DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Zülküf Eser
Zülküf Eser
Giriş Tarihi : 08-04-2023 08:39

Seccade....

Doğan Cüceloğlu sınıfa elinde bir adet ekmek ile girer. Konu değerler eğitimidir. Ekmeği masasına koyduktan sonra sınıfa döner ve “bu ekmeğe kim ayağıyla basarsa ona şu kadar para veririm”, der. Sınıftan ses çıkmaz. Parayı az buldular herhalde diyerek rakamı biraz daha yükseltir. Fakat gene ses yok. En sonunda sınıftakiler hep bir ağızdan: 

“Hocam değil yüz binleri, bize dünyayı da verseniz o ekmeğe ayak basmayız. Çünkü ekmeğin yeri ayağımızın altı değil, başımızın üstüdür” derler.

Hoca büyük bir sevinç içinde:

“Evet, çocuklar! İşte duymak istediğim cevap buydu. Farkında olmadan içselleştirdiğiniz bu tavrın, hasletin, duruşun adı değerler eğitimidir ve bu aileden gelen bir mirastır. Siz bu dersi zaten geçmişsiniz. Onun için bir daha vaktinizi almaya gerek yoktur” der.

Bu konuya niçin ve neden girdiğimizi biliyorsunuz. Son günlerde infial yaratan talihsiz bir seccade vakası yaşandı. Ondan sonra da sorular, evhamlar peş peşe geldi. Yok, seccadeye basılır mı, basılmaz mı? Seccade kutsal mı, değil mi vesaire bir sürü tantana… Olaydan sonra Diyanetten bir açıklama geldi.

"Seccade, kutsal bir şey değildir ancak manevi bir anlamı var. Seccadeye basan kişinin niyeti ne olursa olsun iyiye yoramayız. İnanca saygısızlıktır."

Bundan daha açık ve net bir açıklama olamaz. 

Çocukluğumdan beri ekmek ve seccadeyi hep ayrıcalıklı olarak gördük. İkisi de ulu orta yere konmaz, saygı ve hürmete layık iki değer olarak bildik. Ailemizde de böyle gördük, böyle yetiştik. 

Annem, babam, ablalarım, ağabeylerim, komşularım ve akraba-i taallukattan namazını kılan kim olursa olsun hemen seccadesini katlayıp tenha bir köşeye ya da yüksek bir yere koyardı. Seccadesini kaldırmayı unutanlara büyüklerimizden gelen şu ihtar hala kulaklarımda yankılanır: “Çabuk seccadeyi kaldır şeytan üzerine basmasın!” Yani seccadeye basanı şeytanla eş değer gören bir algıları vardı. Biz de şimdi kalkmışız ayakyolu ayakkabılarıyla seccadeye basan bir gafili temizlemeye, aklamaya, yanlışına, hatasına masumane teviller yapmaya çalışıyoruz. 

Evet, benim hatırladığım en eski seccademiz koyun postundandı ve daima duvarda asılı dururdu. Değerliydi, kıymetliydi, mübarekti. Çünkü onun üzerinde kıyama durulurdu, Allah’ın huzuruna çıkılırdı. Kişinin Allah’a en yakın olduğu yerdir seccade. Annelerimiz, büyüklerimiz bize böyle belletmişlerdi ve daima şöyle söylerlerdi: “Ekmeğe ve seccadeye ayak basanın gözleri kör olur.”

Biz bu nasihatleri kulağına küpe yapan çocuklarız! Öyle büyüdük, hala da öyleyiz ve inşallah öyle de gideceğiz bu fani dünyadan. 

Seccade bir değerdir, bir nimettir, bir imkândır, bir kapıdır, bir yoldur. Seccade, mescid, cami, minare, ekmek, Mushaf bizim için hep aynı cümledendir. Kültürümüzde anlamları büyük değerlerdir bunlar.

Son günlerde yaşadığımız olayla anladık ki bu değerlerimiz eskisi gibi artık saygı görmüyor. Tartışmaya açmışız değerlerimizi. Kıyısından köşesinden az biraz değil çokça sekülerleşmişiz yani dünyevileşmişiz. Hiç ummadığımız insanlardan seccadeyi hafife alan yorumlar, paylaşımlar gördük. Maazallah.

Hilafeti kaldıranlar, tekke ve zaviyeleri kapatanlar, medreselerin kapılarına kilit vuranlar, camileri ahır yapanlar, Elif-Ba’ları yakanlar, şeyhlerimizi, âlimlerimizi asanlar seccadelerimize saygılı mı olacaklar? Güldürmeyin adamı! Onlardan ne bir keramet beklenir, ne de bir cacık olur! Bizleri kandırmada üstlerine de yoktur. Ancak bunların bu sicillerine rağmen hala onlara inananlar, onlara kananlar yok mu işte bizi üzen, yaralayan bu taifedir. Kimse kusura bakmasın. Bunlara zerre miskal meyledenin dünyası da, ahreti de haraptır. Varsın gece gündüz başlarını secdeden kaldırmasınlar, sakallarını uzatsınlar, cübbe giysinler, her sene hacca, umreye gitsinler! Allah’ın bu tür şeylere ihtiyacı yoktur. Hele onları temize çıkarmaya yönelik yapılan teviller ise büyük bir garabet! Allah cümlesine hidayet ve basiret nasip etsin.

Şunu iyice bilmemiz lazım. Seccade ne bir tekstil ürünüdür, ne de bir bez parçasıdır. Resulün özellikle geceleri üstüne oturduğu, Rabbiyle irtibat kurduğu, dua ettiği, ünsiyetini paylaştığı bir kurbiyet makamıdır. Fıkıhta karşılığı şudur, şu değildir gibi yorumlara giremem. Bu benim işim değildir. Okuma yazması olmayan ebeveynlerimin seccadeye atfettikleri değerdir beni bu yazıyı yazmaya sevk eden amil. Onların okuma ve yazmaları yoktu ama cahil değillerdi, ümmiydiler, irfan sahibiydiler. Bizim toplumumuz, milletimiz böyledir, ariftir. Resulde ümmiydi, bildiğimiz manada okuma-yazması yoktu ama miraca çıktı ve namaz da “Müminlerin miracıdır” buyurdu.

Resulün, “Müminin miracıdır” diye tarif ettiği bir makama adam ayakyolunda kullandığı ayakkabılarıyla basıyor ve sonra da hiçbir şey olmamış gibi gözlerimizin içine baka baka “görmedim” diyor. Göremezsin sen çünkü körsün, sağırsın ve kalpsizsin. Annelerimiz boşuna “seccadeye basan kör olur” dememişler. Demek ki onların kastettiği körlük zahiri değil, manevi körlükmüş, bunu da ahir ömrümüzde öğrenmiş olduk elhamdülillah.

Bu hengâmede, kendilerinden hiçte beklemediğim bazı mürekkep yalamışlar seccade için bez parçası laflarını kullandılar. İşin acı tarafı bunların çoğu da hacı hoca çocuğu. Onlara da kocaman bir yazıklar olsun. Okumuşlar, bir yerlere gelmişler, makam-mevki, etiket, unvan sahibi olmuşlar ama adam olamamışlar. Adam olmak Âdem’den gelir. Âdem’in bir anlamı da kıyam demek yani namazda olmak demektir. Bu da bir nasip işidir. Bu nasipsizlere kananlar belki anlarlar diye İskilipli Atıf Hoca ile Kel Ali arasındaki diyalogu salık verelim.

İskilipli Atıf Hoca, şapka kanunundan dolayı yargılandığı sırada Kel Ali:

“Başındaki sarık da çaput, şapka da çaput. Onu çıkarıp bunu taksan ne olur?” deyince İskilipli Atıf Hoca:

“Türk bayrağı da çaput, İngiliz bayrağı da çaput. Onu çıkarıp bunu assan olur mu?” der. Cevabı duyan Kel Ali mosmor kesilir. 

Sözü daha fazla uzatmadan cümlelerimi merhum Necip Fazıl Kısakürek’in mısralarıyla bağlayalım. Seccade ile kalın efendim. 

    Bıçak soksan gölgeme,
    Sıcacık kanım damlar.
    Gir de bak bir ülkeme:
    Başsız başsız adamlar...
    Ağlayın, su yükselsin!
    Belki kurtulur gemi.
    Anne, seccaden gelsin;
    Bize dua et, emi!


 

NELER SÖYLENDİ?
@
Hasan Demir 1 yıl önce
Hocam dilinize sağlık, kaleminize sağlık çok güzel deginmissiniz. Allah bunlara fırsat vermesin,ilk fırsatta müslümanlara ve müslümanların değerlerine saldırırlar.Bunu tarihte de gördük şimdide görüyoruz.
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA