DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Muhammed Acar
Muhammed Acar
Giriş Tarihi : 25-06-2022 14:11

Vahdet Bir Hayal Mi?

Araplar arasında yaygın olarak kullanılan bir söz vardır. Türkçe olarak aktarmak gerekirse, bu sözü “Biz Araplar İttifak Yapmama Konusunda İttifak Yaptık” şeklinde çevirebiliriz. Üzerinde düşünülmesi ve nedenlerinin araştırılması gereken bu söz o kadar kabullenilmiştir ki, Araplar arasındaki toplantılarda anlaşmazlık yaşanan konular söz konusu olunca bu söz hatırlatılır ve kahkahalarla gülünür.

Örneği Araplardan verdim ama bu konu tüm İslam alemini ilgilendiriyor. Müslümanlar kendi içlerinde vahdeti sağlayacak ve temel paydada birleşecekleri esaslardan uzaklaşıp detayların, zanların ve önyargıların içinde kaybolduklarından gerek dini ve gerekse siyasi konularda bir türlü ortak hareket edemez hale geldiler. Mezhepçilik, kavmiyetçilik, cemaatçilik gibi hastalıklı saplantılarla hareket eden siyasetçilerle yine benzer şekillerde hareket eden bazı sözüm ona din adamları, Müslüman halkların arasında fitne tohumları ekerek ihtilaf noktalarını öne çıkardılar.

Bunların yanı sıra kendilerini vatanperver ilan eden bazı kesimler ise ulus devlet çıkarlarını öne sürerek İslam ülkelerinin komşularıyla iyi ilişkiler geliştirmesinin önüne set çekmeye çalışıyorlar. Elbette ulus devletlerin uluslararası alandaki ilişkileri karşılıklı fayda beklentilerinin tarafları tatmin edici bir ortak noktada kesişmesiyle mümkündür. Fakat bu sağlanması imkansız bir şey değildir. Sadece, vatanperver olduğu kadar aynı zamanda akl-ı selim sahibi ve boyutlu bakabilme yeteneğine sahip olan, soğukkanlı yöneticilere ve ilim-bilim adamlarına ihtiyaç vardır.

Maalesef İslam ülkelerini yöneten birçok siyasi aktör son dönemde Müslüman ülkelerinin birbirleriyle stratejik ilişkilerini önceleyen bir yol haritası izlemedi. Bunun yerine sadece maddi hesaplar peşinde olan açgözlü tüccar misali malını daha yüksek fiyattan satmak için insanları kandıran, yalana sarılan, güçlü görünenin karşısında dalkavukluk yapmaktan başka bir mahareti olmayan, çıkarları için kırk takla atan siyasetçi ve yönetici tipi öne çıktı. Bilim ve ilimden, tecrübe ve derin görüşlülükten uzak bu kimselerden de hamasi nutuklarla halklarını kandırma yoluna gitmelerinden başka bir şey beklenemezdi. Öyle de oldu.

Peki, Müslüman halkların hiç kabahati yok mu? Tüm bu ayrılığın suçlusu yöneticiler mi? Elbette hayır...

Kafatasçı “din adamlarının” elleriyle yoğrulan dar görüşlü Müslüman topluluklar birbirlerinden o kadar uzaklaştılar ki, farklı görüşlerdeki Müslümanların kanaat önderlerinin ölülerine bile hakaret edecek seviyeye geldiler. Lafa gelince dilinden vahdet düşmeyen kimileri, asılsız propagandalara alet olarak karşı taraftakini yermek için yalana, iftiraya sarılır oldu.

Müslümanların içine düştükleri bu dipsiz kuyudan nasıl çıkacağına dair yapılan çağrılara ise ya kulak verilmiyor ya da kulak ertesi ediliyor. Hal-i pür melalimiz böyle olunca “yoksa vahdet bir hayal mi?” sorusu akla geliyor. Evet, bu soru sorulabilir. Ancak bu sorunun sorulması, cevabının doğru şekilde verilmesi için bir çabayı da beraberinde getirmelidir.

Hedefe ulaşmanın zorluğu, o hedefe ulaşmak için yürünen yoldan geri döndürmemeli bizi. Nemrut’un yaktığı ateşe su taşıyan karınca misali de olsa yola revan olmak ve hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan vasat yol olan itidal yolu üzere, ayırmak için değil birleştirmek için gayret etmeye devam etmeliyiz.

NELER SÖYLENDİ?
@
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwinbetonred bizbet
Casibom