İslam bir sevgi mektebidir, sevgi medeniyetidir. Peygamberimiz de en büyük sevgi öğretmenidir. O bize sevgiyi, sevilecek şeyleri, sevginin sınırını öğretmiştir. Sevgi iradenin adı, aşk ise iradesizliğin adıdır. Aşıklar, yaptıkları kimi yanlışları ne yapayım aşık oldum ifadesi ile meşrulaştırmaya çalışırlar. Sanki aşık olunca sorumluluk kalkıyormuş gibi. Kuran aşkı değil, sevgiyi kutsamıştır. İlginçtir aşk kelimesi Kuran’da hiç geçmezken sevgi kelimesi çok geçmektedir. Aşık olmak, sevmek, sevilmek tamamı insan iradesinin etkisi ile gelişir, büyür, azalır veya biter. Onun için insan sevdiklerinden ve sevmediklerinden sorumludur.
Sevgi Allah’ın insana verdiği en büyük nimettir. Sevginin esası Allah sevgisidir.
De ki: “Eğer babalarınızı, oğullarınızı, kardeşlerinizi, eşlerinizi, aşiretinizi, kazandığınız malları, kötü gitmesinden korktuğunuz bir ticaretinizi, hoşlandığınız evlerinizi, Allah’tan, peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha çok seviyorsanız, o zaman Allah’ın hakkınızda vereceği hükmü bekleyin. Allah günahı alışkanlık haline getirmiş bir topluluğu doğru yola iletmez.”( Tövbe-24)
İlahi buyruğu bizden her şeyden daha çok Allah’ı ve resulünü sevmemizi istemektedir. Çünkü sahip olduğumuz her şeyi alemlerin Rabbine muhtacız. Bize sevgiyi öğretende sevme duygusunu verende odur. Ona kul olmanın sonucu onu her şeyden daha çok sevmek, dahası sevginin merkezine onu yerleştirmektir. Yani onun sev dediğini sevmek, sevme dediğini sevmemektir. Onun sevgisini kazanacak davranışlarda bulunmak onun sevgisini kaybetmekten kaçınmaktır. Bu ayette Allah tüm sevilenleri saymış ama anne sevgisini saymamıştır. Diğer sevdiklerimize sınır koyan Allah anne sevgisine sınır koymamıştır. Bu bir anlamda Anneyi ve kadını kutsamaktır.
“Allah yolunda infak edin. Kendi elinizle kendinizi mahvetmeyin. İyilik yapmayı sürdürün. Unutmayın ki Allah iyilik yapmayı ilke edinenleri sever.” ( Bakara-195)
İlahi kitap bizi bu yönde terbiye etmekte şöyle yaparsanız Allah sever böyle yaparsanız Allah sevmez demektedir. Ve bizden Allah’ın sevgisini kazanacak amelleri yapmamızı istemektedir. Hayatın anlamı Allah’ın sevgisini kazanmaktır. Her şeyden daha çok Allah’ı ve resulünü sevmek zorundayız.
Sevgi bazen ödül olarak döner insana, bazen bedel olarak. Sevgilerinin bedellerini ödemeyi göze alamayanlar hiçbir zaman gerçek sevgiye ulaşamazlar. Sevgi aynı zamanda bir ücrettir. İyilik yapar karşılığında sevgi bulursun. İyilikler her zaman sevgiyi besleyen, büyüten davranışlardır. Özelliklede karşılık beklemeyen, bir hesaba dayanmayan iyilikler, gönülden gönüle giden bir yoldur. Bu yoldan insana sevgi gider, sevgi gelir.
Yüce resul ümmetine hep sevgiyle yaklaşmış, sevgi vermiş ve sevgi istemiştir. Ümmetine imanı sevgi olarak anlatmıştır. “Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız, iman etmedikçe cennete giremezsiniz.” Sevgisi olmayanın imanı yoktur. Müslümanları sevmiyorsanız iman iddianız geçersizdir. Müslüman’ı sevmek Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmek, bir Müslüman’ın kalbini kırmama hassasiyeti taşımaktır.
Allah’ın peygamberi onca çileli peygamberlik mücadelesinde ümmetinden hiçbir ücret istememiştir. Ancak Ehl-i beytinin sevilmesini istemiştir.
“İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki: Ben buna karşı yakınlarıma (ehli beytime) sevgi dışında sizden hiç bir ücret istemiyorum. Kim bir iyilik kazanırsa, biz ondaki iyiliği arttırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir.” (Şura- 23)
Resulden sonra ehli beytin çektiklerini görünce insan bu ayeti Allah’ın ve resulünün niçin ehli beyte sevgi istediklerini daha iyi anlıyor. Dedik ya İslam sevgi dinidir diye Allah’ı resulünü, ehli beyti ve tüm Müslümanları hatta tüm insanları sevmeden Müslüman olmak mümkün değildir. Onun için İmam Ali “insanlar iki kere kardeştir. İnsan olarak ve Müslüman olarak” demiştir.
İnsana sevgiyi Allah vermiştir. Allah’ın rahmetinin bir tecellisidir insanın fıtratında var olan sevgi. İnsan farklı kimlikler içerisinde farklı sevgiler yaşar. Bazen bir çiçeği, bazen bir kuşu, bazen bir dağı seversin. Yahut peygamberimiz gibi namazı, güzel kokuyu, kadını yani Amine’yi, Hatice’yi, Fatıma’yı seversin. Öyle seversin ki Fatıma’da cennet kokusu alır, Hatice’ye ömür boyu vefa duyarsın. Evlat olur babanı, anne olur evladını severin. Abi olur kardeşini, kardeş olur ablanı seversin. Arkadaşını, eşini, dostunu veya öğretmenini seversin. Veya bunların hepsi birden olur hepsini birden seversin. Sevgi bir ekmek parçası değildir ki paylaştırmakla eksilsin. İnsanda herkese yetecek sevgi vardır. Yeter ki biz Allah’ın verdiği sevgiyi esirgemeyelim.
Sevgi fedakarlık ister, paylaşma ister. Paylaşmıyor ve fedakarlıkta bulunmuyorsanız sevmiyorsunuz demektir. Sevgi kuru bir söz değildir. Sevgilerini yüreklerinde yaşatanlar sevdikleri için hiçbir fedakarlıktan çekinmezler. Sevgiler iyilikle büyür. Sevgi büyüdükçe, fedakarlıklar büyür. Sevgi artıp eksilmeyen standart bir şey değildir. Yaşadıklarınız sevginizi eksiltir ve çoğaltır.
Günümüzde sevgi denilince karşı cinsler arasındaki ilişki anlaşılır nedense. Ve bunun adı da aşk olarak konulur. Esasen o bir sevgi değildir. Mustafa İslamoğlu’nun ifadesiyle o bir tutkudur. Karşı cinsler arasında bir cinsel çekim vardır. Bu biyolojik ve hayvansal içgüdüdür. İnsanlar bu tutkuyu yanlış bir anlayışla sevgi zannederler. Karşı cinsler arasında sevgi ancak hayatı paylaştıktan sonra birbirini tanıyıp, birbirine katlanıp, birbirin için fedakarlıklar yaptıktan sonra olur. Kendilerini birbirlerine karşı kara sevdalı zannedenler evlendikten sonra eğer bir birlerine katlanamıyorlar, birbirleri için acıyı ve tatlıyı paylaşamıyorlarsa evliliği sürdüremezler ve geri ayrılırlar. Ama birbirleri için fedakarlık yapa bilenler hayatı paylaşa bilenler sevgiyi yaşaya bilenlerdir. Tutku ile sevgiyi bir birinden ayırmak gerekiyor.
İnsana sevgiyi Allah vermiştir. Allah’ın rahmetinin tecellisidir insanın sahip olduğu sevme duygusu. Dolayısı ile insan her şeyden önce insan Allah’ı sevmek, Allah için sevmek, Allah’ın sev dediklerini sevmek zorundadır. Sevginin temelinde Allah yoksa Allah için sevmiyor ve sevilmiyorsanız o sevgiyi kontrol edin. O sevgi değil başka bir şeydir. Evlat sevgisi, anne baba sevgisi, eş sevgisi, vel hasıl hiçbir sevgi sizi Allah’ın rızasına aykırı davranışlara götürmemelidir.
Hayatın özü aşktır demişti Mustafa Yıldız. Bu söz ile üstadın karşı cinslere duyulan tutkuyu kastetmediği kesin. Gönül ehli kimi insanlar Allah’a karşı duyulan sevginin ileri boyutunu aşk olarak nitelendiriyorlar. Her sevginin bir sınırı vardır. Ama Allah sevgisinin sınırı olmaz. Aşk sevginin bir ileri boyutu ise bu sadece Allah’a karşı hissedilebilir. Allah’tan başkasına aşık olanlar deli, Allah’a aşık olanlar veli olurlar.
Allah’ı resulünü ve resulün ehl-i beytini sevginin ve Aşkın merkezine koyanlar, Aşkı ve sevgiyi doğru yaşayanlardır.