DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Serap Meryem
Serap Meryem
Giriş Tarihi : 15-11-2021 09:18

Öfke nedir?

Öfke çok hafif bir etkiden, şiddete kadar gidebilen bir duygudur. Öfke aslında geçmişte yaşanan tecrübelerin ve çevreden duyulan olayların tetiklediği bir savunma mekanizmasıdır. Öfkeyle birlikte beden üzerinde bir takım fizyolojik ve psikolojik değişimler görülür. Vücut biyokimyasında adrenalin ve noradrenalin hormonunun salınımı artar. Nefes alıp verme ve kalp atışı hızlanır. Göz bebekleri büyür ve tansiyon çıkar.

Öfke birçok nedene bağlı olarak kolayca gelişebilir. Bunlar kişinin dış dünyası ile ilgili olduğu kadar içselde olabilir. Kızgınlık boyutunda bir davranış, normal ve hayatın devamı için gerekli sayılırken, düzeyi aşan öfke durumlarında ise kendisine veya çevresine zarar verme görülebilir. Kızgınlık kontrol edilebilir bir duygudur ve önemli olan o sınırı koruyabilmektir.

Öfke, hoşnut olunmayan durumlara karşı verilen temel duygulardan biridir.

Günlük hayatta sinirimizi bozan birçok olayla karşılaşırız.

Trafikte, iş yerinde veya evde birçok sıkıntılı durum ile başa çıkmak zorundayız.

Hepimiz bunları yaşarız ve bu da gayet normal bir durumdur.

Bu sıkıntılı durumları belki değiştiremeyiz, fakat olaylara karşı algımızı ve tepkilerimizi değiştirebiliriz.

Aslında küçük olaylarda, sorunları konuşarak veya tepkimizi azar azar göstererek,

öfkemizin birikmesini önleyebiliriz. Bunu yapmadığımız takdirde, kızgınlıklarımızı biriktirip sürekli içimize atarız ve çok basit bir olayda öfke patlaması yaşayabiliriz.

Öfkenin iki çeşidi vardır

Birisi dışa dönük öfke diğeri ise içe dönük öfkedir.

Dışa dönük öfkesi olan insanlar genelde bu duygularını dışa vururlar, bu bir yere kadar iyi bir şey olsa da, öfkelerini kontrol edemezlerse kendilerine veya çevrelerine zarar verebilirler. Bu da çevredeki insanların sürekli korku ve tedirginlik içinde yaşamalarına sebep olur.

Birde ikinci bir grup insanlar vardır ki, bu insanlar “olayları hep içime atıyorum,

kimseye tepki veremiyorum, kimseyi kırmak istemiyorum, hayır diyemiyorum” diyen insanlardır. Bu tip insanlar öfkelerini biriktirirler. Bu olumsuz düşünceler dışarıya vurulamayınca ve konuşarak dile getirilmediği zamanda, insanın bedeninde stres, depresyon, değersizlik duygusu olarak, rahatsızlık vermeye başlar.

Bir müddet sonra tabi bu fiziksel hastalıklara da yol açar. Yani insan kendi kendini yiyip bitirir. Aşırı tepki vererek sürekli öfkemizi kontrolsüz göstermek ne kadar yanlış ve tehlikeli ise, sürekli her şeyi içimize atarak, kendimize zarar vermemiz de o kadar yanlıştır.

Öfke aslında tek başına bir duygu değildir

Öfke duygusundan önce, bu duyguyu tetikleyen bir olay veya bir duygu vardır.

Korku çoğu zaman öfkeyi tetikler. Aslında insanın en temel olumsuz duygusu korkudur. Diğer olumsuz duygular korku duygusundan sonra gelir.

Örneğin çocuğumuz okuldan çıktığında, arkadaşları ile yolda oyalandığında

ve eve geç geldiğinde, aslında geç kalmasına kızmıyoruz.

Aslında ona yolda bir şey oldu korkusu bizi öfkelendirmiştir.

Örneğin eşinizi telefon ile aradınız, fakat cevap vermedi, hatta meşgule aldı.

Ne oluyor hemen bilinçaltımızdaki korkular ortaya çıkıyor ve zihin senaryolar yazmaya başlıyor. Birde eşinizin önceden bir vukatı varsa, senaryolardan senaryo beğenin.

Fakat burada kızdığımız olay, telefonu açmaması veya meşgule atması değildir, bunun zaten bir şekilde bir açıklaması vardır, ya bir toplantıdadır, ya trafiktedir,  sonuçta mantıklı düşündüğümüzde aslında öfkelenecek bir şeyin olmadığını biliriz.

Fakat insan duygusallaştığı zaman mantık devre dışı kalır ve artık sağlıksız bir boyutta duygularına teslim olur. Burada en kolay yol hemen duygusal duygu durumundan çıkarak mantıklı düşünmeye geçmektir.

Bunu çok basit bir yöntem ile yapabiliriz. Ne yapacağız? Duygusallaştığımızı anladığımız zaman, hemen içimizden matematik soruları çözerek beynimizin mantıksal lobunu aktif hale getireceğiz.

Çok basit işlemler seçin örneğin 7*5 = 35, 9*8=72 gibi aklınız çalışmaya başladığı an, mantıklı düşünmeye başlarsınız ve duygusallığınızı kontrol altına alabilirsiniz. Aynı zamanda yüzden geriye sayarak da mantıksal düşünceye geri dönüş yapabilirsiniz.

Öfke herkeste vardır, gün içinde mutlaka öfkeleneceğimiz bazı olaylar ile karşılaşırız. Peki, öfke kontrolü sorunumuzun olup, olmadığını nasıl anlarız? Öncellikle, öfkelendiğimiz zaman, aşırı duygusallaşıyorsak ve duygusallığı yeniden kontrol altına alamıyorsak, bu öfke sorununun bir işaretidir.

Kan basıncımız artıyorsa ve kalp atışlarımız hızlanıyorsa ve daha sık nefes almaya başlıyorsak, aşırı stres ve gerginlik hissediyorsak, tartışma sırasında kişiye veya herhangi nesneye yönelik şiddet uyguluyorsak öfke kontrol sorunumuz var demektir.

Bazen sadece yaşadığımız şeyler öfkemizi tetiklemiyor. Maruz kaldığımız dış etkenlerde, biz hiç farkında olmadan stres ve öfke seviyemizi artırabiliyor.

Örneğin televizyonda şiddet içerikli görüntüler veya şiddet içerikli müzik, öfkemizin artmasına sebep olabilir.

Özellikle medya sektörü korkuya bağlı pazarlama tekniklerini kullanmaktadır. Reklamlar ve diziler tamamen algı yönetimleri ile tasarlanmıştır. Bu algı yönetimleri sayesinde, insanlara öncellikle korku duygusu verilir ve ardından satışı yapılmasını istenen ürün veya düşünce tarzı çözüm olarak servis edilir.

Bilinçaltında bu korkunun tetiklediği bir çaresizlik oluşur ve insan bu ürünü satın alma konusunda kendini mecbur his eder. Bu çaresizlik duygusu bilinçaltında öfke duygusunu tetikler ve insanlar tanımlayamadıkları bir öfke duygusunu içinde taşımaya başlarlar.

Çocuklarda öfke sorunlarının ve saldırganlıkları izledikleri çizgi filmlerden ve oynadıkları bilgisayar oyunlardan kaynaklandığı birçok araştırmada tespit edilmiştir. Birçok oyun çocukların öfkesini tetikleyecek şekilde tasarlanmıştır. Bu şekilde kendi duygularını kontrol edemeyen ve en ufak bir sıkıntı ile başa çıkamayan çocukların sayısı çoğalmaktadır. Bu toplumsal bir tehdit ve önlemi alınması gereken ciddi bir sorundur.

Çoğu zaman çocuklardaki öfke kontrol problemin altında kendilerini anlatamamak sıkıntısı da yatabilir. Beni kimse anlamıyor, neden kendimi anlatamıyorum sıkıntısı, genelde öfkeye dönüşebilir. Kimse tarafından anlaşılmamak, önemsenmemek, çocukların içine kapanıp öfkelerini kendi içlerinde yaşamalarına yol açabilir.

Öfke ile başa çıkabilmenin en doğru ve güzel yolu tevekkül etmek, küçük olaylara takılmadan büyük resmi görmeyi öğrenmek ve sabır eğitimini başarı ile tamamlamaktır.

Öfke anlıktır, fakat hiçbir zaman kapanmayan yaralar açabilir. Öfkelenen kişi bir müddet sonra sakinleşse de, o kişi ile beraber yaşayan insanlar her zaman korku ve tedirginlik içinde bir hayata mahkum olurlar.

Öfkenize yenik düşmeyin! Öfke ile kalkan, zarar ile oturur!

Kalın sağlıcakla

Hepinizi tek tek Allaha emanet ediyorum

www.serapmeryem.com

info@serapmeryem.com

serapmeryem72@outlook.com

NELER SÖYLENDİ?
@
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA