Kötü Tanınmadan İyi Olunabilir Mi?

Muhammed Acar

27-09-2020 07:00

Bir şeyi sınırsızca eleştirirken bir başka şeyi aşırı abartılı bir şekilde göklere çıkartma gibi ölçüyü elden kaçıran tutumlarımız var. Yanlış olanı doğrultmak yerine, kendi düşüncemize, ideolojimize, hizbimize yakın olan söylem uygulamaları öne çıkartıp duruyoruz. İyiliği emretme (Emr-i Bil Maruf) kısmına o kadar odaklandık ki, nebevi mesajın ikinci kısmını unutur olduk. İnsanların kötülükten sakınmadan (Nehy-i Anil Münker) iyi olamayacağını göz ardı ettik. Sadece iyi olanı anlatmakla kötülüklerin yok olmadığını açık bir şekilde gördük, görüyoruz.
Toplumlarımıza nasıl cennete gidileceği anlatıldı yıllardır. Bu anlatıların içinde köşkler, saraylar, huriler, ırmaklar gibi mükafat sınıfından sayılabilecek her şey yer aldı. Gece namazı kılan kişiye ne kadar sevap verileceği, falanca zikri günde bilmem kaç kez tekrar edenlerin ahirette hangi müjdelerle karşılaşacağı uzun uzun anlatıldı. Sonuç itibariyle içi boş bir zahitlik şekli türedi. Öyle ki, namaz kıldığı halde kul hakkına dikkat etmeyen, dilinden Allah adı düşmediği halde Allah’ın elçisine, onun ailesine dil uzatabilen tuhaf, çarpık bir anlayış bu...

Tüm bu eksik uygulamalar iki farklı sonuç çıkardı karşımıza.

Toplum düzeyinde, öğrenilmiş/kanıksanmış/kabullenilmiş bir cahillikle karşı karşıya kaldığımızı gördük. Halk içinde giderek yaygınlaşan bu durum öyle bir seviyeye geldi ki, hiç kitap okumadan alim olabilen, edinilmiş hiçbir bilgisi olmayan, duyduklarını senet kabul eden, yanılma payının olma ihtimalini aklından bile geçirmeyen, dehşet verici düzeyde bağnaz bir zihin yapısı oluştu. Bu tek taraflı anlatımların sonucunda, yozlaşan/bayağılaşan/çapsızlaşan toplum, provoke edilmeye, kışkırtılmaya müsait bir hale geldi.
Tüm bu hatalar ve eksiklikler, karşımıza toplumun cehaletinden faydalanmak isteyen bir zümreyi de çıkardı. Bunun son örneklerinden birini geçtiğimiz hafta yaşadık. Bir ilahiyatçı çıkıp, Hz. Peygamberin pak ehlibeytine benim burada aktarmaya bile haya edeceğim bir şekilde iftiralar atıp hakaretler savurdu. Şundan emin olmalıyız ki, bu tarz bir söylemi dillendirenler, bu söylemin müşterisinin olacağını da kesin olarak biliyorlar. Toplum, yetersiz/bilgisiz/eksik/ön yargılı olduğu sürece, benzer olaylarla karşılaşma ihtimalimiz yüksek olacaktır.

Peki, ne yapalım?

Toplumlarımıza iyi olanın değer ve yüceliğini anlatırken, kötü olanın neden kötü olduğundan da bahsedelim. Kötüyü tanımadan iyi olunamayacağını, iyi olanın değerinin kötünün bilinmesiyle anlaşılacağını hatırdan çıkarmayalım.
Allah’ın selamı iyilerin üzerine olsun.

 

DİĞER YAZILARI Vahdet Bir Hayal Mi? 01-01-1970 03:00 NATO Neyimiz Olur? 01-01-1970 03:00 Hindistan’da Müslümanlara Yönelik Etnik ve Dini Ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Katil Aranıyor... 01-01-1970 03:00 Ne Umduk, Ne Bulduk! 01-01-1970 03:00 Az Dost, Çok Düşman.. 01-01-1970 03:00 İslam’ın Temelleri, Peygamberin Emanetleri... 01-01-1970 03:00 Kurmaca Hakikatler, Sahte Mutluluklar... 01-01-1970 03:00 Ramazan Gündemimiz Ne Olmalı? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddeti Engellemek İçin Aileyi Yıkmak... 01-01-1970 03:00 İnsan İlerledikçe Güzellik Geriliyor 01-01-1970 03:00 Neyin Var? 01-01-1970 03:00 Beyrut Patlamasının Hatırlattıkları.. 01-01-1970 03:00 Tutsak Zihinler 01-01-1970 03:00 Kudüs’e Ağıt 01-01-1970 03:00 Savrulmalar 01-01-1970 03:00 Öteki 01-01-1970 03:00 Ulus Devletleri Kutsayan ‘İslam’ Toplumları... 01-01-1970 03:00 Bir Dezenformasyon Aracı Olarak Medya.. 01-01-1970 03:00 Kıymet Bilmek 01-01-1970 03:00 Sorulması Gereken Sorular… 01-01-1970 03:00 Yalnızlık Sözleri... 01-01-1970 03:00 Ahlaksız Dindarlık 01-01-1970 03:00 İslam Karşıtı ‘Müslümanlar’ 01-01-1970 03:00 Fanatizmin Yükselişi.. 01-01-1970 03:00 Çözümlere Sorun Olmak 01-01-1970 03:00 ‘Dindar Nesil’ Söylemi Ve Başörtü Çıkarma Akımı 01-01-1970 03:00