Sakarya halkından Ak Parti’ye: İsrail'e karşı artık söz değil icraat istiyoruz!

Sakarya’da İkra İlim ve Kültür Merkezi tarafından “Direnişe Destek ve Hükümete Açık Çağrı” konulu basın açıklaması gerçekleştirildi.

GÜNCEL - 02-01-2024 20:49

Sakarya halkından Ak Parti’ye: İsrail'e karşı artık söz değil icraat istiyoruz!

Sakarya’da İkra İlim ve Kültür Merkezi tarafından “Direnişe Destek ve Hükümete Açık Çağrı” konulu basın açıklaması gerçekleştirildi.

Muhammed Ali Cumhur’un okuduğu açıklamada Kuzey Irak’taki saldırıya da değinilerek Siyonist İsrail’in ve PKK’nın Amerikan emperyalizmi tarafından desteklendiği belirtildi. Cumhur, “Kuzey Irak’taki gelişmeler hepimizi yasa boğdu, milletimize başsağlığı diliyoruz” dedi.

Filistin’de yaşanan gelişmeler karşısında Yemen ve Malezya gibi ülkelerin dik duruşuna dikkat çekilen açıklamada Ak Parti Hükümeti’nin etkisi olmayan söylemler ürettiği dile getirildi.

Cumhur, “Batı kulübünde yer almak yüz senedir Türkiye’ye ekonomik, sosyal ve siyasi olarak hiçbir fayda getirmemiştir. Artık Batı kulübünden ve NATO’dan çıkmayı konuşmalıyız. Ak Parti iktidarı Filistin’e desteğini sözle ve sadece insani yardımla değil, limanları Siyonistlere kapatarak, askeri ve siyasi ilişkilerini keserek göstermelidir” ifadelerini kullandı.

Hamas’ın Siyonist İsrail Ordusu’nu rezil ettiğini kaydeden Muhammed Ali Cumhur, “İsrail’in askeri açıdan hiçbir kazanımı yok. Siyonist tanklarının, zırhlılarının ve piyadelerinin nasıl imha edildiğini her gün medyadan izliyoruz. Siyonistlerin yaptığı tek şey sivil katletmek. Hamas bu süreçte ayrıca esirlere uyguladığı ultra insani tavır ile İslam’ın duru mesajını bütün dünyanın kalbine ve zihnine kazımıştır” diye konuştu.

Gösteride, Siyonist İsrail bayrağı ateşe verilirken, “Aksa Tufanı Siyonizmi Yenecek”, “Limanlar Siyonizme Kapatılsın”, Yemen’e Selam Direnişe Devam”, “Siyonist Elçilik Kapatılsın”, ABD Üsleri Kapatılsın” sloganları yükseltildi.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Direnişe destek ve hükümete açık çağrı!

Gazze’de yaşananlarla ilgili üzüntümüz zirvede iken, Kuzey Irak’tan gelen acı haberler bizi yasa boğdu. Siyonist İsrail’in ve PKK’nın arkasındaki gücün Amerika olduğu bilincini diri tutarak milletimize başsağlığı diliyoruz.

Gazze’de beyaz kefenlere sarılarak yan yana sıralanan çocuklar acizliğimizi ve utancımızı yüzümüze öyle vuruyor ki, beyinlerimiz ve kalplerimiz günün 24 saati sıkıntı sarmalından kurtulamıyor.

85 gündür Gazze’de yaşanan vahşetin, binlerce çocuğun, on binlerce sivilin katledilmesinin literatürdeki tam karşılığı soykırımdır. Dünya, Nazi soykırımından bu yana böyle bir dehşeti, böyle bir kötülüğü yaşamadı.

Gazze’de savunmasız sivil halkın bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden tüm dünyanın gözleri önünde imha edilişine şahit oluyoruz. Sadece insanların değil, ağaçların, çiçeklerin, hayvanların, suyun, gıdanın, evlerin yok edildiği bir sürece tanık oluyoruz.

Hiroşima’ya atılan bombanın 6-7 katı şiddetinde bombalar ile Gazze yerle bir ediliyor. Felaketin boyutu nükleer bombanın tesirinden daha büyük çapta…

Fosfor bombaları ile derileri yanmış, iç organları kavrulmuş, parçalanmış küçük bedenler…

Açlık, susuzluk ve soğuk ile imtihan olan Gazze’nin çocukları…

Ve çaresizliğini ifade eden, kavli duadan başkasına gücü yetmediğine inanan bizler…

Acaba Allah (c.c) bizim mazeretlerimizi kabul edecek mi? Hepimiz şüpheliyiz.

Bir yanda yaşadığı onca mahrumiyete ve zulme rağmen çuvallarla para toplayıp Gazze’ye gönderen, İsrail’e giden ya da İsrail bandıralı tüm gemilere Kızıldeniz’i dar ederek dünya ticaretini kilitleyen, her gösteride milyonları sokağa döken bir Yemen halkı ve Yemen yönetimi, diğer yanda biz ve bizim yöneticilerimiz…

Mutlak adil olan Allah’ın hükmü nasıl tecelli eder bu durumda? Bu soruyu kendimize devamlı sormalıyız.

Filistin Direnişi bütün dünyaya ders vermeye devam ediyor. Her geçen gün direnişin zafere yürüdüğünü daha çok hissediyoruz.

Hamas’ı bitirmeden ateşkes olmayacağını defalarca deklare eden Siyonist İsrail, Hamas ile masaya oturarak ateşkes kararı almak zorunda kaldı. Bugünlerde de ikinci kez ateşkes talep eden yine İsrail…

Gazze’de daha fazla rezillik, hatta kesin yenilgi yaşamak istemeyen Siyonistler ikinci kez savaşa mola verilmesini talep ediyorlar. Yeniden toparlanabilmeleri için bu molaya ihtiyaçları var.

35 bin kişilik fedaileri ile Kassam ve diğer direniş grupları Siyonist İsrail’i hem sahada, hem de masada aciz bıraktı.

Terörist dedikleri Hamas ile masaya oturmaları bile Siyonistlerin yaşadığı trajediyi fazlasıyla gözler önüne seriyor.

Tüm güçlerini seferber ettiler. Amerika’nın ve Avrupa’nın en ileri silahlarını deniyorlar. Amerika’nın ve Avrupa’nın özel kuvvetleri, istihbaratçıları, savaş stratejistleri ve dünyanın dört bir köşesinden getirilen paralı askerlerin hepsi Gazze’de yerini almış durumda…

Peki sonuç nedir? Sadece 20 binin üzerinde sivili öldürerek soykırım yaptılar. Askeri anlamda hiçbir kazanımları yok. Aksine Kassam sahada tüm bu güçleri rezil etmeye devam ediyor.

Siyonist tanklarının, zırhlılarının ve piyadelerinin nasıl imha edildiğini her gün medyadan izliyoruz.

Filistin direnişi emin adımlarla zafere doğru yürüyor.

Filistin direnişi sadece Filistin’in değil, tüm dünya mazlumlarının umut ışığı olmaya devam ediyor.

Tüm dünya mazlumları onca yokluğa ve imkansızlığa rağmen direniş ruhunu ayakta tutmanın ne denli önemli olduğunu ve zafere giden yolu açtığını Filistin’de bir kez daha deneyimliyor.

Filistin direnişi tüm İslam alemine de ibret olmuştur. İslam ülkelerindeki mevcut despot ve işbirlikçi yönetimleri devirmenin, emperyalizm ile hesaplaşmanın tek yolunun direniş olduğu ortaya çıkmıştır.

Artık Müslüman halklar ve dünyanın tüm mazlum halkları, kurtuluşun teslimiyette değil, kaderci bir anlayışta değil, sadece ve sadece direnişte olduğunu net bir şekilde görüyorlar.

Amerika, İsrail ve diğer yandaşları için dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Taşlar yerinden oynamıştır. Filistin direnişi, Filistin intifadasını küresel intifadaya dönüştürmeye adaydır. Yakın gelecekte küresel ayaklanmanın ve zalimlerinin yenildiğinin haberlerini hep birlikte duyacağız.

Batı medeniyetinin tüm maskeleri düşmüştür. Demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi kavramların içinin ne denli boş olduğunu, batının zulmünü perdeleyen birer maske olarak kullanıldığını tüm dünya halkları müşahede etmektedir.

Artık çok iyi biliyoruz ki, emperyalizm ve siyonizm batı medeniyetinin pratik tezahürleridir. Müslüman halklar bundan böyle batılılaşma ile çok daha yoğun bir hesaplaşmaya girecektir. Bize yıllardır empoze edilen batılı değerler, batılı kurumlar ve batı düşüncesinin ne denli gayri insani olduğuna, ne denli ırkçı olduğuna, ne denli zulüm merkezli olduğuna çok açık bir şekilde tanıklık ediyoruz.

Gazze’deki direniş ruhu ile birlikte esir takasında takınılan ultra insani tavır; özelde Filistin direnişine, genelde ise İslam’a olan muhabbeti zirveye taşımıştır.

Filistinli mücahitler bizzat yaşayarak ve yaşatarak ortaya koydukları örnekliklerle İslam’ın duru mesajını tüm dünyada kalplere ve zihinlere kazımışlardır.

Önümüzdeki yıllarda İslam’a yoğun ilginin artarak devam edeceğini, bireysel ya da kitlesel olarak İslam’ı seçenlerin sayısında çok büyük artış olacağını hep birlikte gözlemleyeceğiz.

Bu noktada Ak Parti iktidarının Filistin ile ilgili duruşunu adil bir şekilde irdelemeliyiz.

Türkiye’yi yönetenler, kuruluşundan bu yana ülkemizin batı kulübünde yer almasını istemişler, batılı değerlerin ve kurumların bu ülkede hakim olması için mücadele etmişlerdir. Bu amaçla siyasi olarak batı ekseninde durmak, askeri olarak batının askeri ittifakı olan NATO içinde yer almak, ekonomik olarak liberal ekonomiyi, yani kapitalizmi kalkınmanın çaresi olarak görmek gibi bir dizi gafletin bu ülkenin kaderi gibi pazarlandığına şahit olduk, şahit olmaya devam ediyoruz.

Ak Parti iktidarı da bu gaflet bataklığında debelenmeye devam ediyor. Bütün ikiyüzlülüğüne, vahşetine, vicdansızlığına rağmen batı kulübünde yer almak bir maharet gibi sunuluyor.

Filistin’deki son gelişmelerde de Türkiye’nin tutarsız bir çizgi izlediğini görüyoruz.

İktidardan beklenen öncelikli tavır Siyonist İsrail ile tüm ilişkilerin kesilmesidir.

Siz İsrail ile siyasi, diplomatik, ticari, askeri tüm ilişkilerinizi devam ettireceksiniz, bir yandan da sözle ve insani yardımlarla Filistin’in yanında yer aldığınızı göstermeye çalışacaksınız!

Bu yaman çelişkiyi nasıl izah edeceksiniz? Bizim aklımızın ermediğini, ulusal çıkarlar ve bölgesel/küresel konjonktür gereği böyle davranmanızın zorunlu olduğunu yuvarlak cümlelerle ifade ederek halkımızı kandırmaya devam mı edeceksiniz?

Batı kulübünde yer alma hevesi ya da batıdan koparsak mahvoluruz endişesi ne kadar daha bizi zalimlere mahkum etmeye devam edecek?

Bunca yıldır batının kuyruğuna takıldık da ne kazandık? Ekonomik anlamda dünyadaki yerimiz yüz yıldır aynı seviyede devam ediyor. Manen yaşadığımız çöküş ise sağcı-muhafazakar iktidarların hiç umrunda olmadı.

Artık ikircikli tavırları bırakma zamanıdır. Gazze’de olanlar bize batı gerçeğini gösterdiği kadar batının kuyruğuna takılmanın da ne kadar basiretsiz ve zillet dolu olduğunu ispat etmiştir.

Buradan hükümete sesleniyoruz!

Acilen tutarlı bir duruşa sizi davet ediyoruz.

Siyonist İsrail ile diplomatik ilişkiler sonlandırılmalı, Siyonist büyükelçilik kapatılmalıdır.

Siyonist İsrail ile ticari tüm ilişkiler kesilmelidir. Öncelikle Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden İsrail’e akması önlenmelidir. Azerbaycan üzerindeki ağırlığımızı kullanarak Siyonistlerle yoğun ilişki içinde olan Azerbaycan yönetimi de uyarılmalı ve tavır değişikliği istenmelidir.

Diğer taraftan İsrail’e ülkemizden devam eden meyve/sebze, demir çelik gibi çeşitli malların ihracatı ile İsrail’den yapılan her tür ithalat yasaklanmalıdır.

Malezya’nın uygulamasına benzer şekilde İsrail bandıralı gemilerin Türkiye limanlarına girişi engellenmelidir.

Türk firmalarının İsrail’deki yatırımlarını durdurmaları için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Türkiye’deki tüm Amerikan/NATO üsleri kapatılmalıdır.

Siyonist İsrail’e askeri mühimmat taşınmasında bir ara durak olan İncirlik Üssü’ne el konulmalıdır.

Siyonist İsrail’in istihbarat üssü olarak inşa edilen Kürecik Üssü kapatılmalıdır.

Türkiye’deki tüm darbelerin, karanlık olayların arkasındaki güç olduğu bilinen NATO’dan çıkılması zamanı gelmedi mi? Türkiye’nin bütün jeopolitik tezlerine muhalif olan Amerika ve NATO’nun bizi zehirlemesine daha ne kadar tahammül edeceğiz?

Amerika ve Avrupa’nın ekonomik ve siyasi ambargo tehdidi bizi asla korkutmamalıdır. Halkımızın birliği ve dirayeti ile böyle tehditlerin ya da operasyonların aşılabileceğine inancımız tamdır.

Her defasında “yerli ve milli” mottosuna sarılanların uluslararası ilişkilerde batının oyuncağı olmayı kabul etmesi anlaşılabilir değildir.

Türkiye’nin İslam coğrafyası ve tüm dünyada adaletin sesi, mazlumların öncüsü olabilmesi için fiilen ayağa kalkması gereklidir. Eylemsiz sözlerin bir karşılığı ya da etkisinin olmadığını görüyoruz.

Amerika’nın ve Avrupa’nın kan kaybettiği, dünyadaki hegemonyalarının yara aldığı, çok kutuplu bir dünyanın kurulmaya başladığı bir süreçte, hala Atlantik aşkı veya korkusu ile sorumluluklardan kaçmak hükümete hem bu dünyada hem de ahirette müthiş bir vebal yükleyecektir.

Tam bu noktada değinmek istediğimiz iki husus daha var. Birincisi Gazze’deki mücahitlere karşı savaşmak için İsrail’e giden Yahudi Türk vatandaşlarıdır. Gazze’deki katliamın ortağı olan bu soysuzların, bu katillerin Türk vatandaşlığından çıkartılması, Türkiye’deki mal varlıklarına el konulması için hükümeti acilen tavır almaya davet ediyoruz. Bu konuda Meclis’e sunulan bir yasa tasarısının da mevcut olduğunu biliyoruz.

İkinci husus ise Türkiye’nin başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm İslam dünyasının siyasi, askeri ve ticari birlikteliğinin sağlanmasında öncü rol oynamasının önemidir. Filistin’deki son süreç İslam Birliği’nin ne denli elzem olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin bu hafta ülkemize yapacağı ziyaretin bölgemiz ve tüm İslam dünyası için yeni ve hayırlı adımların atılmasına, kalıcı ve anlamlı ittifakların kurulmasına vesile olmasını temenni ediyoruz.

Buradan halkımıza sesleniyoruz!

Filistin için yardım kampanyalarına azami destek sağlamalıyız. Bu yardımlar ekmeğimizin ucundan bir parça vermek şeklinde değil, ekmeğimizi ikiye bölerek bir yarısını Filistin’e göndermek şeklinde olmalıdır.

İsrail ve Batılı müttefiklerinin ürünlerinin boykotunu etkili ve sürekli kılmalıyız. Boykotun söz konusu Siyonist firmalara ciddi zararlar vermeye başladığına dair haberleri okumaya başladık. Bu nedenle yılmadan, ısrarla boykotu yaymak ve etkili kılmak için çaba sarf etmek her Müslüman’ın boynunun borcudur.

Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın özgürleşmesi için geri sayım başlamıştır. “Aksa Tufanı” tüm taşları yerinden oynatmıştır.

Siyonistler 7 cephede savaştıklarını söylüyorlar. Tüm direniş cephelerini selamlıyoruz. Direniş hattına sadakatimizi yineliyoruz.

Filistin direnişinin tüm şehitlerini rahmetle anıyoruz.

Bizler; şehitlerimizin çizdiği rotayı sebatla takip edeceğimize, bedeli ne olursa olsun onların yolundan ayrılmayacağımıza and içiyoruz.

Rabbimizden bizlere izzeti kuşanmayı ve Sırat-ı Müstakim üzere olmayı nasip etmesini niyaz ediyoruz.

Rabbimizden mübarek kıldığı Mescid-i Aksa’da buluşarak namazlarımızı özgürce eda edeceğimiz günlerin yakın olmasını niyaz ediyoruz.

Rabbimizden Filistin direnişine gaybi yardımlarını arttırarak göndermeye devam etmesini niyaz ediyoruz.

Yaşasın Aksa Tufanı Operasyonu!

Yaşasın Filistin Direnişi!

Yaşasın Mazlumların Dayanışması!

İkra İlim ve Kültür Merkezi

Hürsedahaber

Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Gazze için insanlığın vicdanı sokakta...

Gazze için insanlığın vicdanı sokakta...

28-04-2024 - GÜNCEL

Yeni Şafak, 2021’de yazmış: Kürecik’teki bilgiler İsrail’e aktarılıyor..

Yeni Şafak, 2021’de yazmış: Kürecik’teki bilgiler İsrail’e aktarılıyor..

28-04-2024 - GÜNCEL