TEFSİR
Giriş Tarihi : 16-06-2023 12:09

Tefsir Notları: Bakara Suresi -26- Ayetler: 126-130....

"Rabbimiz, içlerinden onlara bir peygamber gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin."

Tefsir Notları: Bakara Suresi -26- Ayetler: 126-130....

126- Hani İbrahim: "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Allah:) "Küfredeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti.

Hz. İbrahim (a.s.), soyundan gelenler için Allah'tan bol nimet diledi. İlerde ortaya çıkacak zalimleri bu dileğinin dışında tuttu. Bunun nedeni Allah'ın da onları önderlik vaadinden hariç tutmasıydı. Fakat Allah, onun bu yanlış anlamasını düzeltti ve şöyle dedi: "Bu iki şey arasında çok büyük bir fark var. Önderlik sadece gerçek müminlere; fakat, dünya nimetleri hem müminlere, hem de kâfirlere verilecektir." Bu, aynı zamanda kişinin sahip olduğu servetin, Allah katında o kişiden razı olmasının bir ölçüsü olmadığını da göstermektedir. Eğer, bir kimseye çok mal verilmişse, bu, Allah'ın ondan razı olduğu onu tercih ettiği anlamına gelmez.

Hz. İbrahim Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri bu topraklarda sayısız nimetlerle rızıklandır Ya rabbi diye dua ediyor.

Esasen bu duanın mahiyetini anlaya bilmek için Mekke’yi görmek lazım. Dağında ot bitmeyen, ne hayvancılığa ne de ziraata elverişli toprağı bulunmayan o simsiyah lav kayalıkların olduğu o coğrafyayı tanırsa insan bu duanın mahiyetini daha iyi anlar.

Ve bu duayı yapanın Hz. İbarahim’in özel durumunu da kısaca hatırlarsak yıllar sonra kavuştuğu biricik oğlunu İsmail’ini, İsmail’in annesi Hacer ile birlikte bu dağında ot bitmez, kuş uçmaz kervan geçmez yere bırakıp da gittiğini hatırlarsak, Hz. İbrahim’in bu duayı niçin yaptığı daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum.

Ve bugün ihlasla yapılan o duanın kabul olduğuna şahit oluyoruz. Mekke’nin bugün orada yaşayanlar için nasıl bir berekete dönüştüğüne şahit oluyoruz.

İşte bu durum Hz. İbrahim’in duasının kabul olduğunun işaretidir. O dağında ot bitmeyen, o ekecek toprağı bulunmayan o yurdun insanları İbrahim’in duasının bereketiyle öyle büyük bir bolluk, büyük bir bereket içinde yaşıyorlar ki Mekke’ye gidince görüyoruz.

Yeryüzünün en büyük Turizm gelirinin Mekke’de olduğuna gidip gören herkes şahittir. Belki de yeryüzünün en kadim beldesidir Mekke. Üstelik ne girilecek denizi var, ne çıkılacak gezilecek ormanı var, ne yüzülecek ırmağı var. İnsanların normal şartlarda gezmeye gidecekleri en son yerdir

Mekke. Ama bugün en çok ziyaret edilen yerdir Mekke… İşte bu durum Hz. İbrahim’in duasının kabul olduğunun göstergesidir.

127- İbrahim, İsmail'le birlikte Evin (Ka'benin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti:) "Rabbimiz bizden (bunu) kabul et, şüphesiz, Sen işiten ve bilensin";

Kâbe’nin Yapılış Hikayesine kısaca bakacak olursak:

Tevrat’a göre Hz. İbrahim, karısı Sâre’nin hissi rekabeti sonunda yani kıskançlığı sonunda diğer karısı Hâcer’le ondan doğma oğlu İsmail’i Filistin’den alıp Mekke’nin bulunduğu yere getirdi. Zemzem’in üstünde büyük bir ağacın yanına bıraktı.

Ben Tevrat’ın bu verisinin doğru olduğu kanaatinde değilim. Hz. İsmail ve Hz. Hacer Mekke’ye gelişinin son Peygamberin gelişi ile bir ilgisi olduğunu düşünüyorum.

Ogün henüz Mekke şehri kurulmamıştı. Hz. İbrahim, anne, ile oğluna bir dağarcık hurma ile bir kırba su bırakıp geri döndü. Kendilerine üzülmemelerini, Allah’ın emriyle kendilerini buraya bıraktığım söyledi. Hacer, Allah’ın emriyle buraya bırakıldığını öğrenince Allah’a güvendi Allah emretti ise kaygı yok dedi.

Hz. İbrahim onlardan ayrıldıktan sonra bir tepe üzerine çıktı, bazı rivayetlere göre 126 ayette zikredilen duayı yaptı.

Hacer, yanında bulunan su ve azık tükenince su bulmak için yakındaki Safa ile Merve tepeleri arasında koştu. Safâ’ya çıkıp çevreye bakındı, kimseyi göremedi; Merve’ye çıkıp çevreye baktı kimseyi göremedi. Bu iki tepe arasında yedi defa gitti geldi.

İşte bugün hacdaki Say ibadeti Hz. Hacer’in bu eyleminin iabedete dönüşmesidir.

Merve’ye yedinci çıkışında bir ses işitti. Bir meleğin, ayağının ökçesiyle veya kanadıyla Zemzem’in yerini eştiğini gördü. Meleğin eşmesiyle su çıkıvermişti. Hacer, suyun akıp gitmemesi için etrafını tutarak havuz yapmaya başladı.

Peygamberimiz: “Allah, İsmail’in annesine rahmet etsin, eğer havuz yapmasaydı, Zemzem, şimdi akarsu olurdu” demiştir.

Hz. İbrahim, zaman zaman gelir, Hacer’le oğlunun durumlarını sorardı. Bir gelişinde oğlu İsmail ile sohbet ederken “İsmail, yüce Allah bana

şurada bir ev yapmam’ emretti, bana yardım eder misin” dedi ve eliyle o yüksek yere işaret etti. İsmail de: “Rabbin sana ne emrediyorsa yap, sana yardım ederim” dedi. İşte böylece Hz. İbrahim, oğluyla birlikte Kâbe’yi yapmağa başladı.

İsmail taş getiriyor, İbrahim de yapıyordu. Temel yükselince bugün Makamı İbrahim diye bilinen taşı koydular. İbrahim onun üstüne çıktı. İsmail taş veriyor, Hz. İbrahim’de iskele olarak kullandığı o taş üstünden Kâbe’nin duvarlarını örüyordu. Duvarları örerken şöyle dua ediyorlardı : “Rabbimiz bizden kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin….” (ProfDr. Süleyman Ateş/ Kur’an ın çağdaş tefsiri)

Ey Rabbimiz ne olur bunu bizden kabul et.

O sıcakta Allah’a bir mescit yaptılar. Yeryüzü mabetlerinin anasını Allah için inşa ettiler ve ellerini kaldırıp; Bizden kabul eder misin Allah’ım diye de rica ettiler. Kibirlenmediler Allah için sıcakta şu kadar çalıştık demediler tam bir tevazu içerisinde Ey Rabbimiz ne olur bunu bizden kabul et dediler. İşte Allah için bir şey yapmanın adabı bu. İbrahim ve İsmail’in şahsında Rabbimiz bize, ibadetin edebini de öğretiyor.

128- "Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan da sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (kıl). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tövbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tövbeleri kabul eden ve esirgeyensin."

Rahim bir baba olduğunu Hz. İbrahim burada da ortaya koyuyor. Çünkü İbrahim isminin manası; Aramca da, ibranice de ve Arapça dada, Ebu Rahimun dur. Çünkü üçü de Sami dillerindendir. Üçü de aynı kökten gelen dildir, yani merhametli baba manasına gelir İbrahim ismi..!

Hz. İbrahim ve İsmail sadece bizi sana kayıtsız şartsız teslim olanlardan eyle demiyor, ne diyor ikimizi ve neslimizden de sana kayıtsız şartsız teslim olacak insanlar yarat, diye dua ediyorlar.

İbrahim olmak işte böyle bir şey. Ebu Rahimun, merhametli ata olmak böyledir hem nesli için dua ediyor hemde kulluk yapacağımızı bize gösteriyor.

Hz. İbrahim Allah’a diyor ki Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster … Çünkü İbadetin, Allah’ın bize bir lütfu olduğunu biliyor. Bu ayet bize İbadetin Allah’ın lütfu olduğunu unutmamamızı hatırlatır.

Eğer Allah nasıl ibadet edeceğimizi bize bıraksaydı doğrusu biz nasıl ibadet edeceğimizi bilemezdik. Ve çeşit çeşit ibadet şekilleri çıkardı. Rabbimizin ibadetleri bize öğretmesi esasen onun ilahi bir ikramıdır. Allah bize namaz’ı vermeseydi biz insanlar düşüne düşüne namazı nasıl bulabilirdik,

Kendisine nasıl İbadet edeceğimizi öğrettiği için ayrıca Allah’a teşekkür etmeliyiz; Ya Rabbi, bize namazı verdiğin için teşekkür ederim. Ya Rabbi Orucu verdiğin için, Haccı, Zekatı emrettiğin için teşekkür ederim diyebilmeliyiz.

İşte onlar da Hz. İbrahim ve İsmail’de allah’tan İbadet istiyorlar. Allah’a nasıl yaklaşılacağını Allah’tan göstermesini talep ediyorlar. Ve arkasından her duanın tacı olan şu cümleyi söylüyorlar;

Ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin."

Peki Hz. İbrahim günah işlediği için mi af diliyor hayır.. Tövbe Allah’a kulluğun bir ifadesidir. Allah’tan gafil kaldığımız her an için Allah’a tövbe etmemiz gerekiyor. Peygamberlerin tövbesi bizlere kulluğu öğretmek içindir.

129- "Rabbimiz, içlerinden onlara bir peygamber gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin."

"Onların temizlenmesi arındırması", inançların, amellerin, fikirlerin, alışkanlıkların, âdetlerin, kültürün, siyasetin, kısacası hayatın her yönünün temizlenmesi demektir.

Allah büyük bir kudrete ve hikmete sahip olduğu için Hz. İbrahim'in (a.s.) duasını kabul etmiş ve Hz. Muhammed'i (s.a.) peygamber tayin etmiştir.

Bu duanın meyvesidir Muhammed (as). Allah resulü şöyle buyurmuştur; “Ben Atam İbrahim’in duası, kardeşim İsa’nın müjdesi ve annemin haber verdiği Nebi’yim.”

İşte Peygamberimiz bize ayetleri okudu kitabı ve hikmeti öğretti. Ancak biz kitap ve hikmetten uzaklaştık. Yeniden kitaba ve hikmete dönmemiz günahlarımızdan arınmamız gerekiyor.

130- Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in (milletinden) dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir.

Millet-i İbrahim, İbrahim’in milleti. Yani İbrahim’in getirdiği inanç sistemi. Yani İbrahim’in dini.

Millet; bir inanca tabi olanların tümüne verilen isimdir. Ve aynı zaman da onların inandığı inanç sistemine verilen isimdir.

İbrahim’in getirdiği inanç sistemi Hz. Muhammed (as). tarafından tebliğ edilen İslam’ın kendisidir.

Çünkü İslam Resulallah’ın tebliğ ettiği, Resulallah’ın ilk defa getirdiği bir inanç sistemi değil, İslam’ın Resulallah’tan önceki tüm peygamberlerin getirdiği insanlığın değişmez değerlerinin bütünü olduğunu biliyoruz. Allah indinde din İslamdır. (Al-i İmran-19)

İşte bu noktada Kur’an soruyor; İnsanlığın değişmez değerlerinin tümünü içine alan İbrahim’in inanç sisteminden kendini bilmez kimseler dışında kim yüz çevirebilir ki.

Biz onu dünya da seçtik. Onu dünyada arıttık, netleştirdik, saflaştırdık. Ve Hiç şüphesiz ahirette de O Salihlerden, kurtulmuş kimselerden olacak.

 

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com