olan bir iktidar var. Böyle bir iktidarla ittifak yapmak SP kadar dindar insanların yıpranmışlığını daha da arttıracaktır.
Bu durumda SP kesinlikle Cumhur ittifakı içerisinde yer almamalı ancak, bana göre Millet ittifakı içerisinde de yer almayarak Türkiye’deki bu kısır seviyesiz siyasi tartışmaların dışında, Milli Görüş’ün temel değerlerini önceleyen bir muhalefet dili, bir muhalefet duruşu ortaya koymalı.
Saadet Partisi:
Adalet demeli, bu ülkede adaletsizlik kime yapılırsa yapılsın en sert şekilde karşı çıkılmalı adil düzen vurgusunu yeniden canlandırılmalı.
İslam Birliği demeli… iktidara İslam birliği söyleminde samimi ise D8 neden canlandırmadığı sorusu sık sık sorulmalı.. İktidarın İslam birliğine zarar veren politikalarını net bir şekilde eleştirilerek yol gösterici yapıcı bir dil kullanılmalı…
Yolsuzluklar çokça vurgulanmalı liyakat ve adilce paylaşım denilmeli…
İşgalci İsrail’le ticari ilişkilerde rekor kırılarak özgür Kudüs ve Filistin mücadelesi verilmez denilmeli…
İncirlik üssünü kapatmadan anti Amerikancılık yapılmaz denilmeli…
Tabiî ki daha söylenecek çok şey var…
Ancak tüm bunları söyleye bilmek için SP’nin bağımsız duruşunu devam ettirmesi gerekiyor. Aksi halde iktidarın tüm günahlarını SP’ninde üzerine yüklenecek ve tüm dindarlar aynı, yok bunların birbirinden farkı denilecektir.
Benden söylemesi….