Kurmaca Hakikatler, Sahte Mutluluklar...

Muhammed Acar

21-06-2021 17:22

Dokunduğumuz her şey paramparça oluyor. Baktıklarımız hastalık kapıyor. Sonra bizi kirletiyor. Duyduklarımızdan ve gördüklerimizden ötürü ızdırap duymaya başlıyoruz. Acı çekmeye mecbur bırakılıyoruz sanki.

Bu denli dejenerasyon ve bozulmayı kabullenme duygusu başlı başına insanın içini kemiren bir durum. Sadece tekil olarak insan değil, tüm toplum sürekli bir şekilde çürüyor. Nefes alıp verirken damarlarımızdaki akışın donduğunun farkına varıyoruz.

Bu kötümserlik ablukasına uğramamızın gerçek sebebi ise başkalarının bunları düşünmüyor, aksine tam anlamıyla coşkulu bir zafer havası yaşıyor olmaları. Yok olurken bile zafer kutlamaları yaptıklarına şahit olduğumuz çıldırtıcı bir delilik hakim yeryüzüne.

Neredeyse her şeyin şüphe taşıdığı bir yerde akletmek ve doğru tutum sergilemek ne kadar olasılıklıdır? Veya her çeşit yozlaşmanın doğal görüldüğü bir yerde hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmek ne kadar doğrudur?

Oysa insanca yaşamaya değecek bir dünya kurma iddiasındaydık bir zamanlar. Eskise de bedenimiz, eskimeyecekti ideallerimiz. "Bizi öldürmeye gelen bizde dirilecek" diye başlamıştık yola. Değerlerimizi en güzel şekilde temsil edecek, öldürmek için değil yaşatmak için yaşayacaktık. Oysa şimdi içimize çektiğimiz nefes bizi, dışarıya verdiğimiz nefes ise başkalarını öldürüyor.

Yaşamın, değerlerin, kavramların bu denli çürümeye yüz tutması, değerlerin ters yüz edilmesi, yalnızca dışarıdan bize dayatıldığını iddia ettiğimiz şeylerden mi kaynaklanıyor? Yoksa yaşadığımız bu çürüme, düşünce dünyamızın erozyona uğramasının, kavramlarımızın anlamını yitirmesinin bir sonucu mu? Yaşadığımız gerçek bir anlam kaymasıdır. İhtiyacımız olan ise; kavramlarımızı yeniden yerine oturtmak için doğru bir anlam arayışına girişmektir.

Hiç bu denli sahteliklerle, ikiyüzlülüklerle kuşatılmamıştık. Yaşadığımız bu akıl tutulmasının bir çıkışı olmalı, aksi halde bu gidiş ruhlarımızı kasıp kavuracak yıkıcı bir rüzgara dönüşecek. Dokunduğumuz her şeyi mahveden, duyduklarımızdan ve  gördüklerimizden ötürü bizi rahatsız eden her ne varsa, hepsini değiştirecek bir uyanışla ölü toprağını üstümüzden atmakla işe başlamalıyız. Yalan bir gerçeklik sunan kurmaca hakikati sorgulamaya, her şeyi yeniden konuşmaya ihtiyacımız var.

 

DİĞER YAZILARI Vahdet Bir Hayal Mi? 01-01-1970 03:00 NATO Neyimiz Olur? 01-01-1970 03:00 Hindistan’da Müslümanlara Yönelik Etnik ve Dini Ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Katil Aranıyor... 01-01-1970 03:00 Ne Umduk, Ne Bulduk! 01-01-1970 03:00 Az Dost, Çok Düşman.. 01-01-1970 03:00 İslam’ın Temelleri, Peygamberin Emanetleri... 01-01-1970 03:00 Ramazan Gündemimiz Ne Olmalı? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddeti Engellemek İçin Aileyi Yıkmak... 01-01-1970 03:00 İnsan İlerledikçe Güzellik Geriliyor 01-01-1970 03:00 Neyin Var? 01-01-1970 03:00 Kötü Tanınmadan İyi Olunabilir Mi? 01-01-1970 03:00 Beyrut Patlamasının Hatırlattıkları.. 01-01-1970 03:00 Tutsak Zihinler 01-01-1970 03:00 Kudüs’e Ağıt 01-01-1970 03:00 Savrulmalar 01-01-1970 03:00 Öteki 01-01-1970 03:00 Ulus Devletleri Kutsayan ‘İslam’ Toplumları... 01-01-1970 03:00 Bir Dezenformasyon Aracı Olarak Medya.. 01-01-1970 03:00 Kıymet Bilmek 01-01-1970 03:00 Sorulması Gereken Sorular… 01-01-1970 03:00 Yalnızlık Sözleri... 01-01-1970 03:00 Ahlaksız Dindarlık 01-01-1970 03:00 İslam Karşıtı ‘Müslümanlar’ 01-01-1970 03:00 Fanatizmin Yükselişi.. 01-01-1970 03:00 Çözümlere Sorun Olmak 01-01-1970 03:00 ‘Dindar Nesil’ Söylemi Ve Başörtü Çıkarma Akımı 01-01-1970 03:00