DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Mehmet Deveci
Mehmet Deveci
Giriş Tarihi : 23-06-2020 20:00

Derviş İle Çınar Yaprakları...

Çınar yaprakları rüzgârın umursamaz dokunuşlarıyla nasıl da salınıyor. Yaprakların hışırtısı buraya kadar geliyor. Bizim derviş bunun onların zikri olduğunu söylüyor. Ben bu tiz zikri duyamıyorum ama. Hışırtı diye geçiştiriyorum. Derviş dalların sallanışını kendinden geçme olarak betimliyor. Ben bakıp kalıyorum bu kendinden geçişe. Öne doğru eğiliyor sonra sağa ve sola… Kendinden başka gidecek yeri olmayanların yine kendi içinde attığı adımlar gibi bu.

Dallar ağaçlarına sıkıca bağlı ve rüzgârları bahane edip salınıyorlar. Derviş zikir demişti.

Aynı şeye bakıp farklı anlamlar çıkarmak normal. Çoğumuz böyle değil miyiz?

Ben kendi tarafımdan bakıyorum olaylara ve öyle düşünüyorum. Başkası kendi tarafından bakıp başka düşünüyor.

Dalların bir sesi var mıdır?

Sallandıkça ‘hu’ çekiyor mudur?

Rüzgârların onlara her dokunuşunda ikisi birden ‘hay!’ diyor mudur?

Tüm bu olanları izleyen kumru ‘Allah be!’ diye onlara eşlik ediyor mudur bilmiyorum. Duymuyorum da. Tüm bu sıradan olaylara yüklenilen anlam önemli ama.

Bizim derviş usta bir hikâyeci gibi. Rastgele bir görüntüden güzel bir anlatı çıkarıyor. Hayal dünyasının da yardımıyla tadını çıkarıyor gökyüzündeki bu sahnenin.

Altta kalmak istemiyor ve sesleniyorum:

Dallar, diyorum; çınar ağacını seviyor.

Nasıl? diyor derviş.

Sert rüzgârlara dayanamayıp kırılmak, kopup yine rüzgârı bahane edip geçip gitmek varken o bu hali bir zikre çeviriyor senin deyişinle. Çilehanesinde rüzgârla meşk ediyor. Oysa inceldiği yerden kopmak daha kolay. Hırçın rüzgârların dokunuşuna dayanmak, sabretmek, bu zorluğu zikre çevirmek ise zor.

Belli ki dallar çınar ağacıyla zorluğa bile var. Sanki asıl zikir de bu.

Derviş benim bu çıkarımlarımı önemsemiyor.

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA