ANALİZ
Giriş Tarihi : 20-10-2022 09:33   Güncelleme : 26-10-2022 16:36

İsrail'in Azerbaycan'a yerleşme çabası ve İran'ın ulusal güvenliğine oluşan tehditler..

İsrail'in Azerbaycan'a yerleşme çabası ve İran'ın ulusal güvenliğine oluşan tehditler..

İran, Suriye ve Lübnan ile bağlarını güçlendirerek, İsrail'in Tahran liderliğindeki Direniş Ekseni'ne yönelik tehditlerini kontrol etmek için işgal altındaki Filistin topraklarına yaklaşmaya çalışırken, İsrail rejimi de İran'a karşı Azerbaycan’a yerleşme gayretinde

Azerbaycan yetkilileri, ülkelerinde İsrail nüfuzunu defalarca inkar etse de, İsraillilerin bu Kafkas ülkesinde kitlesel olarak bulunduğunu ve bu ülkeyle ekonomik etkileşimlerine kültürel ve askeri faaliyetler eklediklerini gösteren çok sayıda kanıt var.

İsrail rejimi 1993 yılında Azerbaycan'da büyükelçiliğini açtı ve o zamandan beri Bakü ile bağlarını güçlendirdi ve bağları bugüne kadar her düzeyde gelişiyor. Ermenistan ile Karabağ geriliminin patlak vermesinin ardından son aylarda ilişkileri daha da yakınlaştı ve raporlar, İsrail Savunma Bakanı Yeni Gantz'ın Ekim ayı başlarında Bakü'ye gizli bir ziyarette bulunduğunu ortaya koydu.

Meşruiyet arayışı içinde olan İsrail rejimi, uzun süredir Müslüman ülkelerde bir yer edinmeyi arzuluyor ve Azerbaycan, İsrailli liderler için büyük önem taşıyor. İsrail rejiminin nüfuz stratejisi, ekonomik işbirliği kapısından giriş ve özellikle çeşitli ekonomik sektörlere yatırım olmuştur. Birkaç ay önce Azerbaycan ekonomi bakanı, 2021'de Tel Aviv ile ticaretin kabaca iki katına çıktığını ve 2022'nin ilk çeyreğinde yaklaşık altı kat büyüdüğünü söyledi.

Ciddi anlamda petrole ihtiyacı olan Tel Aviv, Azerbaycan enerji sektörüne büyük yatırımlar yaptı. Petrol ihtiyacını bölge ülkelerinden temin etmesi gerekiyor ve bu ihtiyaç için rejimin odak noktasında Azerbaycan yer alıyor. İstatistiklere göre İsrail rejimi petrolünün yaklaşık yüzde 40'ını Azerbaycan'dan ithal ediyor. Petrol, işgal altındaki topraklara Türkiye'nin Ceyhan limanı üzerinden ulaşıyor ve bu nedenle enerji, iki tarafın ilişkilerinde güçlendirici bir rol oynuyor.

Azerbaycan toplumunun bünyesine etkisi  

İsrailliler, Azerbaycan'daki varlıklarının sadece ekonomik çıkarlar için olduğunu iddia ediyor, ancak gerçek şu ki, onların gizli amaçları var. İsrailliler, Azerbaycan toplumunda nüfuzlarını artırmak için yıllar önce Azerbaycan Yahudi Cemiyeti'ni kurdular ve binlerce Yahudiyi Müslüman ülkeye gönderdiler. Aslında, bir asır önce Filistin'de izledikleri ve otuz yıl sonra Arap ülkesinin işgaline yol açan siyasetin aynısını izliyorlar.

ABD'de Etnik Anlayış Vakfı'nın kurucusu ve başkanı geçen yıl yaptığı bir konuşmada, dünyanın en büyük Yahudi cemaatinin Azerbaycan'da bulunduğunu itiraf ederek, Tel Aviv'in Azerbaycan'da önemli planları olduğunu ve şu anda Azerbaycan ve bölgesel hassasiyetler nedeniyle bunları sessizce takip ettiğini gösterdi. Dini misyonerlerin de içinde bulunduğu bu Yahudi cemaati, İsrail politikaları doğrultusunda Azerbaycan toplumuna nüfuz ederek onu yönlendirmeye çalışmıştı. Son zamanlarda, İsrail kabinesi işgal altındaki Filistin topraklarına göç etmek isteyen Rus kökenli Yahudiler için bir kamp kurmak için 25 milyon dolar tahsis etti. Bu mülteciler çoğunlukla Rus-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte göç etmek isteyen Rus Yahudileridir. Geçen aylarda Rusya, İsrail rejiminin savaşta Ukrayna'ya verdiği destek nedeniyle Moskova'daki Yahudi Ajansı şubesini kapattı. 

Tahminler, bu İsrail programına göre Rusya'dar en az 600.000 Yahudinin işgal altındaki topraklara göç edebileceğini gösteriyor. Ancak Rus Yahudilerinin Filistin'e göç etmekle pek ilgilenmediklerini ve Avrasya bölgesine daha uygun olduklarını da göz önünde bulundurmak gerekir. Dolayısıyla Azerbaycan, İsrail'in hem Yahudileri desteklemesi hem de bu ülkedeki Yahudi cemaatini büyütmesi için en iyi seçim olabilir. Tel Aviv, Bakü politikalarını etkilemek için Azerbaycan'daki nüfuzlu bir Yahudi topluluğunu kullanabilir.

Şii Müslümanlar Azerbaycan nüfusunun çoğunluğunu oluşturduğundan, ülke özellikle İsrailliler için önemlidir. Dünyanın her yerindeki Şiilerin İran tarafından desteklendiğini ve ülkelerinde İslam Cumhuriyeti'nin programlarını uyguladıklarını iddia eden İsrail rejimi, onları kendi varlığına tehdit olarak görmekte ve karşı koymak için kendini paralamaktadır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in son on yılda Aşure törenlerinin yasaklanması da dahil olmak üzere din karşıtı politikaları, İsrail'in Bakü ile ortak yürütülen projesinin bir parçasıdır.

İsrailliler, önceden planlanmış bir stratejiyle çeşitli ülkelerde bulunsalar da, Bakü liderleri, planlarının ve niyetlerinin farkında olmadan, ihtiyaçları doğrultusunda onlarla işbirliği yapıyor. Azerbaycan, sınır sorunları nedeniyle Ermenistan ile otuz yıldır gergin ilişkiler gördü ve bu anlaşmazlıkta müttefikler çekmeye çalışıyor. Azerbaycanlı liderler, Ermenistan'ın ABD'de Azerbaycan ile olan anlaşmazlıkta çıkarlarını destekleyen son derece güçlü bir lobiye sahip olduğunu göz önünde bulundurarak, Ermenistan ile bir denge için ABD'deki Siyonist lobiyi desteklemek için İsraillilerle yakın ilişkiler kurmaya çalışıyorlar. Siyonist lobinin ABD siyasetindeki derin etkisi göz önüne alındığında, Bakü-Tel Aviv ilişkileri Aliyev rejimi için faydalı olabilir.

Azerbaycan'ın İsrail'e yakınlığının bir başka itici gücü de Azerbaycan'ın askeri zayıflığıdır. Ermenistan ile her zaman savaş halinde olan Azerbaycan, durumu kendi lehine çevirmek için yabancı aktörlerden silah temin etmeye çalışıyor. İsrail silahları Bakü'ye bu konuda yardım edebilir. Son on yılda İsrail, Azerbaycan'a milyarlarca değerinde silah sattı ve son Karabağ savaşı sırasında bazı kaynaklar Bakü'nün savaş alanında İsrail tarafından sağlanan gelişmiş insansız hava araçları kullandığını iddia etti.

Resmi istatistiklere göre, 2020 yılında Azerbaycan ihtiyaç duyduğu silahların yüzde 70'ini İsrail rejiminden satın aldı ve bu oran her geçen yıl artarak Bakü'yü İsrail silahlarının en büyük alıcıları arasına soktu. Silah anlaşmaları, Tel Aviv'e yeni pazarları güvence altına almak ve büyük karlar elde etmek için iyi bir fırsat sunuyor.

İran'ın ulusal güvenliğine yönelik tehditler  

İsrail-Azerbaycan ekonomik ve güvenlik ilişkilerinin yanı sıra Tel Aviv, Azerbaycan topraklarından İran karşıtı planlar izliyor. İran'ı baş düşmanı olarak gören İsrail rejimi İran'ı yakından izlemek istiyor ve Azerbaycan'daki varlığı ona bu anlamda bir imkan sağlıyor. İsrailliler de yıkıcı projelerini ilerletmek için Bakü-Tahran ilişkilerini bozmaya çalışıyorlar.

Ancak İran defalarca İsrail rejiminin sınırlarına yakın mevcudiyetine müsamaha göstermediği, göstermeyeceği konusunda uyardı ve Tahran'ın hassasiyetinin farkında olan Azerbaycan, toprağının güney komşusuna yönelik saldırılar için bir basamak olarak kullanılmasına izin vermeyeceğini taahhüt etti. Yine de İsrail'in bu ülkede varlığı her geçen gün artıyor ve İran endişelerini dile getiriyor. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Azerbaycanlı mevkidaşı ile yaptığı telefon görüşmesinde, Kafkasya'da yabancı güçlerin varlığının bölge devletlerinin ortak endişesi olduğunu vurguladı ve Bakü'ye İslam Cumhuriyeti'nin bölgeye yabancı güç konuşlandırılmasına karşı olduğunu iletti.

İran, Suriye ve Lübnan ile bağlarını güçlendirerek, İsrail'in Tahran liderliğindeki Direniş Ekseni'ne yönelik tehditlerini kontrol etmek için işgal altındaki Filistin topraklarına yaklaşmaya çalışırken, İsrail rejimi de İran'a karşı Azerbaycan üzerinden aynı stratejiyi izliyor. Azerbaycan kuzeybatıda Azerice konuşulan İran vilayetleriyle komşudur ve bazı Azerbaycanlı yetkililer bu İran bölgeleri üzerinde mezhepçi ve ayrılıkçı iddialarda bulunduklarından, İsrailliler gerektiğinde bu bölgeleri istikrarsızlaştırmaya çalışmakta ve İran'ın toprak bütünlüğüne karşı projelerini yürütmektedir.

İsrailliler, hassas bölgelerden veri toplamak için insansız hava araçlarını İran'a göndermek üzere Azerbaycan'da bulunuyorlar. New York Times, İran'a Saldırıya Yönelik Baskıların Gizli Tarihi başlıklı bir raporda, İsrail casus uçaklarının İran'ın nükleer tesisleri üzerinde casusluk yapmak için Azerbaycan üslerini kullandığını ve hatta 2012'de İsraillilerin bu Azerbaycan merkezli insansız hava araçlarını kullanarak bu nükleer tesisleri vurmayı planladığını bildirdi.

Azerbaycan, her geçen gün hedefleri doğrultusunda İsrail varlığını farkında olmadan pekiştirmektedir. Bakü, bunun Tahran'la olan dostane ve komşuluk ilişkilerine zarar verdiğini bilmelidir ve İslam Cumhuriyeti defalarca İsrail'in faaliyetlerine tüm gücüyle karşı çıktığını açıkça belirttiğinden, bölgesel barış ve istikrar İsrail'in hırslarına ve savaş çığırtkanlığına kurban gidebilir.

Al Waght/ Hürsedahaber

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com