DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Zülküf Eser
Zülküf Eser
Giriş Tarihi : 21-11-2022 16:04

Gelin Yeniden İman Edelim...

Yazımın başlığı gençlik yıllarımızda okuduğumuz dava adamı mücahit Seyit Mevdudi’nin “Gelin Müslüman Olalım” kitabından kinayedir. Allah kendisine ihsanlarda bulunsun inşallah.

Seyit Mevdudi kitabının bir yerinde “Yarı Müslümanlar, Gerçek Müslümanlar” diye iki tip Müslüman’dan söz eder. Evet, kitapla, okumayla, Müslümanlarla tanıştığımdan beri merhum Seyit Mevdudi’nin tespitine katılırım. Bazı insanlar Allah’a ve Resulüne iman ettiklerini söyledikleri halde İslam’ı işlerine geldiği gibi kabul ederler. Hatta bir zamanlar bu ülkede Cumhurbaşkanlığı yapmış bir zat bile Kuran’ın şu kadar ayeti günümüzde geçerliliğini kaybetmiştir diye hezeyanlarda bulunmuştu. Bunların salvolarını en güzel özetleyen sanırım Ömer Hayyam’dır. Asırlar öncesinden bakın nasıl seslenmiştir:

        Bir elde kadeh, bir elde Kurân

         Bir helaldir işimiz, bir haram.

         Şu yarım yamalak dünyada

         Ne tam kâfiriz, ne tam Müslüman

Seyit Mevdudi’nin de tam olarak söylemek istediği budur. Yüzyıllık bir zaman dilimi oldu ki Müslümanlar başsız, plansız, programsız ve kararsızdır. Tek tük ortaya çıkan hareketler de asrın tecavüzkâr saldırılarına karşı hep zayıf ve güçsüz kaldılar. Sonunda köşeyi dönen, borusu öten gene zalimler, kâfirler, fasıklar ve Mevdudi’nin tabiriyle “Yarı Müslümanlar” oldu.

Bu “yarımlıktan” artık çıkmanın, toparlanmanın, hizaya gelmenin mazlum ve mağdur ümmetin iftiharı olmanın zamanıdır. Ümmeti savunan güçlü yiğit sesler olalım. Sultalara, softalara, düzen kuruculara, siyonist baronlara baş eğmeyen, meydan okuyan kahramanlar olalım! Calut’un tahtını yerle bir eden Talut’un yiğidi Davut gibi olalım. Allah bu yiğitlere yardım etsin. Bizleri Hak Yol İslam Davasının erleri kılsın. Hepimiz, kendi asırlarında İslam’ın ve imanın bayraktarlığını yapmış bu önderlerin mirasına dört elle sarılan mücahit ve mücahideler olmak zorundayız. Onları anlatmak yetmiyor, çözüm bu değildir. Çözüm Asrın Selahaddin’i, Fatih’i, Şeyh Şamil’i, Abdülhamid’i, Hasan el-Benna’sı, Nasır’ın tüm tekliflerini elin tersiyle iten şehid Seyyit Kutup’u, Abdülkadir Udeh’i, Zeynep Gazali’si, Muhammed Mürsi’si ve müstekbir güçlere “van minut” çeken yiğitler yiğidi olmaktır, olmaya çalışmaktır. Özetle, Necip Fazıl’ın dediği gibi ”sağına soluna bakmadan ben varım diyebilen genç olmaktır.“ Bu azimle, bu gayretle, bu imanla, bu şuurla, bu aşkla çalışanları yalnız bırakmamalıyız. Bu yiğitleri yalnız bırakmak zalimlerin, despotların, katil Şaronların, haydut Sisiler’in, “Yarı Müslümanlar”ın değirmenine su taşımaktır.

Son günlerde şehrin hoparlörlerinden sıkça duyduğumuz bir cümle: Evde Kal! Bu anonsu duyunca içimi bir ferahlık sardı. “Evde Kal’dan “Eve Dön” çağrışımları yankılandı zihnimde. Beşir Ayvazoğlu’nun şair ve mütefekkir Yahya Kemal Beyatlı’yı anlattığı kitabın adı da “Eve Dönen Adam” idi. Ne güzel bir isim. Bizim evimiz İslam’dır, Kurân’dır, Resulullah’ın bıraktığı Tevhidi Nizam’dır. Bu nizama sarılmanın, Mevdudi’nin tabiriyle yeniden Müslüman olmanın, Kuran’la, İslam’la tanışmanın tam zamanıdır. Nahl Suresinin son ayetini hatırlayalım:

"Muhakkak ki Allah iyi korunanlarla ve güzellik yapanlarla beraberdir." (Nahl 16/ 128)

Eve hapsolduğumuz şu günlerde bunları yeniden tefekkür etmenin, kendimizi gözden geçirmenin, değerlerimizi anlamaya ve yaşamaya çalışmanın tam zamanıdır.

Ümmetin güçlü olması lazım!  Ümmetin gücü müminlerin gücünden ileri gelir. Güçlü müminler olalım. Bakın Türkiye’nin terör saldırılarıyla yıllarca süren imtihanının yanı sıra iki üç yıldır da başını ağrıtan Korona Virüsü ve ekonomik krizlere rağmen fakir fukaraya uzattığı yardımsever eliyle takdire şayan bir pozisyondadır. Dünyanın tüm devletlerine yardım elini uzatıyor. Yardım elini uzattığı devletlerin çoğu bu ülkenin daha doğrusu Müminlerin düşmanı. Bizler, düşmanlarımıza bile yardım etmeyi emreden bir dinin mensubuyuz. Bu dinimizi tanımalıyız ve bu dinimizle yeniden barışmalıyız. O zaman ne olur biliyor musunuz? Mevdudi’nin altını çizdiği “Gerçek Müslümanlardan” oluruz. Gerçek Müslüman olmak demek tüm dünyanın huzurla, saadetle, barışla tanışması demektir. Yeryüzünün Emniyet Sübabı bu “Gerçek Müslümanlar”dır, Muhammedîlerdir (sav) yani.

Sözün özü ayetin ifadesiyle “iyilikler yapalım, iyilikleri çoğaltalım.” Tabi en büyük iyiliği kendimize yapalım. Bugünler bizim için bulunmaz fırsatlı günlerdir. Yeni bir dünya kuruluyor. Ve bu kurulacak olan yenidünya düzeninin en büyük mimarı Gerçek Müslümanlar olacaktır. Bunda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Gerçek Müslümanların olduğu yerde adalet, merhamet, iyilik kazanacaktır. Dört başı mamur bir Kudüs, bir Medine, bir Mekke, bir Bağdat, bir Şam, bir İstanbul ve bir Saraybosna olacaktır. İnşallah.

Sonsöz: Zafer müminlerindir ve zafer çok yakındır!

NELER SÖYLENDİ?
@
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA