DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Serap Meryem
Serap Meryem
Giriş Tarihi : 06-09-2021 07:44

Ahirette Meyhane Hayali...

Hiç şüphe yok ki, Avustralya’daki en saf Aborjin’de, İngiltere’nin en zengin soylusu da ölümü tadacaktır. Dünyanın tüm güzellik kraliçeleri de, sanat dünyasının süslü Divaları da eninde sonunda çürüyüp toprak olacaklardır.  
Herkesin kıyameti kendi ölümdür. Ve o gün ne mal nede evlatları ve makamı hiç kimseye bir fayda vermeyecektir.

Sadece 50 sene önce bugün yaşayanların yarısı bu dünyada yoktu ve sadece 50 sene sonra bu dünyada bugün yaşayan insanların yarısı artık hiç biri hayatta olmayacak.

İstediğiniz kadar zengin, zeki, ünlü ve makam sahibi olun, hiçbir ölümlü insan bu gidiş hattı değiştiremeyecek. 

En inançlı insan da olsa, Ateist, Budist veya Deist de olsa, tüm insanlar ölüm gerçeği ile karşı karşılar ve bunu kabullenmek zorundalar.

Ölüm bazıları için korkunç bir son anlamına gelirken bazı insanlar için ise özgürlük ve vuslat anlamına gelir. Ne kadar ilginçtir ki, ölümü korkunç bir son olarak düşünenlerin genelde ahiret inancı yoktur veya çok zayıftır. Oysa ahiret inancı güçlü olan insanları ölüm korkutamaz, hatta boyut değiştirmeden başka bir şey değildir. Ahiret inançları çok güçlü olanların ruhları, bu dünyada sıkılırlar ve bu dünyanın boşluğu ve fani hali onları yorar ve yalnızlaştırır. Ahiret onlar için arzuladıkları ve kavuşmak istedikleri bir vatan gibidir. Hep özlem ve hasret içinde yaşarlar. Bu insanlar dünyadaki yalanların ve oyunların farkındalardır ve bir müddet sonra her şeye şüpheli bir şekilde yaklaşırlar, fakat ahiret hayatı ile ilgili hiçbir şüpheleri yoktur ve kendilerini bu konuda emniyet içinde hissederler. 

Ahiret bilinci olan  insanların psikolojik algıları, ahiret inancı olmayan insanlardan çok farklıdır. Onlar için bu dünya ve hayat sadece ahiret gerçeğine kavuşmak için kullandıkları bir araç durumundadır. Oysa ahiret hayatına inanmayan veya zayıf bir şekilde inanan insanlar, dünyayı amaç edinirler ve dünyevi amaçları hayatlarının merkezine koyarak yaşarlar. Onlar için arzu, istek, tutku, heves, gurur, kibir, haset, hırs, şöhret, makam, güç ve iktidar gibi hedefler hayatlarının amaçları haline gelir. Bir zamanlar sevdiğim bir insan bana şu kelimeleri söylemişti: “Ben zaten ahireti kazanamayacağım, bari bırak dünyamı yaşayayım.” 

Dünyayı amaç edinen insanlara baktığımızda, dünyada genelde kendilerini güçlü ve yenilmez olarak görürler ve bir müddet sonra kibirlenmeye başlarlar. Ahiret inancı olanlar ile ve kendilerinden zayıf olanlar ile dalga geçmeye başlarlar ve gitgide zalimleşmeye başlarlar. Bu döngüye giren insanlar, genelde artık bu durumdan çıkmakta çok zorlanırlar, çünkü ahiret ve gerçeklik algıları yavaş yavaş kapanır.

Bakara 6. Ayet - İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da, onlar için aynıdır; iman etmezler.

Bakara 7. Ayet - (Kendileri öyle istediği için) Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir ve gözlerine de (ilahi hakikatleri görmeyi engelleyen) perde inmiştir. Onlar için (dünyada da, ahirette de) büyük bir azap vardır.

Bakara 11. Ayet - Onlara: “Yeryüzünde yozlaşmaya ve bozgunculuğa yol açmayın” denildiğinde: “Biz sadece iyileştirmeye çalışıyoruz” derler.

Bakara 12. Ayet - Gerçekte onlar fesat saçan kimselerdir, ama bunu (kendileri de) idrak etmezler.

Bakara 13. Ayet - Onlara “İman eden insanların inandığı gibi inanın!” denilince, “Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?” derler. Dikkat edin! Asıl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler. 

Bakara 16. Ayet - Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar, bu yüzden ticaretleri onlara kâr sağlamadı; zira onlar doğru yolda giden kimseler değiller.

Bu şekilde davranmalarının aslında psikolojik bir sebebi vardır. Bu insanlar her zaman ölüm gerçeğinden kaçmaya çalışırlar ve bunu farklı metodlar ile desteklerler. İçki, eğlence, zina, başarı hırsı, makam hırsı ve çeşitli bağımlılıklar ile ölüm gerçeğini sürekli perdeleyerek, hayatlarını kendilerine göre oluşturdukları bir dünyada ve algıda yaşarlar.

Fakat bir gün yakınlarında biri vefat ettiğinde, ölüm gerçeği ile karşı karşıya kalırlar ve ahiret inançları olmadığı için veya zayıf olduğu için, kocaman bir boşluk ile baş başa kalırlar. Burada bazı kişilerin şizofren boyutunda tepkilerine şahit olabilirsiniz, inanmadıkları ahireti birden bire kendi hayallerindeki ahiret olarak tanımlamaya başlarlar. 

Şizofreni; kişinin gerçekle gerçek dışı arasındaki farkı ayırt etmesini zorlaştıran, normal düşünce akışının devamını engelleyen, duygularını kontrol etmesini ve normal olarak davranmasını önleyen bir hastalıktır.
Bu durumda cennette meyhane hayal edenlerde olur, genelevler hayal edenlerde olur. 

Fakat bu kişisel bir hayal ürününden başka bir şey değildir. Gerçek her zaman aynıdır ve değişmez, gerçek ayetler ve hükümler ile sabittir. Birkaç kişinin kişisel görüşleri ile de değişmez ve sarsılmaz. 

Ankebut 6. Ayet - Kendi uydurduğu yalanları Allah'a isnat eden veya ona gelen hakikati yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? 

Hud 18-19. Ayet - Allah hakkında yalan yanlış şeyler uydurandan daha zalim kim vardır! Onlar (kıyamet gününde) rablerinin huzuruna çıkarılacaklar, şahitler de “İşte bunlar rablerine asılsız şeyler isnat edenlerdir” diyecekler. Bilin ki, Allah’ın lâneti zalimlerin üzerine olacaktır! O zalimler, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğri göstermeye çalışanlardır; âhireti inkâr edenler de işte bunlardır. 

Bu dünyada aslında sadece bu iki insan gurubu var. Detaylara girmenin gereği yok, ahiret inancı olanlar ve bu dünyayı araç olarak görenler ve ahiret inancı olmayanlar ve dünyayı amaç edinenler.

www.serapmeryem.com
info@serapmeryem.com
serapmeryem72@outlook.com

NELER SÖYLENDİ?
@
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA