Az Dost, Çok Düşman..

Muhammed Acar

13-10-2021 07:37

Türkiye'de herkesin kendinden öte gördüğü birileri var. Bu ötekiler arasında var olan düşmanlık ise, dozunu gittikçe artırıyor. Ortak hiçbir paydamız yokmuş gibi davranıyor, düşman olabilmek için olağanüstü bir gayret sarf ediyoruz.

Bu düşmanlaştırma ve şeytanlaştırma eğilimi bu zamana kadar etnik köken ve mezhepler üzerinden yapıldı.

Kimi Türk olduğu için Kürtleri hor gördü, kendini yüceltti. Kimi ise Kürt milliyetçiliği yaptı, eline silah aldı. Bunlar olurken, ırkçılığın her çeşidinin başka bir ayrışmayı doğurduğunun farkına varılamadı.

Birkaç yüzyıl öncesine kadar, Mevlevi tekkeleriyle Bektaşi tekkeleri bir arada bulunur, Alevi-Sünni gibi bir ayrım akıllara bile getirilmezken, şimdi en ufak bir fikir ayrıldığında birbirini din dışına itebilecek kadar gaddarlaşan bir sığlığın içinde yitip gidiyoruz.

Bu kalpsizlikten, bu sevgisizlikten nasıl çıkacağımızın çarelerini aramak yerine, ırkçılık ve mezhepçiliğin dışında ne gibi ayrışma noktaları bulabileceğimizin derdine düştük. Çok geçmeden aradığımızı da bulduk. Ötekileştirmek, hain ilan etmek, düşman çoğaltmak için siyasetten daha elverişli ne olabilirdi?

Bir dönem, sol tandaslı iktidarların İslami kesimi ötekileştirmesi, hatta hayattan dışlamasıyla geçti. Müslümanlara yapılmadık eziyet bırakılmadı. Kadınlar örtüleri, erkekler sakalları nedeniyle farklı muamelelere tabi tutuldu. Şimdi ise, zahirde o zamanın acımasızlığı yok gibi görünse de,  kalplerde beslenen kinin dozu kat be kat artmış durumda.

Çok değil bundan yaklaşık otuz yıl önce, farklı görüşlerden siyasetçiler aynı masa etrafında oturup konuşabiliyor, farklı dünya görüşleri olmasına rağmen iletişim kanallarını açık tutabiliyorlardı. Günümüzde ise, siyasilerin dilinden hakaret ve sövgü eksik olmuyor. "Toplumun önde gelenlerinin" bu davranışları, onların taraftarlarını da tahrik ediyor, karşıt görüşten kim varsa bir çırpıda hain, bir celsede terörist ve mahkum ilan edilebiliyor.

Bu hastalıklı ruh halini değiştirmenin yoluysa, yeniden kendi kodlarımıza dönmekten geçiyor. İnsani erdemleri yeniden inşa etmekle mümkün olabilecek böyle bir dönüş için ise, hür bir düşünce ve vicdan gerekli. Günden güne kaybettiğimiz bu değerlerin farkına varabilmek, düşman değil dost, hasım değil hısım olduğumuzu hatırlamak ümidi ile...

DİĞER YAZILARI Vahdet Bir Hayal Mi? 01-01-1970 03:00 NATO Neyimiz Olur? 01-01-1970 03:00 Hindistan’da Müslümanlara Yönelik Etnik ve Dini Ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Katil Aranıyor... 01-01-1970 03:00 Ne Umduk, Ne Bulduk! 01-01-1970 03:00 İslam’ın Temelleri, Peygamberin Emanetleri... 01-01-1970 03:00 Kurmaca Hakikatler, Sahte Mutluluklar... 01-01-1970 03:00 Ramazan Gündemimiz Ne Olmalı? 01-01-1970 03:00 Kadına Şiddeti Engellemek İçin Aileyi Yıkmak... 01-01-1970 03:00 İnsan İlerledikçe Güzellik Geriliyor 01-01-1970 03:00 Neyin Var? 01-01-1970 03:00 Kötü Tanınmadan İyi Olunabilir Mi? 01-01-1970 03:00 Beyrut Patlamasının Hatırlattıkları.. 01-01-1970 03:00 Tutsak Zihinler 01-01-1970 03:00 Kudüs’e Ağıt 01-01-1970 03:00 Savrulmalar 01-01-1970 03:00 Öteki 01-01-1970 03:00 Ulus Devletleri Kutsayan ‘İslam’ Toplumları... 01-01-1970 03:00 Bir Dezenformasyon Aracı Olarak Medya.. 01-01-1970 03:00 Kıymet Bilmek 01-01-1970 03:00 Sorulması Gereken Sorular… 01-01-1970 03:00 Yalnızlık Sözleri... 01-01-1970 03:00 Ahlaksız Dindarlık 01-01-1970 03:00 İslam Karşıtı ‘Müslümanlar’ 01-01-1970 03:00 Fanatizmin Yükselişi.. 01-01-1970 03:00 Çözümlere Sorun Olmak 01-01-1970 03:00 ‘Dindar Nesil’ Söylemi Ve Başörtü Çıkarma Akımı 01-01-1970 03:00