Müslümanların Suriye İmtihanı

Ramazan DEVECİ

19-04-2012 07:08

Müslümanların Suriye İmtihanı Arap baharı olarak nitelendirilen süreçte Mısır ve Tunus’ta Müslüman halkların diktatörlüklere karşı tepkileri, eylemleri bu ülkelerdeki diktatörlerin yıkılışı ile sonuçlandı. Söz konusu ülkelerde süreç devam ediyor. Libya’da iç savaş ve dış müdahale ile gerçekleşen Kaddafi’nin yıkılışı Libya devriminden çok Libya’nın işgali anlamına geliyor. Diktatör Kaddafi’nin yıkılışından sonra emperyalist ülkelerin daha çok sömürdükleri ülke haline gelen Libya’da iç savaş halen devam ediyor. Bahreyn halkının, ülkelerindeki zulme karşı silahsız, sivil, haklı mücadelesi, kanla bastırılken, Türkiye Müslümanlarından çok fazla ilgi görmüyor. Suriye halkın yönetimde söz sahibi olamadığı, Baas diktatörlüğü ile yönetilen bir ülke. Yıllardır kendi halkına zulmeden, bölgemiz ülkelerinden biri. Arap aleminde Siyonist İsrail devletine karşı dik duruşu olan, Hamas ve Hizbullah gibi direniş hareketlerini destekleyen bir ülke. Arap baharı Suriye’yi de etkiledi.  Bir yıl önce başlayan olaylar zalim Baas diktatörlüğünün, olayları iyi idare edememesi, reformları vaktinde hayata geçirememesi ve dış güçlerin, Katar ve Türkiye’nin tahrik edici politikaları ile ne yazık ki Suriye iç savaş aşamasına geldi. Suriye’deki yönetimi Libya modeli ile yıkmayı hedefleyen batılı ülkeler, Suriye muhalefetini ayaklanmaya teşvik ettiler ve silahlandırdılar. Üstad Bediüzzaman “Dahili düşmana silah kullanmak caiz değildir.” der. Suriye halkı silaha sarılarak zalim Esad’a daha fazla katliam fırsatı verdi. Suriye halkı sabırla haklı taleplerini dile getirmeye devam etmeliler. Esad’ı reform yapmaya zorlamalılardı. Ama ne yazık ki bu yapılmadı. Suriye’de bir kısım çevreler yabancı güçlerin etkisi ve yönlendirmesi ile silaha sarılarak Suriye’yi iç savaşın eşiğine getirdiler. Bir yıl önce komşularla sıfır problem politikası ile Suriye ile çok iyi ilişkiler geliştiren, vizeleri kaldıran, ortak bakanlar kurulu toplantısı yapan, Türkiye hükümeti. Nedense Suriye’deki olaylara çok sert tepki göstererek, Suriye’ye müdahaleyi konuşur hale gelmiştir. Silahlı muhalefete ev sahipliği yaparak, iç savaşı bir anlamda teşvik eden Ankara hükümetinin neden böyle bir politika ürettiğini izah etmek zor. Halbuki Türkiye ve İran iyi bir işbirliği ile bölgemizdeki bu sorunun iç savaşa dönüşmeden çözülmesini sağlaya bilirlerdi. İran hükümetine düşen, Esad’a reformlar konusunda baskı yapmak, Ak parti hükümetine düşende Suriye muhalefetinin silaha sarılmasını desteklememek ve Suriye muhalefetini Esad’ı reformlara zorlayacak müzakere sürecine sokmak olmalı idi. Ama bu yapılamadı. İşin kötüsü Suriye üzerinden mezhepçilik fitnesi yaygınlaştırılarak, Müslümanlar arasına düşmanlık tohumları ekilmeye başlandı. Suriye devlet başkanı Esad’ın Nusayri olması, İran ve Hizbullah’ın siyasi gerekçelerle Esad’ı destekliyor olmaları, Suriye olaylarının mezhep düzleminde değerlendirilmesine yol açtı. Halbuki İran ve Hizbullah’ın Esad’a desteği, Esad’ın Nusayri olmasından değil siyasi konumundan kaynaklanıyordu. Gerek İran, gerekse Hizbullah, Suriye halkının haklı taleplerini destekliyorlardı. Suriye’deki kimi muhalif grupların, silahlı muhalefete karşı çıkması gibi, silahlı muhalefete karşı çıkıyor, Suriye’de sorunların reformlarla aşılmasını istiyorlardı.  İran ve Hizbullah’ın bu tavrını yanlış bulabilirsiniz, karşıda çıkabilirsiniz, ama bu karşı çıkmayı mezhepçilik düzleminden yaparsanız, İslam aleminde öne alınmayacak bir fitneye yol açmış olursunuz. İran ve Hizbullah yıllardır Filistin’i, Hamas’ı desteklerken nasıl mezhepçilik yapmadılarsa, Suriye olaylarına farklı bir tavır ortaya koyarken mezhep düzleminde de koymuyorlar. Bugün bu fitne, mezhepçilik fitnesi ülkemizde Suriye olayları düzleminde artarak devam ediyor. Nedense hiçbir konuyu sağlıklı bir şekilde tartışamıyoruz. Suriye olaylarının Türkiye Müslümanları için kötü bir imtihan olduğunu düşünüyorum. Türkiye Müslümanları, Suriye olayları üzerinden şii düşmanlığını artırarak, mezhepçilik fitnesini körüklüyorlar. Birbirimizi itham etmeden, insanların farklı düşünmelerinin normal olduğunu kabul ederek sağlıklı bir tartışma ortamı niye oluşturamıyoruz anlamıyorum. Rahmetli İmam kim Şii Sünni ihtilafından bahsederek mezhepçilik yapıyorsa o büyük şeytan Amerika’ya hizmet eder demişti. CIA`nın eski Ortadoğu bölge şefi Robert Baer`in söyledikleri İmam’ın haklılığını göstermiyor mu?  "Sünni-Şii savaşını tetikleyelim. Biz Amerikalılar niye ölelim ki! Bırakalım (Sünni-Şii) Müslümanlar birbirlerini öldürsünler" (Nilgün Cerrahoğlu, Cumhuriyet, 14 Nisan 2012.) Suriye mülteci kamplarında yaptığımız görüşmelerde, Suriye halkının kendilerine dayatılan yalan haberlerin etkisinde kaldıklarını gördük. Türkiye sınırındaki İdlib’in köylerinden gelmiş Suriyeliler kendilerini İran ve Hizbullah askerlerinin öldürdüklerini, kızlarına tecavüz ettiklerini söylüyorlardı. Siz gördünüz mü dediğimizde, hayır görmedik ama duyduk diyorlardı. İran askerleri sekiz yıl Irak’la savaştı bir kez böyle bir ithamla karşılaşmadı. Hizbullah yılardır İsrail ile savaşıyor bir kez böyle bir ithamla karşılaşmadı. Böyle bir yalan, böyle büyük bir iftira olabilir mi? Ne yazık ki bu iftiraların bizim ülkemizde kabul gördüğünü ve mezhepçilik fitnesine malzeme yapıldığını hayretle görüyoruz. Gelen mültecilerin çoğunu 1993 doğumlu erkek evlatları olan ve askere göndermek istemeyen aileler oluşturuyor. Birebir zulüm yaşayan aile çok az. En azından bizim görüştüklerimiz arasında böyle idi. Baas rejiminin herkesin bildiği genel tutumundan kaynaklanan siyasi baskılar hariç. İstanbul’da kurulan Suriye ulusal konseyinin mülteciler arasında bir ağırlığının olmadığını, pekte sevilmediklerini gördük. Cisr Eş Şuğur’lu bir genç ulusal konsey üyelerinden birinin kampı ziyaret ettiğini, kamp sakinlerine size silah verelim çatışmaya gidin teklifi getirdiğini, ama bunun kabul görmediğini söyledi. Aynı genç biz savaşalım siz gidin İstanbul’da lüks otellerde yaşayın diyordu. Suriye içerisinde özgür Suriye ordusunun hiçbir etkinliği yoktu bu gence göre. Suriye ordusundan kaçanların çoğu rütbeli, Türkiye’deki kamplarda bulunuyordu. Çatışmalarda az sayıda rütbeli vardı. Aynı genç Müslüman kardeşler teşkilatının Suriye halkı tarafından sevilmediğini ve hiçbir etkinliğinin olmadığını ve hiçbir inandırıcılığının da olmadığını söyledi. Kendisini selefi olarak nitelendiren bir mülteci bize, Kendi beldelerinde herhangi bir olay olmadığını, çevre beldelerde olayların olması sonucunda Türkiye’ye geldiğini söyledi. Suriye yönetiminin Nusayri olduğunu, Şii İran’nın desteği ile halkına zulmettiğini anlattı. Zulümden örnekler anlattı, tecavüz ve işkence gibi olayları ise kendisinin görmediğini duyduğunu söyledi. Suriye içerisinde özgür Suriye ordusunun ve Müslüman kardeşler teşkilatının hiçbir etkinliğinin olmadığını söyledi. Yine Türkiye’deki Ulusal konseyin hiçbir etkinliğinin olmadığını ve Suriye halkı tarafından sevilmediğini söyledi. Burada kendilerinin daha rahat bir ortam beklediklerini ama beklentilerini bulamadıklarını kamp ortamının yetersizliğini ifade etti. El cezirede kamp yeri olarak konteynırların gösterildiğini insanlarında bu yüzden geldiklerini, gelenlerin çoğunun bu konteynırları görmeyince hayal kırıklığına uğradıklarını anlattı. Müslüman kardeşlerden olduğunu söyleyen Halepli mülteci ise; Müslüman kardeşlerin güçlü olduğunu, kendilerinin babalarının yaptıklarını yapmayarak zulme tepki göstereceklerini söyledi. Halep kentinde hayatın normal olduğunu pek olay olmadığını belirtti. Suriye içerisinde Özgür Suriye ordusunun ve Suriye ulusal konseyini hiçbir etkinliğinin bulunmadığını söyledi.  Mülteciler canlarını kurtarmak için gelmiş kişiler görünümünde değillerdi. Yapılan hizmetlerden memnun olmuyorlardı. Ülkemizdeki kamplarda tüm zaruri ihtiyaçları, çocuk bezlerine kadar karşılandığı halde genel bir memnuniyetsizlik vardı. Gelenlerin bir kısmı geri dönüyordu. Tabi ki yapılan hizmetleri takdir edenlerde çoktu. Suriye’de ciddi bir sorun var. Hepimizin dileği bu sorunların Suriyeli Müslümanların ve İslam aleminin hayrına sonuçlanması. Ama burada önemli olan bir sorunla uğraşırken başka bir soruna yol açmamak. Sözün özü Mezhepçilik fitnesine karşı Müslümanları uyarmak istiyorum ve lütfen tartışmayı mezhep düzleminde yapmayın diyorum.
DİĞER YAZILARI Filistin Direnişi ve Aksa Tufanı... 01-01-1970 03:00 ‘Kayıp Direniş’ Kitabı ve Direnişi Tanımak… 01-01-1970 03:00 14 Mayıs Seçimleri Üzerine… 01-01-1970 03:00 Oruç Tutmak İhram Giymek, Ramazan Kuran Ahlakını Kuşanmaktır... 01-01-1970 03:00 13 Recepte Kâbe’de Doğdu Onun Adı Ali… 01-01-1970 03:00 Hz. Fatıma'ya Mektup..... 01-01-1970 03:00 Adalet ve Merhamet Timsali Peygamberimizin Örnek Kişiliği… 01-01-1970 03:00 Muhammed Emin Yıldırım Hoca Ve Muaviye Sevgisi... 01-01-1970 03:00 Adalet Liyakat ve İktidar... 01-01-1970 03:00 İslam ve İslamcılık Üzerine… 01-01-1970 03:00 Kötülüğe İyilikle Karşılık Vermek ve Hatalara Karşı Af Edici Olmak... 01-01-1970 03:00 Hz. Ali: Adalet İçin Hilafet  01-01-1970 03:00 Adaleti Somutlaştırmak, Somutlaşmış Adalet İmam Ali’dir… 01-01-1970 03:00 ‘Baba’ Aşk, Ahlak, Direniş, Sevgi Ve Fedakarlık Dizisi… 01-01-1970 03:00 Ali Şeriati Üzerine… 01-01-1970 03:00 Okullar Açılmaz Yine İşyerleri Kapatılırsa Üçüncü Aşıyı Yaptırmayacağım… 01-01-1970 03:00 Saadet Partisi Cumhur İttifakında mı yoksa millet ittifakında mı yer almalı? 01-01-1970 03:00 Babalar Günü Üzerine… 01-01-1970 03:00 20 Soruya 20 Cevap… 01-01-1970 03:00 Dünyadan Ahirete, Anneme Mektup… 01-01-1970 03:00 İslam’ın Özgürlük Anlayışı ve Adem-Şeytan Kıssası… 01-01-1970 03:00 Allah'ın İstediği Gibi Müslüman Olmak... 01-01-1970 03:00 Yemen’den Yükselen Feryad, Bu Feryadı Duyun… 01-01-1970 03:00 İslamofobi Ve İslam’a Saldırılar… 01-01-1970 03:00 Yusuf’un İmtihanı Züleyha… 01-01-1970 03:00 Konuşan Kuran Hz. Ali Kitabını Niye Yazdım? 01-01-1970 03:00 Müslüman Ahlak İlişkisi ve Riya, İhlas Arasına Sıkışan Amellerimiz .. 01-01-1970 03:00 Filistin’e Sadece Türkiye mi Sahip Çıkıyor? 01-01-1970 03:00 Amerika’ya Karşı Olmak, Küresel Adalet Mücadelesi Vermektir… 01-01-1970 03:00 Adalet İçin Mücadele Örneği: Hılfu’l-Fudûl… 01-01-1970 03:00 41. Yılında İran İslam Devrimi: Başarıları Ve Başarısızlıkları? 01-01-1970 03:00 Cemaatten PY'ya, PY'dan Terör Örgütüne FETÖ, FETÖ Mücadelesinde Yapılan Adaletsizlikler 01-01-1970 03:00 Takva Adalet Sahibi Olmak, Adalet Mücadelesi Vermektir.. 01-01-1970 03:00 Nijerya İslami Hareketi ve Şeyh İbrahim Zakzaki… 01-01-1970 03:00 Şehitlerin Mesajı: Tevhid- Adalet- Vahdet- Özgürlük- Kudüs 01-01-1970 03:00 31 Mart seçimlerinin düşündürdükleri… 01-01-1970 03:00 İmam Humeyni Düşüncesinde ve İslam Devrimi'nin 40 Yıllık Sürecinde İslami Vahdet 01-01-1970 03:00 Günümüzün Kerbela’sı Yemen’in Serencamı ve Ümmetin Duyarsızlığı… 01-01-1970 03:00 Hz. Osman’ın Kanı Üzerinden, Hz. Ali’den İstenen Adalet mi, Yoksa Adaletsizlik mi? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ve 24 Haziran Seçimleri... 01-01-1970 03:00 ‘Türkiye- ABD İlişkilerinin Psikolojisi’ Kitabı ve Büyük Şeytan Amerika’yı Tanımak… 01-01-1970 03:00 Erzincan İzlenimleri Erzincan Candır…. 01-01-1970 03:00 Bize de Ali’nin yalnızlığı düştü… 01-01-1970 03:00 Piri Aşk’ın, Davası Devrimden Özgür Kudüs’e… 01-01-1970 03:00 Üstad Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur’ları Doğru Anlamak… 01-01-1970 03:00 Kudüs İçin ne Yapmak gerekiyor, Kudüs eylemleri Müslümanların gazını mı alıyor? 01-01-1970 03:00 Yalnız Devrimciler Ali ve Ebuzer 01-01-1970 03:00 Ümmetin Dirilişi ve Direnişi Kudüs’ten Geçer… 01-01-1970 03:00 Kurban Yaklaşırken, İbrahim’in İmtihanına Hazır Mıyız? 01-01-1970 03:00 Hz. Ali Örnekliğinde: Tevhid, Adalet ve Vahdet 01-01-1970 03:00 15 Temmuz Darbe Girişiminin Düşündürdükleri… 01-01-1970 03:00 İktidarın Dayanılmaz Cazibesi ve İslamcılardaki Değişim.. 01-01-1970 03:00 İyi olmak kolaydır zor olan adil olmaktır…. 01-01-1970 03:00 Devletin Dini adalettir, dinin devleti de özgürlüktür... 01-01-1970 03:00 Emperyalizm ve Sömürgecilik Karşısında İnsanlığa Umut Olmak… 01-01-1970 03:00 İmam Ali ve Nefsini Tanımak… 01-01-1970 03:00 Şubat Ayı Şahadet Ayıdır; Şahadet Kudüs’tür…. 01-01-1970 03:00 İnsanı Tanımak mı Zor Yoksa Anlamak mı? 01-01-1970 03:00 Aşk Yolculuğu Kerbela... 01-01-1970 03:00 Kuran’da Sevgi ve Aşk.. 01-01-1970 03:00 Ali’nin Adaleti, Muaviye’nin Maslahatçılığı… 01-01-1970 03:00 Medeniyet ve Modernizm Üzerine ….. 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife’nin Siyasi Mücadelesi... 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife… 01-01-1970 03:00 Müslümanların Kardeşliği ve Vahdet 01-01-1970 03:00 Çağdaş Medrese; İslami Değerler Akademisi… 01-01-1970 03:00 İslami Mücadelede Metot 01-01-1970 03:00 Ebul Fazl Abbas; Kerbela’nın Yiğit Savaşçısı 01-01-1970 03:00 Mustafa İslamoğlu hoca ve Uydurulmuş din-İndirilmiş din söylemi… 01-01-1970 03:00 Ak saçlı bilge: Atasoy Müftüoğlu 01-01-1970 03:00 İran Gezi Notları 01-01-1970 03:00 Miraç, Namaz ve Kudüs 01-01-1970 03:00 Aşka ve Sevgiye Dair 01-01-1970 03:00 Kuran'da Müslüman 01-01-1970 03:00 Fıtratın İlahi Yanı; Kamil İnsan Olmak 01-01-1970 03:00 Hz. Zeynep; Babasının Süsü…. 01-01-1970 03:00 Kerbela ve Kuran 01-01-1970 03:00 Kurbanda İbrahim’ce Bir Duruş… 01-01-1970 03:00 Kudüs, İslahiye Ve İstanbul 01-01-1970 03:00 Kuran Rehberliğinde Huriyi Doğru Anlamak 01-01-1970 03:00 Kudüs Sevdamız Aşkımız Hayalimiz Bizim. 01-01-1970 03:00 Bireysellik Ve Bencillik 01-01-1970 03:00 Hayat Sigortamı Annemi Kaybettim 01-01-1970 03:00 Dostluk Üzerine 01-01-1970 03:00 Nisa Suresi Tevhid Adalet ve Kadın 01-01-1970 03:00 Dünya Sevgisi ya da Dünyevileşme 01-01-1970 03:00 Kadınlardan Yönetici Olur mu? 01-01-1970 03:00 Annem.... 01-01-1970 03:00 Hz. Fatıma Timsali Bir Anne ve Onun Çocuk Eğitimi 01-01-1970 03:00 Bebeğini Özleyen Anne 01-01-1970 03:00