GÜNCEL
Giriş Tarihi : 12-10-2022 09:43

Hüseyin Çelik'ten Ak Parti'ye çarpıcı sözler! Devlet partisine bürünüyor

Hüseyin Çelik'ten Ak Parti'ye çarpıcı sözler! Devlet partisine bürünüyor

AK Parti hükümetlerinde Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı görevlerinde bulunan AK Parti kurucularından Prof. Dr. Hüseyin Çelik bu akşam TV5’te ekrana gelen “Kulis Ankara” programının canlı yayın konuğu oldu. TV5 Genel Yayın Yönetmeni ve Milli Gazete Ankara Temsilcisi Mustafa Yılmaz, Ömer Şahin ve Nergis Demirkaya’nın sorularını cevaplayan Hüseyin Çelik’ten ‘AK Parti itirafı’ geldi.

AK Parti’ye yönelik zaman zaman eleştirilerde bulunan Hüseyin Çelik’e TV5 canlı yayınında, “Kurduğunuz AK Parti’yle bugünkü tabloya baktığımız zaman kadro ve söylem olarak değişen siz misiniz? AK Parti mi nerede değişti?” sorusu yöneltildi. Çelik, “AK Parti’nin zamanla devlet partisi görünümüne bürünmesi vahim hatalardan biri olmuştur.” dedi.

Hüseyin Çelik’in cevabı ise tam olarak şöyle oldu:

“Ayrılmış falan değilim, AK Partiliyim. Tayyip Bey bana daha ben Doğru Yol Partisi’nde milletvekili iken bana sordu; biz böyle böyle bir parti kuracağız. Bir yola gideceğiz. Bizimle beraber olur musun dedi. Söylediğim birçok şey var ama esas bu bu konuyla ilgili olan, bu kuracağımız veya sizin kuracağınız partiyi devlet adına millet üzerinde mi siyaset yapacak yoksa millet adına devlet nezdinde mi siyaset yapacak dedim. Dedi ki, tabii ki biz milletin partisi olacağız. Devlet nezdinde siyaset yapacağız ve hakikaten AK Parti bugün iddia ediyorum, programı sadece Türkiye’de değil dünyadaki en demokratik parti programlarından birisidir. Partinin zamanla devlet partisi görünümüne bürünmesi bana göre vahim hatalardan birisi olmuştur. Partinin devletleşmesi de devletin partileşmesiyle vahim bir hatadır. Bakın 1950’de seçimi kaybeden Cumhuriyet Halk Partisi sadece devletin partisi değil, devletin ta kendisiydi ama kaybetti. Sonuç itibariyle şunu söylüyorum, biz AK Partili bir hasbi olan bir ekip kurduk. Şimdi hesabi bazı yol ve yöntemlerle AK Parti’yi gittikçe millet partisi olmaktan koparılıp devletin partisi haline getiriliyor ve bunu ben her vesileyle parti içindeyken de eleştirdim. O gün de bugün de eleştiriyorum. Tabii ki farklı insanların AK Parti’ye katılması veyahut da yani kendisine uygun bulmayan insanların oradan ayrılmasını da siyasetin tabiatı olarak görüyorum. Ancak dediğim gibi yola çıktığınız ilkeleri eğer veya yola beraber çıktığınız insanları bir tarafa bırakır da yolda bulduklarına hızla devam ederseniz bu Necip Fazıl meşhur lafıdır menzili maksuda ulaşamazsınız. Yani hedefinize ulaşamazsınız. Bu sıkıntılı bir durumdur. Maalesef bu eleştirileriniz parti karşılık buluyor mu uyarılarınız ya da tersine 1 terkin hani bu Abdülhamit tartışmasının da olduğu gibi şimdi bunları niye söylüyorsunuz diye gelen ya da böyle telkinler varmış şeyin altını çizmek istiyorum. Bana çeşitli programlarda sordular. Herhangi bir partiden milletvekili olmaya niyetiniz var mı asla yok, niye yok çünkü bir kere ben 4 dönem yaptım. İki, ben milletvekili doğmuş, milletvekili ölecek falan birisi değilim. Meclis tamamen işlevini kaybetmiştir. Milletvekilliği müessesesi de işlevini kaybetmiştir. Dolayısıyla siyasette kendime bir alan açma arayışı içinde falan değilim.

Peki niye şu anda sizin programınızda bunları söylüyorum? Fuzuli diyor ki; söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil. Şimdi ben razı değilim. Hayır netice itibariyle ben yazan okuyan bir insanım. Ben AK Parti'nin programını yazan çekirdekte Uludağ'a gidip de yazan 10 kişiden birisiyim. Ben partiyi kuran 53 milletvekilinden birisiyim. Ben bu partinin ilk grup başkan vekiliyim, ben bu partinin ilk kültür bakanıyım. En uzun süre Milli Eğitim Bakanıyım. 6 yıl parti sözcüsü... Şimdi. Bizim adeta kendi çocuğumuz gibi büyüttüğümüz bir müessesedeki eğrilikler, aksaklıklar, eksiklikler, yanlışlıklar elbette benim zoruma gidiyor ve bunu da dinlendiriyorum. Ha bunu dillendirdiği zaman da zaman zaman şöyle bir eleştiriyle karşılaşıyoruz. Ya işte Tayyip Bey sizi milletvekili yaptı, sizi bakan yaptı bak şimdi de siz ihanet ediyorsunuz. İslami düşüncede de istişare esastır. Bu Kuran-ı Kerim'in emridir. Yani bırakın demokrasiyi şuyu buyu inancımız gereği ortak akıl esastır ve istişare esastır. Dolayısıyla ben ortak aklın hakim olduğu ve istişarenin hakim olduğu bütün eğrinin doğruluğu ortaya koyması gereken bir yapıdan söz ediyorum. Bugün eğer ben yanlışlıklarını söylemezsem o zaman kendi partime de ve sahibim içinde bulunduğum siyasi hareketi ben o zaman ihanet etmiş olacağım ya aksini söyleyen diyelim ki şu andaki partideki yöneticilerin veyahut da partiyi idare eden insanların düşündüğü gibi düşünmeyen bir siz her partiliye bu haindir, bu falandır filandır dersiniz. Sayın Babacan'a bunlar söylendi. AK Parti kurulduğu zaman o zaman biliyorsunuz Fazilet Partisi kapatıldı. Bir kısmı yenilikçi hareket olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın etrafında toplandı. AK Parti kuruldu. Bir kısmı da Saadet Partisi'ne geçti. Dolayısıyla şuraya geliyorum işte Tayyip Bey sizi milletvekili yaptı, bakan yaptı, sonrası şunu… Tayyip Bey daha milletvekili değilken ben milletvekiliyim. İki, biz partiyi kurarken Tayyip Bey'in o Bilkent'teki konuşmasında dikkat edin lider oligarşisi sona ermiştir. Lider eşitler arasında birincidir dedi. Doğru mu? Ve ben daha sonraki süreçte de dedim ki ya lider lider lider deyince dedim ki kardeşim hiç şüphe yok değil.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hareketin lideridir ancak dünyadaki en yüksek tepesi everest tepesidir. Fakat everest tepesi oradaki bulunuşu ve varlığını himalaya dağlarına borçludur. Himalayalar olmazsa everest olmaz. Doğru mu ha o himalayalar silsilesi olmazsa everest olmaz. Tayyip bey everest olabilir ama onun altında bir himalayalar sitesi vardı. Hatta Tayyip bey'in yasağı söz konusu olduğu zaman bize Tayyip bey ya yoğun verilmezse yasak devam ederse ne yapacaksınız sorusunu sorduklarında diyorduk ki AK Parti'den 10 tane Başbakan olacak, 10 tane lider olacak, adam çıkar adanmış. Şimdi ama bu bu 10 kişi dediğimiz insanların 1 tek tanesi bile şu anda yani karar alma süreçlerinde yok.

Hüseyin hoca iyi hoş da sen bunu söylüyorsun ama niye dışarıda söylüyorsun peki kardeşim. Şimdi yaşayan tabiatı gereği ben dışarıda söylüyorum, şimdi öğretmen sınıfta konuşur, vaiz kürsüde konuşur. Gazeteci sütunlarında konuşur, televizyoncu ekranlarında konuşur. Milletvekili mecliste konuşur. Kim neredeyse orada konuşur. Ben dışarıdayım. Dolayısıyla ben dışarıda konuşuyorum. Bunun için soruyorum, içindeyken de söylediniz mi bunları yoksa şey kabullenmeniz eleştiriyor.”

Milli Gazete

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com