Fanatizmin Yükselişi..

Muhammed Acar

01-04-2019 22:57

Hepimiz ayrı ayrı irade ve tercihlere sahip insanlarız ama bununla beraber aynı denizin içindeki balıklar misali aynı toplumun içinde nefes alıp veriyoruz. Her birimizin meşrebi farklı ama kendi tercihlerimizin dışında içinde bulunduğumuz, aynı dili, kültürü paylaştığımız, aynı aile yapılarından geçtiğimiz toplumla ve bu toplumda yaşayan insanlarla benzer davranışlar gösteriyoruz. Tüm bu süreç, bizim bilinçli bir katılımımızla gerçekleşmiyor, balık nasıl yaşayacağı denizi seçemiyorsa biz de kendimizi yaşadığımız toplum içinde çabalarken buluyoruz.

İnsan ve toplum öyle iç içe geçmiş yapılar ki, tıpkı uyuşturucu kullanan birinin zamanla ona daha sıkı bağlanması, onun için hayatını dahi hiçe sayması gibi toplum içindeki gruplaşmalar da fanatizme meyilli olabiliyor. İnsanların ayrı ayrı yapabildiği gibi, gruplar ve toplumlar da farklı alanlarda, farklı biçimlerde bağnazlık örnekleri sergileyebiliyor. Hatta bazen tek olarak görüşüp konuştuğunuz birisi, aidiyet hissettiği grup içinde aşırı derecede saldırganlaşabiliyor, kendisini bir parçası olarak gördüğü grubun fanatizmini yayan bir propaganda aracı haline gelebiliyor. Günlük hayatında yumuşak huylu bir insan olarak görülen bir kimse, mensubu olduğu grubun fikirlerini tartışmadan savunan aşırı bir tarafgirlik, bilgisiz bir bağlılık sergileyebiliyor, muhaliflerine olan düşmanlığı çok ileri noktalara götürebiliyor.

Burada şunu da belirtmeliyiz ki, siyasi ve etnik taassuplardan sıyrılmış, ümmet olma şuurunu kavramış, gerçek manada hak olan davası için mücadele eden kimseleri, az önce belirttiğimiz ve "kendi görüşünü yaymak için çabalayan" ifadesiyle eleştirdiğimiz kitlelerden beri tutuyoruz. Çünkü bu gibi kimseler, kendi ihtirasları ve dünyevi ideolojileri için değil, siyasi, etnik ve mezhebi taassubiyetleri aşarak tüm bunların üzerinde olan bir sistem ve dünya görüşü için mücadele etmektedir. Eleştirimiz dünyevi ihtiraslar ve ideolojiler için bilgisizce, ilmi derinlikten uzak bir şekilde fanatizme kaymış insan veya gruplara yöneliktir.

Hususen ekonomik sıkıntılar gibi tüm toplumun ortak zorluklar yaşadığı sıralarda, bir başka deyişle toplumsal kimliğin kişisel olanın bir adım önüne geçtiği zaman dilimlerinde, grupsal fanatizme çok uygun şartlar ortaya çıkıyor. Elbette grupsal fanatizmin bu geçici zamanlarla bir ilgisi bulunmaz. Fanatizmin toplum algısında büyüyüp gelişmesi için başımıza gelen felaketlerin telafisi çok zor olacak şekilde hasar vermesi, kalıcı bir krize sebep olması gerekir. Bu şartlar olgunlaştığında gruplar da tıpkı fanatik bireyler gibi tepkiler geliştirmeye başlar. Bu aşırı tepkiler o kadar uzun etkili ve zamanla alışılmış hale dönüşür ki, adeta o tepkiyi veren grubun yapısal özelliği haline gelir.

Bir de fanatik olmaya eğilimli, adeta fanatik doğmuş yapılar var. Bu tarz gruplara dahil olan kişilerin, karakteri kaypak ve yönlendirmeye müsaittir. Bu tip kimseler kişisel zayıflıkları ortaya çıkmasın diye fanatik bir grubun içine gizlenmişlerdir.

Asıl ilgilenmemiz gereken konu ise, bir grup fanatik hale geldiğinde nasıl tepkiler verir, o grubu hangi davranış biçimlerinden tanıyabiliriz konusudur. Fanatikleşen gruplarda bu grubun içinde yer alan kişiler birey olma niteliklerini kaybederler. Düşünemez, akledemez hale gelirler. Gruba üye olmak, bireysel kimlik değerlerinden daha önemli hale gelir. Bireysel fikirler bir kenara itilirken, sığ bir taassup benimsenir ve kutsanır. Grup, bir bütün olarak gözü kapalı bir halde grup liderinin çevresinde kümelenir. Zamanla liderle grup arasındaki bağımlılık öyle bir noktaya ulaşır ki, liderin gücü kabullenilir, icraatları sorgulanamaz hale gelir, onun hakkında olmayan şeyler dahi anlatılır.

Bu tapınırcasına ilgi lideri de azgınlaştırır ve bir süre sonra, lider kendi dışındaki güç noktalarına karşı gövde gösterisi yapar, kibirlenir, kendisini en büyük kutup, diğerlerini ise ufak yıldızlar olarak görür. Bunun bir adım daha ötesi ise, liderin kendi görüşü dışında bir görüş beyan edenleri düşman ilan etmesine kadar gider. Bu ise tekebbürün en ileri noktasıdır.

Liderin bu davranışları topluluğu ahlaki değerler bakımından daha mutlaklaştırıcı ve cezalandırıcı bir formata geçirir. Kurallar sertleşir, uymayanlar, hatta eleştirenler bile sert biçimde cezalandırılır. Fanatizm şiddete ve baskıya çanak tutar, fanatik gruplar, öteki olarak gördüklerine zarar verme potansiyelini hep içinde taşır. Bu tarz gruplar, uyandırılması zor bir hipnoz altında bulunduklarından onlara söz anlatmak oldukça meşakkatlidir.

 

DİĞER YAZILARI Vahdet Bir Hayal Mi? 01-01-1970 03:00 NATO Neyimiz Olur? 01-01-1970 03:00 Hindistan’da Müslümanlara Yönelik Etnik ve Dini Ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Katil Aranıyor... 01-01-1970 03:00 Ne Umduk, Ne Bulduk! 01-01-1970 03:00 Az Dost, Çok Düşman.. 01-01-1970 03:00 İslam’ın Temelleri, Peygamberin Emanetleri... 01-01-1970 03:00 Kurmaca Hakikatler, Sahte Mutluluklar... 01-01-1970 03:00 Ramazan Gündemimiz Ne Olmalı? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddeti Engellemek İçin Aileyi Yıkmak... 01-01-1970 03:00 İnsan İlerledikçe Güzellik Geriliyor 01-01-1970 03:00 Neyin Var? 01-01-1970 03:00 Kötü Tanınmadan İyi Olunabilir Mi? 01-01-1970 03:00 Beyrut Patlamasının Hatırlattıkları.. 01-01-1970 03:00 Tutsak Zihinler 01-01-1970 03:00 Kudüs’e Ağıt 01-01-1970 03:00 Savrulmalar 01-01-1970 03:00 Öteki 01-01-1970 03:00 Ulus Devletleri Kutsayan ‘İslam’ Toplumları... 01-01-1970 03:00 Bir Dezenformasyon Aracı Olarak Medya.. 01-01-1970 03:00 Kıymet Bilmek 01-01-1970 03:00 Sorulması Gereken Sorular… 01-01-1970 03:00 Yalnızlık Sözleri... 01-01-1970 03:00 Ahlaksız Dindarlık 01-01-1970 03:00 İslam Karşıtı ‘Müslümanlar’ 01-01-1970 03:00 Çözümlere Sorun Olmak 01-01-1970 03:00 ‘Dindar Nesil’ Söylemi Ve Başörtü Çıkarma Akımı 01-01-1970 03:00