ANALİZ
Giriş Tarihi : 04-11-2023 23:06

Ali Bulaç Yazdı: Hamas Üzerine...

Ali Bulaç Yazdı: Hamas Üzerine...

HAMAS’ın 7 Ekim 2023 günü başlattığı Aksa tufanı adlı saldırısı üzerinden neredeyse bir ay geçti, bu süre zarfında haberleri yakından takip etmeye çalıştım; ancak ilk günkü gibi saldırının uzun uzadıya hesap edilip yapıldığından şüphe duymasam da saldırının askeri mi, yoksa bölgesel ve küresel düzeyde başka hedeflere yönelik mi olduğu sorusu hala ortada duruyor.

Şimdiye kadar iki açıklama tedavülde duruyor: Biri HAMAS “akılsızca bir eyleme girişti” tezi; buna göre HAMAS ortaya çıkacak trajik sonucu hesap edemedi, İsrail’in ne kadar fütursuz, ölçüsüz ve gaddar bir canavar olduğunu bile bile Gazze halkının tamamını ölüme sevketti. Nitekim bugüne kadar olup biten, İsrail’in iki milyon insanı çocuk, kadın, masum demeden katledip çöle sürüklemeye çalışmasıdır. Bu trajedide birinci derecede sorumlu canavarı bir iki bıçak darbesiyle dürten HAMAS’tır.

Belirtmek gerekir ki, bu açıklama kimileri iyi niyetli olsa da “Müslüman siyonistler”in zihin üretimidir ve  hiç ikna edici değil. Gazze’de olup bitenler Yahudi ve Hıristiyan siyonistler yanında bir de Müslüman siyonistleri de ortaya çıkarmış oldu.

İkinci açıklama ilkinden de berbat. Buna göre, dünyadaki en ufak bir gelişmeden anında haberdar olan Amerika ve İsrail’in bilgisi dahilinde HAMASnasıl saldırı yapabilir? Bu esasında kendilerinin hayli geriden planladıkları bir şeydi, doktrine ettikleri gibi HAMAS harekete geçti, onlar da şimdi Gazze’yi haritadan silip İsrail’in işgal haritasına dahil ediyorlar. Komplo teorilerle olayları açıklamaya çalışanlar için bu açıklama hayli rahatlıcıdır. Fakat bunun da ciddiye alınacak yanı yok, ayrıca HAMASve Filistin mücadelesine bühtandır.

HAMAS’a ilişkin karalayıcı propaganda şu beş argüman üzerinden algı oluşturmaya çalışıyor: a. HAMAS bir terör örgütüdür, “tamam İsrail bunları yapıyor ama HAMAS da masum sivilleri öldürüyor”, b. HAMAS’ı İsrail kurdurdu, c. HAMAS Filistinlileri temsil etmiyor, d. HAMAS siyasal İslamcı tehlikeli bir örgüttür, f. HAMAS bilerek her seferinde İsrail’i tahrik ediyor, İsrail mecburen harekete geçiyor. Bu argüman da tamamen yanlış; İsrail, muti bir politika izleyen FKÖ’nün kontrolündeki Batı Şeria’da daFilistinli öldürmeye devam ediyor.

HAMAS hakkında hüküm vermek için güçler arası dengeyi hesaba katmak lazım. Asimetrik bir güç dengesi söz konusu. Bir yandan bütün bir batı dünyasının arkasında saf tuttuğu savaş makinası İsrail, diğer yanda kuşatma altındaki Gazze’de birkaç bin kişiden müteşekkil HAMAS. Bir yandan İsrail’in kitlesel öldürmeleri (katliam), diğer yandan HAMAS’ın verdiği sayılı zarar; bir yandan sınırları belli olmayan işgalci bir devlet öte yandan toprakları işgal altında bir halk. Edward Said, buna “mağdurun suçlu gösterilmesi” der. Arapça’da bir deyiş var:“Katelni ve beke, ıdi kabli li’l müşteke (Beni dövdü/öldürdü, benden önce şikâyete koştu).”

Peki, HAMAS ne yapmak istedi?

Bu soruya cevap aramadan önce HAMAS’la ilgili birkaç şey söylemek gerekir.

Üç dine müntesip siyonistlerin ortak söylemine göre“HAMAS bir terör örgütüdür”.

Bu hüküm cümlesi siyasi olup batı (ABD-Avrupa) ve İsrail tarafından bir propaganda aracı olarak kullanılmaktadır. HAMAS, işgal edilmiş Filistin topraklarını kurtarmak üzere ortaya çıkmış İslami bir harekettir; temel anlayışı itibariyle Müslüman Kardeşler dayanır. Hapishanede can veren Mısır’ın seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve bugün hapishanede yatan Raşid el Gannuşi ne kadar terörist ise HAMAS da o kadar teröristtir.

Sonraları terkedilen İntihar (istişhad) eylemleri ile çatışmalar sırasında çok az sayıda Yahudi çocuk ve askeri bakımdan çağdışı olmuş yaşlı Yahudi dışında HAMAS herhangi bir terör eylemine girişmiş değildir. İsrail yasalarına göre 16-65 yaş arası her erkek ve kadın askerdir ve İsrail kendini senenin 365 günü savaş halinde görür, dolayısıyla bu yaş aralığı dahilindeki kadın ve erkeklerin hedef alınması askeri savaş dahilindedir. 16 yaş altı ve 65 yaş üstü İsraillilerin hedef alınması –eğer fiilen savaşta aktif rol almamışlarsa- İslam hukukuna göre hukuk ihlalidir, zaman zaman HAMAS’ın bu insanları hedef alması kabul edilemez. Bazı Müslüman alimlerin “Ama onlar çocuklarımızı, kadınlarımızı ve sivillerimizi öldürüyorlar, hem de bütün dünyanın gözü önünde ve bunu savunuyorlar, bize de mukabele-i bi’lmisl hakkı doğurur” demeleri İslam bakış açısından geçerli mazeret sayılmaz; çünkü Ömer Muhtar’ın bu taleple gelen askerlerine dediği gibi “Onlar bizim öğretmenlerimiz değildir, bizim öğretmenimiz Hz. Muhammed(s.a.)’tir.”

İsrail her çatışmada teröre başvurur; savaşın 29. Gününde İsrail ve Amerikalıların öldürdüğü Gazzelilerin 3. 760’ı çocuk, 2.326’sı kadındır ki, bu toplam zayiatın yüzde 67’isine tekabül eder. Savaşsuçu işleyen İsrail’in dini/kitabi (Tevrat) referansı vardır; HAMAS veya başka bir İslami teşekkül sivillere yönelik saldırı yapıyorsa bu hukuk ihlalidir, çünkü terör saldırılarının Kur’an ve Sünnet’tendayanağı yoktur.

Diğer bir husus geleneksel meydan muharebelerinden (Çaldıran, Kosova vs) farklı olarak modern savaş, şehirlerin bombalanmasına dayanır. Şimdi kimse Amerikalıların ve İsraillerin yerleşim birimlerini Hiroşima’ya atılan bombanın kat kat fazlasını atarlarken bir şey demiyor da, İsrail’e attığı basit roketlerden dolayı HAMAS’ı ‘terörist’ ilan ediyor! Bu konuya dönme fırsatımız olacak.

HAMAS’ın kuruluş felsefesinde şiddete ve teröre karşı ahlaki üstünlüğü öne çıkaran bir tez yatmaktadır. 1948’den 1987’ye kadar Arap milliyetçiliği ve Marxist teoriler etrafında verilen mücadele dikkate değer bir sonuç vermeyince –ki FKÖ ve diğer örgütler zaman zaman ‘terör’ sayılabilecek eylemlere başvuruyordu- Şeyh Ahmet Yasin, HAMAS’ın kurucu fikrini geliştirdi. FKÖ, Arap milliyetçisi arkaik bir Üçüncü Dünya örgütüydü, Yaser Arafat’tan beri, bölge ülkeleri ve batı ile irtibatlı halde Filistin’in işgalini İsrail’in uzun vadeli planlarına göre normalleştirme fonksiyonu görmektedir. FKÖ ile yol almak mümkün değildi, yeni bir mücadele paradigması geliştirmek gerekirdi.

Fikir şuydu:

İsrail batı dünyasının desteğinde bölgede bir savaş makinasıdır, dünyanın vurucu 5. Ordusuna sahiptir. Atom bombası dahil her türden öldürücü, imha edici silahlara sahiptir. İsrail’i mukabil silahlarla yenmek mümkün değildir. Filistinliler ise toprakları işgal altında, 6 milyonu yurtlarından kovulmuş.

Filistin’de derin bir ahlaki sorun yaşanmaktadır. Çare ahlaki sorunu su yüzüne çıkarmaktır. Tarih bize üstün askeri donanıma sahip zorba güçlerin ahlaki bakımdan güçlü olan zayıflar tarafından nasıl yenildiklerini gösterir. Bunun tipik örneği Davut-Golyat’tır. Hz. Musa’ya tabi Yahudiler, putperest Filistilerle karşılaştıklarında iki metre boyunda insan azmanı Golyat’tan dehşete kapıldılar, hiçbir zaman bu orduyu yenemeyeceklerini düşünmeye başladılar. O sırada 12 yaşındaki Davut, elindeki sapanla vücudunun tamamı zırhlı olan Golyat’ın tam alnının ortasına iri bir taş atıp yere devirip öldürdü; bundan cesaret alan Yahudiler Filistilere saldırdı, savaşı kazandı.

Ahmet Yasin’e göre bugün Golyat Siyonist İsrail ve batı, mazlum Filistinliler Davut’ur. Tanklarına karşı taş ve sapanla karşı konulacak. Öyle de yapıldı ve taşlarla tanklara karşı verilen mücadelede ahlaki üstünlüğün Filistinlilerin elinde olduğunu ortaya çıkardı. Pamil gerillalarından mülhem intihar eylemleri veya bir okul otobüsünün havaya uçurulması Şeyh Ahmet Yasin’in doktrininden sapmaydı, sonraları bundan da tamamen vazgeçildi.

Davud-Golyat doktrini Kudüs ve Batı Şeria’da devam ediyor, hatta bir ara Edward Said de İsrail tanklarına taş atmıştı. Ama Gazze yekpare bir yerdir, orada taş atacak tanklar yok, yukarıdan ölüm yağdıran İsrail uçakları var. HAMAS, uçaklara taş atamayacağından 7 Ekim’deki gibi saldırı modelleri geliştirmesi lazımdı, öyle de yaptı. Dolayısıyla HAMAS, Davud-Golyat doktrininden sapmış değildir.

Gazze 17 senedir açık bir Nazi temerküz kampı misali kuşatma altında yaşıyor. Bu acımasız kuşatma sırasında 3 saatten 52 güne kadar süren tam 14 İsrail saldırısına maruz kaldı. 17 senedir Gazzeliler her gün 3’e 5’er öldürülüyordu zaten, başta İslam dünyası olmak üzere dünya bu katliamları kanıksamıştı. Şimdi 20’er, 50’er öldürülüyorlar; belli ki öldürmelerin günlük ve katlanarak sürmesi konformist insanları rahatsız ediyor.

Tekrar başa dönersek, hala sorduğumuz suale cevap bulamadık.

HAMAS, neyi hedefleyerek 7 Ekim saldırısını düzenledi?

Söz konusu suale ancak 7 Ekim’den bu yana olup bitenin ortaya çıkardığı somut sonuçlardan hareketle cevap bulabileceğimizi düşünüyorum. Bu yolu takip ederek birkaç yazı daha yazmaya çalışacağım,inşaallah.

Farklı Bakış

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com