DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Hasan Hüseyin Avcı
Hasan Hüseyin Avcı
Giriş Tarihi : 29-05-2021 11:24

Tevhid ve Şirk

İslam’ın temeli tevhit inancına dayanır. Sağlam bir tevhit inancına sahip olmayan Müslümanın (İnsanın ) yaptığı ve yapacağı işler Allah yanında makbul sayılmaz. "Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, ondan başkasını dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan büsbütün sapıtmıştır." (Nisa suresi 116)

Tevhit Allah’ta bulunan uluhiyet, rububiyet ve ubudiyet (ilahlık, rablık ve ibadete layık olmada) sıfatlarının sadece Allah’a hasredilmesidir. Ancak bu üç alana girmeyen Alim, Habir ve  Semii gibi sıfatlar sınırlı olarak Allah’ın yarattığı varlıklarda bulunabilir. Bu sıfatları Allah’tan başkalarına yakıştırmak tevhidin zıddı olan şirktir.

Hazreti Adem as dan başlayarak bütün nebilerin gönderildikleri toplumlara en önce öğütlediği ve öğütlemeye devam ettiği en önemli ilke tevhit ilkesidir. Ne zaman ki insanlar bu inançtan uzaklaştılar ve Allah’ın yaratıklarını ilah ve Rab edinip onlara ibadet (kulluk) etmeye başladılar ilahi ikazla uyarılmışlardır. De ki: “Kimin şahitliği en büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir. Sizi ve kime ulaşırsa onu uyarmam için bu Kur’ân bana vahyedildi. Yoksa siz, Allah’la beraber başka ilahların olduğuna mı şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem.” De ki: “Ancak O, tek bir ilahtır ve şüphesiz ki ben, O’na ortak koştuklarınızdan berîyim/uzağım.” (6/En'âm 19)

ULUHUYETTE ŞİRK:

Allah; her şeyi yaratan ve kudreti sonsuz yegane varlıktır. Ateistler dışında uluhiyette tevhidi inanç hususunda Müslümanlar arasında bazı düşünceler hariç  aşırı sorunlar pek yoktur. Ancak bazı mübarek zatların sadece Allah’ta bulunabilecek olan insanın kalbinden geçenleri bilebileceği, çok uzaklardan manevi güçleriyle insanlara fayda ve zarar verebileceği yine evrende bazı olayların mübarek zatların sayesinde gerçekleştiği iddiaları ve görüşleri Allah’ın bir tek ilah olma ilkesine zarar veren inançlardandır. Allah  ile yaratılanların özdeşleştirilmesi olan vahdeti vücut düşüneside böyledir.  

RUBUBİYETTE ŞİRK:

Diğer alanlarda önemli olmasına rağmen, bana göre en fazla sıkıntılı alan bu alandır.  Allah’ın Rab olması insanın da dâhil olduğu bütün yaratılanların Rabbimizin istek ve iradesine göre hareket etmesi gerekliliğidir. Yasin suresinin 15 ayetinde ‘Rahman bir şey indirmedi ‘ diye itiraz eden insanlar Allah’ın varlığına ve diğer sıfatlarına itiraz etmemelerine rağmen Rahman’ın vahiy indirme özelliğine itiraz etmektedirler. Vahyin asıl amacı insanların bu dünyada nasıl düşüncelere sahip olabileceği ve nasıl hareket edebileceğini belirlemektir.

İnsanoğlu kendine fazla önem atfettiğinden dolayı düşünce ve davranışlarını kendinden başkasının belirlemesine pek sıcak bakmak istemez. Kur’an’ın heva ve arzularını  Rab edinilmesi olarak tanımladığı bu türden Rububiyette tevhit ilkesine ters olan yaklaşımları bazı insanlarda görebilmekteyiz. Böyle düşünenlerin bir kısmı Rabbimizin bütün emir ve yasaklarının tümünü önemsemezken bir kısmı ise bazı emir ve yasakları(temizlik ,iyilik vb gibi) bazı ilkeleri (kat kat faiz yememe kadınların tesettürü gibi) bu çağda böyle şeyler mi olurmuş gibi gerekçelerle kabul etmek istememektedir. Bu tür anlayışlar Rab olmada Allah’ın bir tek olma inancına uygun değildir. Gerek bazı kişilerin kendilerince mecburiyetten ve ya günah olduğunu kabul ederek bunları işlemeleri inanç alanında değil günahkar kategorisinde değerlendirilmesi gerekir. Bunlardan başka gerek üstün özelliklerinden dolayı ve yüce görülen  siyasi liderler, düşünürler ve hatta dini liderlerin düşünce ve ilkeleri Rabbimizin ilkelerinin önüne geçirilir ve önemsenirse yine tevhid  ilkesine ter olur. Rabbimizin koymuş olduğu ilkelere ters olmayan kural ve ilkeler bunun dışındadır. Rabbimizin kesin olarak belirlediği bir ilkeyi değil de falan,  ulu lider, veya ulu üstadımın söylediği düşünce ilke ve kurallar benim için geçerlidir denilebiliyorsa tevhit ilkesi yine zarar görür. Her şeyi yaratan,  şekil veren ve genlerine yaşam kodlarını kodlayan Rabbimiz bizim için neyin iyi ve yararlı olacağını ,neyinde kötü ve zararlı olacağını bizden ve bizim gibi insan olan siyasi ve dini liderle düşünürlerden daha iyi bilebileceği aşikardır. Bu insaların Kur’an da ki ilkelere ters olmayan görüş ve ilkelerini bunun dışında tuttuğumu özellikle belirteyim.

UBUDİYETTE  ŞİRK:

İbadetler ve manevi yardım dileme dua sadece Allah’a yapılır ve de yapılmalıdır. Namazlarda okuduğumuz Fatiha suresinde ‘sadece sana ibadet eder ve senden medet umarız’ diye Allah’a söz veriyoruz. Allah’a hiçbir şekilde aracı veya koymadan ibadet ederiz. Bazı Müslümanlar trafo olmadan yüksek gerilimli elektriği kullanamayız gibi gerekçelerle rabıta veya başka yöntemlerle yaratan ile arasına aracılar koymak istemesi veya eğilimleri tevhid ilkesine yakışmaz. Her ne kadar Allah dostu da olsa yanımızda olmayan veya vefaat etmiş kimselerden uzaktan kumandalı yardım beklenemez. "İnsanı biz yarattık ve elbette içinden geçenleri biliriz; sağında solunda oturmuş iki alıcı (yaptıklarını) alıp kaydederken biz ona şah damarından daha yakınız."(Kaf suresi  16 17 ayetler) ve  "Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler, aşağılanmış olarak cehenneme gireceklerdir!" (Mü’min suresi 60 ayet) Ve de Allah ve resulünden başkaları kendilerince güya Allah’a daha yakın olabilme gerekçesiyle yeni yeni ibadetler belirleme yetkisi yoktur. İbadetlerde ekleme ve çıkarma yapmaya kalkmak, yeni din icadına yeltenme cüretkârlığıdır. Nasıl ki Ramazan orucu yirmi beş gündür hükmü verilemeyeceği gibi Allah’ın emri ve peygamberin uygulamalarında olmayan ibadetler üretilemez. "Onlardan öyle bir grup vardır ki; (okuduklarını) Kitab’ın ayetlerinden sanasınız diye dillerini Kitap’la eğip bükerler. Oysa (ağızlarında geveledikleri şeyler) Kitap’tan değildir. (Ağızlarında geveledikleri şeyler için:) “Bu, Allah katındandır.” derler. Oysa o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler." (3/Âl-i İmran 78)

Bu görüş ve düşünceleri ortaya koyarken kimseyi  Müşrik ve ya ,kafir ilan etmek veya  suçlamak gayesi gütmüyorum .Açıkça ben müşrikim veya İslam değilim demediği müddetçe kendini Müslüman olarak tanıtan herkesi Müslüman olarak görürüz . Ancak itikaden mahsurlu gördüğüm konuları da beni mezhepsiz, vehhabi gibi kimsenin yaftalamasından çekinmeden söylemeyi görev bilirim.

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA