https://www.ekrangazetesi.com/files/uploads/user/7908fdeb815a9456c2613f3bc84de1e4-15d339d4730af53b1a79.png
Zülküf Eser

Kavgamız Kiminle

21-03-2023 11:19

Son yıllarda başımıza gelmeyen musibet kalmadı. Tabir yerindeyse yoldan çıktık. “Yoldan” olduk, yolunduk, bir başka hale girdik. Kim bizi yoldu, soyup soğana çevirdi? Bunun cevabını bulmalıyız. Yoksa daha çok yolunacağız!

Muhalefete sorsak tüm felaketlerin müsebbibi iktidar! İktidara sorsak ya muhalefet ya da ABD ve şürekâsı cevabı gelir. İstisnaları saymıyorum, kimseyi de suçlamak istemiyorum. Ancak suçlu hep öteki, dışarıda, uzakta… Bu daha çok kolayımıza geliyor. Biz her zaman sütten çıkmış ak kaşığız!

Ancak kimse kusura bakmasın. Hakikat bu değildir. Kafamızı kumdan çıkaralım. Hakikatlerle yüzleşmekten korkmayalım çünkü yarın çok geç olabilir. Arayacağımız tek suçlu varsa o da nefsimizdir. Kim ne derse desin hâl ehlinin, ulemanın, akıl sahiplerinin görüşleri önemlidir, dikkate alınmalıdır.

2020’li yılların Türkiyesi’nde yaşıyoruz. Aşağı yukarı elli yıldır reşitim. Aklım birçok şeye eriyor. Yorumlayabilme muhâkemem var. On, on beş talebenin tek kaşıkla yemek yediği ve tek öğün ile idare ettiği medrese günlerinden geliyorum. Köydeki fukaralığımız hakeza. Herkes yoksul, herkes naçâr, herkes bîkes idi. Anamın, babamın anlattıklarını geçiyorum yoksa toparlayamam. Ama herkes Allah ve Resulü yeter, derdi.

Kendimize, yirmi yıl içinde nerden nereye sürüklendiğimize bakalım. Dün hamallık yapanların çocukları bugün hâkim-savcı-doktor-mebus… Çobanlık yapanlar bugün son model arabalarla lüks otobanlarda seyahat ediyorlar. Yazlıkları, manitaları, köşkleri, zevk u sefaları beş yıldızlı… Şükür, ibadet, taat sadece aksesuar, din, iman hakezâ… Çoğunun isminin başında “Hacı” kelimesi… Hacı Fettan, Hacı Yezdan, Hacı Kurban… Kızı, torunu göbeği açık;  saçlar fönlü, tırnaklar ojeli, tanımasan Madonna asistanı dersin!

Bir benlik havası var ki, bir sonradan görme modası var ki mide bulandırıcı…  Ne demişler “kızı başıboş bırakırsan ya davulcuya, ya zurnacıya kaçar”. Cepleri para gören bu sonradan görme şürekâmız davulcuya, zurnacıya kaçmadı ama Allah’tan, ResulAllah’tan, İslamiyet’ten, Kurân’dan fersah fersah uzaklaştı. 

Uzaklaşması yetmedi oturduğu daireyi, bindiği arabayı, mahalleyi, hayat arkadaşını değiştirdi. Parası var ya! “Paranın açmadığı kapı yoktur” demişler. Doğrudur. Açtığı kapılar olduğu gibi, kapattığı kapılar da vardır. Kapattığı kapıları kimse konuşmuyor! Asıl sıkıntı burada. Parayı bulan şürekâmız maddi terakki sağladı ancak manen tökezledi. Ahlakını, huyunu güzelleştirmedi, bunca nimetleri veren Rabbine şükrünü artırmadı. Hep “Bana bana Yarebbena” deyip durdu. Yalan yok Rabbena da verdi. Onun sonsuz hazineleri var çünkü. Karun’a vermedi mi? Karun’a verir de Kenan’a, Rıdvan’a, Devran’a, Hacı Fettan’a, Hacı Yezdan’a, Hacı Kurban’a vermez mi? 

Verdi, verdi, verdi… Aynen Salebe’ye verdiği gibi…  O verdikçe Salebe” ben kazandım”, dedi. Fakir fukara’nın nafakasını, istihkakını kesti. Ben, ben, ben… Ene, ene, ene… Yirminci asrın putu: Hübel’i, Lat’ı, Menat’ı: Ben-Ene. Aziz Mahmud Hüdayî ne demişti?
  

Benim diyen katı ahmak kişidir
Ki zirâ ben demek şeytan işidir.

Şeytan böyle yapar işte. Ene ipini boynuna geçirir, sürüm sürüm süründürür. Suyun üstünde yürüyen tırlar bunun en güzel fotoğrafı değil midir?

Diyeceğim o ki; bu asır ahmakların asrıdır. Varlık imtihanında sınıfta kalanların asrıdır. Tevhidi, İlâ-yı Kelimetullâhı unutanların asrıdır.  Musab’ı, Sad’ı, Bilal’i, Habbab’ı unutanların asrıdır.

Allah’ın sana verdiği gibi, sen de Allah’ın kullarına ver. O kepçeyle verdi, sen damlayla ver ama ver, “Benim” deme. “Benim” dersen o kendisine ortak koşanları sevmez, kıskançtır, çarpar, yıkar, tarumar eder. Etmedi mi? 

Sözün özü suçluyu uzaklarda aramayalım. Suçlu biziz. Hepimiziz. Sağa sola; aşağıya yukarıya bakmanın zamanı değil. Kendimize bakmalıyız. Suçlu biziz. Ne ekersek onu biçeriz. Buğday ekipte arpa biçen olmamıştır.

Merhum psikiyatrist Ayhan Songar’a soyadı “Kavgalı”  bir hastası gelir. Songar latife yollu “Kavgan kiminle?” diye sorar. Hasta hepimizi ilgilendiren şu veciz cevabı verir:

“Kiminle kavgalı olacağız efendim? Nefisimizle…”

Şimdi kimin bizi yolduğunu, yoldan çıkardığını öğrendik mi? Umarım öğrenmişizdir.

Neler Söylendi?