DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Mehmet Deveci
Mehmet Deveci
Giriş Tarihi : 09-07-2020 20:57

Ey Benim Hevesim...

Ben bunu bir sessizlikte okumuştum. Sükûtun ağır geldiği demlerde insan dışına bağıramayınca içi daha da ağrır ve ağrının her zerresini hissedermiş. Sonra ağrısına bakarmış avuç içlerine alıp, sarılır ve yeniden ‘seni kimselere bağıramam’ der, ağlamalarını yine kendi içine akıtırmış. Sen bana yokluğun hediyesisin dermiş yine içinden.

Bu bir özlemek cümlesidir: “Yokluktan geriye ağrı kalır.” İçinden okunur, sessiz söylenir. Neşenin patavatsızlığı yoktur çünkü onda. Münzevi bir duruş, endamlı bir efkar vardır. Nasılsın sorusunun cevabı özlemekliyimdir ve bunu söyleyecek kimsen yoktur.

Özlemek biriken bir şeydir. Göğün emaneti yağmurlara avuç içlerini açtığında nasıl birikirse, ağlamaklı cümleler boğazında nasıl durursa o da öyle durur ve birikir. Yine dağ başlarından akan incecik yağmur sularının biraz daha aşağıda birikip bekleşmesi gibi birikir özlemek. Çoğalır. İstersin ki yağmur olsun ve yağsın yanaklarına ve bir meltemin ferahı gelsin içine. Buna gücü yetmez susanın. Özleyenin. Ağrıdan bahsetmiştik, demiştik ağrır diye. Demiştik ve yeniden tekrar edip hatırlayalım acımızı: Özlemek acıtır.

Ona onca isim koyarsın da o gider özlemekte bekler seni.  Ona onca anlam yüklersin de o gider bekletmekle imtihan eder seni. Onca sonuç içinden gider ağrıda durur.

Sonra yüce bir dağ başına çıkıp uçsuz bucaksız manzaraya bakarak bağırırsın rüyalarında:

“Ey benim hevesim, sen benim ağrım mı oldun?” Ağrım oldun da ağrır mısın? Birikir birikir özlemekli bir sükûtun eteklerine mi dökülürsün. Yabana gitmesin hiçbir zerren. Avuç içlerime birik ve yudum yudum yenile sızını. Henüz vuslatın neşesi sarmamış olsa da içimizi, umudumuz bakidir. Ömrümüz beklemekle geçse de gelecek olan günün sevinci bizi zinde tutar.

Ey benim hevesim, sen benim imtihanım mı oldun?” Olacak o kadar şey varken gidip de orada mı durdun.

Hatırlamasa unutur insan. İnsan unutur ama özlemek unutmaz. Olup olmadık yerlerde hatırlatır kendini ve tatların en kekresini verir dimağına.

Ağrır ve hatırlatır. Ömrün onunla geçer, özlemekle yani.   Her köşe başında, sokak levhası gibi hiç alakasız şeylerde, bir melodide, kısık sesli bir ezgide odur kapına vuran. Açarsın kapıyı ve yine gördüğün tek şeydir özlemek. Gelen odur, bitmeyen o.

Yine içinden ama sımsıcak yerinden bağırırsın durduk yere, kendi kendine:

“Ey benim hevesim, sen benim özlemlerimin adı mı oldun?”

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA