DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Muhammed Acar
Muhammed Acar
Giriş Tarihi : 02-05-2019 20:50

İslam Karşıtı ‘Müslümanlar’

Yaşadığımız zaman diliminde var olan uygarlıkları düşünürsek, hangi uygarlıklardan bahsedebiliriz? Şunu açık yüreklilikle belirtmek lazım ki, Müslümanların dahi birçoğu şuanda bu sorunun cevabını "batı uygarlığı" şeklinde vereceklerdir. Son yüz yıl içinde Müslümanlar üzerinde öylesine bir ezilmişlik psikolojisi oluşturuldu ki, yeni bir medeniyet inşa etmek için çaba gösterme düşüncesi bile düşünülemez hale geldi. Eksikliklerimiz kabullenildi ve kanıksandı.

Elbette bu durumun oluşmasında birçok faktör rol oynadı. Bunların en önemlilerinden biri, Müslümanlar arasına planlı bir şekilde sokulan etnik köken kaynaklı ayrımlar. Bu plan başarılı oldu ve kendini “Müslüman” ve “muhafazakar” olarak niteleyen kimi insanlar aynı zamanda kendi ırkını kutsayan, öteki gördüğünü dışlayan bir düşünce içine girdi. Hatta bunun bir adım daha ötesine bile geçildi. İslam’ın öngörmediği bu faşizan yaklaşımları, hamaset dolu ifadelerle İslam’a mal etmeye, bu düşünceler sanki İslam’ın benimsediği ve önerdiği düşüncelermiş gibi söylemlerde bulunmaya başladılar.

Hakkı sadece kendine ipotek eden anlayışın hazımsızlık örneklerinden biri çok yakınımızda duruyor. Bundan kırk yıl önce İran’da gerçekleştirilen İslam devrimi, İslami bilince sahip Müslümanlar tarafından takdir edilirken, mezhepçi ve ırkçı birtakım “Müslümanlar” tarafından taş yağmuruna tutuldu. Bu kin öyle derinleştirildi ki, İslam devrimi aleyhine kitaplar, görsel ve işitsel yayınlar neşredildi ve bu karşıtlıkta birleşenler tarafından adeta bir lobi oluşturuldu. “Haset nedir” diye sorsak, tarif etmek için bu örnek yeterli olur belki de.

İslam toplumları arasında aşılmaz duvarlar örenler, bununla birlikte “modern uygarlık” zırvalarını da sürdürebiliyor. Toplumlar arasına duvarlar ören ve bu sınırları aşamayan bir düşüncenin bütün bir insanlığa ulaşması asla mümkün olmayacaktır. Hangi gerekçeyle ve hangi ideolojik saik ile oluşturulmuş olursa olsun, örülen bu duvarlar insanlığı anlamamıza izin vermez.

Müslümanların neden İslami temsiliyet anlamında bir birliktelik ve gerçeklik oluşturamadıklarını, neden İslami bir birliktelik oluşturma iradesine sahip olamadıklarını konuşmuyoruz. Oysa her şeyden önce bu konuşulması lazım değil mi? Hatta kimileri bu konuyu gündeme getirme cesaretini bile kendinde bulamıyor.

İslam’ın yeniden tarih sahnesinde güçlü bir şekilde yer alması için çalışmalar yapmak yerine, İslam’ın siyasal bir model içermediğini ispatlamak için adeta bin dereden su getirenlere şahit oluyoruz.

Bu kötü gidişatın önüne geçmek için, gerçek İslam’ı tanımak, onun öngörülerini özümsemek ve İslam’ın önümüze koyduğu ideallere göre bir zihin dünyası oluşturmak gerekiyor. İslami bir gelecekten söz etmek istiyorsak, düşünce dünyamızı böyle bir gelecek için hazırlamamız ve o düşünce etrafında birleşip çalışmamız gerekiyor. Aksi halde gelecekte de hamasi söylemlerle bağırıp çağıranların sesinden başka bir şey duyulmayacak buralarda.

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA