Bir Mücadele İnsanı

Ahmet Yıldırım

15-06-2020 19:25

28 Şubat darbesinin koyu yaşandığı yıllar. Her alanda olduğu gibi üniversitelerde de baskının tonajının zirvelere ulaştığı dönemlerdi. Kendisini 1999 yılının eğitim-öğretim döneminde tanıdım. Genel muhasebe derslerimize girerdi. 6 saatlik muhasebe dersinin yarısını güncel konuları, ülke siyasetini, ekonomik unsurları konuşarak, tartışarak geçirirdik. Var olan hoca tiplemesine benzemiyordu. Ortanın üstü diyebileceğimiz yaşta olmasına rağmen gayet coşkulu, gayretkeş, mücadeleci, dinamik tavır ve davranışlarıyla kısa sürede üniversitedeki tüm yapıların dikkatini çekip hepsinin saygınlığını kazanmıştı. İslamcı olmamız hasebiyle bizim dikkatimizi daha bir fazla çekmişti. Zira 28 Şubat tüm zorbalığı ile devam ediyor, böylesi çıkış yapan hocaları görmek zordu; fakat hocanın ortaya koyduğu duruş ve söylemi bize hem ilham veriyor hem de cesaretlendiriyordu. Dahası bizi mücadele ve direnç göstermek için teşvik ediyordu.  

O dönemin Mustafa Kemal Üniversitesi Reyhanlı MYO Fakültesi öğrencileri onu iyi tanırlar. Birçoğunun üzerinde hak ve hukuku vardır. Üniversite içi- önü (özellikle MKÜ Eğitim Fakültesi) polis baskınlarında gözaltına alınan birçok kardeşin yanında durmuş konu ile ilgili açık tavır almıştır. Başörtüsü eylemlerinin bulunmadığımız kısmında yani siyaset ve bürokraside elinde gelen çabanın üstünde bir durum takınmıştır.

Var olan üniversite hocası tiplemesine uymayan bu kıymetli şahsın epey sonra Hatay Fazilet İl Başkanı olduğunu öğrendik. (Akabinde Fazilet Partisi kapanınca Saadet Partisi İl Başkanlığını da yapmıştır. Yanılmıyorsam şuan ki İl Başkanı Necmettin ÇALIŞKAN beyden önceki il başkanı idi). Bu görevinden dolayı okul yönetiminin de zora düşmemesi için yarım dönemi tamamladıktan sonra fakülteyi bırakmak zorunda kalmıştı. Yani hoca derslerimize sadece yarım dönem girebilmişti. O dönem İnanca Özgürlük sloganlarını derslerimizin uygulamalarına taşıyacak kadar hassasiyet gösteriyordu. Genel Muhasebe dersinde sorduğu sorularda bile sübliminal  mesajlar vermekten geri durmayan militan ruhlu bir insandı. İnsandı diyorum, zira insanlığın her şeyin önünde tutulması gerektiğini, kişi hak ve hukukunun üstünde başka bir şeyin bulunmaması gerektiği ifade ederdi.

Okulun son dönemleri sınıf arkadaşım/ kardeşim İlker AKTAŞ ile hocanın evini gitmek istedik. Eli boş gitmemek adına öğrenci bütçesi ile hazırladığımız öteberi ile Cuma günü, Cuma vakti birazda zorlanarak hocanın evini bulduk. Bunca hocalığı (hocanın eşi teyzemizde öğretmendir), siyasetin içinde bulunması, birçok ekonomik bağlantısına rağmen bizi gayet mütevazi evinde ağırlanmasına şahit olduk. Öğrencisi olmamıza rağmen sanki karşısında bir akademisyen, aydın ve entelektüel birileri varmışçasına bir önem ve ciddiyetle bizleri ağırladığına ve muhatap aldığına şahidiz.

Bizim misafirliğimiz sırasında Hatay’ın eşrafından ve sonradan öğrendiğimize göre parti içinden  kimi misafirleri geldi hocanın. Lüks arabalar (Mercedesler falan, hoca o dönem emin evimden aldığı Toros arabaya binmektedir). Hocanın bunları bir güzel fırçaladığına şahit olduk. 28 Şubat gibi ciddi bir sorunun bulunduğu bu süreçte hoca ekonomik ve bürokratik kaygılar taşıyan topluluğa erdemden, kıymet bilmeden, ahlaktan, vefadan, mücadeleden söz etti. Bunca ağır tonajlı sözlerden sonra gelenler gittiler. İkimizde tuhaf olmuştuk. Hoca o toz dumanın içinde bile siyaset unsurunun bildiğimiz gibi çalışmadığını nice entrikaları ve özellikle ekonomik kaygıları barındırdığını ifade etmişti. Hatta şu tabirini hiç unutmuyorum; “ Siz bunlardan kimilerini görseniz çok mübarek şahıslar olarak değerlendirip ellerine ayaklarına kapanırsınız” demişti.

Hoca çizgisini hiç bozmadı. Rahmetli ERBAKAN hoca gibi. Birçoklarının vekil, bakan vb olma, ekonomiden, siyasetten, bürokrasiden nemalanmak adına ERBAKAN hocayı bırakmaları, terk etmelerine rağmen hoca öyle davranmamıştı. Hatta hocaya göre ERBAKAN hocanın etrafındaki nicelerinin Onu yeterince anlamadıklarını düşünüyordu. Bilakis ERBAKAN hocanın niceleri için geçim kapısı olduğuna o dönemlerde dikkat çekmekteydi. Hoca birçok siyasi figüranın ötesinde siyasetin ağababalarını (şuan mevcut siyasi partinin ve Saadet partisinin dün ve bugün en önemli şahıslarını)  yakından tanıma, yanlarında bulunma, onların kapasitelerini yakından görme imkanını bulmuş biridir.

Mezuniyet sonrası Bolu iline ataman olmasına rağmen hoca ile ilişkiyi devamlı sürdürdüm. 4 yıllık Bolu yaşamından sonra hem Hatay’daki İslami yapıya (Anadolu Platformu) ve bölgedeki kardeşlere yakın kalmak hem de hocadan daha fazla istifade edebilmek amacıyla tayinimi Hatay’a istedim (Şahsım Adana çocuğudur).  Talih çok kısa süre sonra hoca Sakarya’ya gitmek zorunda kaldı. İletişimimiz devam etmekle beraber yolumuz hoca ile bu defa Osmaniye iline tayin olmam sebebiyle bir kez daha kesişti. Kendisi Kahramanmaraş ili Andırın ilçesinde ikamet etmekteydi. Birkaç defa da bu sebep ile görüşmemiz oldu. Ve akabinde Çorlu. Hoca hala Çorlu’da yaşamaktadır.

Bunca yaşanmışlık ve yıllara rağmen hoca ile şahsen doyasıya aynı ortamda bulunamamanın üzüntüsünü yaşamaktayım. Hoca ile uzun soluklu telefon görüşmelerimiz hala devam etmektedir. Çok yönlü okumaları, olaylara hem küresel ölçekten hem de ulusal ölçekten bakabilmesi hocanın derin çözümlemeler yapmasını sağlamaktadır. Kitlelerin birçok hususta ters köşe yaptıkları dönemde hocanın düşüncesinin haklılığını ve doğruluğunu yakinen görmüşümdür. Galeyana gelmeyen, hamasetten uzak bu öngörü ve düşüncelerinin tutarlığı günbegün görmekteyim. 

Okuyucu kardeşim yazının başından beri bir hocadır gidiyoruz diyebilir. Elbette şuana kadar bir isim zikretmediğimin farkındayım. Hoca dediğim zatı muhterem ülkenin kıtlık yıllarını yaşamış, küçük yaşlarda İslamcı çizginin içinde bulunmuş, sol kesimin en etkili fikir insanı Mahir ÇAYAN ile ilkokulda aynı sınıfı paylaşmış, Necip Fazılların konferanslarında aktif görevler almış, milli Mücadele döneminin önemli paşalarından (bana göre hala yeteri oran keşfedilmemiş) Cevat Rıfat ATİLHAN ile tanışmış, Onun konferanslarında rol almış, 68 kuşağı ve etkilerini iyiden iyiye yaşamış olan Kayseri kökenli Arif ÖZKAN hocadır.

2017 yılında odatv Hulusi AKAR, Abdullah GÜL, Şükrü KARATEPE, Necip Fazıl KISAKÜREK ve daha nice insanın aynı karede bulunduğu bir fotoğraf servis etmişti. O fotoğrafta Abdullah GÜL ve Necip Fazıl’ın hemen ardında ayakta duran genç insan Arif ÖZKAN hocadır. (Hoca o fotoğrafın çekildiği günü, ortamı, çekiliş anını hatırlamakla birlikte kim tarafından servis edildiğini hatırlamamaktadır).

Arif ÖZKAN hoca yaşamıma müdahil olan ve derin izler bırakan onca hocadan sadece üçün üçüncüsüdür ( Bu vesile ile ilkokul 4. Sınıf öğretmenin Muhsin Başkanın asker arkadaşı Mesut ÜNAL ve ortaokul matematik öğretmenim Nuray ACUNER’e saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. Rabbim ömürlerini bereketlendirsin, sağlık ve sıhhatlerini artırsın inşAllah). Arif ÖZKAN hoca benim için en az Sezai KARAKOÇ, İsmet ÖZEL, Atasoy MÜFTÜOĞLU kadar haysiyetli, şahsiyetli kalender çizgisini bozmadan yaşamını idame eden biridir.

Siyasi bir karakter olarak Arif hocayı hep bir Necmettin ERBAKAN, Muhsin YAZICIOĞLU, Hasan Celal GÜZEL çizgisinin temsilcisi olarak gördüm. Zira birçok imkan bulmasına rağmen temiz kalmayı, ahlaklı kalmayı, erdemli kalmayı tercih etmiş biridir. Birçoklarının el uzattığı yerde, el sürmemiş biridir. Bulunduğu konumdan nemalanan biri değildir.  İdeallerini ömrünün bu demine kadar layıkıyla taşıyabilmiş ender insanlardan biridir.

Siyasetin ve bürokrasi çarkının döngüsünü (siyasi bağlantıları, entrikaları bedel ödeyerek yaşamıştır), siyonizm konusunu, küresel ekonomik işleyişi, Osmanlının tebaa ve reaya ayrımını net görebilen bir entelektüeldir. Arif ÖZKAN hoca zor zamanların dik duran adamıdır.

Rabbimden kendisine sağlık, sıhhat ve afiyet vermesini temenni ederim. Rabbim istikametini bize de istikamet kılsın inşallah.

 

DİĞER YAZILARI Ramazan Hoca’nın Ardından... 01-01-1970 03:00 Küresel İntifada Mı? 01-01-1970 03:00 Son Kaçış Rampası... 01-01-1970 03:00 Toplumsalın Dönüşümü... 01-01-1970 03:00 Yer Sarsıldıkça Sarsıldığı Zaman! 01-01-1970 03:00 Dönüşerek Olgunlaşmak ! 01-01-1970 03:00 Yalnızlaşmayı Fırsata Çevirmek 01-01-1970 03:00 Doğru ve Gerçekliğe Dair... 01-01-1970 03:00 Z Kuşağı Kimin Çocukları? 01-01-1970 03:00 Arabesk İçimizde Bir Yaradır... 01-01-1970 03:00 Sosyalleşme Girdabında Yalnızlık 01-01-1970 03:00 Var Mısın? 01-01-1970 03:00 Kadın Programları Neden Kaldırılmaz?.. 01-01-1970 03:00 Corona Morona?* 01-01-1970 03:00 Ademoğlu Ve Haram Lokma * 01-01-1970 03:00 Yönetim, Öteki Ve Madunlaşmak... 01-01-1970 03:00 Güç, Egemenlik Ve Ehlibeyt 01-01-1970 03:00 Panoptikon Mahpusları 01-01-1970 03:00 Muhafazkarlık Artıyor, Hakikat Uzaklaşıyor. 01-01-1970 03:00 Biz Kopya Değiliz. 01-01-1970 03:00 Gerçeğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Zamanın Telaş Kurbanları.. 01-01-1970 03:00 Histerik Kişilikler Ve Kerbela 01-01-1970 03:00 Olmadan Ölünmüyor. 01-01-1970 03:00 Bu Seçimlerde Kime Oy Vermeli? 01-01-1970 03:00 Gençlere Neden Kızıyoruz? 01-01-1970 03:00 Kudüs; Antakya’dır, Kilis’tir, Antep’tir Urfa’dır. 01-01-1970 03:00 Bir Şey Olabildik Mi? 01-01-1970 03:00 Ümmetten Ulusa... 01-01-1970 03:00 Düşünce Ekmek… 01-01-1970 03:00 Referanduma Dair... 01-01-1970 03:00 Korku Üzerine.... 01-01-1970 03:00 Bize Ne Oluyor? Bizde Ne Ölüyor? 01-01-1970 03:00 Aziz Dostum Ramazan! Göz Aydınlığımız Sen Hoş Geldin... 01-01-1970 03:00 Modernizm İllüzyonunda Halüsinasyon Görmeden Uyanmak... 01-01-1970 03:00 Dünden Bu Güne Neslin Değişimi. 01-01-1970 03:00 Gerçeklik, Hakikat Ve Doğruluk Üzerine… 01-01-1970 03:00 Geçmişi Anlamak Üzerine; Siyonizm Kralları.. 01-01-1970 03:00 Ölen, Öldüren Kim? Ölen Ne? 01-01-1970 03:00 Merhamet Ölmesin... 01-01-1970 03:00 Gençlerimize Hüseyni Misyonu Tanıtmak. 01-01-1970 03:00 Biz, Siz Arasında Arafta Kalmak. 01-01-1970 03:00 Darbe Sonrası Değerlendirme… 01-01-1970 03:00 Bürokratın Şakirtlik Hevesi.*** 01-01-1970 03:00 Aslına Rücu Et Ey İnsan. 01-01-1970 03:00 Gettolaşıyor muyuz? 01-01-1970 03:00 Bize Ne Oluyor? 01-01-1970 03:00