Emperyalizm ve Sömürgecilik Karşısında İnsanlığa Umut Olmak…

Ramazan DEVECİ

08-04-2017 22:55

Osmanlının yıkılışı ile dünyada düşünsel belirleyiciliği batı medeniyeti, siyasi belirleyiciliği ABD ve Siyonizm üstlenmiş gözüküyor.

Modern Batı, Rönesans ve reformlar sonrasında emperyalist emellerle dünyada sömürge sistemi kurdu.

Emperyalizm ve Sömürgecilik, bir devletin veya gücün başka devletleri ya da halkları siyasal, kültürel ve ekonomik olarak hakimiyeti altına alıp, onların zenginliklerini, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, kendi çıkarları için kullanmasıdır. Modern Batı, Afrika’nın ve Asya’nın birçok ülkesini sömürerek bugünkü refah seviyesini yakalamıştır. Afrika ülkelerinin bugün yaşadığı açlık sorunu bu sömürgelerin sonucudur. 

Modern Batı özgürlük, insan hakları gibi kulağa hoş gelen bir söylem geliştirerek kurduğu bu sömürge sistemini gizlemeye çalıştı. Batı dünyası bugün kendi neden olduğu açlık sorunu ile mücadele ediyor gözükerek dünyaya insanlık dersi vermeye çalışıyor.    

Bu Batının ikiyüzlülüğünün bir ifadesidir. Modern Batı akıl-merkezci bir felsefe geliştirdi. Akıl-merkezci felsefe, bilimsel yöntemlerle, ideolojik ve ırkçı yöntemlere dayalı bir değer sistemi oluşturmaya çalıştı. Bu ideolojik ırkçı yöntemler insanlığı parçalara böldü.

Ulusçuluk ve ırkçı şovenizm batı medeniyetinin insanlığa hediyesidir. Batının bu anlayışı insanlığa iki dünya savaşı yaşatmış milyonlarca insanın ölmesine sebep olmuştur. Bugünkü dünya sistemi ikinci dünya savaşında oluşmuş sömürü ve emperyalist düzenin devamı niteliğindedir.

Emperyalizm; dünyanın nimetlerine, iş gücüne, yeraltı ve yerüstü kaynaklarına tek başına hakim olmanın ve diğer ülkeleri, halkları sömürmenin, paylaşımcılığı ret ederek bütün güce ben yada biz (ırk- yada devlet olarak) sahip olalım anlayışının adıdır.   

Böyle bir anlayışın insanlığa adalet getirmeyeceği kesindir. Dünya halklarının emperyalizmle hep birlikte mücadele etmesi gerekmektedir.

İslam Batı medeniyetinin oluşturduğu bu gayri adil düzene karşı koyabilecek alternatif oluşturacak tek güçtür. Ama Müslümanlar şu içinde bulundukları durumla batı medeniyeti karşısında alternatif oluşturmaktan o kadar uzaklar ki. 

İşte Üstad Atasoy Müftüoğlu’nun ifadesi ile Müslümanların durumu: “İslam dünyası toplumları, toplumlarımız, yenilenme iradesini kaybederek, zihinsel-düşünsel-bilimsel üretkenliği dondurduğu, zihinsel-düşünsel-bilimsel atalet ve tıkanmayı bir sorun olarak görmediği günden bu yana, Farabi'den başka siyaset felsefecisi, İbn-i Haldun'dan başka tarih felsefecisi yetiştiremiyor, sömürgeleştirilebilir olma konumunu sürdürüyor. Dini hayat, politik hayat, ancak popüler dini tezahürler, popüler imgeler ve dil aracılığıyla sürdürülebiliyor. Rahatsız edici soruları gündeme getirmek yerine, hamaset söylemine sarılıyoruz. Nesnel gerçekliğe ulaşabilmek için yeteri kadar dikkat ve çaba harcamıyoruz, genellemelerle durumu idare etmeye çalışıyoruz.”[1]

Biran evvel bu durumdan kurtulmamız vahyi ve aklı esas alarak İslam’ın Tevhid- Adalet ve Özgürlüğü esas alan özüne dönmemiz adaleti hayatın esası haline getirmemiz gerekiyor. Aklı ve vahyi esas alarak zihinsel-düşünsel-bilimsel üretkenliğimizi geliştirmemiz yeniden Farabiler, İbni Haldunlar, İbni Sinalar yetiştirmemiz gerekiyor.

Maide-8 Nisa -135’te anlatılan düşmanına yapılan haksızlıklara amasız karşı çıkmayı, adil olmayı, zulmetmemeyi emreden, sevdiğine, yakınına, torpil geçmemeyi, emreden ilahi buyruğu hayatımıza toplumumuza hakim kılarak, insanlığın adalet sesi olabilir, mazlum hakların adalet umudu olabiliriz. Adalet toplumun esasıdır. Adalet kokarsa tuz kokar. Adil bir fert, adil bir toplum olmadan insanlığa vereceğimiz bir mesaj olamaz. Kanaatimce adaletin olmadığı yerde tevhit zedelenmiş demektir.

İnsanlık tarihi Hz. Adem’den buyana hak ve batılın, tevhit ve şirkin, adalet ve zulmün mücadelesine tanıklık ediyor.

İslam dini adı barış olan bir din. Savaşı bir gerçeklik olarak kabul etmekle birlikte, barışı her zaman savaşa tercih ediyor. Bunu Nisa suresindeki cihat ve savaşla ilgili ayetlerden sonra gelen barış vurgularından anlıyoruz.

Size barış teklifinde bulunulduğunda siz daha güzel bir barış önerisinde bulunun, yahut hiç olmazsa aynı şekilde karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyi hesaplar. (Nisa-86)

Ancak, sizinle savaşmak istemeyenlere, yahut ne size karşı ne de kendi kavimlerine karşı savaşmak istemediklerinden dolayı içlerinde bir sıkıntı duyarak size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları size musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Eğer onlar sizden uzak dururlarsa, sizinle savaşmazlarsa ve sizinle barış içerisinde yaşamak isterlerse, Allah sizin onlarla savaşmanıza izin vermez. (Nisa-90)

Bu ayetlerin öncesinde cihat ve savaş ayetleri yer almaktadır. Rabbimiz savaşla ilgili ayetlerden sonra hemen barışı hatırlatma gereği duymuştur. İslam’ın barışı tercih etmekle birlikte asıl önceliği adalettir. Zaten cihattan amaçta insanların can, mal, akıl, nesil ve din güvenliğini sağlamaktır. Bu değerlerin gerçek anlamda korunması ise ancak adaletin sağlanması ile mümkündür. Bu esaslar ister Müslüman olsun ister olmasın herkes için geçerlidir.

Tarih şahittir ki insanoğlu güce ulaştığı zaman azgınlaşmakta ve zulüm yapmaktadır. Bugün büyük şeytan Amerika ve Siyonist işgalci İsrail yeryüzünü fesada vermekte eşsiz zulümler işlemekteler. Batı medeniyetinin özelde İslam dünyasını genelde üçüncü dünya ülkelerini demokrasi, özgürlük ve insan hakları diyerek parçalama oyunlarının oyun kurucusu ABD ve Siyonizm’dir.

Müslümanlar olarak bu gerçekliğin farkına varıp düşmanımızı tanımamız gerekmektedir. İnsanoğlunun ilk kandırılma sahnesinde Rabbimiz Hz. Adem'e ve Havva anamıza şöyle demiştir: "Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır dememiş miydim?" İnsan şeytanını düşmanını tanımazsa aldanır.

Bugün İslam dünyası düşmanını tanıyıp mahkum etmediği için birbirini düşman bilmektedir.

Batı medeniyetinin bu siyasi zulüm boyutu ile mücadele edebilmek için düşmanımızı tanımamız ve Müslüman kardeşlerimizle birliği sağlamamız gerekmektedir.

İslam’ın esası tevhit ve adaletse Müslüman olmanın esası vahdettir. Bugün düşmanımızı tanımadığımız için birbirimizi düşman ediniyor vahdetten uzaklaşarak batının zulümleri karşısında çaresizliğe mahkum oluyoruz.

“İblis, "Rabbim!" dedi, "Bari bana, insanların tekrar dirilecekleri güne kadar süre tanı!" Allah da "Haydi! Sana süre verdim!" buyurdu. O da "Öyleyse" dedi "ben de, Senin, benim azmama müsaade etmene karşılık onları saptırmak için dosdoğru yolun kenarına oturup bekleyeceğim; bazen açıkça bazen sinsice, bazen suret-i haktan görünerek bazen de zaaflarını kullanarak onları saptıracağım. Öyle ki, Sen onların çoğunu Sana şükreden bir kul olarak bulamayacaksın." (Ara’f 14-17)

Bu ayetler Kuran’da durduğu halde nasıl oluyor da Müslümanlar bir başkasının düşüncesine, inancına, ibadetine müdahale edebiliyor anlayamıyorum. Allah şeytana insanları saptırma hakkı veriyor. Bundan daha büyük düşünce özgürlüğü olabilir mi? Bu ayetler bize insanların inancına düşüncesine saygı göstermemiz gerektiğini öğretmezse ne öğretir Allah aşkına. Müslümana düşen insanların inancı ve düşüncesi ile değil yeryüzünde zulümlere karşı adalet mücadelesi vermektir. Ve insanlar için güzel bir örneklik oluşturmaktır.

Kimse kendini Allah’ın yerine koyarak insanların inancına, düşüncesine müdahale hakkını kendinde görmesin. Bu dünya imtihan yeridir hesap yeri değil. Bize düşen insanlara vahyi sadece duyurmak ve yaşayışımızla pratiğini göstermektir. Ondan sonra dileyen kabul eder dileyen ret eder. Dileyen önce kabul eder sonra irtidat eder. Dileyen ibadet eder, dileyen etmez.

Bizim Müslümanlar olarak mazlum kim olursa olsun mazlumdan yana, zalim kim olursa olsun zalime karşı bir duruş ortaya koymamız gerekiyor. 

İmam Ali “İnsanlar ya soyda eşin yada dinde kardeşindir” der. İslam adı barış olan insanlığa gerçek adaleti vaad eden ilahi sistemin adıdır. Batının insanlığı aldatan sömürgeci sistemi karşısında insanlığa ortaya koyduğumuz pratiklerle umut olamadığımız için bugün Müslümanlar bile yaşadıkları iç sorunlar karşısında batıyı umut kapısı olarak görüyorlar.

Ey dünya Müslümanları kendi din kardeşlerinize bile umut verememişken insanlığa nasıl umut olacaksınız.

Ellerimizi başımıza alıp düşünmemiz gerekiyor…

 

 


 


[1] İslamianaliz

 

 

DİĞER YAZILARI Filistin Direnişi ve Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 ‘Kayıp Direniş’ Kitabı ve Direnişi Tanımak… 01-01-1970 03:00 14 Mayıs Seçimleri Üzerine… 01-01-1970 03:00 Oruç Tutmak İhram Giymek, Ramazan Kuran Ahlakını Kuşanmaktır... 01-01-1970 03:00 13 Recepte Kâbe’de Doğdu Onun Adı Ali… 01-01-1970 03:00 Hz. Fatıma'ya Mektup..... 01-01-1970 03:00 Adalet ve Merhamet Timsali Peygamberimizin Örnek Kişiliği… 01-01-1970 03:00 Muhammed Emin Yıldırım Hoca Ve Muaviye Sevgisi... 01-01-1970 03:00 Adalet Liyakat ve İktidar... 01-01-1970 03:00 İslam ve İslamcılık Üzerine… 01-01-1970 03:00 Kötülüğe İyilikle Karşılık Vermek ve Hatalara Karşı Af Edici Olmak... 01-01-1970 03:00 Hz. Ali: Adalet İçin Hilafet  01-01-1970 03:00 Adaleti Somutlaştırmak, Somutlaşmış Adalet İmam Ali’dir… 01-01-1970 03:00 ‘Baba’ Aşk, Ahlak, Direniş, Sevgi Ve Fedakarlık Dizisi… 01-01-1970 03:00 Ali Şeriati Üzerine… 01-01-1970 03:00 Okullar Açılmaz Yine İşyerleri Kapatılırsa Üçüncü Aşıyı Yaptırmayacağım… 01-01-1970 03:00 Saadet Partisi Cumhur İttifakında mı yoksa millet ittifakında mı yer almalı? 01-01-1970 03:00 Babalar Günü Üzerine… 01-01-1970 03:00 20 Soruya 20 Cevap… 01-01-1970 03:00 Dünyadan Ahirete, Anneme Mektup… 01-01-1970 03:00 İslam’ın Özgürlük Anlayışı ve Adem-Şeytan Kıssası… 01-01-1970 03:00 Allah'ın İstediği Gibi Müslüman Olmak... 01-01-1970 03:00 Yemen’den Yükselen Feryad, Bu Feryadı Duyun… 01-01-1970 03:00 İslamofobi Ve İslam’a Saldırılar… 01-01-1970 03:00 Yusuf’un İmtihanı Züleyha… 01-01-1970 03:00 Konuşan Kuran Hz. Ali Kitabını Niye Yazdım? 01-01-1970 03:00 Müslüman Ahlak İlişkisi ve Riya, İhlas Arasına Sıkışan Amellerimiz .. 01-01-1970 03:00 Filistin’e Sadece Türkiye mi Sahip Çıkıyor? 01-01-1970 03:00 Amerika’ya Karşı Olmak, Küresel Adalet Mücadelesi Vermektir… 01-01-1970 03:00 Adalet İçin Mücadele Örneği: Hılfu’l-Fudûl… 01-01-1970 03:00 41. Yılında İran İslam Devrimi: Başarıları Ve Başarısızlıkları? 01-01-1970 03:00 Cemaatten PY'ya, PY'dan Terör Örgütüne FETÖ, FETÖ Mücadelesinde Yapılan Adaletsizlikler 01-01-1970 03:00 Takva Adalet Sahibi Olmak, Adalet Mücadelesi Vermektir.. 01-01-1970 03:00 Nijerya İslami Hareketi ve Şeyh İbrahim Zakzaki… 01-01-1970 03:00 Şehitlerin Mesajı: Tevhid- Adalet- Vahdet- Özgürlük- Kudüs 01-01-1970 03:00 31 Mart seçimlerinin düşündürdükleri… 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni Düşüncesinde ve İslam Devrimi'nin 40 Yıllık Sürecinde İslami Vahdet 01-01-1970 03:00 Günümüzün Kerbela’sı Yemen’in Serencamı ve Ümmetin Duyarsızlığı… 01-01-1970 03:00 Hz. Osman’ın Kanı Üzerinden, Hz. Ali’den İstenen Adalet mi, Yoksa Adaletsizlik mi? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ve 24 Haziran Seçimleri... 01-01-1970 03:00 ‘Türkiye- ABD İlişkilerinin Psikolojisi’ Kitabı ve Büyük Şeytan Amerika’yı Tanımak… 01-01-1970 03:00 Erzincan İzlenimleri Erzincan Candır…. 01-01-1970 03:00 Bize de Ali’nin yalnızlığı düştü… 01-01-1970 03:00 Piri Aşk’ın, Davası Devrimden Özgür Kudüs’e… 01-01-1970 03:00 Üstad Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur’ları Doğru Anlamak… 01-01-1970 03:00 Kudüs İçin ne Yapmak gerekiyor, Kudüs eylemleri Müslümanların gazını mı alıyor? 01-01-1970 03:00 Yalnız Devrimciler Ali ve Ebuzer 01-01-1970 03:00 Ümmetin Dirilişi ve Direnişi Kudüs’ten Geçer… 01-01-1970 03:00 Kurban Yaklaşırken, İbrahim’in İmtihanına Hazır Mıyız? 01-01-1970 03:00 Hz. Ali Örnekliğinde: Tevhid, Adalet ve Vahdet 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Darbe Girişiminin Düşündürdükleri… 01-01-1970 03:00 İktidarın Dayanılmaz Cazibesi ve İslamcılardaki Değişim.. 01-01-1970 03:00 İyi olmak kolaydır zor olan adil olmaktır…. 01-01-1970 03:00 Devletin Dini adalettir, dinin devleti de özgürlüktür... 01-01-1970 03:00 İmam Ali ve Nefsini Tanımak… 01-01-1970 03:00 Şubat Ayı Şahadet Ayıdır; Şahadet Kudüs’tür…. 01-01-1970 03:00 İnsanı Tanımak mı Zor Yoksa Anlamak mı? 01-01-1970 03:00 Aşk Yolculuğu Kerbela... 01-01-1970 03:00 Kuran’da Sevgi ve Aşk.. 01-01-1970 03:00 Ali’nin Adaleti, Muaviye’nin Maslahatçılığı… 01-01-1970 03:00 Medeniyet ve Modernizm Üzerine ….. 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife’nin Siyasi Mücadelesi... 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife… 01-01-1970 03:00 Müslümanların Kardeşliği ve Vahdet 01-01-1970 03:00 Çağdaş Medrese; İslami Değerler Akademisi… 01-01-1970 03:00 İslami Mücadelede Metot 01-01-1970 03:00 Ebul Fazl Abbas; Kerbela’nın Yiğit Savaşçısı 01-01-1970 03:00 Mustafa İslamoğlu hoca ve Uydurulmuş din-İndirilmiş din söylemi… 01-01-1970 03:00 Ak saçlı bilge: Atasoy Müftüoğlu 01-01-1970 03:00 İran Gezi Notları 01-01-1970 03:00 Miraç, Namaz ve Kudüs 01-01-1970 03:00 Aşka ve Sevgiye Dair 01-01-1970 03:00 Kuran'da Müslüman 01-01-1970 03:00 Fıtratın İlahi Yanı; Kamil İnsan Olmak 01-01-1970 03:00 Hz. Zeynep; Babasının Süsü…. 01-01-1970 03:00 Kerbela ve Kuran 01-01-1970 03:00 Kurbanda İbrahim’ce Bir Duruş… 01-01-1970 03:00 Kudüs, İslahiye Ve İstanbul 01-01-1970 03:00 Kuran Rehberliğinde Huriyi Doğru Anlamak 01-01-1970 03:00 Kudüs Sevdamız Aşkımız Hayalimiz Bizim. 01-01-1970 03:00 Bireysellik Ve Bencillik 01-01-1970 03:00 Hayat Sigortamı Annemi Kaybettim 01-01-1970 03:00 Dostluk Üzerine 01-01-1970 03:00 Nisa Suresi Tevhid Adalet ve Kadın 01-01-1970 03:00 Dünya Sevgisi ya da Dünyevileşme 01-01-1970 03:00 Kadınlardan Yönetici Olur mu? 01-01-1970 03:00 Annem.... 01-01-1970 03:00 Müslümanların Suriye İmtihanı 01-01-1970 03:00 Hz. Fatıma Timsali Bir Anne ve Onun Çocuk Eğitimi 01-01-1970 03:00 Bebeğini Özleyen Anne 01-01-1970 03:00