Dünyada 2019 Aralık ülkemizde 2020 Mart ayından beri salgın hastalık belası ile karşı karşıyayız.
Corana virüsle ilgili şimdiye kadar birçok şey söylendi yazıldı.
Kimileri bu virüs’ün insanlar tarafından üretip yaygınlaştırdığını söylerken, çoğunluk diğer salgın hastalıklar gibi doğal bir virüs olduğunu kabul ediyor. Ülkemizde ve dünyada az bir kesim ise böyle bir virüsün varlığını kabul etmeyerek dünyanın çok ciddi bir küresel oyunla karşı karşıya olduğunu iddia ediyorlar.
Her düşünce kendi içinde değerlidir, üzerinde düşünülmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Ve hepimizin farklı düşünce ve anlayışlara saygı duymamız gerekir.
Benim kanaatime göre ister laboratuar ortamında hazırlanıp insanlığın başına bela edilmiş olsun, ister doğal bir virüs olarak hayatımıza girmiş olsun salgın bir hastalıkla karşı karşıya olduğumuz bir gerçek. Ancak hastalığın varlığı küresel güçlerin bu hastalıktan hareketle insanlık üzerinde çeşitli oyunlar oynadıkları gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Evet salgın hastalık var ve bu salgın hastalık üzerinden oynanan küresel bir tezgahta var. İşte burada nasıl bir küresel tezgahla karşı karşıya olduğumuzu iyi tespit etmek gerekiyor.
İmam Ali'ye sorarlar:
-Başımıza gelen musibetler, bir imtihan mıdır? Yoksa Allah'ın bir cezası mıdır?
İmam Ali şöyle cevap verir:
-Eğer başımıza gelen musibetler bizi Allah'a yaklaştırıyorsa bir imtihandır. Eğer ondan uzaklaştırıyorsa bir cezadır.
Öncelikle bu hastalığı rabbimizin bir imtihanı olarak görüp ona yaklaşmaya vesile kılmamız gerekiyor.
Ondan sonra bu hastalıktan kurtulmak için elimizden gelen tedbirleri alarak salgınla mücadele etmemiz gerekiyor. Bence salgınla kendi mücadelemizi geliştirmeden küresel tezgahlara karşı koyma imkanımız olmaz.
Salgın hastalıkla mücadelenin önemli unsurlarından biri belki de en önemlisi aşı.
Aşı konusunda da kafalar karışık ve farklı düşünceler var.
Corona virüsünü kabul etmeyenlerin aşıya karşı olmalarından doğal bir şey olamaz.
Corona virüsünü kabul ettiği hastalıkla mücadele edilmesine inandıkları halde aşının yan etkilerinden dolayı endişe duyan ve aşı yaptırmak istemeyenler var. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği hiçbir bilimsel temele dayanmamasına rağmen insanlar üzerinde etkili oluyor ve yan etki endişesi ile insanlar aşı yaptırmaya çekiniyorlar. Doktorların ezici çoğunluğu aşının gerekliğini anlatsa da az sayıda doktorun olumsuz düşüncesi zihinleri bulandırmaya yetiyor.
Aşı karşıtları içerisinde beni en çok şaşırtanlar Ak Parti iktidarını savundukları halde sıkı aşı karşıtı olanlar. Öyle ki bu arkadaşlar aşıya karşı oldukları halde iktidarın toplumun tamamanı üstelik üçretsiz aşı yapma politikasını bile eleştirmiyorlar. Devletin bütçesinden ciddi paralar ayıran dağa taşa sağlıkçı gönderek herkesi aşılamaya çalışan ülkemizi aşı yapma başarısında dünyada ilk on içerisine sokan iktidarın aşıyı isteyerek değil Dünya Sağlık Örgütü’nün baskısı ile yaptığı iddia etmek nasıl bir akıl tutulmasıdır anlamakta zorlanıyorum...
Sanıyorum iktidarın aşıyı, dolaylı zorlama politikalarından sonra bu iddialarından vazgeçmişlerdir. Yok hala aşı karşıtı olup iktidarı eleştirmiyorlarsa bu arkadaşlara söylenecek söz yok…
Bana gelince Mayıs ayında bir doz Haziran ayında ikinci doz aşımı yaptırdım. Ancak bunca aşı çalışmasından sonra hala hayatımız normalleşmeyecek olursa, yani vaka artışları dolayısı ile okullar açılmaz yada yeniden kapanırsa yine eş yerleri kapanır sokağa çıkma yasakları yeniden gelirse üçüncü doz aşıyı yaptırmayı düşünmüyorum. Aşı dolayısı ile hayatımızı normal şekilde devam ettirebilirsek üçüncü doz aşımı da yaptırırım…
Meğer hayatı normal şekilde yaşamak ne büyük nimetmiş…
Rabbim tüm insanlığı bu corana illetinden kurtarsın inşallah…