Joe Biden, İsrailli bakanların tabiriyle “Hamas’ın ve İran’ın zaferi” olan bir ateşkes planı açıkladığına göre Amerikan ve İsrail rejimlerinin ‘her ne pahasına olursa olsun’ bir ateşkese ihtiyacı var.
Amerikan Başkanı Joe Biden, 1 Haziran’da Gazze savaşının galibini ilan eden bir ateşkes planı açıkladı.
Netanyahu’nun koalisyon ortakları Biden’ın açıkladığı planına “Hamas’ın ve İran’ın zaferi” anlamına geleceği için tepki gösterdi.
Biden’ın planı ile kim zafer kazanıyor, bu plan kimin önerisi, savaşa taraf olanlar bu plana nasıl bakıyor?
Netanyahu hükümeti öngördüğü hedeflere ulaşırsa İsrail rejimi; Hamas’ın şartlarına uygun bir ateşkes yapılırsa da Filistin direnişi zafer kazanmış olacak.
İsrail rejiminin savaşın başında koyduğu hedefler şunlardı:
1- Direnişin askeri altyapısı yok edilecek,
2- Direnişin tutukladığı İsrailliler kurtarılacak,
3- Gazze’de İsrail’in istediği şartlarda yeni bir yönetim kurulacak.
Filistin Direnişi ise en başından beri ateşkes konusunda üç şart ileri sürdü:
1- Ateşkes kalıcı olacak, savaş tamamen bitecek,
2- Gazze’deki tüm işgalci askerler çekilecek,
3- Gazze 7 Ekim öncesine döndükten sonra esir takası için müzakereler yapılacak.
İsrail, Gazze’de direnişin olmadığı yeni bir düzen kurmak, Filistin direnişi ise askeri kapasitesini korumak ve Filistinli esirlerin tamamını kurtarmak hedefiyle savaşıyor.
Savaş 9’uncu ayına girerken Amerikan Başkanı Biden, direnişin şartlarına boyun eğdiği bu ateşkes planı ile savaşın galibini de mağlubunu da ilan etmiş oldu.
Biden tarafından açıklanan 3 aşamalı ateşkes planı özetle şöyle:
Birinci aşamada: Altı haftalık bir ateşkes uygulanacak. Bu süre zarfında İsrail güçleri Gazze'den çekilecek, esir takası başlayacak. Kuzey Gazze'dekiler de dahil olmak üzere Filistinli siviller evlerine geri gidebilecek. Yani Gazze 7 Ekim öncesine dönecek.
İkinci aşamada: Hamas ve İsrail arasında kalıcı ateşkes şartlarının belirlenmesi için müzakereler başlayacak. Ancak bu sırada ateşkes de devam ediyor olacak.
Üçüncü aşamada: Gazze için kapsamlı bir yeniden inşa planı başlatılacak.
Biden, açıkladığı planın Filistin direnişinin şartlarına teslim olmak anlamına geldiğinin farkındaydı ve bu sebeple planı şöyle savundu:
“İsrail'e yaşamı boyunca bağlılık duymuş biri olarak, savaş zamanında İsrail'e giden tek Amerikan Başkanı olarak, İran tarafından saldırıya uğradığında İsrail'i doğrudan savunmak için ABD güçlerini gönderen biri olarak, sizden bir adım geri atmanızı ve bu an kaybedilirse ne olacağını düşünmenizi istiyorum. Bu anı kaybedemeyiz.”[1]
Açıklamayı yapanın ve İsrail rejimine yenilgiyi kabullenmesi çağrısında bulunanın Biden olması sebebiyle doğal olarak bunun bir Amerikan planı olduğu düşünüldü.
Ancak İsrail basını ve Amerikan rejiminin üst düzey yetkilileri açıklamayı Biden yapmış olsa da planının İsrail tarafından önerildiğini iddia etti.
Örneğin Times of Israel gazetesinin haberine göre ABD Başkanı Joe Biden, ateşkesin bir İsrail teklifi olduğunu açıkladı. İsrail teklifinin Perşembe günü Katar aracılığıyla Hamas'a sunulduğunu belirten Biden, teklifin ‘tüm rehineleri eve getireceğini’ ve ‘İsrail'in güvenliğini sağlayacağını’ vurgulayarak İsraillileri “İsrail önerisine” ikna etmeye çalıştı!
Biden’ın İsraillilere ait olduğunu iddia ettiği bu planı kabul etmesi için İsraillileri ikna etmeye çalışması tuhaftı; ancak bundan daha da tuhafı Biden 9 aydır destekleyen kendisi değilmiş gibi 'bu savaşın sona ermesinin zamanı geldi' diyordu. Biden bununla da kalmıyor, Hamas'tan İsrail için ne kadar avantajlı olduğunu ispat etmeye çalıştığı bu planı kabul etmesini istiyordu.[2]
Biden’ın bu açıklamasından iki gün sonra da Amerikan Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, rejimin Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Savaş Kabinesi Bakanı Benny Gantz ile “İsrailliler tarafından teklif edildiği ve Joe Biden tarafından açıklandığı” söylenen planı görüştü.
Blinken’in tuhaflığı ise İsraillileri “teklif ettikleri” planı kabul etmeye hazır oldukları için övmesi ve “anlaşmayı kabul etme sorumluluğunun Hamas'ta olduğunu” söylemesiydi.[3]
İsrailliler ise Amerikan başkanının ve dışişleri bakanının anlatısını yalanladı.
NBC News'e konuşan üst düzey İsrailli bir yetkili, ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail'in ateşkes önerisine ilişkin açıklamasının “doğru olmadığını” söyledi.
İsrail’in kalıcı bir ateşkese ulaşmak için şartlarını değiştirmediğini ve kalıcı ateşkesin ancak İsrail’in hedeflerine tam olarak ulaştıktan sonra gerçekleşeceğini söyledi.
Beyaz Saray'ın, planı İsrail kaynaklı olarak tanımlamasını da yalanlayan İsrailli yetkili Amerikalıların ateşkes planının hem bir İsrail önerisi olduğunu belirtip hem de İsrail'in bunu kabul etmesi gerektiğini söylemelerindeki tuhaflığa dikkat çekti.[4]
Netanyahu’nun koalisyon ortakları, “Hamas’ın ve İran’ın zaferi anlamına gelecek" bu ateşkes planının kabul edilmesi halinde hükümeti düşürmekle tehdit etti.[5]
Netanyahu ise Biden’ın açıkladığı planın İsrail’le ilişkisini yalanlamadı; ancak Joe Biden'ın açıkladığı planın İsrail'in önerisinin sadece bir kısmını içerdiğini söyledi.
Rejimin Hamas’ın ortadan kaldırılması, direnişin tutukladığı İsraillilerin kurtarılması ve direnişsiz bir Gazze kurulması şeklindeki hedeflerine bağlılığını vurguladı.
Biden’ın 1 Haziran’da açıkladığı üç aşamalı ateşkes planı, Amerikan rejimi ile İsraillilerin bir kısmını karşı karşıya getirdi. Netanyahu ise bir kez daha Biden’a karşı “diklenmeden dik durdu”.
Bu plan ve tarafların pozisyonu, savaşın hatta belki de İsrail rejiminin geleceğine ilişkin öngörülerde bulunmaya imkan veriyor.
Gazze savaşı ve açıklanan planla ilgili olan dört taraf var: Joe Biden hükümeti, Netanyahu hükümeti, hükümet dışındaki İsrail kamuoyu ve Direniş Cephesi.
Beyaz Saray: 1 Haziran’da açıklanan plan Biden hükümetinin Gazze savaşında yenilgiyi kabullendiğini ve İsrail rejimini savaştan, hatta çöküşten kurtarmaya çalıştığını gösteriyor.
İsrail hükümeti: Netanyahu ve koalisyon ortakları hala savaşı kazanabileceklerini düşünüyor ve öngörülen hedefler gerçekleşinceye kadar savaşı sürdürmek istiyor. Netanyahu’nun koalisyon ortakları Biden’ın açıkladığı anlaşmanın kabul edilmesi halinde hükümeti düşürmekle tehdit ediyor.
Hükümet dışı İsrail kamuoyu: Savaş kabinesi, emekli veya muvazzaf komutanlar ve muhalefet partilerinin oluşturduğu hükümet dışı İsrail kamuoyu saha gerçekleri ışığında Amerikan pozisyonunu destekliyor.
Örneğin muhalefet lideri Yair Lapid, “İsrail hükümeti Başkan Biden'ın önemli konuşmasını görmezden gelemez. Masada bir anlaşma var ve bunu kabul etmeli”[6] diyor.
İsrail basınına konuşan üst düzey rejim yetkilileri de anlaşmayı “dört gözle beklediklerini” ifade ediyor.[7]
Netanyahu: Başbakan Netanyahu Beyaz Saray, Gazze’deki tutuklu İsraillilerin aileleri, muhalefet partileri ve rejimin eski komutanları ile aşırı sağcı koalisyon ortaklarının baskısı altında bulunuyor.
Askeri sahadaki ve uluslararası siyasi alandaki gerçeklik Biden’ın ve hükümet dışı İsrail kamuoyunun haklı olduğunu ortaya koyuyor.
Ancak Netanyahu’nun siyasi kariyeri hatta ömrünün kalan kısmını hapiste geçirmemesi en azından Amerikan seçimleri sonuçlanıncaya kadar savaşı sürdürebilmesine; savaşı sürdürebilmesi ise Amerikan rejiminin askeri ve ekonomik desteğine bağlı.
Bu şartlar Netanyahu’yu Amerikan rejiminin desteğini kaybetmeden Beyaz Saray’a direnmeye zorluyor.
Direniş Ekseni: Savaşın hemen ardından Direniş Cephesi kuruldu. Direniş Cephesi, 7 Ekim sonrası başlayan savaşın yüz metre değil, maraton koşusu olacağını öngören tek taraftı. İsrail rejimi ve ‘Kolektif Batı’, savaşı yüz metre koşusu olarak planladı, süre uzadıkça da nefesi kesilmeye başladı.
Direniş Cephesi ise 7 Ekim’den hemen sonra uzun vadeli bir yıpratma savaşı için rol dağılımı yaptı.
Gazze direnişi, askeri altyapısını muhafaza etme; Lübnan, Irak ve Yemen direnişleri ise maraton temposuyla İsrail üzerinde baskı kurma rolü üstlendi.
İsrail rejiminin hiçbir askeri hedefine ulaşamaması, Gazze direnişinin askeri kapasitesini muhafaza etme rolünü başarıyla oynadığını ispat ediyor.
Irak, Yemen ve Lübnan direnişi ise maraton temposuna uygun olarak savaşın ilk dönemlerindekinden çok daha kapsamlı, şiddetli ve ağır saldırılar yapıyor.
Irak direnişinin İHA’ları ve füzeleri rejimin işgali altındaki toprakların en güneyindeki Umm Raşraş’ı (Eylat) bile vuruyor.
Yemen’in İsrail rejimine yönelik deniz ablukası artık sadece Kızıldeniz’le sınırlı değil, Hint Okyanusu ve Akdeniz’de de İsrail hedefleri vuruluyor.
Amerika ve İngiliz donanmasının en gelişmiş savaş gemileri ve uçak gemileri Yemenlilerin hedefi olurken Washington ve Londra rejimlerinin caydırıcılığı sorgulanıyor.
Daha önceleri Lübnan içerisindeki kilometrelerce karelik alanı insansız hale getirerek güvenlik kuşakları oluşturan İsrail rejimi, şimdi kendi içinde Hizbullah’ın oluşturduğu güvenlik kuşağına maruz kalıyor.
Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın Hizbullah’ın savaştan çekilmesini sağlamak için başvurduğu tehditler ve teklif ettiği rüşvetler hiçbir sonuç vermiyor.
Hizbullah İsrail içinde oluşturduğu güvenlik kuşağını giderek genişletiyor. Daha önce sadece sınırın 5 kilometre derinliğindeki yerleşimleri ve askeri hedefleri vuran Hizbullah, artık Akka’yı ve Nehariya’yı vuruyor. Bir sonraki aşamada Hayfa’nın vurulması öngörülüyor.
Özetle Direniş Cephesi savaşın sona ermesini istiyor; ama zaten maraton temposuyla savaşan Direniş Cephesi’nin ‘her ne pahasına olursa olsun’ ateşkes hedefi yok.
Joe Biden, İsrailli bakanların tabiriyle “Hamas’ın ve İran’ın zaferi” olan bir ateşkes planı açıkladığına göre Amerikan ve İsrail rejimlerinin ‘her ne pahasına olursa olsun’ bir ateşkese ihtiyacı var.
[1] YDH, 1 Haziran 2024, Biden üç aşamalı ateşkes planını açıkladı
[2] Times of Israel, 1 Haziran 2024 ‘Time for this war to end’: Biden tells Hamas to accept Israel’s hostage-ceasefire offer
[3] Times of Israel, 3 Haziran 2024 Blinken presses Gallant, Gantz on hostage deal proposal, says onus on Hamas
[4] YDH, 3 Haziran 2024, Netanyahu: Biden'ın açıklamadığı başka ayrıntılar da var
[5] YDH, 1 Haziran 2024, İsrail’den Biden’ın ateşkes planına tepki
[6] YDH, 2 Haziran 2024, Yair Lapid: İsrail anlaşmayı kabul ettiğini çoktan ilan etti
[7] YDH, 2 haziran 2024, İsrail rejiminde ateşkesten dolayı iç kriz derinleşiyor