https://www.ekrangazetesi.com/files/uploads/user/21872.jpg
Ahmet Yıldırım

Yer Sarsıldıkça Sarsıldığı Zaman!

01-11-2022 16:11

İnsanoğlu fırsatını bulduğunda muhakkak haddi aştığı bilinen bir durumdur. İnsan fıtratı icabı kendini aciz, zayıf hissettiğinde yardım istemeye, talep etmeye daha yakındır. İçinde bulunduğu durum nedeniyle kibirden arınmış (genellikle) yaşama tutunmak için olmayacak işlerin içine girebilir. Genellikle olumsuz durumla insanın yardım dilenme oranı doğru orantılıdır. Modern insan geçmişe göre çok daha fazla uyaran ve kışkırtanla karşı karşıyadır. Her gün yüzlerce yolla baş başa kalan günümüz insanın kafasının karışık olması gayet normaldir. Başta hakikat ve evrensel doğruların insanları terk ettiği zamandan bu yana insan karşılaştığı bu yollardan hangisine tabi olacağını kestirememektedir. Kültürel ve dini değerlerlerden neşet eden yola mı tabi olmalı yoksa modern zamanların ve kitle iletişim araçlarının dayattığı yollardan birini mi tercih etmelidir? Elbette benzeri durum geçmişte de vardı, ancak günümüz dünyasında zamanın ve mekanın daralması ve yakınlaşması vesilesiyle tahrik edici konular artığı da bir gerçektir.

Karşılaştığımız bu yeni durum dini ve geleneksel değerlerdeki değişimi tetiklemiş ve buna bağlı olarak toplumsalın hızlı bir şekilde savrulmasına neden olmuştur. Pozitivizm ve realizmin artması toplumsalın dün doğru ve hakikat dediği hususlara günümüzde yanlış demektedir. Yeni yaşam formunda din daraltılmış bir alana hapsedilmiştir. Etki oranı da aynı oranda azalmıştır. Akılcığın etki alanını genişletmesi davranışsal olarak insanın kendi çıkarlarına, menfaatlerine odaklanmasını beraberinde getirmiştir. Bireyselliği arttıran bu durum başta geniş aileleri, akrabalık, komşuluk ilişkilerini olumsuz etkileyen hususların başında gelmektedir. Değer yargıları ve sosyal ilişkileri çözülen toplumdan artık söz edilemez olmuştur. Kitleleşen toplum savunmasız bir şekilde modernitenin dişlileri arasında ayakta kalma çabasını sürdürecektir.

Durum böyle iken insanın kadim düşmanı şeytan da kendini güncellemekte ve insanı çok çeşitli yollardan tahrik etmektedir. Günümüz dünyasında şeytan çok güçlü ve bir o kadar da kendini kamufle ederek insanların yollarını manipüle etmektedir. Çeşitli hilelere maruz kalan  modern insan yaşamını maddi unsurlar üzerine bina ettiği için maneviyat yaşamının çok dar alanına etki etmektedir. Haliyle maddeten güçlü, ancak manen (Din, kültür, gelenek vb) gayet zayıf bireylerin sayısında artışlar görmekteyiz. İnsanlar geçmişte karşılaştıkları zorluklara aile, dayanışma, birlik ve beraberlik, kanaat, şükür, bereket, sabır, sebat gibi kavramlarla direnç gösterirken günümüzde kendi yalnızlıklarına terk edilmektedir. Düşen ister birey, ister aile, esnaf, tüccar olsun hemen dayanışmacı toplumun örneklerini görülür, maddeten güçlü olanlar jübile (Dayanışmacı Yahudi geleneği) düzenleyerek düşenleri ayağa kaldırırlardı.  

Şeytandan bir vesvese dokunduğunda manipülasyon üzerinde derin tefekkür edip daha sağlıklı bir yol tercih etmekten (Araf suresi 201)  yoksun kalan günümüz insanı bu tür yıkımlarda Allaha sığınacağı yerde kendi kaderinin ağırlığıyla baş başa kalmaktadır.  Çoğu içinde bulunduğu durumu tahlil etmek, hatalarını tespit etmek yerine şartları veya etrafındaki çarpık ilişkileri suçlamaktadır. Yıkım (sosyolojik, psikolojik, ticari, bürokratik ve siyasi vb) çoğu zaman insanın kendi eliyle inşa ettiği veya kendi tercihi ile girdiği yol ile alakalıdır.

Yıkıma maruz kalan modern insan kendi eli ve tercihiyle kurmuş olduğu yanlış ve yamuk yaşamının kurbanı olmuştur. Allah’ın Zilzal suresinde buyurduğu “ Yer kendine has bir sarsıntıyla sarsıldığı zaman. İçindeki ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insan buna ne oluyor dediği o gün yer bütün haberlerini anlatacaktır. Çünkü Rabbin onay vahy etmiştir”. Şeytanın vesvesesiyle yalan, yanlış, helal olmayan gayrı meşru yollardan tasarladığı yaşamı (sosyolojik, psikolojik, ticari, bürokratik ve siyasi vb) mutlak kudret sahibinin eliyle ifşa edilmiştir.

İfşa olmak; saklanılan yerin deşifre olması, gizli kapılar ardında yapılan planların ortaya dökülmesi, yalnız (ki mümkün değildir) başına işlenen günahların alenileşmesi, suçüstü yakalanmak demektir. En mahrem konuların, ilişkilerin ortaya saçılması modern insanın en çok korktuğu hususlardandır. Her ne kadar kitle iletişim araçları (adı üstünde kitle için oluşturulmuş) sayesinde gizlilik meselesinin kalmadığı düşünülse de insanın suçüstü yakalanması derin psikolojik sarsıntı yaşamasının önüne geçemeyecektir. Çarpık ilişkilerin ortaya dökülmesi kibir abidesi insana patronun kim olduğu göstermesi açısından önem arz etmektedir.

Bazı şeyler ne kadar gizli işlense de hakikatin ortaya çıkması ve insanın ayağına dolanmasının oluşturduğu baskının şiddeti ölçülemeyecektir. Orta ölçekli bir topluluğun içinde bölge siyasetçisinin bir bürokrata yönelik “birader şuan işgal ettiğin makama gelmek için peşimizden onca zaman dolaştığını ne çabuk unuttun?” (ben kibarca söylemiş olayım, sizler argolu şekilde düşünün) söyleminin oluşturduğu utanç her namuslu insan için bir travma oluşturacaktır. Ya da emri altında çalıştırdığı bayan personeli istismar eden patron ve benzerlerinin bu eylemlerinin deşifre olması, görsellerinin ortaya saçılması ve yaşanacak itibar zedelenmesinin yansıması hiçte hafif olmayacaktır. Halbuki böylesi bir yol tutturan veya şeytanın vesevesine kapılarak bir yaşam formu inşa eden insan bu tür aksaklıklarla karşılamamak için inşa ettiği yolun sağlamlığına çok güvenmekteydi.

Yolun ilk kısımlarında olağanca hassas ve gizli inşa ettiği ilişkileri zamanla normal gördüğünden artık eskisi gibi titiz davranmayarak kibrini aşikâre etmiştir.  Kibirli modern insan aldığı tedbirler sayesinde ilişkiler ağının ve olumsuz eylemlerinin hiç ifşa olacağını aklına bile getirmemiştir. Ancak her türlü ilişkiler deşifre olduğunda, suçüstü yakalanmış mahkûm gibi şaşkınlık içinde “inşa ettiğim bu yaşam formuna, ticari ilişkilerime, aile hayatıma, evlatlarımla olan ilişkilerime, bürokratik düzenime vb ne oluyor” diyecektir. Sarsıldıkça yıkımın şiddeti artacaktır. İlişkiler ağı ortaya saçıldıkça da sarsıntı şiddeti artacaktır.

Hakikatin kadir-i mutlak tarafından ortaya çıkma ihtimalini akıldan çıkarmamak gerekir. Günümüz dünyasının uyarıcıları ve şeytanın ayartma imkânının arttığı bir süreçte insan eğer çevresindeki topluluğun gevezeliklerine malzeme olmak istemiyor ise modern argümanlarla inşa ettiği yeni yaşam formunda kesinlikle Allah’a yer açmalıdır. Şeytanın vesvesesinin şiddetlendiğini akıldan çıkarmadan ister içten ister çevreden gelen ayartmalara karşı iyiden iyiye tefekkür edip yüce yaratıcının gör dediği bakış açısıyla bakarak yaşam inşa etmeli ve inşa ettiği yaşama ve ilişkilerin şerrinden doğacak sonuçlara nedeniyle de Allah’a sığınmalıdır. Her sarsıntının sahibinin Allah olduğu ve bu vesile ile Allahsız bir yaşamının enisonu sarsıntıyla karşılaşacağı ve yıkılacağı, böylesi yaşamların pespaye olacağı hatırdan çıkarılmamalıdır.  Çünkü Allah her şeyi işiten ve bilendir.

Neler Söylendi?