Geldiğimiz Nokta!

Harun Yılmaz

23-12-2022 17:25

İnternetten yayınlanan bir sokak röportajında muhabir, caddede çevirdiği genç kızlara şu soruyu soruyor; “Günah olmasa ilk ne yaparsın?”

Genç kızların cevaplarında ahlak dışında her şey var;

“Yapmadığım bir halt kalmadı diyen; günahların anasını ağlatmışım zaten diyen; beni terk eden sevgilimi öldürürüm diyen; kıyamet koparken bile hoşlandığım çocukla seks yapmak istiyorum diyen; tek erkekle hayat mı geçer diyen; daha neler neler diyen genç kızlar!”

Bu kızlardan ne anne olur, ne bunların kucağında vatan büyür, ne de cennet onların ayaklarının altına serilir…
Hangi annenin kucağında vatan büyür peki?
İşte yakın tarihimizdeki binlerce örnekten sadece biri;

Deli Halid (Karsıalan) Paşa, belinde iki tane revolver taşırmış. Birinin adı namuslu imiş, öbürünün adı ise namussuz. Namuslunun hedefine sadece düşmanı alırmış. Namussuz adını verdiği revolverini ise sırtını düşmana dönerek kaçan askerleri vurmak için kullanırmış.

Deli Halid Paşa, binbaşı rütbesinde bir Osmanlı zabiti iken Bayburt Kop Dağı Savunması’nda, elindeki yerel milisler ve ordu kuvvetleriyle, 1916’nın Mart’ından, yaralandığı 5 Temmuz’a kadar, karşısındaki Rus ordusunun ilerleyişine bir metre bile izin vermemiş; ağır şekilde yaralandıktan sonra önce İstanbul’a, sonra tedavi için Avusturya’ya sevk edilmişti.
Halid Bey’in cepheden çıkarılmasından 10 gün sonra ise Kop Dağı düşmüş ve Ruslar, Bayburt’a girmişlerdi.
Öyle ki, Kop Dağı’nda cephe hattı boyunca hiç durmaksızın oradan oraya at koşturan Halid Bey, hat boyunca birkaç at bulundurur, bir noktadan atını mahmuzlar, o at yorulduğunda, diğer noktada hazır bekletilen atıyla öbür noktaya uçarcasına gidermiş. Birbirinden uzak cephelerde vuruşan askerleri, Halid Bey’i tayy-ı mekan* bir zât zannederlermiş.
İşte bu Halid Bey, 7,5 ay süren Avusturya’daki tedavisinin ardından hava değişimi alarak, tekrar cepheye dönmek için İstanbul’a gelmiş, bu arada da validesi hanımefendiyi görüp, elini öperek hayır duasını almak için Eyüp Sultan semtindeki baba ocağına gitmişti.

Avluya açılan cümle kapısını çaldığında, yıllardır görmediği, gözünde tüten, sadrında yanan anacığı “Kim o?” diye seslenmiş, Halid Bey de “Ana benim, oğlun Halid…” cevabını vermiş; ancak cephede olması gerektiğini düşündüğü oğluna kapıyı açmayan anası, “Niye geldin Halid?” diye sormuştu.
Halid Bey şöyle cevap vermiş;

Kop Dağı Savunması’nda yaralandım. Avusturya’da 7,5 ay tedaviye gönderdi devlet beni. Tedavim bittiği için hava değişimi verildi. Cepheye dönmeden evvel seni görmeye geldim ana, aç kapıyı.
Kapıyı açmayan anası şöyle seslenmiş kapının ardından;

Ben seni şehit olasın diye cepheye gönderdim, yaralanıp ana kucağına dönesin diye değil.
İşte böyle analar, Halid Bey’ler doğurur ve bir kahpe kurşunuyla** can verene kadar cephe hattından kaçmaz.
Girdiği her savaşta, aldığı her kurşun yarasında, göğsüne takılan her madalyada, 
Günah olmasaydı neler yapardın, sorusuna, zaten her türlü haltı yapıyorum diyen genç kızlar anne olacak ve Halid Bey’ler doğuracak, öyle mi?
Yaaa… Nerden nereye?

Peki her biri daha dün masum birer çocuk olan bu genç kızlara, genç erkeklere bu ülke ne verdi?
Bu devlet daha ne yapsın? Onları okullarında okuttu, hasta olunca doktor hizmeti sağladı, park, bahçe, oyun alanları sağladı, eğlence vergisini sıfırladı, şans oyunları ve piyangonun ikramiye miktarını arttırdı… Bunları yaptı, doğru, peki yeterli oldu mu, olur mu?

Siyasiler, bu gençleri birer oy pusulası olarak gördüler. Onlara iş ve konfor vadettiler. Okul her istediğinizi vermez gençler, kendinizi geliştirin dediler.

Eğitimciler, sekülerizmi itelediler zihinlerine. Haz dururken, ne gerek var şimdi hayatın lezzetine kendinizi kapatmaya dediler. Onların eğittiği çocuklar, gençler birbirlerini öldürdüler.

Analar babalar, “oğlum, kızım beni uğraştırmasın da” deyip, ellerine bol internetli akıllı telefonlar, tabletler verdiler. Daha minicik bir yavru, elindeki telefonda ne oyunlara giriyor, çizgi film aralarında ne tür reklamlara denk geliyor diye bakmadılar. Birçok kere şahit olduğum üzere; çocukları eğlensin diye eşcinsellik propagandası yapan Netflix, Disney Plus, Minika Çocuk gibi yayın kanallarını soktular evlerine. Çocuklarının zihnine lağım akıtan kanalların varlığından rahatsız olmadılar; ucuz dediler, çocuk eğlenmesin mi dediler?

Namaz kılan bir ana babanın evine cahiliye Mekke’sinin dört meşhur putundan birisini koysanız, burada ibadet ediyoruz, bu putun benim evimde ne işi var diyecek olan o ana baba, evinde bu televizyon ve internet putlarının bulunmasından hiç rahatsız olmadılar.

Küçük bir çocuğun başını okşayan ihtiyar dedeyi, “Taaaaciiiiz vaaaar!” yaygarası çıkararak linç ettiler. Babasını, kızını kucağına alamaz, başından öpemez hâle getirdiler.

Peyami Safa’ya bir kulak verelim, ne diyor hazret acaba; “Bir milleti yok etmek isterseniz, askeri istilaya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlakını soysuzlaştırmak kâfidir.”

İşte bunu yaptılar, yapıyorlar, durmayacaklar ve yapmaya devam edecekler.
-o-

(*) Mekânı aşarak bir anda değişik yerlerde görünebilmeye tayy-ı mekan denir.
(**) Deli Halid Paşa, Ermeni çetecilerden aldığı 70 araba dolusu mücevharatı iç etmekle ithamda bulunduğu Afyon vekili Ali Bey, Kozan vekili Ali Saip Bey, Cebelibere­ket vekili Avni Bey, Gaziantep vekili Kılıç Ali Bey, Cebeliberet vekili Hüseyin Avni Bey ve Elazığ vekili Hüseyin Bey tarafından linç edilmek istendi. Bu arbedede, arkasından kalleşçe yaklaşan Rize Mebusu Rauf Bey tarafından 9 kurşunla vuruldu 9 Şubat 1925’te ve 5 gün boyunca TBMM’de bir masanın üzerinde bekletilip, ara ara yaralarına pansuman yapıldı. Nihayetinde 14 Şubat günü, bir soba bile yakılmayan, buz gibi Meclis salonundaki masanın üzerinde zatürreeden öldü.
-o-

 

DİĞER YAZILARI Yirmibeş Kuruşun Hikâyesi... 01-01-1970 03:00 Yine Bir Ramazan, Yine Bir Sahurun Vakti 01-01-1970 03:00 Filistin, İsrail Ekseninde Türkiye... 01-01-1970 03:00 Bizi İsrail Değil, Ebu Ubeyde Mahvedecek! 01-01-1970 03:00 Prof. Dr. Kâbus Süleyman Salih Zoroğlu ve Hucurat 6 01-01-1970 03:00 Daldan Dala Bir Toplumuz! 01-01-1970 03:00 Pacta Sund Servanda; Ahde Vefa.. 01-01-1970 03:00 Ey İnsan! Sana Verdiğim Evladı İnşa Et! 01-01-1970 03:00 DSÖ’nün Dişine Kan Değdi Bir Kere!-2 01-01-1970 03:00 Yeni Dünya Düzeni Projesinin Üç Ayağı... 01-01-1970 03:00 Yitik Bir Meziyetimiz; Dürüstlük ve Hakkaniyet 01-01-1970 03:00 Diyarbakırlı Hacının Şeytanla Arkadaşlığı ve Şeytanın İnsana Düşmanlığı... 01-01-1970 03:00 Allah'ın Teveccüh Ettiği Bir Müslüman Olmak 01-01-1970 03:00 LGBTQ+ Dayatmasına Karşı Aileyi Korumak 01-01-1970 03:00 Müslüman Mahallesinde Domuz Eti Satılıyor mu?-2 01-01-1970 03:00 Ben, Dr. Orhan Koyuncu; Zırhlı Memurlarla Eşit Can Güvenliği Hakkı İstiyorum.. 01-01-1970 03:00 DSÖ’nün Dişine Kan Değdi Bir Kere -1- 01-01-1970 03:00 Müslüman Mahallesinde Domuz Eti Satılıyor mu? -1- 01-01-1970 03:00 Engelleri Aşanlar, Engeline Takılanlar... 01-01-1970 03:00 Müntehir Enes Kara ve Ülkemin Mal Bulmuş Mağribileri.. 01-01-1970 03:00 Küfrün İhsanı Olmaz.. 01-01-1970 03:00 Müşfik Bir Millet(tik) Biz; Ne Oldu Bize? 01-01-1970 03:00 Zaman Çok Kısa; Ye, İç, Gül, Oyna… Bir Daha mı Geleceksin Dünyaya? 01-01-1970 03:00 Koronavirüs, Hastalık Değil, Servetin El Değiştirmesi Aracı Olabilir mi? 01-01-1970 03:00 Sahurun Vakti.. 01-01-1970 03:00 Abid Özmen, Sevda Kuşun Kanadında ve Bilderberg Toplantısı 01-01-1970 03:00 Her İnsan, Yapmadığı Tüm İyiliklerin Suçlusudur* 01-01-1970 03:00 Ziyanda Olan Kitlelerdir, Şahsiyetler Her Zaman Kazanır 01-01-1970 03:00 Yine Bir 24 Kasım Daha Geldi... 01-01-1970 03:00 Conseil Français Du Culte Musulmane veya Müslümanların Birlik Sorunu 01-01-1970 03:00 Türkiyeliler Defolsun! 01-01-1970 03:00 Baba Ne İşe Yarar?* 01-01-1970 03:00 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği - STK'lar Uyanıyor mu? 01-01-1970 03:00 Atam Lut Gibi Bir Mürteciyim Ben! 01-01-1970 03:00 Dünyanın Öbür Ucundaki Kardeşlerimizin Ayağına Diken Battı 01-01-1970 03:00 LGBT’nin Onur Yürüyüşü 01-01-1970 03:00 İnsan Birey midir, Şahsiyet midir? 01-01-1970 03:00 Dilin Kavramsal Bütünlüğünün Bozulması 01-01-1970 03:00 Hac mı, Panayır mı? 01-01-1970 03:00 İnsan Bu! Yaprak Misali: Ya Şimale Savrulur Ya Kıbleye Eğilir! 01-01-1970 03:00 Pacta Sund Servanda 01-01-1970 03:00 İdam Cezası Neden Getirilemez? 01-01-1970 03:00 Sırat Köprüsü Nerededir, Bilir Miyiz? 01-01-1970 03:00