Sevdiklerimize karşı vefalı olmak ve onları güzel bir şekilde yâd etmek Müslüman'ın vazifelerinden. Ana-babamız, akrabalarımız, ecdadımız, dostlarımız, özellikle de hocalarımızı yâd etmek vefalı olmamızın gereği. Geçmişlerimizi hayırla anar, onların güzel hatıralarını, ibretlik olaylarını ve tavsiyelerini gençlerimizle çocuklarımıza aktarırız.
Güzel İstanbulumuzun Vefa Semti'ne adını veren vefa numunesi “Ebülvefâ Hazretleri”, Fâtih Sultan Mehmed Han zamanında Müslim-gayrimüslim herkesin sevgisini kazanmış büyük bir zâttı. Gönül dostları, Allah'ın yoluna baş koymuş vefalı insanlardı. Samimi, Rasûlullah'ın sünnetine tabi, ulema, meşâyih ve tüm Mü’minleri seven bu zevât-ı muhterem, hocalarına karşı da son derece hürmetliydiler. Rahmetullâhi aleyh “Mehmed Zâhid Kotku Hazretleri” ile onun yetiştirmiş olduğu “Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi” vefalı insanlardı ve sevenlerine vefayı öğrettiler. Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Efendi “Vefa” ismiyle müessese de kurdu.
1982 senesinde üniversite tahsili için geldiğim Ankara'da Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'yi tanıma şerefine nail oldum. Kendisi Ankara İlahiyat Fakültesi'nde profesördü. Sahasında otorite olduğundan çeşitli üniversite ve kuruluşlardan davetler alıyor, ilmin kıymetini bilenler kendisine saygı gösteriyorlardı. Türkçe'yi çok güzel kullanırdı. Arapça ve Farsça'nın yanı sıra İngilizce ve Almanca'ya vukufiyetleri vardı. Tam bir ilim adamı olup yaptığı ve talebelerine yaptırdığı tezler ses getiren çalışmalardı.
Hakyolun serverlerinden olan Mahmud Es'ad Coşan Hoca efendi;hayatını hak ve adaletin tesisi için adamış âlim bir zâttı. İslâm'ın güzelliklerini toplumun her kesimine tatlı bir üslupla anlatmaya gayret eden bir mürşid-i kâmildi. Ankara İlahiyat Fakültesi'ndeki hocalığı esnasında çok sıkıntılı anlarda bile inandığı değerlerden taviz vermemiş, ilim ve irfanıyla etrafına ışık saçmıştı.12 Eylül sonrasında fakültede sakallı olarak hocalık yapıyordu. Kış aylarında dışarıda başına giydiği kalpak da kendisini daha da heybetli gösteriyordu.
İslâm uğrundaki gayretlerine ve hocalarına olan muhabbetine hayran olmuştum. Hocamızın Ankara ve İstanbul başta olmak üzere yapmış olduğu sohbetleri daha sonra yaygınlaşarak yurt içi ve yurt dışında da devam etti.
İş vesilesiyle İstanbul'a gelmiştim. Prof. Dr.M. Esad Coşan Hocaefendi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ndeki vazifesinden 1987'de emekli olmuştu. Profesör olduktan 5 sene sonra emekliye ayrılması çok manidar olup “ehemmi mühimme tercih” sadedindeydi.
Mahmud Es'ad Hocaefendi'nin yönlendirmeleriyle,“Mehmed Zahid Kotku Hazretleri”ni anma programları Türkiye'nin, hatta dünyanın çeşitli yerlerinde daha geniş bir çerçevede yapılmaya başlandı. Ağaç dikimleri yapılıp Mehmed Zahid Kotku veya Kotku Ormanı diye adlar verildi. Çeşitli okul ve yurtlar, bu mübarek zâtın ismiyle şereflendi.
Mahmud Es'ad Hocaefendi; dinî ve hayrî hizmetler, sosyal çalışmalar, eğitim, sağlık, basın-yayın, dinî turizm gibi birçok sahadaki faaliyetlere önayak olmuştu. İslâm, Kadın ve Aile, İlim ve Sanat, Gülçocuk, Panzehir dergileri ses getiren süreli yayınlar oldu. Seha Neşriyat'tan çok güzel eserler neşredildi. Hakyol Vakfı, İlim Kültür ve Sanat Vakfı ile Sağlık Vakfı Es'ad Coşan Hocaefendi'nin yönlendirmeleriyle güzel çalışmalarda bulundu. Kurdurduğu“Hadis ve Fıkıh” enstitüleri, ilme katkı sağlayan müesseslerdi.
Türkiye'de“Çevre Bakanlığı” kurulmadan önce "İlim, Ahlâk, Kültür ve Çevre" dernekleri kurarak çevre faktörüne dikkat çekip kadınların eğitimi için de hanım derneklerinin kurulmasını teşvik ettiler.Bizzat adını verdiği AKRA FM (AKRADYO),1993 yılında yayın hayatına başlayan Türkiye'nin ilk özel radyolarından olup kaliteli programlarıyla dinleyicilerin beğenisini kazandı.Mahmud Es'ad Hocaefendi'yi sadece AKRADYO’daki konuşmalarından tanıyan ve seven birçok insan mevcuttu.
Zât-ıâlileri, ASFA gibi çeşitli eğitim müesseselerinin kurulmasına vesile olmuştu. Düzenlettiği aile kampları, anne-baba ve evlilik okullarıyla da aile fertlerinin yetiştirilmesini hedeflemişti. Daha sonra bazı belediyeler, aile yapısına destek veren bu çalışmaları önemsediler.
Ecdat yâdigârı eserlerin tamir edilerek gayesine uygun olarak tekrar faaliyete geçmesini tavsiye eden hocamız, Eyüpsultan'daki Çeribaşı Camii, Şahsultan Külliyesi, Selami Mustafa Efendi ve Şeyh Murad-ı Buharî tekkeleri ile Edirnekapı'daki Ahmed Kâmil Tekkesi'nin ihya edilmesine vesile olmuştu.
Yapılan davetler üzerine birçok ülkeye sohbet ve eğitim programları için giden hoca efendiyi “Modern Evliya Çelebi” diye adlandıranlar oldu. Yapılan hizmetleri sadece lafla takdir etmenin yeterli olmadığını, taşın altına herkesin elini koyması gerektiğini vurgulayan o değerli insan, gençlere “En az bir doğu, bir de batı dili bilmelisiniz."diyordu.
Hocamız her zaman Kur’ân ve sünnete yönlendirir, tasavvufu güzel bir şekilde anlatırdı. Vefalı, hataları affeden ve her zaman Müslümanların haklarını gözeten güzel bir insandı. Avustralya'da cami açılışına giderken damadı “Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel” Ağabey ile birlikte3 Şubat 2001’de şehîden Hakk'a yürüdü. Bereketle geçen 63 senelik dünya ömrü nihayete erdi.
İstanbul Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra insan seli Eyüpsultan'a aktı. Sevenleri akın akın gelip mezarını ziyaret ettiler. Farklı kesim ve cemaatlerden de ziyaretçileri vardı. Dualar okunup hatimler indirildi. Hoca efendimiz “Hazret-i Halid”e komşu olmuş, Eyüpsultan'da “Adnan Menderes” ve arkadaşları için ayrılıp daha sonra vazgeçilen yerde damadıyla beraber ebedi istirahatgâhına çekilmişti.
Hocalarının yâdına önem veren Mahmud Es'ad Hocaefendi, sevenleri tarafından devamlı yâd edilmekte. Bu sene, doğumlarının 88. yıldönümünde 11-13 Safer 1445 tarihlerinde üç günlük bir programla memleketi Çanakkale'de anıldı. Gelibolu Azebler Namazgâhı'nda sabah namazıyla başlayan program; Kur’ân-ı Kerîm tilaveti, evrad ve ezkârla devam etti. İkinci gün Çanakkale'de ÇOMÜ İÇDAŞ Kongre Merkezi'nde Hocaefendi adına düzenlenen sempozyumda 57 ilim adamı tebliğ sundu. Son gün, doğduğu köy olan Ahmetçe'de yâd edildi.Hoca efendimizin ruhu için okunan hatimlerin duası yapıldı. Kur’ân-ı Kerîm ziyafeti, aile şeceresi hakkında bilgilendirme ve keşkek ikramı ile devam eden program, coşkuyla söylenen ilahilerle son buldu.
Hocaefendi vesilesiyle birçok eskimez dost buluştu. Bereketli bir program oldu. Ahmetçe Köyü, şimdiye kadar bu kadar gönlü güzel insanı bir arada görmemiştir. Bu köye ilk defa 1991 yılında askerlik dönüşü gitmiş, hocamın köyü diye ziyaret etmiştim. Yıllar sonra yâd vesilesiyle Ahmetçe Köyü’ne yaptığım ziyarette ilk ziyaret ettiğim zamandaki duyguları yaşadım.
Âşık-ı sâdık hocamızın manevî irşadı, eserleri ve sevenleri vasıtasıyla devam etmekte. Bize birbirimizi sevmeyi ve vefayı öğreten değerli hocalarımıza, özellikle komşusu olmakla bahtiyar olduğum Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendimize dualar ederim. Yâd programını düzenleyen hocamıza ve emeği geçen tüm kardeşlerime teşekkürü borç bilirim. Sizleri Mahmud Es'ad Hocamız için yazılıp bestelenen “Şahidiz Efendim” şiirinin bir kısmıyla baş başa bırakıyor, ömrünüzün bereketli olmasını diliyorum kıymetli okurlarım.
Efendim, şahidiz; Hakk'a kullukta,
Sen bize bir çığır açtın da gittin.
Hak için çıkılan bu yolculukta,
Dilinden inciler saçtın da gittin.
O ismi gönlüne vird edinerek,
Gurbette gurbeti yurt edinerek,
Bu dehrin derdini dert edinerek,
Gönüller tahtına geçtin de gittin.
Şâhidiz Efendim, şâhidiz sana.
Cemâlin göstersin Rabbimiz sana.
…