ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford : “Suriye Devleti zafer kazandı. İran ve Rusya’nın buradaki varlığı da kalıcı.Yeni gerçek bu, yapabileceğimiz fazla bir şey yok “ diyerek ,Suriye’deki son durumu özetlemiş.
İsrail’de yayın yapan Kanal 2 televizyonunda yapılan askeri bir analizde de; İsrail’in Suriye’de,İran karşısında yenilgiye uğradığı ,İran’ın Suriye’deki varlığı için yapabilecekleri bir şeylerinin olmadığı söylendi .İsrail’de yayımlanan en önemli gazetelerden Jerusalem Post’ta ,Suriye’de kazananın İran olduğunu yazarak,açıkça manşetine yerleştirdi.
Suriye’de ne olmuştu? bir hatırlayalım:
2011 yılı başlarında daha fazla demokrasi ve özgürlük isteğiyle büyük kentlerde gösteriler başladı .Önceleri sıradan olan gösteriler bir süre sonra silahların patladığı ,sivillerin ve resmi polislerin öldüğü büyük kalkışmalara dönmüştü .Tesadüfen tanıştığım ,Üniversite mezunu bir Suriye’li ile bu gösterileri konuşmuştum .Bana anlattıkları aynen aşağıdaki gibiydi:
“Biz gayet sakin ve neşe içinde gösterilere katılıyor ve sloganlarla daha fazla özgürlük,daha fazla demokrasi istiyorduk. Ancak gün geçtikçe işin rengi değişti .Tanımadığımız tipleri aramızda görmeye başladık. Fısıltı gazetesi hızlı çalışıyor, eylemlerimizin sonunda Beşar Esad’ın dayanamayarak gideceğini anlatıyordu.Tabi böyle olmadı .Bir süre sonra kim olduklarını bilmediğimiz kişiler silah kullanmaya başladılar. Biz bu işin arkasında yanlış kişilerin olduğunu anlayana kadar polis öldürülmüş ,siviller katledilmişti bile .Büyük bir planın hizmetkarları olduğumuzu canımızı kurtarmak amacıyla Türkiye’ye sığındıktan sonra anlamıştık .Plan açıktı ,Suriye bölünmeli ,İsrail daha rahat nefes alabilmeli, kendilerini güvende hissedebilmeliydi .Bu arada İsrail’in, Filistin’in hakkı olan, gasp ettiği doğalgazın taşınma yolu da Suriye’den ,Türkiye üzerinden güvenle Avrupa’ya ulaştırılmalıydı.”
Suriye Devleti direndi.80 ülkeden ,yüzlerce örgüt ,on binlerce savaşçı Suriye’ye gelmiş ,savaşmaya başlamışlardı .Kimdi bunlar ? hedefleri neydi ? Birbirleriyle dahi geçinemeyen iki yüzün üzerinde grubun her biri İslam Devleti kurmaya gelmişti. Suriye’den katılımlarla , sayıları 250.000 i aşan bu savaşçılar ne yer ne içerlerdi ? Bunların silahlarını kimler temin ediyordu ? Bunları kim giydiriyor ,kimler lojistiğini karşılıyordu ? Her grubun altında onlarca ,yüzlerce son model pikaplar ,kamyonlar, araçlar vardı. Kim finanse edebilirdi bu kadar büyük bir organizasyonu ?
2012 de İran, Suriye’ye fiilen girmiş ve çatışmaların seyrini değiştirmişti.2015 yılında Rusya’nın da Suriye’ye girmesiyle savaş daha kritik bir hal almıştı.
Kimyasal saldırı senaryoları, algı savaşları, sivil katliamlar ,harcanan milyarlarca dolarlar ABD,SUUD ,İSRAİL ve dostlarının savaşı kazanmasına yetmedi.
ABD ‘deki seçimler ,değişen yönetim anlayışı ve ortadaki gerçek stratejiyi değiştirtti. ABD artık kendilerine mücahid diyen örgütlerin ,ÖSO’nun paralarını kesmişti. ABD Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt Devleti kurma çabalarına girişti.70 yıllık NATO’dan müttefiği olan Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen ,Suriye PKK’sına binlerce TIR silah ve mühimmat sevk etmeye başladı .DAEŞ bahane edilerek yapılan bu dostluğa asla sığmayacak davranış ,Türkiye’nin de bölge politikalarını yeniden gözden geçirmesine yol açmış ,İran ve Rusya ile stratejik ittifakın yolu açılmıştı.
Suriye savaşında en başında olması gereken ittifak, maalesef 500.000 den fazla insanın ölümünden,10 milyon insanın ülkeyi terk etmesinden ,ülkenin % 70 inin yıkılmasından sonra gerçekleşebilmiştir.
Bugün Deyr ez Zor ile petrol sahaları kurtarılıp ,Irak sınırı güvenceye alınırsa ,bölünme senaryoları bile boşa çıkabilir .Bu sonuç Türkiye’nin de lehine olacak ,Güney doğumuzda 40 yıldan beri savaştığımız PKK’nın devlet kurması da önlenebilecektir.
Devletler arasında kişisel çekişmelerin olamayacağını, karşılıklı çıkarların olduğunu bilmeyen yoktur. Bu durumda Suriye Hükümeti ile ,Türkiye Hükümetinin yakında görüşmelere başlayabileceğini düşünüyorum.
Dilerim ki sağlanan barış ortamı sürekli olur ve kardeşlik için önemli bir başlangıç başlatılabilir.