Mart aylarının ortalarında bilindiği gibi korana virüsü Türkiye’de de görüldü. Bundan dolayı birçok iş yeri kapatıldı işçi ve emekçilerimiz işlerinden oldu. Bir gün bir işçi arkadaşımızla sohbet ederken lokantada garsonluk yaptığını ve aldığı 90 TL yevmiye ile ayı denkleştirebildiğini salgından dolayı iş yerinin kapandığı sigortası olmadığı için çıkmazda olduğunu belirtti. Bu söylemi beni çok etkiledi.
Kudüs Der yönetim kurulu toplantısında arkadaşlar koronadan dolayı bir çok insanın işsiz kaldığını acilen bir şeyler yapmamız gerekiyor diyerek bir yardım kampanyası yapmamız gerektiğini teklif ettiler. Bu teklif beni ziyadesiyle heyecanlandırmıştı. Arkadaşlar yardım heyeti komisyonu kurdular ve payıma düşen görevi tevdi ettiler. Komisyon arkadaşlarımla beraber vira bismillah deyip işe başladık. Bir miktar nakit paramız vardı. Bunlarla kumanya kolileri hazırlayıp öncelikle yakın çevremizden ihtiyacı olanları tespit etmeye ve dağıtıma başladık. Bu yardımlarımızı yaparken sosyal medyada da kampanyamızın paylaşımlarını yapıyorduk. Bunu duyan gören insanlarımız Allah’a hamd olsun teveccüh gösterdiler kimi elden kimi bankadan dağıtılmak üzere para gönderdiler yardım kampanyamıza destek oldular.
Korana virüsle başladığımız kampanyamız Ramazan ayı yardım kampanasıyla beraber çok güzel bir şekilde devam etti. Bizler yardım ulaştırdığımız hiçbir kimsenin fotoğrafını çekmedik. Sadece yardım hazırlıklarını ve görevli arkadaşlarımızın fotoğraflarını kampanya tanıtımı ve iyiliğin yaygınlaşmasına katkı olması için paylaşmayı uygun gördük. Bu tutumumuzdan sonra birçok sivil toplum kuruluşu istişare için bizlerle iletişime geçti ve yol haritası konusunda fikir alışverişinde bulundular. Ardından onlarda bir takım faaliyetlerde bulundular. Kampanyamız büyüyünce çemberi büyüttük her kesimden yardımları isteyenlere gücümüz yettiğince ulaştırmaya gayret ettik. Kampanyamız İstanbul sınırları içerisineydi, farklı şehirlerden istenen yardımlara gücümüz yettiğince cevap verdik. Kumanya dağıtımının yanı sıra istekler doğrultusunda çocuk bezi ve maması dağıttık. Elektrik su faturaları ve kira yardımında bulunduk. Osmanlı zamanından gelen zimem geleneğini gerçekleştirerek bakkallara giderek defter kapadık. Fırın önlerine askılara ekmek bıraktık. Bu vesileyle çok farklı insanlarla haşır neşir olduk ve bunun bereketini ve halka bütünleşmenin güzel olduğunu insanlara yardımın lezzetini ziyadesiyle yaşadık. Bazı günler sıkıntılı geçti.
Gerçekten sıkıntılı olan insanlarımız çok bizim gücümüzde azdı. Bu süreç içerisinde yüzlerce aileye ulaştık en az ikişer kez yardım ulaştıracak şekilde aileleri ziyaret ederek gıda kolisi bıraktık. Rabbimden dilediğimdir ki insanlarımız bir an önce işlerine dönsün kimse kimseye muhtaç olmasın herkes yuvasında mutlu olsun, amin.
Ramazanın son cuması bilindiği gibi ‘Dünya Kudüs Günü’ olarak anılıyor. İmam Humeyni tarafından ilan edilen Dünya Kudüs Günü dünyanın değişik ülkelerinde çeşitli etkinliklerle anılıyor. Rahmetli İmam “Her Müslüman bir kova su dökse İsrail’i sel alır” demişti.
Her yıl Ramazan ayının son Cuma günü salon konferansları, mitingler, araç konvoyları, bayrak asma ve değişik etkinliklerle Dünya Kudüs Günü anılıyor.
Bu yıl Nekbe büyük felaket günü Dünya Kudüs Günü ile aynı hafta içerisinde aynı anda anılıyor. Nekbe’nin 72 yılını andığımız şu günlerde Allah’a söz veriyoruz ki 1948’ de topraklarından sürülen Filistin halkı kendi topraklarına dönmediği sürece biz asla mücadelemizden ve ahdimizden vazgeçmeyeceğiz. Bu duruş İmani gerekliliğimizdir.
Filistin ve Mescidi Aksa denince üç büyük insanı anmadan geçemeyeceğim.
Birincisi II. Abdulhamid Han’dır. Yıllarca siyonistlerle mücadele etmiş ve kanla alınan toprağın asla parayla satılmayacağını söylemiş Yahudilerin geçişini yasaklamış ama bedbahtlar yüzünden onu tahtından indirivermiş ve sürgün edilmiş ve yaralı bir şekilde hayatını kaybetmişti.
İkincisi İmam Humeyni’dir ki, İran İslam Cumhuriyeti ilan edildiği ve kurduğu zaman Dünya Kudüs gününü ilan etmiş ve İsrail’i tanımamıştı. Bunun bedelini İran halkı 41 yıldır boykot görerek hala yaşamaktalar. Şii olmalarına rağmen değişik oluşumlara en büyük yardımı etmiş ve ediyorlar. Bütün dünya alem şahittir buna. Eğer onlar İsrail’i tanısalardı bizim bir kavgamız yok deselerdi müreffeh bir hayatları olacaktı. Ama onlar ve liderleri hak adalet ve özgürlüğü seçip mukaddes beldemiz Mescidi Aksa ve Filistin’in yanında yer aldılar.
Üçüncüsü Milli görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocadır ki: Türkiyeli Müslümanlara Siyonizm’in Amerika’nın arka bahçesi olduğunu yıllarca gündeminden düşürmeden anlattı. 1996 yılında başbakan olunca Siyonistler ve onun yerli işbirlikçileri harekete geçtiler. Başbakanı baypas edip İsrail’le çok büyük anlaşmalar yapıp 28 Şubat darbesini yaşatıp görevi bırakmak zorunda bıraktılar. Dünyanın değişik yerlerinde de liderler ve devletler vardır ki bedel ödüyorlar.
Biz bu yıl ‘Kudüs Gönüllüleri’ olarak ‘Dünya Kudüs Günü’nü anmak için hazırlıklarımıza başladık ve korana virüs sebebiyle dışarıda yapacağımız etkinlikler sınırlı olacağı için bu sene Türkiye’nin her yerinde olmak üzere sokaklarımızı caddelerimizi ve dükkanlarımız Filistin bayrağı ve Aksa resimleriyle donattık. Bu çalışmaya da İstanbul’un kapısı olan Edirnekapı’nın burçlarına Filistin bayrağı asarak başladık. Çalışmalarımız tüm hızıyla Cuma gününe kadarda devam edecektir.
Perşembe günü araç konvoyları yaparak İstanbul’un çeşitli yerlerinden Filistin bayraklarıyla şehir turu atacağız. Cuma günü ise Cuma ezanına müteakip her yıl olduğu gibi Fatih camiinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelip basın açıklamamızı okuyacağız. Sosyal medya ve televizyonlarda Aksa’yı gündeme taşıyacağız. Bu çabalarımız İsrail o toprakları terk edene kadar bu devam edecektir. Ama inanıyoruz ki onların yüzyıllık ihanet anlaşması emperyalistlerin ve Siyonistlerin son olacaktır. İnanıyoruz ki İslam ümmetin birliği beraberliği gerçekleşecek bu birlik Ortadoğu’nun Siyonistlerden arınmasını sağlayacaltır.
Selam olsun Kudüs için canlarını mallarını verenlere Kudüs için bedel ödeyen tüm erdemli insanlara.