Adalet Liyakat ve İktidar...

Ramazan DEVECİ

04-07-2022 08:18

İslam’ın esası tevhid adalet ve güzel ahlaktır.

Tevhid imanın, adalet ve güzel ahlak ise imanın amale dönüşmesinin ifadesidir.

Tevhid: bir olan eşi ve benzeri olmayan, yaratan rızık veren, hüküm koyan hükümlerinde adil olan ve adaleti emreden bir Allah’ın varlığına iman ederek, hayatını/yaşamını o Allah’ın varlığı ve rızası ile anlamlandırmaktır.

Adaletin kendisinden türetildiği Adl, kavramı Tirmizi’nin rivayet ettiği esma-i hüsna hadisinde Allah’ın doksan dokuz ismi arasında yer alır.

Adl, “doğru olmak, doğru davranmak, adaletle hükmetmek; eşitlemek” vb. manalara gelen bir masdardır. Ayrıca “doğruluk, hakkaniyet ve adalet” anlamlarıyla isim olarak kullanıldığı gibi, “çok adil” anlamında sıfat olarak da kullanılır. Adl, Allah’ın isimlerinden biri olarak kullanıldığında “çok adil, asla zulmetmeyen, hakkaniyetle hükmeden, haktan başkasını söylemeyen ve yapmayan” anlamına gelir. [1]

Allah adildir insanlara da adaleti emretmektedir.

Kerim kitapta, insanoğlunun yaratılışı anlatılırken, meleklerin insanoğlunun yaratılışına itiraz ederken yeryüzünde kan dökecek/fesad çıkaracak yani zulüm yapacak birilerini mi yaratmak istiyorsun dedikleri aktarılır. (Bakara-30)

Bu bir anlamda insanoğlunun yapısının zulüm yapmaya meyilli olduğunun ifadesidir. Onun için rabbimiz gönderdiği vahiylerde insanoğluna sürekli adaleti emretmiş zulüm yapmayı yasaklamıştır. Peygamberlerin gönderiliş amacı insanlara Allah’a karşı kulluklarını hatırlatmak olduğu kadar yeryüzünde zulme karşı mücadele edip adaleti hakim kılmaktır. İslami anlamda cihat tamda budur: yeryüzünde zulme ve zalimlere karşı her şekilde mücadele etmektir.

Adalet; hakkı teslim etmek, her hak sahibine hakkını vermek bir başkasının hakkını gasp etmemek, kimseye haksızlık yapmamaktır. Ayrıca adalet, doğru olmak, ölçülü hareket etmek, aşırılıktan kaçınarak dengeli davranmak gibi manalara da gelir. Bunun zıddı ise zulümdür, haksızlıktır, hak tanımazlıktır.

Zulüm; bir şeyi kendine ait olmayan yere koymak, fazlalık veya eksiklik yapmak, hakkı olana değil hakkı olmayana vermek, yada hak sahibinin mağdur olmasına, hakkının yenilmesine sebep olmak yada razı olmaktır. Ayrıca, zulüm, konulan sınırı aşmak anlamını da taşır ki, bu manada “günah”a da zulüm denilmiştir.

Allah adaleti iyiliği ve iyi olmayı emretmektedir. “Allah, adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emreder..” (Nahl: 90).

Hatta Allah sadece adaleti emretmekle kalmayıp Müslümanlara adaleti uygulayan bir topluluk olmaları emretmektedir. “Yarattığımız kimseler içinde hakkı anlatıp onunla insanlara doğru yolu gösteren ve yine hakka dayanarak doğruluğu ve adaleti uygulayan bir topluluk vardır.” (A’raf 181)

Rabbimiz bu adaletin ölçüsünü ise Maide-8- Nisa-135’te düşmanına haksızlık yapmamak sevdiklerine torpil geçmemek olarak koymaktadır.

Hz. Ali halife seçildikten sonra bir gün oturmuş yırtık ayakkabılarını dikiyordu. Abdullah b. Abbas’a bu ayakkabının değeri ne kadar diye sordu. Abdullah b. Abbas “hiç değeri yok” dedi. Hz. Ali “Allah’a yemin olsun ki bu ayakkabı bana sizlere baş olmaktan daha sevimlidir. Sadece bir hakkı ikame edeyim (adaleti gerçekleştireyim) veya bir batılı yok edeyim diye sizlere halife olmayı kabul ettim”[2] dedi.

Hz. Ali halife seçildiğinde şöyle demişti:“Bilin ki Beytül Mal’dan yapılan haksız harcamalar iptal edilmiştir. Allah’a andolsun ki Osman döneminde akrabalarına verilen malları, onlarla evlenmiş ve cariye bile almış olsalar onları asıl sahiplerine iade edeceğim.  Zira adalet ve dürüstlükte genişlik vardır”[3]

İslami devletin amacı adaleti ikame etmektir. A’raf 181’de emredilen adaleti uygulayan bir topluluk olmak bunu gerektirir. İslamcılıkta işte tamda budur. Yeryüzünde adaleti ikame etmektir. Yeryüzünde adaletin hakim olması için mücadele etmektir.

Adalet bir Müslüman için her şeyden daha değerlidir. Şayet Adalet bir Müslüman için her şeyden daha değerli değilse o Müslüman’ın İslam anlayışında bir problem var demektir. Hz. Ali şu sözü bu anlayışın bir ifadesidir. “Dünyayı bana verseler bir karıncanın ağzındaki arpayı haksız şekilde almamı isteseler vallahi onu almam ona zulüm yapmam”.[4] Eski adalet bakanı Abdulhamit Gül hem de adalet bakanı iken “Adalet gerçekleşsin isterse kıyamet kopsun” demişti. İşte bu söz tamda hilafeti boyunca Hz. Ali’nin uygulaması olmuştu. Ancak ne yazık ki sayın Abdulhamit Gül’ün uygulamalarında bu sözünün pratiklerini göremedik.

Eğer İslami düşünceye sahip olduğunu söyleyen insanlar iktidar ve güç sahibi olduklarında adaleti ikame etmek için çalışmıyorlarsa adaleti esas almıyorlarsa ya onların İslami düşüncelerinde bir problem vardır yada düşüncelerinde samimi değildirler yada iktidar sahibi olamamışlardır. Bu durumda bulunanlar en azında adaletsizliğin uygulayıcısı olmamalılar. Olurlarsa bunun bir mazereti olmaz, onlarda zulme alet olmuşlardır demektir.

İslam dünyasında İmam Ali’den sonra Muaviye ile birlikte ne yazık ki adalet merkezli bir siyaset terk edilmiş güvenlik merkezli bir siyaset anlayışı ile her türlü adaletsizlik meşrulaştırılmıştır.

Belki de bugün Hz. Osman döneminin adaletsizliklerini eleştirerek/sorgulayarak başlamamız gerekmektedir. Hz. Osman’ın liyakati değil de akrabalığı öncelediği siyaset anlayışı, beytülmalı akrabalarına peşkeş çekmesi valileri emevi oğullarından ataması ciddi bir şekilde sorgulanmalıdır. Hz. Osman’ın çok hayalı ve cömert olması, haya ve cömertlikte örnek bir şahsiyet olması, muhacir olması ve peygamberimize damat olması bu yanlışlarını meşrulaştırmaz. Bu önemli vasıflar hilafet döneminde yapılan adaletsizliklerin sorgulanmasına engel teşkil etmemelidir.

Ne yazık ki tarihe eleştirel bir gözle, ibret nazarı ile bakmadığımız için, tarafgirlikle övgü ve sövgü anlayışı ile baktığımız için tarihten gereken dersi çıkaramadık. Tarihten gelen bir gelenekle bugünde İslamcılar kendilerine yakın gördükleri iktidarların adaletsizliklerini sorgulayamamakta amalarla başlayan cümlelerle bu adaletsizliklere kılıf bulmaya çalışmaktadır.

20 yıldır iktidarda olan bir parti 20 yılda işe alımlarda liyakata dayalı adil bir sistem getirmemişse hala torpille, yandaşlıkla insanlar işe alınıyor ihaleler, devlet imkanları, yakınlara, yandaşlara peşkeş çekiliyorsa bunun mazereti olamaz. Şayet böyle bir şey yok deniliyorsa o ayrı bir sorun. Ancak İslam ve İslamcılık adına hem bu adaletsizliklerin varlığı kabul ediliyor hem de bu adaletsizliklere hala bir kılıf aranıyorsa o İslam anlayışında bir problem var demektir.

Bir T.C. vatandaşı olarak söz konusu iktidarı, yol, köprü yaptığı için, milli geliri arttırdığı için, ekonomik olarak başarılı görüp savunabilirsiniz. Yada sosyal yardımları çok iyi olan bir iktidar olarak ta savunabilirsiniz. Bu durum anlaşılabilir. Ancak İsrail ile ilişkileri normalleştiren, Siyonist İsrail ile mücadelede direniş eksenin bir parçası olmayan ve Filistin direniş örgütlerine silah desteği sağlamayan bir iktidarı İslamcılık adına savunamazsınız. 20 yıl iktidarda kalıpta işe alımlarda hala liyakata dayalı adil bir sistem geliştirememiş, yandaş kayırmacılığı yapan, yolsuzluklarla anılan bir iktidarı İslamcılık adına savunamazsınız. 20 yıllık iktidarın sonunda hukuki ve ekonomik adaleti gerçekleştirememiş, hatta gerçekleştirmeyi bırak yaptığı ekonomik ve hukuki adaletsizliklerle anılan bir iktidarı İslamcılık adına savunamazsınız. Eğer savunabiliyorsanız ya siz İslamcı değilsiniz yada o İslamcılıkta bir problem var demektir. 

20 yıl iktidar sonunda geriye dönüp baktığımızda İslamcılık adına söylenen başarı öyküleri kısaca belirtmek gerekirse şunları saymak mümkün. Baş örtüsü özgürlüğü yani memurlara kılık kıyafet serbestisi, Ayasofya’nın açılması, İslami STK’lara sağlanan imkanlar, Çokça açılan Kuran Kursu, İmam Hatip Okulları ve İlahiyat fakülteleri, Çamlıca ve Taksim camileri. Bu saydıklarım içerisinde ‘Baş Örtüsü özgürlüğü’ kuşkusuz, sadece İslamcılık açısından değil bir insan hakkı olarak ta çok önemli bir hizmettir. Ancak diğer saydıklarım gerçekten bir başarı öyküsü müdür tartışılır.

Bizden olan iktidarların ve bizden olan cemaatlerin adaletsizliklerine sessiz kaldığımız sessiz kalmakla kalmayıp amalarla mazeret bulmaya çalıştığımız ve adaletsizlik başkalarına değil de bize yapıldığında aklımıza geldiği sürece adalet için mücadele eden bir topluluk olmak mümkün müdür. 

Müslümanlar olarak adalet konusunda samimi ve vahyin ölçüsünde bir duyarlılık geliştiremediğimiz sürece insanlığa verebileceğimiz hiçbir şey yoktur. Müslümanlar olarak “kim olursa olsun zalime karşı, kim olursa olsun mazlumdan yana” söylemimizin inandırıcı olması için adaleti uygulayan ve gerçekten adalet için mücadele eden bir topluluk olmamız gerekiyor.

Vesselam…

 

 

[1] Adl İslam ansiklopedisi

[2] Nehcül Belaga Hutbe 33

[3] Nehcül Belağa Hutbe 15

[4] İmam Humeyni ‘nin penceresinden İmam Ali s. 60 Nehcül Belağa Hutbe 224

DİĞER YAZILARI Filistin Direnişi ve Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 ‘Kayıp Direniş’ Kitabı ve Direnişi Tanımak… 01-01-1970 03:00 14 Mayıs Seçimleri Üzerine… 01-01-1970 03:00 Oruç Tutmak İhram Giymek, Ramazan Kuran Ahlakını Kuşanmaktır... 01-01-1970 03:00 13 Recepte Kâbe’de Doğdu Onun Adı Ali… 01-01-1970 03:00 Hz. Fatıma'ya Mektup..... 01-01-1970 03:00 Adalet ve Merhamet Timsali Peygamberimizin Örnek Kişiliği… 01-01-1970 03:00 Muhammed Emin Yıldırım Hoca Ve Muaviye Sevgisi... 01-01-1970 03:00 İslam ve İslamcılık Üzerine… 01-01-1970 03:00 Kötülüğe İyilikle Karşılık Vermek ve Hatalara Karşı Af Edici Olmak... 01-01-1970 03:00 Hz. Ali: Adalet İçin Hilafet  01-01-1970 03:00 Adaleti Somutlaştırmak, Somutlaşmış Adalet İmam Ali’dir… 01-01-1970 03:00 ‘Baba’ Aşk, Ahlak, Direniş, Sevgi Ve Fedakarlık Dizisi… 01-01-1970 03:00 Ali Şeriati Üzerine… 01-01-1970 03:00 Okullar Açılmaz Yine İşyerleri Kapatılırsa Üçüncü Aşıyı Yaptırmayacağım… 01-01-1970 03:00 Saadet Partisi Cumhur İttifakında mı yoksa millet ittifakında mı yer almalı? 01-01-1970 03:00 Babalar Günü Üzerine… 01-01-1970 03:00 20 Soruya 20 Cevap… 01-01-1970 03:00 Dünyadan Ahirete, Anneme Mektup… 01-01-1970 03:00 İslam’ın Özgürlük Anlayışı ve Adem-Şeytan Kıssası… 01-01-1970 03:00 Allah'ın İstediği Gibi Müslüman Olmak... 01-01-1970 03:00 Yemen’den Yükselen Feryad, Bu Feryadı Duyun… 01-01-1970 03:00 İslamofobi Ve İslam’a Saldırılar… 01-01-1970 03:00 Yusuf’un İmtihanı Züleyha… 01-01-1970 03:00 Konuşan Kuran Hz. Ali Kitabını Niye Yazdım? 01-01-1970 03:00 Müslüman Ahlak İlişkisi ve Riya, İhlas Arasına Sıkışan Amellerimiz .. 01-01-1970 03:00 Filistin’e Sadece Türkiye mi Sahip Çıkıyor? 01-01-1970 03:00 Amerika’ya Karşı Olmak, Küresel Adalet Mücadelesi Vermektir… 01-01-1970 03:00 Adalet İçin Mücadele Örneği: Hılfu’l-Fudûl… 01-01-1970 03:00 41. Yılında İran İslam Devrimi: Başarıları Ve Başarısızlıkları? 01-01-1970 03:00 Cemaatten PY'ya, PY'dan Terör Örgütüne FETÖ, FETÖ Mücadelesinde Yapılan Adaletsizlikler 01-01-1970 03:00 Takva Adalet Sahibi Olmak, Adalet Mücadelesi Vermektir.. 01-01-1970 03:00 Nijerya İslami Hareketi ve Şeyh İbrahim Zakzaki… 01-01-1970 03:00 Şehitlerin Mesajı: Tevhid- Adalet- Vahdet- Özgürlük- Kudüs 01-01-1970 03:00 31 Mart seçimlerinin düşündürdükleri… 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni Düşüncesinde ve İslam Devrimi'nin 40 Yıllık Sürecinde İslami Vahdet 01-01-1970 03:00 Günümüzün Kerbela’sı Yemen’in Serencamı ve Ümmetin Duyarsızlığı… 01-01-1970 03:00 Hz. Osman’ın Kanı Üzerinden, Hz. Ali’den İstenen Adalet mi, Yoksa Adaletsizlik mi? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ve 24 Haziran Seçimleri... 01-01-1970 03:00 ‘Türkiye- ABD İlişkilerinin Psikolojisi’ Kitabı ve Büyük Şeytan Amerika’yı Tanımak… 01-01-1970 03:00 Erzincan İzlenimleri Erzincan Candır…. 01-01-1970 03:00 Bize de Ali’nin yalnızlığı düştü… 01-01-1970 03:00 Piri Aşk’ın, Davası Devrimden Özgür Kudüs’e… 01-01-1970 03:00 Üstad Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur’ları Doğru Anlamak… 01-01-1970 03:00 Kudüs İçin ne Yapmak gerekiyor, Kudüs eylemleri Müslümanların gazını mı alıyor? 01-01-1970 03:00 Yalnız Devrimciler Ali ve Ebuzer 01-01-1970 03:00 Ümmetin Dirilişi ve Direnişi Kudüs’ten Geçer… 01-01-1970 03:00 Kurban Yaklaşırken, İbrahim’in İmtihanına Hazır Mıyız? 01-01-1970 03:00 Hz. Ali Örnekliğinde: Tevhid, Adalet ve Vahdet 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Darbe Girişiminin Düşündürdükleri… 01-01-1970 03:00 İktidarın Dayanılmaz Cazibesi ve İslamcılardaki Değişim.. 01-01-1970 03:00 İyi olmak kolaydır zor olan adil olmaktır…. 01-01-1970 03:00 Devletin Dini adalettir, dinin devleti de özgürlüktür... 01-01-1970 03:00 Emperyalizm ve Sömürgecilik Karşısında İnsanlığa Umut Olmak… 01-01-1970 03:00 İmam Ali ve Nefsini Tanımak… 01-01-1970 03:00 Şubat Ayı Şahadet Ayıdır; Şahadet Kudüs’tür…. 01-01-1970 03:00 İnsanı Tanımak mı Zor Yoksa Anlamak mı? 01-01-1970 03:00 Aşk Yolculuğu Kerbela... 01-01-1970 03:00 Kuran’da Sevgi ve Aşk.. 01-01-1970 03:00 Ali’nin Adaleti, Muaviye’nin Maslahatçılığı… 01-01-1970 03:00 Medeniyet ve Modernizm Üzerine ….. 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife’nin Siyasi Mücadelesi... 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife… 01-01-1970 03:00 Müslümanların Kardeşliği ve Vahdet 01-01-1970 03:00 Çağdaş Medrese; İslami Değerler Akademisi… 01-01-1970 03:00 İslami Mücadelede Metot 01-01-1970 03:00 Ebul Fazl Abbas; Kerbela’nın Yiğit Savaşçısı 01-01-1970 03:00 Mustafa İslamoğlu hoca ve Uydurulmuş din-İndirilmiş din söylemi… 01-01-1970 03:00 Ak saçlı bilge: Atasoy Müftüoğlu 01-01-1970 03:00 İran Gezi Notları 01-01-1970 03:00 Miraç, Namaz ve Kudüs 01-01-1970 03:00 Aşka ve Sevgiye Dair 01-01-1970 03:00 Kuran'da Müslüman 01-01-1970 03:00 Fıtratın İlahi Yanı; Kamil İnsan Olmak 01-01-1970 03:00 Hz. Zeynep; Babasının Süsü…. 01-01-1970 03:00 Kerbela ve Kuran 01-01-1970 03:00 Kurbanda İbrahim’ce Bir Duruş… 01-01-1970 03:00 Kudüs, İslahiye Ve İstanbul 01-01-1970 03:00 Kuran Rehberliğinde Huriyi Doğru Anlamak 01-01-1970 03:00 Kudüs Sevdamız Aşkımız Hayalimiz Bizim. 01-01-1970 03:00 Bireysellik Ve Bencillik 01-01-1970 03:00 Hayat Sigortamı Annemi Kaybettim 01-01-1970 03:00 Dostluk Üzerine 01-01-1970 03:00 Nisa Suresi Tevhid Adalet ve Kadın 01-01-1970 03:00 Dünya Sevgisi ya da Dünyevileşme 01-01-1970 03:00 Kadınlardan Yönetici Olur mu? 01-01-1970 03:00 Annem.... 01-01-1970 03:00 Müslümanların Suriye İmtihanı 01-01-1970 03:00 Hz. Fatıma Timsali Bir Anne ve Onun Çocuk Eğitimi 01-01-1970 03:00 Bebeğini Özleyen Anne 01-01-1970 03:00