TEFSİR
Giriş Tarihi : 01-06-2023 22:44

Tefsir Notları: Bakara Suresi -24- Ayetler: 116-120

Bakara Suresinden ayetler... Rabbim Kitabını doğru anlayıp doğru yaşamayı Kuran Ahlakı ile ahlaklanıp Kuran'la inşa olmayı nasip eyle..

Tefsir Notları: Bakara Suresi -24- Ayetler: 116-120

116- Dediler ki: "Allah oğul edindi." O, (bu yakıştırmadan) yücedir. Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur, tümü O'na gönülden boyun eğmişlerdir. Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir.  Bilgisizler, dediler ki: "Allah bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?"

Dediler ki Allah oğul edindi. Allah aşkın bir hakikattir ve çocuk edinmekten münezzehtir. Gökler de ve yer de ne varsa o’na aittir. Göklerin ve yerin kainatta ne varsa hepsinin yaratıcısı olan Allah nasıl doğurur ya da doğrulur. Allah’ın oğlu ya da annesi yada babası nasıl olabilir ki haşa…!

Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur, tümü O'na gönülden boyun eğmişlerdir. Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. 

Allah sebepten münezzehtir. İnsan, mahlukattır ve yaratılmıştır bir sebebe bağlıdır. Sebeplerle var olur. Ve bir yaratıcının eseridir. O yaratıcı insanı yaratırken sebeplere bağlı olarak yaratmıştır. Ancak Allah’ın bir müsebbibi bir yaratıcısı yoktur ki..! Çünkü yaratılan yaratıcı olamaz. Allah kendiliğinden vardır, bizatihi vardır, sonsuz ve sınırsızca vardır.

Allah göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır.

Bedi, örneksiz, öncesiz, hammaddesiz yapmaya denilir.

Halk hammaddeden yaratmaktır. Halık, önce var olan maddelerden olmayan bir şeyi yaratmaya denilir.

Bedii, halktan daha özgündür, daha özeldir. Bedii, hiç yoktan var etmek, örneksiz var etmek, öncesiz var etmek ve eşsiz yaratmak anlamına gelir.

Eğer bir iş gerçekleşeceği zaman işte o anda, O der ki ona “OL”, o da oluverir.

Hz. Ali tevhidi şöyle anlatır:

“O vardır, ancak birileri o’nu var etmemiştir. Mevcuttur, ancak yokluktan var olmuş değildir. Her şeyle birliktedir ancak beraber değil. Her şeyin dışındadır ancak ayrı değil.”

“Dinin başlangıcı, temeli O’nu bilmektir. O’nu bilmenin, tanımanın kemali ise O’nu tasdik etmektir. O’nun tasdikinin kemali ise O’nu birlemektir. O’nu birlemenin yolu O’na ihlâslı olmaktır. O’na olan ihlâsın kemal yolu O’ndan noksan sıfatları uzaklaştırmaktır. Bilinmelidir ki, hiçbir sıfat O’nu tam anlamıyla tanımlayamaz. Sen akıllarda sona eren bir Allah değilsin ki, akılların düşüncesinin esintisiyle bir şekle bürünesin; hatırlarının düşüncelerine girmezsin ki, sınırlı ve idare edilen olasın.

Bilgisizler, dediler ki: "Allah bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?"

Onlar Müşrikler sanki Allah'ın bizzat yanlarına gelip: "İşte, bu benim Kitabım; işte, sizin izleyeceğiniz talimatlarım" demesini veya Hz. Muhammed'in (s.a.) gerçekten Allah'ın Resulü, okuduklarının ise Allah'tan geldiğini ispatlayacak bir işaret göstermesini istiyorlardı. “bir ayet gelmeli değil miydi?" derken başka ayetlerde Peygamberimizle birlikte bir melek yada bir dağın altın yapılmasını istedikleri ifade ediliyor.

117- Onlardan öncekiler de onların bu söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Kalpleri birbirine benzeşti.

Bu ayette Rabbimiz daha önceki kavimlerinde kendilerine gönderilen Peygamberlerden benzer şeyler istediklerini Müşrik zihnin aynı şekilde işlediğini kalplerinin de bir birlerine benzeştiğini ifade ediyor…

118- Biz, kesin bir bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apaçık göstermişiz.

Bilgiden nasibi olmayanlar da “Allah bizimle konuşsa ya, yahut bize de bir mucize gelse ya!” dediler. Bunlardan öncekiler de tıpkı böyle, bunların dedikleri gibi demişlerdi. Onların kalpleri birbirlerine benzedi.

Gerçekten de yakîne ermek (hakikati bilmek) isteyen bir kavim için biz mucizeleri çok açık seçik gösterdik. Evet hakikati arayan akleden insanlar için hakikat ayan beyan ortadadır.

Bu ayette bir anlamda Allah'tan bir ayet göstermesini isteyenlere cevap veriliyor ve  Allah, birçok açık ayetler gösterdiği ifade ediliyor.

Diğer ayetler bir yana, en göze çarpan ve en açık ayet Hz. Muhammed'in (s.a.) kişiliği idi.

O'nun peygamber olmadan önceki hayatını, ülkesinin ve kavminin şartlarını, büyüdüğü çevre ve ortamı ve peygamber olmadan önceki hayatının kırk yılını nasıl geçirdiğini çok iyi biliyorlardı.

Tüm bunlarda, şu anda yaptığı büyük ve harika işlere vesile olabilecek hiçbir şey olmadığını da iyice anlıyorlardı. O halde, O, gerçekten Allah'ın Rasûlü (s.a.) olmalıydı. Bu, o denli açık bir ayetti ki, bundan sonra başka bir işaret veya mucizeye gerek yoktu.

Hiç kuşkunuz biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile yolladık. Yani senin getirdiğin mesaj, gerçeğin mesajıdır ve sen bu mesajı müjdelemek ve uyarmak için getirdin.

119- Şüphesiz biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak, hak (Kur'an) ile gönderdik.

Bu mesaja uyarsanız ebedi mutlulukla müjdeliyorum, eğer uymazsanız akıbetiniz fena olur diye söyle onlara, bu senin görevindir. Sen sorumluluğunu işte böyle yerine getirmiş olursun.

Bundan ötesinden sen sorumlu değilsin. Ateşe kendisini mahkum eden kimselerden sen sorumlu değilsin. Sen vazifeni yapmak istiyorsan, sana indirilen mesajı insanlara ulaştır, ve de ki buna sarılırsanız ebedi mutluluğu bulursunuz, yok terk ederseniz akıbetiniz fena olur de.

Gerisinden seni sorumlu tutmayacağız.

Fakat inanmaya eğilimli olmayanların, inanmaya niyeti olmayanların bunları göremeyeceklerini zımmen söylenerek.

120- Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın. Sen onların milletine (dinlerine) uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir.

Allah resulü tebliğini yapmış insanları uyarmıştır. Dolayısı ile insanların cehennemlik olmasından dolayı bir sorumluluğu yoktur. Dileyen hakkı seçer dileyen batılı.

Ayette millet kavramı geçer Millet burada din inanç sistemi anlamına gelir. Milleti İbrahim, ifadesi İbrahim’in inandığı inanç sistemi demektir.

Türkçe de bugün kullandığımız Türk milleti, Kürt milleti, Arap milleti gibi deyimler esasen temelden yanlıştır. Çünkü ulus yerine millet kullanılamaz. Ancak günümüzde artık millet kavramı ulusun karşılığı olarak kullanılmaktadır. Ancak Kuran’da bu kavramla karşılaştığımızda ulus anlamında olmadığını unutmamak gerekiyor. Kuran’da Millet din anlamında kullanılmaktadır.

Millet bir inanca inanan kitlenin bütününe verilen isimdir. Onun için küfür milleti denilir, İslam milleti denilir. Ama Arap milleti denilemez. Türk milleti denilemez. Ulusu denilir, kavmi denilir. Onun için bu ayette bir inanca inanan insanların bütünü kastedilmiştir.

Müslümanlar Yahudi yada Hıristiyanlara kendilerini beğendirmek onları hoşnut kılmak için, onları dost edinmek için çalışmamalıdır. Sadece ve sadece Allah’ın rızasını hoşnutluğunu gözetmelidirler. Allah’ı ve iman edenleri dost edinmelidirler.

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com