MAKALE
Giriş Tarihi : 11-10-2023 22:40   Güncelleme : 11-10-2023 22:49

Emin Güneş Yazdı: İçimizdeki Münafıkları Deşifre Eden Aksa Tufanı..

Emin Güneş Yazdı: İçimizdeki Münafıkları Deşifre Eden Aksa Tufanı..

Gazze imtihanı çok şey öğretti, münafıkları deşifre etti. İşin keyfiyetinden çok kemiyetine önem verenler her zamanki gibi Hamas`ın kaybedeceğini düşünebilirler. Hamasın, Aksa Tufanı operasyonuyla çok sayıda Filistinlinin katline sebep olacağını diyenleri, Haması küçümseyenleri, hafife alanları akılsızlıkla ve halkı ateşe atmakla itham edenleri ezelden beri biliyoruz. FETÖ intifada başladığında küçük çocukların İsrail askerlerine taş atığı dönemde Filistinlileri silah tüccarlarının oyuncağı olmakla suçlamış, savaş baronlarının barışa mani olduğu hezeyanında bulunmuştu. Ben de “hayır olsa olsa taş ocağı sahiplerinin oyuncakları” demiştim. Çünkü o dönemde henüz İsrail askerlerine bir mermi dahi sıkılmamıştı.

Resulullah 1500 kişi ile silahsız olarak Umreye gitmeye kalkışınca yüreği korkuyla dolu münafıklar şimdiki halefleri gibi konuşmuşlardı. Resulullahın daha dün denilecek kadar yakın zamanda Medine önüne kadar gelen Mekke müşriklerine, silahsız savunmasız müminleri topluca öldürteceğini aralarında fısıldıyorlardı. Resulullah ve beraberindeki müminleri akılsızlıkla, bir nevi intiharla itham ediyor, hiç birinin Medine’ye sağ olarak dönemeyeceğine yeminler ediyorlardı. Kendilerini akıllı ve gerçekçi gören ve aslında Ahirete inanmayan veya dünya hayatını ahiret yurduna tercih eden münafıkların durumunu Rabbimiz: “Hayır, siz (ey bedevi ve münafıklar!) sandınız ki Peygamber ve Müminler, ailelerine asla dönemeyecekler. Bu durum da hoşunuza gitti: (Kalbinize süslü göründü.) Bozgun olacak sandınız. Bozuk kalpli değersiz bir kavim oldunuz.”(Fetih 12) ayeti kerimesi ile bize bildiriyor.

Hudeybiye’de Mekke’nin müşrik devletinin (yani şimdiki İsrail’in) Resulullahın elçisini öldürdüğü şayiası ortaya çıkınca her bir sahabe öldürülünceye kadar savaşacağına dair Resulullah’a biat ettiler. Şimdi su, ilaç ve gıda gibi hayati ihtiyaçları keyiflerine göre elinde tutanlarla kanlarının son damlasına kadar savaşacaklarına dair söz veren Hamas mücahitleri gibi. Rıdvan biatının Mekke’nin fethini getirdiği gibi Aksa Tufanı operasyonun da İsrail’in fethini getireceğine inananlardanım. Onlar beni ve benim gibileri akılsız görseler de!

Bu günün münafıkları da “Hamas asla bir şey elde edemez. Sadece sivil ölümlere ve yıkıma neden olur.” Diyorlar. Açıkça “öldürülenlerin geri gelemediğini” söylemekle “Allah yolunda öldürülenler için “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz” (Bakara 154) ayetine inanmadıklarını bunun sadece dillerinde olduğunu itiraf ediyorlar.

Allah`ın yardımına inanmayan ve güvenmeyenler aslında Kur`an`ı Kerim`deki tarifine uygun münafıklıklarını sürdürüyorlar. O yüzden selefleri gibi Müminlerin yüreklerine korku salmaya çalışıyorlar

Kureyş ordusu kumandanı Ebû Süfyân Revhâ’da bulunduğu sırada Müslümanların üzerine tekrar saldırıp onları imha etmek için plan hazırlarken Müslümanların kalabalık bir kuvvet halinde Hamrâülesed’e geldiklerini haber alınca, planından vazgeçti. Bu esnada oradan geçmekte olan bir kervanın adamlarına, “Muhammed’e rastlarsanız ona, kendilerini toptan yok edeceğimizi söyleyiniz” diyerek psikolojik savaş yöntemiyle Müslümanları korkutmak istedi. Bu söz Hz. Peygamber’le birlikte Müslümanlara ulaştığında onlar, “Hasbünallahü ve ni‘me’l-vekîl” (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir) dediler. İşte bu olay üzerine inen: “Birtakım insanlar onlara, “İnsanlar size karşı asker toplamışlar, onlardan korkun” dediler de bu, onların imanlarını arttırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” diye cevap verdiler.”(Al-i İmran 173) bu âyet her türlü olumsuzluğa rağmen Müslümanların Allah ve Resûlü’ne olan imanlarını, güvenlerini ve kararlılıklarını göstermektedir.

Kureyşliler Uhud’dan ayrılırken yeni bir savaş yapmak için bir panayır yeri olan Küçük Bedir’de buluşmak üzere Müslümanlarla sözleşmişlerdi. Panayır mevsimi geldiğinde müşrikler buna cesaret edemediler ve itibarlarını korumak için Müslümanların morallerini bozup sözleştikleri yere onların da gelmemelerini sağlamak üzere Nuaym b. Mes‘ûd adında birini Medine’ye gönderdiler. Nuaym (veya zamanımızın Arınçgilleri) müslümanları düşmanla korkutup anlaşma yerine gitmemelerini sağlamaya çalıştı, fakat başaramadı. Ayetin bu olayla ilgili olarak indiği de rivayet edilmiştir (bk. Zemahşerî, I, 230-231; Elmalılı, II, 1232). Ancak âyetler bir bütün olarak değerlendirildiğinde Uhud olayına daha uygun düşmektedir. Çünkü âyette Müslümanların yaralandıktan sonra tekrar savaşa çıktıkları ifade edilmektedir. Oysa Müslümanlar Küçük Bedir’e giderken yaralı değillerdi (bk. Ateş, II, 144).

Münafıklar savaşa girmedikleri için akıllıca davranıp öldürülmekten korunduklarını düşünebilirler. Ancak ölümün sadece savaşa gidenlere isabet etmediğini kime ne zaman nasıl isabet edeceğini 6 Şubat depreminde görmedik mi? Kaldı ki Aksa Tufanı operasyonun ölüm ve yaralanmalar sadece müminlere isabet etmiyor. Onlar da çok sayıda ölü yaralı ve esir veriyorlar.

Bu operasyonun en büyük kazancı Müminler için düşmanın kalbine korku salınmasıdır. Bu korku artık onların yüreklerinden çıkmayacak ve yavaş yavaş geldikleri yerlere defolup gideceklerdir inşallah.

Hürsedahaber

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com